Posted: Mon Mar 24, 2008 12:31 pm
Allah allah... Ümit Karan ve Arda olmasa kim ne yapar, bu sene kaç puan alırdık acaba? İkisi bilakis ofansı sırtlayan oyuncular, onlara M.Topal ve Servet'i de koydunuz mu zaten takımın %85'i filan çıkıyor. Dün de hatayla da olsa yapıcı olan, inisiyatif alan, pozisyonların doğma sebebi bu oyunculardı.
Ama yok, Tugay el freniydi, Arif sahtekar, Hasan Şaş geri zekalı, Arda götten bacaklı, Ümit top ezici. Bu takımda sadece defansif orta saha oyuncuları takdir edilsin, öbürküler Hagi gibi 35-40 metreden gol atamıyorsa, takım her maç 5 atamıyorsa herşeyi eleştirilsin, iyi yaptıklarıyla yetersiz, kötü yaptıklarıyla da "zaten seneler önce kovulmalıydı" olsun.
Ümit Karan son iki-üç aydır futboluna geç yaşında meziyetler eklemiş; sahada en çok koşanlardan olmuş, saklanmayıp top alışverişine-oyun kurmaya başlamış, isabetli tek toplarla orta sahaya yardım edip aynı zamanda da kritik gollerle puan çıkarmaya devam etmiş, kime ne....
Beğenmezük, sevmezük. Peki.
Tribünlerde de bunu yaşamaktan maça gidemez oldum. Geçen sene, sezonun ilk veya ikinci maçı falan. Takım efsanevi bir zafer kazanalı daha 2-3 ay olmuş, bir iki kişi hariç aynı takım sahada, her top kaptırmada, hatalı pasta sitem, küfür, aşağılama.... "Yahu bu takım bizim takımımız, bu çocuklar daha yeni şampiyon yaptı bizi" demeye kalktık 15 kişi ayaklandı, "ne var lann" diye. Tribünlerin daha boş olduğu Erciyes kupa maçında bari başka yere oturalım hazır şans varken, heralde bu köşeye denk gelmiş bu tipler dedik, 4 farklı yere oturduk tribünde, her yerde içindeki karartıyı kusmaya gelmiş, takım hata yaptıkça zevkle "ben demiştim"cilik yapan, daha ne kadar komik hakaretler bulurum diye kıvranan insanların arasında kaldık.
Futbolcu ve hakem bu ülkede en kolay tepki verilen kişiler. Söz meclisten dışarı; yöneticilere, müdürlere, polislere, politikacılara, savcılara, öğretmenlere tepki verilemez, doğuya tepki ateizm, batıya tepki komunizm, kendine tepki bölücülük olur ama ortayı auta yapan futbolcuya rahat rahat kökünden bir hakareti savurursun.
Neticede bir takımı tutmak, kazanmasını istemekle icra memuru gibi sürekli hesap sormak arasında kalınca bir çizgi var ve benim aslında bozulduğum nokta bu negatifi görmek ve göstermekten çok keyif alan ağbilerin asla gol dışında birşeyi beğendiklerini göstermemeleri. Yani her top kaptırmada Beckenbauer kesilenlerin, takım güzel şeyler yaptığında bir ufak alkış veya güzel söz söylememesi veya yapamaması. Malesef genellikle aynı kişiler takım 4-5 maç üstüste kazanınca bu sefer de gözükör destekçi ve hakem takıntılı oluveriyor.
Bu arada doğasından dolayı FB-GS her türlü karşılaştırılır ezelden beri. Eskiden bu anlattığım profil FB tribünlerine daha yakındı, şimdi tersi bir durum varmış gibi gözüküyor. Bence bunu FB sportif başarıda ulaşacağı bir zirveden aşağı inerken göreceğiz ki, hiç yok aslında birbirimizden farkımız. Takım taraftarlığı ve futbol/spor sevgisi değil çünkü olay, kazanmak.
Sakil ligimizde 4 takım son 7 haftaya gırtlak gırtlağa giriyor ve bu bana hikaye ve anlatım çok yaman olmasa da sonunu öğrenme merakından seyredilmeye devam edilen filmleri hatırlatıyor. Lakin Sivas kazanırsa filmi kurtarır, ve belki gelecek filmleri de...
Ama yok, Tugay el freniydi, Arif sahtekar, Hasan Şaş geri zekalı, Arda götten bacaklı, Ümit top ezici. Bu takımda sadece defansif orta saha oyuncuları takdir edilsin, öbürküler Hagi gibi 35-40 metreden gol atamıyorsa, takım her maç 5 atamıyorsa herşeyi eleştirilsin, iyi yaptıklarıyla yetersiz, kötü yaptıklarıyla da "zaten seneler önce kovulmalıydı" olsun.
Ümit Karan son iki-üç aydır futboluna geç yaşında meziyetler eklemiş; sahada en çok koşanlardan olmuş, saklanmayıp top alışverişine-oyun kurmaya başlamış, isabetli tek toplarla orta sahaya yardım edip aynı zamanda da kritik gollerle puan çıkarmaya devam etmiş, kime ne....
Beğenmezük, sevmezük. Peki.
Tribünlerde de bunu yaşamaktan maça gidemez oldum. Geçen sene, sezonun ilk veya ikinci maçı falan. Takım efsanevi bir zafer kazanalı daha 2-3 ay olmuş, bir iki kişi hariç aynı takım sahada, her top kaptırmada, hatalı pasta sitem, küfür, aşağılama.... "Yahu bu takım bizim takımımız, bu çocuklar daha yeni şampiyon yaptı bizi" demeye kalktık 15 kişi ayaklandı, "ne var lann" diye. Tribünlerin daha boş olduğu Erciyes kupa maçında bari başka yere oturalım hazır şans varken, heralde bu köşeye denk gelmiş bu tipler dedik, 4 farklı yere oturduk tribünde, her yerde içindeki karartıyı kusmaya gelmiş, takım hata yaptıkça zevkle "ben demiştim"cilik yapan, daha ne kadar komik hakaretler bulurum diye kıvranan insanların arasında kaldık.
Futbolcu ve hakem bu ülkede en kolay tepki verilen kişiler. Söz meclisten dışarı; yöneticilere, müdürlere, polislere, politikacılara, savcılara, öğretmenlere tepki verilemez, doğuya tepki ateizm, batıya tepki komunizm, kendine tepki bölücülük olur ama ortayı auta yapan futbolcuya rahat rahat kökünden bir hakareti savurursun.
Neticede bir takımı tutmak, kazanmasını istemekle icra memuru gibi sürekli hesap sormak arasında kalınca bir çizgi var ve benim aslında bozulduğum nokta bu negatifi görmek ve göstermekten çok keyif alan ağbilerin asla gol dışında birşeyi beğendiklerini göstermemeleri. Yani her top kaptırmada Beckenbauer kesilenlerin, takım güzel şeyler yaptığında bir ufak alkış veya güzel söz söylememesi veya yapamaması. Malesef genellikle aynı kişiler takım 4-5 maç üstüste kazanınca bu sefer de gözükör destekçi ve hakem takıntılı oluveriyor.
Bu arada doğasından dolayı FB-GS her türlü karşılaştırılır ezelden beri. Eskiden bu anlattığım profil FB tribünlerine daha yakındı, şimdi tersi bir durum varmış gibi gözüküyor. Bence bunu FB sportif başarıda ulaşacağı bir zirveden aşağı inerken göreceğiz ki, hiç yok aslında birbirimizden farkımız. Takım taraftarlığı ve futbol/spor sevgisi değil çünkü olay, kazanmak.
Sakil ligimizde 4 takım son 7 haftaya gırtlak gırtlağa giriyor ve bu bana hikaye ve anlatım çok yaman olmasa da sonunu öğrenme merakından seyredilmeye devam edilen filmleri hatırlatıyor. Lakin Sivas kazanırsa filmi kurtarır, ve belki gelecek filmleri de...