Page 1 of 4

Maydonoz ve Marka Degeri...

Posted: Mon Feb 16, 2009 4:11 am
by Ozgur Huseyinoglu
Eski tartismalari alevlendirmek niyetinde degilim, 2 gunluk yaziymis aslinda, ben yeni farketmis oldum. Tek derdim, biz burda birtarafimizi yirtiyorken, yazinin altindaki yorumlardan soylendigi gibi, bu konuda medyada da yazilar cikmis olduguna sevincimi paylasmis olayim dedim:
NTVSpor'dan Cem Durak wrote:Futbolumuzun 'zemin' değeri!

Siz hiç Nou Camp'ta top kontrolünün zorlaştığı bölümler hatırlıyor musunuz, ya da Calderon'da? Old Trafford'un balçık haline geldiğini hiç görmedim mesela.

NTVSPOR
Güncelleme: 14:11 TSİ 13 Şubat 2009 Cuma

l Cem DURAK

Son günlerde futbol jargonunun en popüler sözleri arasına girdi; 'ligimizin marka değeri'...

Federasyon yöneticileri, kulüp yöneticileri, spor yazarları ve yorumcuları, futbolumuza dair ufuk açan tartışmaların giriş cümlesine koyuyorlar bu sözü. 'Peki gerçekten bir ülkenin futbolunun marka değerini neler belirler sorusu' sanırım bu cümleleri bir şekilde okuyan ya da duyanların aklının bir köşesinde beliriyordur. Bu sorunun en kapsamlı yanıtı; 'o ülkede oynanan futbolun kalitesi' olsa da, kaliteyi belirleyen unsurlar ve unsurların standartları esas belirleyici olandır. O kadar çok etken var ki fubolun marka değeri sözcüğüyle yan yana getirilmesi gereken; ligin ekonomik ederi, takımların futbolcu kalitesi, kulüplerin yönetim biçimi, o ülkedeki futbol kültürüne katkıda bulunan medya mensubundan, kulüpteki güvenlik görevlisine kadar....

Burada bir çırpıda saydıklarım ve sayamadıklarımın hepsi ayrı bir yazının konusu, hem de çok uzun bir yazının... Özellikle adı 'süper' olan ligimizde oynanan futbola, istisnasız hemen her kulübün yönetimsel fiyaskolarına, seviyesiz futbol tartışmalarına baktığımızda, bırakın uluslarlararası standartları yakalamayı, ülke sınırları içinde dahi belirgin oranda kabul görmediği aşikar.

Yalnız şurası bir gerçek ki; bir futbol seyircisi için en masum istek, stada gidip koltuğuna oturduğunda ya da televizyonunun karşısına geçtiğinde kaliteli bir oyun izlemektir. Ve bunun için de en temel gereksinimdir 'futbol oynamaya elverişli bir zemin'...

Evet doğru, futbolumuzun kalitesinin tartışıldığı şu günlerde, hemen hemen izediğim bütün maçlarda kafama takılan sorulardan biri olmaya başladı; 'böyle zemin olur mu', 'bu sahada top oynanır mı' sorusu...

Konyaspor-Beşiktaş maçını izlerken -belki de maçın sıkıcılığından olsa gerek- oynanılmaya çalışılan futboldan daha çok gözüme çarptı yeşile benzeyen sahanın içler acısı hali... Ama ilk defa görmüyordum o sahayı, hatırlamıştım bir yerlerden. Sivas'tan belki de, belki Bursa'dan, Kayseri'den, hatta ve hatta Türkiye'nin en modern stadı diye tabir edilen Şükrü Saracoğlu'ndan...

Bursa gibi bir futbol şehrinin sahası neden bu haldedir? Sivasspor yöneticileri takımları şampiyonluk yolundayken, en büyük rakiplerinden birine neden saha şartlarından dolayı fikstür değişimi önerir? Konya neden en zor deplasmanlardan biridir, sadece hava ve zemin şartları nedeniyle mi? Ve neden bu ülkenin en modern stadında yeşilliklerin arasında toprak zemin, çukurlar görünür, hem de UEFA finaline hazırlandığı şu günlerde?

Ve belki de en önemlisi, bu neden sadece bizim ülkeye, kendi futbolumuza ait sorunlardan biridir? Siz hiç Nou Camp'ta top kontrolünün zorlaştığı bölümler hatırlıyor musunuz, ya da Calderon'da? Old Trafford'un balçık haline geldiğini hiç görmedim mesela. Villarreal'in, 'hava ve saha şartları kötü, sezonun ilk maçını Bernabeu'da oynayalım, havalar düzelince siz El Madrigal'e gelirsiniz' diye bir teklifini hatırlamıyorum. Anfield Road'da sahanın azizliğine uğrayan bir futbolcu hayal bile edemeyiz. Bu topraklarda ise Galatasaray'ın genç yıldız adayı Uğur Uçar'ı, Denizlispor'lu İzzet Akgül'ü, Sivasspor-Galatasaray maçında futbolcuların adeta 'parçalanan' dizlerini hatırlıyoruz. Sonra da 'bu ligin marka değeri' lafının taşıdığı anlamı çözmekte zorlanıyoruz?

Uzun lafın kısası, bir an önce sahalarımızın elverişlilik hali gözden geçirilmelidir. Hem futbolcu sağlığı, hem o sahalarda oynanacak futbolun kalitesi, güzel bir zeminle doğrudan bağlantılıdır. O kadar az ki, güzel bir zeminde, keyifli bir atmosferde izlediğimiz maç sayısı. Süper Lig'de durum böyleyken, alt ligleri, amatör kümeleri düşünmek dahi istemiyorum.

Bu ligi izlemek için bu ülkenin insanları ceplerindeki paradan feragat ederken, bir tarlayı andıran zeminde 'top tepiştirmek için' çok fazla sabırlı olmak gerektiğini düşünüyorum. Ligin marka değerinin en etkili kalemlerinden biri, ekonomik boyutu ise, zaten statlarda azalan seyirci sayısının yanında, televizyon izleyicisinde de yaşanacak düşüş, vahim bir tablo yaratabilir.

Futbolumuza ve onun mensuplarına sirayet eden bu 'çekilmezlik' hali içinde, biraz daha fazla 'yeşillik', 'marka değerimizi' ne derece olumlu etkiler bilmiyorum. Ancak bir futbolsever olarak, en azından 'belki daha göze hoş gelen bir maç olur' beklentisi içinde olmak istiyorum. Bu ülke futbolunun söz sahiplerinin, 'ne gidilesi, ne izlenesi' sahalara daha fazla el atmalarını istiyorum. 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığımızın daha samimi görünmesi adına biraz da...

Posted: Mon Feb 16, 2009 5:10 am
by Murat Kara
Istemek kolay! Ben de istiyorum Turkiye'de muhtesem otobanlarin olmasini, sesden hizli trenlerle yolculuk etmeyi, mukemmel bir egitim sistemi icersinde gicir gicir siralari, laboratuar aletlerini, derse katilacam diye trafikte ve ya cayirlarda telef olmayan ogrencileri, bilimin en son verileri ile ugrasan bilim adamlarinin fon bulmak icin dilencilik yapmadan urettikleri buluslari, en son model saglik cihazlari ile donatilmis hasteneleri, yesillik fiskiran parklari, icine girdiginde insanin gozunu korkutan kutuphaneleri, muhtesem muzik konserlerini, tiyatro salonlarini, kayak merkezlerini, golf sahalarini, futbol sahalarini, bilardo maslarini, pinpon salonlarini, tenis kortlarini, TV'de ha deyince mikrofona uzanabilecegin kanallar serisini...

Istemek kolay! Bunlari siraya koy deseler futbol sahasi kacinci sirada yer almali sizce? Tabii bu soru sadece samimi olanlar icin gecerli!

Posted: Mon Feb 16, 2009 6:19 am
by Ugur Sahin
Murat Kara wrote:Istemek kolay! Ben de istiyorum Turkiye'de muhtesem otobanlarin olmasini, sesden hizli trenlerle yolculuk etmeyi, mukemmel bir egitim sistemi icersinde gicir gicir siralari, laboratuar aletlerini, derse katilacam diye trafikte ve ya cayirlarda telef olmayan ogrencileri, bilimin en son verileri ile ugrasan bilim adamlarinin fon bulmak icin dilencilik yapmadan urettikleri buluslari, en son model saglik cihazlari ile donatilmis hasteneleri, yesillik fiskiran parklari, icine girdiginde insanin gozunu korkutan kutuphaneleri, muhtesem muzik konserlerini, tiyatro salonlarini, kayak merkezlerini, golf sahalarini, futbol sahalarini, bilardo maslarini, pinpon salonlarini, tenis kortlarini, TV'de ha deyince mikrofona uzanabilecegin kanallar serisini...

Istemek kolay! Bunlari siraya koy deseler futbol sahasi kacinci sirada yer almali sizce? Tabii bu soru sadece samimi olanlar icin gecerli!
Herhalde Ozgur abi "otobanı salla, eğitim sistemine koyayım, al hastanelere yatıracağın parayı futbol sahalarının zeminini iyileştir" yazmış, silmiş de ben görmüyorum.

TFF eşşek yüküyle olan bütçesinden birazını milletvekillerini deplasmana götüreceğine sahaların bakımı için kulüplere, veya daha temizi sırf bu iş için kurulmuş bir alt kuruluna verse; bu iş düzelir aslında, (artan parayla da otoban yaparız. ;) )

Demagoji bile değil ki bu, olmayan tribünlere piyes.

Ugur

Posted: Mon Feb 16, 2009 9:07 am
by Ufuk Sezekkaplan
Sesten hızlı tren var mı bu arada :D ?

Ben de "o parayla Erzurum Pasinler'de 3 köye okul yapılır" açısından bakamıyorum Murat, herşey kendi ekonomisi içinde gider. Tren yolu yapmak Ulaştırma Bakanlığı'nın görev tanımı içinde, vergi verenler onu orada sorgulayabilir. Ama futbol maçı seyretmek de hayatın bir parçası, biri diğerinden öncelikli denemez.

Şöyle de bakılabilir, Anadolu'da (mesela Bursa'da) bir sezonda 5 hoca değiştirmeye ve kötü transferlere verilen paraya, güzel zeminli, tribünleri sıcak, soğuk havada kahve içebileceğin bir stad ortamı yaratılamaz mı? Ki bunun bile nüfusu genç nesli uyuşturucu ve serserilikten koruma, sosyalleşme ve sporu sevdirme gibi dolaylı toplumsal faydaları olabilir.

Aslında bu konuda en masum olanlar yine 3 büyükler, şampiyonluk ve diğer branşlarda mutlak başarı baskısı onlara parayı önce transfere yatırmayı zorunlu kılıyor. Ama Ankara takımları mesela 30 yıldır 1.ligde, hiç seyirci ve kamuoyu baskısı yok, isteseler çok modern ve konforlu stadlar da inşa ederlerdi çok iyi alt yapı da kurarlardı.

Futbol kulüplerinin havadan gelen çok iyi gelirleri var. Ama kulüp tüzel kişiliklerinin denetimi hikaye. Para nasıl gidiyor, nereye gidiyor, başkanlar nasıl ihya oluyor hiç belli değil.

Posted: Mon Feb 16, 2009 9:35 am
by Murat Kara
Ugur Sahin wrote:Demagoji bile değil ki bu, olmayan tribünlere piyes.
Fakir edebiyati ile benim soylediklerim arasindaki farki yeterince acamadim belki de.

Ozgur'un astigi makale ozetle diyor ki iste Ispanya, Italya becermisler, biz niye becerememisiz diyor. Belki de icinden, ozellikle Ispanya, Portekiz vs gibi ulkeler de benim istedigim yukaridaki listeden pek pay almis degiller ama futbol sahalari cok guzel diye dusunuyor. Biz de niye boyle olmuyor diye ic geciriyor. Ya da ic gecirenlere sempati duyuyor.

Buraya kadar bu sorun yok.

Ama, iyi hadi bakalim sorunu masaya yatirdik, simdi cozum dusunme sirasi dendiginde, o zaman karsimiza senin bu demogoji olarak odullendirdigin duvar cikiyor. Istedigin kadar tirmanmaya calis, sana ne futbol sahasi verirler ne de stad. Cunku ellerinde kaynak yok.

O nedenle bu sekilde sizlanmak hic bir ise yaramaz. Asil demogoji bu sizlanma kulturunden kaynaklaniyor. Ben sahsen sasiriyorum boyle rahat bir sekilde ulkenin paralarinin daha onemli seyler dururken eften puften seylere ayrilmasina.

Bir de bu 'saha kotu olunca topcu yetismiyor, yetisenler de telef oluyor' safsatasi cikti simdi ortaya. Bakin iste Brezilya'ya, oradan cikan oyuncular nasil yetismisler son zamana kadar. Son 10-15 senedir daha sistemli bir duruma gelmeden once, onlar da sokakta yetisiyordu. Bunca yil Turkiye'de alti isitmali stadlarda mi oynandi futbol? Neden o zaman futbol daha onceleri cok daha saglik bir ortamda oynaniyordu? Hakemler neden daha iyi idiler? Sahalardan neden sikayet edilmiyordu? Verebiliyor musun bunlarin cevabini demogoji yapmadan?

Bunu demek var olan seylere talim edin demek degil. Tersine var olani degistirebilmek icin cozum uretirken aklini basinda tutmak ve hayal dunyasina dalmamak demek.

Ha, ulen surada iki muhabbet edecektik, gelip limon siktin, fakir fukara muhabbeti ile yine diyeceksin. O zaman oyle yaz, yahu ne limon sikiyorsun diye! Demogoji filan demene gerek yok.

Posted: Mon Feb 16, 2009 9:40 am
by Murat Kara
Ufuk Sezekkaplan wrote:Sesten hızlı tren var mı bu arada :D ?
Yok ama istemek bedava baksana. Firsat varken sen de iste!
Ufuk Sezekkaplan wrote:Ben de "o parayla Erzurum Pasinler'de 3 köye okul yapılır" açısından bakamıyorum Murat, herşey kendi ekonomisi içinde gider.
Ben sadece nasil bir sira yaparsiniz diye sordum? Ilk siraya mi koyarsin yoksa son siraya mi?

Ben basketin uzerine koyarim ama okulun uzerine koymam. O zaman olme essegim olme, butun okullar duzelene kadar bekleyeceksek isimiz var diyebilirsin.

O zaman gercekten de isin var! Cunku sirada bekleyenler var. Ulkede dogru durust okul yokken, butun stadlarin ust seviyeye cikarilmasina goz yuman siyasetci, siyasetci olarak kalamaz uzun sure.

Temel konular bunlar yahu!

Posted: Mon Feb 16, 2009 12:18 pm
by Ali Gursel
Murat Kara wrote: Ben sadece nasil bir sira yaparsiniz diye sordum? Ilk siraya mi koyarsin yoksa son siraya mi?

Ben basketin uzerine koyarim ama okulun uzerine koymam. O zaman olme essegim olme, butun okullar duzelene kadar bekleyeceksek isimiz var diyebilirsin.

O zaman gercekten de isin var! Cunku sirada bekleyenler var. Ulkede dogru durust okul yokken, butun stadlarin ust seviyeye cikarilmasina goz yuman siyasetci, siyasetci olarak kalamaz uzun sure.

Temel konular bunlar yahu!
Türkiye'de böyle tek bir bütçe mi var? Sene başında okulun, basketin, futbolun falan olduğu bir liste yapılıp en önemliden başlanıp en önemsize doğru harcama yapılan.

Okullar için harcanan fonlar ve stad için harcanan fonlar aynı yerden mi geliyor? FB stadının zemininin bozuk olmasının sebebi Kadıköy civarından parların daha çok okullara yatırılması mı?

TFF yarın iddia ve dijitürk gelirlerinin bir kısmı stad zeminlerinin islahına harcanacak dese, biri çıkıp nasıl olur, o paralarla okul yapılacaktı mı diyecek?

Ben yine eğitim problemimizi çözüp dünyaya ve evrene barış yaymadan stadların zemini hakkında düşündüklerimi yazayım: Türkiye'de futbol endüstrisinin büyüklüğü düşünüldüğünde 18 tane takımın zemini düzgün stadları olması tabii ki son derece basit ve kolaylıkla yapılacak bir şeydir.

Bunun için tek gereken "zeminin yılın her ayı futbola uygun olana kadar Süper Ligde oynayamazsın" deyip bu kuralı uygulamaktır. Bir süre sonra BankAsya'ya da uygularsın, zaten Süper lige çıkanın zemin bozukluğu diye bir dert kalmaz.

Ama Türkiye'de Süper Lige çıkmak hangi bakanın nesi var tipi popülist hesapların kurbanı olduğundan sık sık bu saha konusunda zorlayıcı bir uygulama yapılmaz, sonra kendini Nou Camp falan ile karşılaştırıp burnunu çekersin.

Hakem konusuna benzer bu iş, kötü hakem tepedekilerin işine gelir, futbolun manipülasyonunu kolaylaştırır. Saha konusunda kuralları işletmemek de futboldan kıyak dağıtma konusunu rahatlatır. Sıvas'a, Konya'ya, hatta yer yer GS'a, Fener'e adam gibi zeminin olsun dersen hır çıkar.

Ama devran değişir, millet seyrediyor işte televizyonda sahaları, istemeye başlıyor, eskisi gibi değil kimsenin yabancı saha görmeiği devirler gibi, ortadaki rezalet gittikçe göze batar, iki gün sonra Bordeax'nun zemini de görürüz, zamanla değişir. İstense hemen değişir.

Ali

Erciyesin maci ertelendi. Sebep 22 kisi grip.

Posted: Mon Feb 16, 2009 12:48 pm
by Alpay Dedeoglu
Galatasarayi Sivasta buz üstünde oynatan Federasyon bakin ne yapmis? Bank Asya Liginde 22 futbolcusu grip oldugu icin Kayseri Erciyessporun Adana ile olan macini ertelemis. İlk once cigerden 12 kisi zehirlendi demisler, sonra 14 kisi olmus, sonra bakmislar olmuyacak , abartmayalim ciger degil koruk olur diye, bir iki saat sonra gribe cevirmisler ve bu sefer 22 kisi grip olmus:-)) Rapor alinmis ve ertelenmis. Bu arada tesadufun igne deligi ekonomik kriz sebebiyle gecen hafta takim antrenmana cikmamis. Cuma cikmaya karar vermisler. Ama Allahin bir hikmeti ilkonce cigerden zehirlenip sonrada toptan grip olmuslar. Bu arada oyle denk gelmiski kadro 33 kisi , 22 kisi olunca ilk 11 cikamiyor sahaya. Ozgurcugum sen bilirsin, pastirmadanmi yoksa kayisidanmi ileri geliyor bu zeka kupu buluslar?

Kar ve buz ustunde Konyaspor macini ertelemediler, Ugur sakatlandi, hala oynayamiyor, milli takim oyuncusuydu.

Ben yapilan herseyde kayirma ve kotu niyet ariyorum.

Posted: Mon Feb 16, 2009 12:49 pm
by Ugur Sahin
Murat Kara wrote:
Ugur Sahin wrote:Demagoji bile değil ki bu, olmayan tribünlere piyes.
Fakir edebiyati ile benim soylediklerim arasindaki farki yeterince acamadim belki de.

Ozgur'un astigi makale ozetle diyor ki iste Ispanya, Italya becermisler, biz niye becerememisiz diyor. Belki de icinden, ozellikle Ispanya, Portekiz vs gibi ulkeler de benim istedigim yukaridaki listeden pek pay almis degiller ama futbol sahalari cok guzel diye dusunuyor. Biz de niye boyle olmuyor diye ic geciriyor. Ya da ic gecirenlere sempati duyuyor.

Buraya kadar bu sorun yok.

Ama, iyi hadi bakalim sorunu masaya yatirdik, simdi cozum dusunme sirasi dendiginde, o zaman karsimiza senin bu demogoji olarak odullendirdigin duvar cikiyor. Istedigin kadar tirmanmaya calis, sana ne futbol sahasi verirler ne de stad. Cunku ellerinde kaynak yok.

