Page 15 of 16

Posted: Mon Apr 28, 2008 9:31 pm
by Hasan Tezcan
Servet GS'i bana sevdiriyor. Bu sene GS sampiyon olursa onun cok emegi
gecmis olacak. Kendisine cok tesekkur ediyor avrupa finallerinde devamini
bekliyorum. Emre'yi de seviyorum. Ikiside turk evladi ve son derece istikrarli.
Emre'nin arkadan uzun kesmeleri görulmeye deger.

Mehmet'im de öyle. Ugur Ucar sakatlanmadan önce...ve digerleri gercek
kahramanlar...

Posted: Mon Apr 28, 2008 9:48 pm
by Mert Tokman
Hasan Tezcan wrote:Servet GS'i bana sevdiriyor. Bu sene GS sampiyon olursa onun cok emegi
gecmis olacak. Kendisine cok tesekkur ediyor avrupa finallerinde devamini
bekliyorum. Emre'yi de seviyorum. Ikiside turk evladi ve son derece istikrarli.
Emre'nin arkadan uzun kesmeleri görulmeye deger.

Mehmet'im de öyle. Ugur Ucar sakatlanmadan önce...ve digerleri gercek
kahramanlar...
Hasan'in bu sozlerine can-i gonulden katilmakla beraber - su soruyu da forumun onune getirmek istiyorum...

Servet'in degeri su anda tavana yaklasmisken ki Euro 2008'de buyuk ihtimal ayni istikrarini surduruse tavana yapacak --- mesela Middlesborough gibi defansina kesinlikle takviye yapmasi gereken ve aldigi Turk oyuncudan su ana kadar iyi fayda gormus bir Ingiliz takimi cikip 5-7 Mio Euro civari bir teklif yaparsa - GS Servet'i satmali mi yoksa elinde tutup "abiler" temizlendikten sonra onu takimin lideri ve kaptani pozsiyonuna mi getirmeli?

Bu arada Hasan'in listesin de Arda'nin olmayisini kiniyorum :D

Posted: Mon Apr 28, 2008 9:51 pm
by Celal Gürcüoglu
Hasan Tezcan wrote:Servet GS'i bana sevdiriyor. Bu sene GS sampiyon olursa onun cok emegi
gecmis olacak. Kendisine cok tesekkur ediyor avrupa finallerinde devamini
bekliyorum. Emre'yi de seviyorum. Ikiside turk evladi ve son derece istikrarli.
Emre'nin arkadan uzun kesmeleri görulmeye deger.

Mehmet'im de öyle. Ugur Ucar sakatlanmadan önce...ve digerleri gercek
kahramanlar...
Aynen, Servet'in sene basinda iyi ama her an bir hata yapip bizi yakabilecegi maclar olacagini dusunmustum. Yanilmisim. Muthis bir sezon gecirdi. Yilin futbolcusuna tek adayim. Emre'de oyle. Ilk seyrettigimde, Song'a yol gorundu diye dusunmustum. Ikisinede aldigi paralar helal olsun. Mehmet ve Ugur'da ayni sekilde.

Posted: Mon Apr 28, 2008 10:29 pm
by Ozan Ersoy
Mert Tokman wrote:.

Servet'in degeri su anda tavana yaklasmisken ki Euro 2008'de buyuk ihtimal ayni istikrarini surduruse tavana yapacak --- mesela Middlesborough gibi defansina kesinlikle takviye yapmasi gereken ve aldigi Turk oyuncudan su ana kadar iyi fayda gormus bir Ingiliz takimi cikip 5-7 Mio Euro civari bir teklif yaparsa - GS Servet'i satmali mi yoksa elinde tutup "abiler" temizlendikten sonra onu takimin lideri ve kaptani pozsiyonuna mi getirmeli?
Yok hocam GS su anda ayaga kalkmaya calisiyor. Yeniden takim kuruldu. