Page 2 of 3
Posted: Thu May 14, 2009 1:53 pm
by Eren Akkan
Hurriyet'teki habere göre Schuster'e yıllık 6.5 milyon Euro verilecekmiş. Sanki komik ve yanlış bir rakam, ama asıl konu şu, bence, sonunda 'kadro'dan 'takım' oluşturmaya doğru ilk doğru adım atılmış oluyor. Hep istediğim gibi, 5 futbolcuya elde olmayan 3'er milyon Euro vermek yerine iyi bir teknik direktöre, sağa sola borçlanarak 3-4 milyon euro vermek.
Futbolcuya verilen o kadar paranın başarı ve para olarak onu karşılıyacak dönüşü olma ihtimali, iyi bir hocaya verilenden daha az.
E tabi Arda, Topal, Servet gibi maliyet/perormans oranı iyi olan futbolcuların korunması da hoca kadar önemli.
Posted: Thu May 14, 2009 6:05 pm
by Levent Guntay
Schuster hem Ispanyol hem de Alman piyasasiyla yakin iliski icinde. Eminim DelBosque, Aragones, Skibbe, ve de diger Turkiye'de calismis antrenorlerden iyi seyler duymamistir. Bu yuzden Yunan ve Alman kuluplerinin 2-3 milyon Euro'ya cekebilecegi Schuster'i biz ancak iki kati fiyat vererek cekebiliyoruz.
Bu kadar paramiz varsa, bu parayi ilerde Schuster'in alabilecegi oyuncular icin transfer butcesine yansitsak, belki de Schuster'i etkilemek icin daha etkili olabilir.
Ben Schuster'in yerinde olsam bu kadar abartili bir teklife cok cok temkinle yaklasirim. Cunku, acik sekilde kulubun panik halinde oldugunu ve kariyerli bir antrenor gelmezse ilerde cok ciddi riskler oldugunu gosteriyor. Kariyerine Turkiye'den sekiz haftadayi kovulma eklemek umrunda degilse, ve esas dusundugu paraysa bu teklifi reddetmeyecektir. Herkes Kaka degil tabii.
Posted: Thu May 14, 2009 6:31 pm
by Burak Ayyildiz
inanmayin böyle seylere, akillara zarar bir para! Kötü niyetli bir haber. Ne kadar ciddi bir gazete bilmiyorum ama Marca'da böyle bir haber göremedim. Lütfen azcik Ispanyolca'si olanlar bir göz atsın. Galatasaray bu paranin yarisini bile vermez antrenöre. Buram buram art niyet kokan tipik bir Hürriyet haberi.
Posted: Thu May 14, 2009 8:31 pm
by Mehmet Gorgen
Burak Ayyildiz wrote:inanmayin böyle seylere, akillara zarar bir para! Kötü niyetli bir haber. Ne kadar ciddi bir gazete bilmiyorum ama Marca'da böyle bir haber göremedim. Lütfen azcik Ispanyolca'si olanlar bir göz atsın. Galatasaray bu paranin yarisini bile vermez antrenöre. Buram buram art niyet kokan tipik bir Hürriyet haberi.
haberin Marca'da yazdığı doğru ben okudum. Fakat senelik 6,6 Euro değil de 3 seneye 6,6 milyon euro'yu ancak verebiliriz.Rakamı inanılmaz abartmışlar.
Posted: Thu May 14, 2009 8:52 pm
by Cengiz Akgun
Mehmet Gorgen wrote:Burak Ayyildiz wrote:inanmayin böyle seylere, akillara zarar bir para! Kötü niyetli bir haber. Ne kadar ciddi bir gazete bilmiyorum ama Marca'da böyle bir haber göremedim. Lütfen azcik Ispanyolca'si olanlar bir göz atsın. Galatasaray bu paranin yarisini bile vermez antrenöre. Buram buram art niyet kokan tipik bir Hürriyet haberi.
haberin Marca'da yazdığı doğru ben okudum. Fakat senelik 6,6 Euro değil de 3 seneye 6,6 milyon euro'yu ancak verebiliriz.Rakamı inanılmaz abartmışlar.