O nedenle bu sekilde sizlanmak hic bir ise yaramaz. Asil demogoji bu sizlanma kulturunden kaynaklaniyor. Ben sahsen sasiriyorum boyle rahat bir sekilde ulkenin paralarinin daha onemli seyler dururken eften puften seylere ayrilmasina.

Bir de bu 'saha kotu olunca topcu yetismiyor, yetisenler de telef oluyor' safsatasi cikti simdi ortaya. Bakin iste Brezilya'ya, oradan cikan oyuncular nasil yetismisler son zamana kadar. Son 10-15 senedir daha sistemli bir duruma gelmeden once, onlar da sokakta yetisiyordu. Bunca yil Turkiye'de alti isitmali stadlarda mi oynandi futbol? Neden o zaman futbol daha onceleri cok daha saglik bir ortamda oynaniyordu? Hakemler neden daha iyi idiler? Sahalardan neden sikayet edilmiyordu? Verebiliyor musun bunlarin cevabini demogoji yapmadan?

Bunu demek var olan seylere talim edin demek degil. Tersine var olani degistirebilmek icin cozum uretirken aklini basinda tutmak ve hayal dunyasina dalmamak demek.

Ha, ulen surada iki muhabbet edecektik, gelip limon siktin, fakir fukara muhabbeti ile yine diyeceksin. O zaman oyle yaz, yahu ne limon sikiyorsun diye! Demogoji filan demene gerek yok.
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=747576

TFF'nin bütçesi, hastahanelere yollara harcanacak paradan ayrılmıyor. Televizyon gelirlerinden pay alıyorlar, sponsorluk anlaşmaları var; öyle ki 2 sene önce 24 küsür milyon açık veren bir bütçe bu. (http://www.maksimum.com/spor/h/tff_244_ ... azlasi.php)

TFF, ülkenin bütün sosyal sorunlarını çözüp, geriye bir şeyler kalırsa futbola harcamakla mükellef bir kurum değil. Öyle olsaydı, ben de demagoji yapıyorsun değil "haklısın valla ülke hali" falan derdim.

İlla önce bütün sosyal sorunları halledelim diyorsanız, o zaman TFF'nin bütçesine kallavi bir vergi koyarsınız; TFF'nin kazandığı parayı onlardan alıp dağa taşa asfalt dökersiniz. Sonra ülkede futbol gelişmez, maksimum 5 senede futboldan gelecek gelir 10da birine falan iner, sıra ne bileyim basketbol federasyonuna falan gelir.

Futbol'un eskiden Türkiye'de ne kadar sağlıklı oynandığını anlatmadan önce Derwall'in Florya'ya çim saha yapmasına bir işaret koyun, öncesiyle sonraki başarıları karşılaştırın; ordan devam edelim "saha ve futbol" konusuna.

Aslında hayatımda yapmam gereken şeyleri sıraya koyup, bu yazıya cevabı 45 sene sonra falan vermek lazımdı ya iyimser bir tahminle ;)

Ugur

Re: Erciyesin maci ertelendi. Sebep 22 kisi grip.

Posted: Mon Feb 16, 2009 12:51 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Alpay Dedeoglu wrote: Ben yapilan herseyde kayirma ve kotu niyet ariyorum.
Ve de içinde Kayseri olursa...

Posted: Mon Feb 16, 2009 1:31 pm
by Murat Kara
Ali Gursel wrote:Türkiye'de böyle tek bir bütçe mi var? Sene başında okulun, basketin, futbolun falan olduğu bir liste yapılıp en önemliden başlanıp en önemsize doğru harcama yapılan.
Evet var. GSYIH (nami-diger GDP)!

Paylasim elbette kaos yasalarina birakilmis ama yine de butce butcedir! 500 milyar dolarlik GSYIH ile 600 milyar dolarlik mal alamazsin. Alirsan da bir zaman gelir borcunu ode derler.
Ali Gursel wrote:Türkiye'de futbol endüstrisinin büyüklüğü düşünüldüğünde 18 tane takımın zemini düzgün stadları olması tabii ki son derece basit ve kolaylıkla yapılacak bir şeydir.
Bu ilk bakista dogruymus gibi gelebilir. Mesela, 1983 hukumet programinda hukumet futbola bilincli olarak buyuk kaynaklar ayirdi. Bir cok stad insa edildi.

