Page 2 of 2

Posted: Sun Apr 27, 2008 3:26 pm
by Soner Özaltındere
Toprağı bol, mekanı cennet olsun.

Posted: Sun Apr 27, 2008 8:15 pm
by Kenan Atak
Ufuk ve Selcuk'un bahsettigi oyuncular meshur Bornova'nin oyunculari. Murat Amasyali ve Ata daha sonra Eczaci'ya geldiler. Ismail ise bizden buyuktu St. Joseph'e geldi Istanbul'da. Ama Murat ve Ata'ya karsi hem liseler hem de genc takimlar duzeyi defalarca oynadim. Bornova'daki David degil Davut olacakti yanlis hatirlamiyorsam. Bizim Eczaci'ya finalde yenilip genclerde Turkiye 2.si oldugumuz sene Eczaci genc takimindan iki oyuncu A takimda direk oynuyorlardi ve Eczaci gencleri A takima 6 oyuncu vermisti. Tuborg'u ise ceyrek finalde elemistik.

Turkiye'de futbolda yabanci oyuncu konusu tartisiliyor. Aklima hemen Ezcaci ornegi geliyor. Avrupa'da hem bayan hem erkeklerde epey basarili olan Ezcaci'nin beyni Cengiz Göllu hoca idi. Bayanlarda zaten Avrupa 2.si oldular erkeklerde yanlis hatirlamiyorsam final four'a kalmislardi. Cok ilginc bir politikalari vardi. Anadolu'da il il, köy köy gezip oyuncu bulup 1.95 ustu atletik tipleri Istanbul'a getirirlerdi. Ustelik de hayatlarinda voleybol oynamamis tipler. Eczaci bunlara ev ve is verirdi ve fabrika gibi oyuncu uretirlerdi. Bana gore ayni seyi futbolda yapmamak buyuk aptallik. Turkiye'de o potansiyel var, bence yetistirici eksigi var futbolda. Yani parayi yabanci yetistiriciye basip Anadolu'dan arayacaksin oyuncuyu. Tam tersi yapiliyor. Alttan oyuncu gelmiyor ulkede. Zira fizikler dokuluyor bu fiziklerle Avrupa'da mucadele edemezsin. Cogu turk hocanin bunun ustune gitmedigi acik.

Posted: Wed Jul 02, 2008 10:08 pm
by Mehmet Daskiran
Kerem Tezic wrote: Bir baska ani da Bursa'dan. Sampiyon oldugumuz sene en kritik mac Sönmez Filament ile idi ve uc takim Eczaci, biz ve Filament kafa kafaya mucadele ediyorduk. Bursa'daki maci alamazsak yaristan kopacaktik. Ondan evvelki tum Bursa maclari olayli gecmisti. Makospor macinda Ibrahim Celik abi tribunlere dalacak kadar kendinden gecmisti. Neyse mac oncesi Ataturk salonu tika basa 5-6 bin kisi almisti ve igne atsan dusmez misali idi. Bursa valisi soyunma odamiza geldi ve birakin olayi kufur bile olmayacagina dair bize soz verdi. Sahaya ciktik 6 bin kisiden tis yok. Antrenörumuz Enver Göcener buyuk keyifle ve mutluluktan gevis getire getire ellerini kavusturup 'evet beyler ortam mukemmel guvenlik super bundan iyisi can sagligi' dedi. Iyi dedik ama garipsedik de ve bir sure sonra olaylar aynen soyle gelisti: Ataturk salonu sag tribun komple 'biz Bursaliyiz' diye haykirdi, sol tribun 'onlar Bursalilar' diye komple haykirdi ve ayni anda iki tribun birden gok gurultusunu andirir bir sesle 'siz o...cocugusunuz ib...r' diye bize nereye geldigimizi hatirlattiktan sonra sahaya onceden getirdikleri her seyi atmaya basladilar. Sahaya caki bile atildi. Ortalik epey karisti. O gun ilk seti vermemize ragmen maci 3-1 almistik ve rahmetli Paidar abi mukemmel bir mac cikartmisti. Mac sonrasi dag yolundaki meshur kebapcida adam basi iki porsiyon yogurtlu Iskenderleri migdeye indirmistik. Ayni sene hem biz hem futbol takimi uzun yillar sonra ilk kez sampiyon olmustuk ve bizim pek cok macimiza Simovic, Semih, Prekazi gibi oyuncular geliyordu.
Sezar'in hakki Sezar'a. Biraz once Sabah gazetesinde gormesem girip bakmayacaktim. Galatasaray resmi sitesinde Paidar'in vefatinin ikinci yilinda mezari basinda anildigina dair haber var (http://www.galatasaray.org/voleybol/). Haberi gorunce aklima hemen Kerem'in bu yazisi geldi. Allah rahmet eylesin.
Mehmet