Tazminat ne istiyormus acaba?
Posted: Tue May 26, 2009 4:50 pm
by Mehmet Gorgen
Alpay kusuruma bakma konunun başlığını şimdilik değiştirdim.
Çünkü Schuster olmama ihtimali var.
Mesela bazıları Co adriense ile anlaşılmış diyorlar.
http://www.medyaspor.com/v02/news.aspx?id=25523
Posted: Tue May 26, 2009 9:05 pm
by Mehmet Gorgen
http://www.maraton.com.tr/news.php?news_id=78556
1)LAUDRUP
2) PERRIN
3) SCHUSTER
4) SCOLARI
5) CO ADRIANSE
6) HITZFELD
ŞİMDİ DE
7) LE GUEN
Posted: Tue May 26, 2009 11:20 pm
by Mehmet Gorgen
wikipedia'da co-adrianse kısmını birisi hemen güncellemiş.
2009-10 sezonunda hangi takımı mı çalıştıracakmış?
http://en.wikipedia.org/wiki/Co_Adriaanse
Posted: Tue May 26, 2009 11:50 pm
by Mehmet Gorgen
Bu da başka bir blogdan alınan yazı.
kaynak:
http://vliegendenederlander.blogspot.com/
"CO ADRIAANSE
Bir kaç gündür Hollanda ve Türk basını Co Adriaanse'nin Galatasaray'ın başına geçebileceği haberlerini geçmeye başladı. Hadise gerçekleşirse Galatasaray uzun yıllar sonra 5 ay içerisinde üçüncü hocasını değiştirmiş olacak ki bunun en son ne zaman olduğunu tam olarak hatırlamasam da Reinhardt Saftig'in başlayıp, Müfit Erkasap'ın bitirdiği 1994-95 sezonunu, bitimin hemen ardından da Greame Souness'ın göreve getirildiği 1995 senesini hatırlıyorum. Ondan öncesinde ne zaman meydana gelmişti bilemiyorum. Ama Jupp Derwall döneminden beri son 25 yılda takımın 6 ay içinde 3 kez asıl hocasını değiştirdiğini hiç hatırlamıyorum (yukarıdaki örnekte Müfit Erkasap geçici hoca olarak sezonu bitirmişti).
Bu Galatasaray yönetiminin, daha doğrusu Adnan x 2'nin eseri. Avrupa'nın 5 büyük liginin şampiyonlarına bir bakalım. Ferguson, 23 senedir takımın başında, Guardiola ilk senesi ve seneye görevine devam edecek, Jose Mourinho, Guardiola ile kaderi aynı, Fransa'da lider Laurent Blanc 2 senedir takımın başında, gelecek sene de kalacak büyük ihtimalle, Felix Magath 2 senedir takımın başındaydı. Louis Van Gaal AZ'in başında dördüncü senesinde şampiyonluğu evine götürdü. Galatasaray Avrupa'da bunlar olurken, girmeyi hedeflediği devler arenasında bunlar yaşanırken hoca değiştirmiş ve yeni hocasının da ipini çekmeye 2 ayda hazır hale gelmişti. Co Adriaanse böyle bir ortamın içine gelmiş olacak önce belirtelim. Tabi bu Galatasaray'ın Louis Van Gaal'e teklif götürmesi ve teklifin kabul edilmesini beklemesi de ayrı bir komediydi ya...geçelim.
Hollandalının fiillerine bakalım biraz da. Adriaanse futbol kariyerine daha sonradan FC Amsterdam kulübünü oluşturacak De Volewickers'da başladı ve FC Utrecht'te devam etti. 1976'da futbolu bıraktıktan 3 sene sonra amatör Zilvermeeuwen kulübü ile teknik adamlığa başladı. Ardından dörder yıl Eredivisie takımları FC Zwolle ve ADO Den Haag'ı çalıştırdı. 1992'de Ajax'ın genç takımının başına geçişi kulüp için bir dönüm noktasıdır. 5 yıl altyapıda çalıaşn Adriaanse döneminde genç takımdan çıkan Seedorf, Davids, De Boer kardeşler, Reizigier, Kluivert gibi oyuncular takımı UEFA ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluklarına taşıdılar. Bu yüzden o yıllardaki Ajax fenomeninin arkasında Louis Van Gaal kadar Co Adriaanse'nin de büyük payı olduğu bilinir hep. Hatta Seedorf ve Kluivert'ın A takım alınmasını Van Gaal'e bizzat kendisi önermiştir. 1997'de Willem II'nin başına geçişi onun kariyeri için bir başka temel taştır. Takımı aldığında bir önceki sene 15. sırayı alarak küme düşme hattından kılpayı kurtulmuş bir camiayı yüklenmiş oldu. İlk senesinde beşinci sırayı aldı takım. İzleyen sene de kulüp tarihinin en iyi derecesini elde ederek şampiyon Feyenoord'un 15 puan gerisinde ikinci sırayı aldılar ve Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkı elde ettiler. Jaliens, Galasek, Mampaey, Bombarda gibi isimlerden oluşan mütevazi kadro Şampiyonlar Ligi'nde gruptan çıkamadı ama kulübün 104 yıllık tarihindeki en iyi dönemi yaşadı.
2000 yılında zamanında genç takımından yetenekleri keşfettiği Ajax'ın A takıımı teslim edildi ona. 2001-02 sezonu devam ederken ve takım liderken görevden alınarak yerine Ronald Koeman getirildi. Koeman daha sonra sezonu şampiyon olarak tamamladı. Adriaanse'nin sonraki durağı AZ oldu. 2003-04 sezonunda AZ ligi beşinci sırada bitirerek şampiyon olduğu 1980-81 sezonundan sonra tarihinin ilk Avrupa Kupası vizesini elde etti. Bu onu 2004 yılında Hollanda'da Yılın Hocası unvanına götürdü. 2004-05'te takımı üçüncülüğe ve UEFA Kupası yarı finaline taşıdı. Sporting Lizbon'un uzatmalarda 120+2'de attığı gol onları bir finalden etti. Bu çizgi onu Porto'nun teknik adamlığına taşıdı. 2005-06 sezonunda takım Jose Mourinho'dan sonra ilk kez duble yaparak Portekiz Ligi ve Kupası'nı kazandı. Ancak Adriaanse yeni sezon öncesi Feyenoord'lu Dirk Kuijt ve PSV'li Jan Vennegoor Of Hesselink'in alınması isteği yönetimce geri çevrilip bazı sözler yerine getirilmeyince sezon başlamadan istifasını verdi. Bu çok istifa 2 başarısız deneme Metalurh Donestk ve Al-Sadd maceralarını getirdi. Ardından bu sezon başı Giovanni Trapattoni'nin bırakıtğı koltuğu alıp Red Bull Salzburg'u şampiyonluğa taşıdı. Sezon devam ederken de istifa edeceğini bildirdi.