Ancak bugun bunu yapmaya gucleri yetmez. Zira hem reel rakamlar cok buyudu (o zamanki alt yapi standardi ile bugunku ayni degil, baksana adam Saracoglu'nu begenmiyor artik.) hem de o zaman askeri darbe sonrasi siyasi ortam buna uygundu.

Posted: Mon Feb 16, 2009 1:44 pm
by Murat Kara
Ugur Sahin wrote:TFF'nin bütçesi, hastahanelere yollara harcanacak paradan ayrılmıyor.
Iyi de Ugur neden hesaba yari yoldan basliyorsun. Hersey GSYIH'dan basliyor. Buradan ozel sektor kendi payini, kamu sektoru kendi payini aliyor. Paylasim mekanizmasi da kapitalizm. Yasalar gecirerek bu paylasimi ozel sektor lehine bozarsan, onlara kaynak aktarimi yapmis olmuyor musun?

Sonra ozel kurumlar parayi ota boka harcayinca da niye stad yapmadi inekler diye kizmak olmaz! Adam parayi kapmis, istedigini yapar! Hak var hukuk var.

Bu arada kamuya fazla para kalmadigi icin TFF elbette elde sapka, bu ozel kurumlara dilenmeye gidecek. Ne var bunda sasiracak? Yok TFF'nin butcesi artsin, stardlar yapilsin deniyorsa, o zaman ben de 'cus daha neler' diyorum.

Hersey milli gelirin ebati ve dagitilis sekline gelip dayaniyor. Onun icin futbola harcanacak her kurus yurt icinde birilerinin cebinden cikmak zorunda. TFF'ye giderse, hastanelere gitmez. Hastaneye giderse, okula gitmez, vs, vs. Ozel ya da kamu farketmez sonucta.

* * *

Neyse siz yine isteyin guzel sahalar, iyi hakemler. Ben de istiyorum sonucta bunlari. Ama her seyi getirip bu faktorlere baglarsaniz iste boyle olay cigrindan cikar ve gazetelerde bile malzeme olur. Sonra adamlar butce istemeye baslarlar, vs, vs.

Turkiye'de kotu futbolun nedeni sadece bozuk sahalar ve kotu hakemler degil. Yoksa Brezilya'da futbol eskiden cok kotu oynanirdi. Isin ilginc tarafi sahalar duzelip, futbol endustri oldukca Brezilya bile kotu oynamaya basladi :)

Elbette kotu saha, kotu hakem birer faktor olarak hesaba katilmali ama belirleyici faktorlar olmadigini dusunuyorum.

Posted: Mon Feb 16, 2009 1:56 pm
by Celal Gürcüoglu
O zaman soyle birsey yapilsin. Tum dunya ulkeleri tum spor, muzik, ve bunun gibi aktiviteleri desteklemeyi birakip tum butceyi bozuk olan alanlarina harcasin.

Turkiye'nin mesela egitimine, vs. gitsin tum paralar. Ondan sonra Amerika mesela ne biliyim saglik sigortasi sorunlarina harcasin butcesini. Illa ki Isvec'in de vardir bu tip sorunlari. Sevgili Kerem bilir, yazarsa seviniriz.

Sonra Cimbom.org'da kapansin. Ne isimiz var burda "Isimiz gucumuz yok" gibi tartisiyoruz. Ne gerek var? Sevgili Hasan buraya harcadigi parayla TR'de bir cocuk okutsun. Ayda 50TL'ye TOCEV'e vererek katkida bulunuyorsunuz. Buraya kesin ayda 50TL'den fazla para gidiyordur.

Ya Ozgur senin isin gucun yok mu kardesim? :)

Posted: Mon Feb 16, 2009 2:04 pm
by Ali Gursel
Murat Kara wrote:Evet var. GSYIH (nami-diger GDP)!