Adriaanse'nin adı AZ ve Ajax için geçiyordu son günlerde. AZ Koeman'ı göreve getirince tek seçenek Ajax olarak kaldı. Ancak son günlerde yolunun Türkiye'ye dönebileceği söylentileri de dolaşıyor. Öncelikle belirtelim, yazıda gördüğünüz gibi Hollanda'lı kariyerinin son 4 yılında hiçbir kulüpte 1 seneden fazla çalışmadı. 2 kez kendi isteğiyle 2 kez de yönetimin isteğiyle görevi bıraktı. Öncesinde de minimum 3 yıl çalıştığı kulüpler var. Ajax altyapısında yaptıkları, Willem II ve AZ'i çöplükten çıkarıp zirveye oturtması, Mourinho'dan sonra Porto'yu toparlaması ve Red Bull Salzburg şampiyonlukları Hollanda'lı hocanın kariyerinin önemli temel taşları. Ancak beni ilgilendiren onun genç oyunculara önem veren ve zaman zaman kulüp yönetimleriyle takışan yapısı. "Psycho Co" derler Adriaanse'ye Hollanda'da. Willem II'nin hocası iken hazırlık maçında Belçika takımı Gent'e 6-1 meğlup olmalarıdan bir gün sonra futbolcuları da alıp arabalarıyla antrenman sahasından 13 kilometre uzağa götürdüğü, hepsinin tek tek anahtarlarını aldığı, kendisi arabayla antrenman sahasına dönerken futbolcuları 13 kilometre peşinden koşturduğu, antrenman sahasında anahtarlarını geri verdiği ama tabi arabaları 13 kilometre ötede kalmış futbolcuları yemekten sonra bir daha oraya koşturduğu vardır. Hadiseden sonra Willem'li oyuncular 't Zand ile oynadıkları maçı 11-0 kazanmışlardır. Ajax'ın altyapısı hocası iken, dayanıklılık açısından oyuncuları yere yatırdığı ve takım arkadaşlarından yerdekilerin üzerinden koşarak geçmesini istediği de vardır. 1990-2000 yılları arasındaki Christoph Daum'un Hollanda versiyonu gibidir Adriaanse. Dahi diyenler de çoktur deli diyen de. Hücum futboluna son derece önem verir, bu özelliğiyle de hep yüksek sayıda gol atan takımları yönetmiştir. Kısacası iyi hocadır Adriaanse....ama....
Aması şu. Bu adam, bu yukarıdaki saha içi ve saha dışı davranışlarını anlattığımız adam Galatasaray'ın futbolcu kadrosuyla, Türk basınıyla ve en önemlisi Adnan Sezgin ile çalışabilir mi? Hollanda'da çalıştığı dönemde basınla sık sık tartışan ve onları "skor tabelacılığıyla" suçlayan bir adamdır ki Hollanda bu konuda aslında en masum ülkelerden biridir. Türkiye'de nasıl tepki verir tahmin bile edemiyorum. Bir de yetki meselesi var tabi. Derbilere 23-24 yaşındaki adamlarla çıkınca "bu maçlarda çoluk çocuğun ne işi var" diyebilen insanların bulunduğu bir ülkede, Ajax altyapısından cevherler çıkartan bir adam ne kadar barınabilir o da merak konusu. Tek bildiğim Adriaanse'nin göreve gelmesi halinde ömrünün en fazla 18. hafta olacağı."
Posted: Wed May 27, 2009 7:48 am
by Ozan Kaya
Posted: Wed May 27, 2009 8:24 am
by Ufuk Sezekkaplan
Yönetimin Perrin ve Houlier'le görüştüğü yazılıyor. Birçok yerde de Le Guen ile anlaşıldığı söyleniyor. Tek anlaşılan bizim patronların bu sefer işi ciddiye alarak 2-3 gün Paris'e üs kurdukları.
Benim tahminlerim de bu kişilerle konuşulduğu (yani Türk basınına rağmen bu doğru
) ve bir anlaşmanın olduğu yönünde çünkü anlaşma şartları tamamen oluşmasaydı başkan oraya gitmezdi. Haftaya Pazartesi resmen açıklanır sanırım ve bu başarı olur; en azından 1 Haziran itibariyle bir hocamız olur.
Bence Houllier en ciddi seçenek.
Eğer onunla anlaşılmadıysa Le Guen'in ikinci sırada garantilendiğini sanıyorum (üçüncü sırada da herhalde bizim Ergün Penbe olur bu saatten sonra
).
Ve son olarak, bazı yerlerde çok ciddi olarak Ottmar Hitzfield'in de adı geçiyor ve aslında bana en çok kalp çarpıntısı yapan (yani heyecan veren) isim bu. Anlaşırlarsa, büyük bir devir başlar.
Posted: Wed May 27, 2009 9:41 am
by Murat Biricik
Ufuk Sezekkaplan wrote:
Bence Houllier en ciddi seçenek.
Eğer onunla anlaşılmadıysa Le Guen'in ikinci sırada garantilendiğini sanıyorum (üçüncü sırada da herhalde bizim Ergün Penbe olur bu saatten sonra
).
Ve son olarak, bazı yerlerde çok ciddi olarak Ottmar Hitzfield'in de adı geçiyor ve aslında bana en çok kalp çarpıntısı yapan (yani heyecan veren) isim bu. Anlaşırlarsa, büyük bir devir başlar.
Wikipedia dan
Ottmar Hitzfeld (born 12 January 1949 in Lörrach, Baden-Württemberg) is a German former football player and manager,[1] nicknamed der General ("the general").[2]
With a total of 18 major titles, mostly accumulated in his tenures with Grasshopper Club Zürich, Borussia Dortmund and Bayern Munich, the trained mathematics teacher is not only the most successful German coach, but also one of the most outstanding in the history of the game. Twice he was elected "World Coach of the Year". Also, besides the legendary Ernst Happel, he is the only manager to win the European Cup/UEFA Champions League with two different clubs.
Gérard Houllier, born 3 September 1947, in Thérouanne, Pas-de-Calais, France is a French football manager. His past clubs include Paris Saint-Germain, RC Lens and Liverpool, with whom he won the UEFA Cup in 2001. He then guided Olympique Lyonnais to two French titles, before announcing his resignation on 25 May 2007. He also coached the French national team between 1992 and 1993.
Houllier is renowned as one of the most knowledgeable people in the game.[1] [1] He assisted Aimé Jacquet in the 1998 World Cup. Houllier was part of UEFA's and FIFA's Technical Committee, in the 2002 and 2006 World Cup finals. In January 2008, he was linked to the vacant manager's position at Newcastle United[2], a position later filled by Kevin Keegan.
Houllier ve Hitzfeld den birinin GS a transferi sadece yonetimin basarisizligini hasir alti etmez, 2010 daki genel kurul secimlerine de iyi bir yatirim olur. Oyuncu transferinden ziyade bu icerikte yeni bir heyecan ve motivasyon kazandiracak gelisime ihtiyac var. Bununla da yetinilmemeli. Yonetimin kendi icerisinde yapmasi gereken genel bir degerlendirme, bu degerlendirme sonucunda yapilmasi/yapmasi gereken yeni yapilanma var. Icerigi konusunda hemen herkes hemfikir. Kivirtmadan, gecikmeden yapilmali.
Posted: Wed May 27, 2009 12:49 pm
by Kenan Atak
Hic heyecanlanmayin derim. Bulent'le anlasma yapan zihniyet yeni sezonda alttaki uc isimden birini getirir:
1) Yumurta topuk
1) Karpatlarin Zapatasi
3) Kemik
Posted: Wed May 27, 2009 1:06 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Kerem, şimdilik 3 hoca ile resmi görüşme yapıldı, Schuster, Lucescu
ve Le Guen. Sadece bu isimlerden ortadaki ile görüşme yapılması bile Yumurta Topukun bizimkilere ağır bir sittir çekmesi içn yeterli nedendir
Bu yönetim hiçbirşey yapmadıysa bile, görüşme sırasına, Lucescu'yu Ymurta Topuktan önce koyarak büyük hizmet vermiştir.
Diğer adaylarına birşey diyemem bak
Posted: Thu May 28, 2009 12:18 am
by Murat Gökcigdem
Paul Le Guen hakkinda yorumlarinizi bekliyorum?
Anladigim kadari ile adamcagiz "limited budget" ve yoneticelerin bazi sartlarini kabul etmedigi icin kulubunden ayriliyormus.
Bakalim Galatasarayi ve dar butcemizi nasil bulucak? Eger kabul edersede umarim kimse isine karismaz!