Paylasim elbette kaos yasalarina birakilmis ama yine de butce butcedir! 500 milyar dolarlik GSYIH ile 600 milyar dolarlik mal alamazsin. Alirsan da bir zaman gelir borcunu ode derler.
Devletin bir toplumun tüm üretimine hükmettiği ekonomik modeller sanırım Gorbaçov ile kapandı. Yani devlet bütçesi günümüz Türkiye'sinde GDP'nin bir kısmı, kendisi değil. Yani senin üretimin ve GS klübü gelirleri (ve de TFF gelirleri bu arada) devlet bütçesinin bir kalemi değil, devlet bu paraları nerelere harcasam diye karar veremiyor. Merkezden planlı ekonomiler bunu denedi, yol, okul, hastahane vs konusunda da epey başarılı oldular denilebilir ama tarihin gelişimi en azından şimdilik bu ekonomik modelleri reddetti.

O yüzden Türkiye'deki stad zeminlerini Türkiye'nin hayallerimizde uyguladığı ekonomik rejim değil de Türkiye'nin gerçekte seçtiği ekonomik model içinde konuşmak lazım. Yani Türkiye Stalin yönetiminde her kaynağın merkezden karar verilerek kullanıldığı bir ekonomi değil de kendi çapında bir serbest pazar ekonomisi uyguluyor.

Bu ikincide de devlet bütçesi ve GDP birbirinden çok farklı kavramlar. Yine tek yol devrime dönmeyeceğimizi umuyorum.

Murat Kara wrote:Bu ilk bakista dogruymus gibi gelebilir. Mesela, 1983 hukumet programinda hukumet futbola bilincli olarak buyuk kaynaklar ayirdi. Bir cok stad insa edildi.

Ancak bugun bunu yapmaya gucleri yetmez. Zira hem reel rakamlar cok buyudu (o zamanki alt yapi standardi ile bugunku ayni degil, baksana adam Saracoglu'nu begenmiyor artik.) hem de o zaman askeri darbe sonrasi siyasi ortam buna uygundu.
,

Yine aynı karışıklık olmuş. Türkiye'de stadlar ve zeminleri devlet büyçesinden yapılacak diye bir şey yok, devlet bütçesi de GDP değil. ŞŞ'nun zemini devlet bütçesinden yapılmıyor. Belediye bütçelerinden yapılanlar var, ki onlar da devlet bütçesinden bağımsız gelirleri olan kuruluşlar.

Güiza'nın bonservisi de devlet bütçesinden çıkmıyor mesela, yoksa ne okul kalırdı ne hastahane. FB basıp parayı alıyor. Başbakan bütçede Güiza parası var mı 14 miyon Avro diye bakanlarla FB'ye bütçede transfer ödeneği açmak için konuşmuyor, bu paraya okul yapsak daha iyi olmaz mı diye bir tartışma olmuyor (gerçekten GDP ile bütçe günümüz Türkiyesi'nde farklı şeyler), FB kendi parasını nasıl kullanacağına kendi karar veriyor, bunu Meclis ütçe Komisyonu'na götürmüyor vs.

İşin özü, TFF'nun kuralları işletip sahaları düzgün yapmamasının sebebi, arkadaşlar biz istesek de hükümet bize saha bütçesi vermez, eldekilerle idare edelim gibi bir durum değil. Siyasi endişeler ve hesaplar sebep, bütçede olmayan şeylerin bütçedeymiş muamelesi görmesi değil.

Ali

Posted: Mon Feb 16, 2009 2:17 pm
by Murat Kara
Celal Gürcüoglu wrote:Sevgili Hasan buraya harcadigi parayla TR'de bir cocuk okutsun.
Aaa ne iyi fikir :) Ya da biz para toplayip Hasan'in cocugunu okutalim.

Simdi merak ettim. Sivas'a yapilacak alti isiticili bir stad yerine kac cocuk okutulabilir acaba? Soyle $200 milyonluk bir stad desek, hmmm, universite okuyan cocuk basi $40 bin desek, 5000 universite mezunu ediyor. Hic fena degil! Stadin kapasitesinin onda biri filan! Bu adamlar calisip yilda ulkeye $40 bin dolar getirseler (universite mezunu ya hepsi), 30% vergi hesabi ile 3 yilda amortize olup, 6 yil sonra Sivas'a stad bedavaya geliyor.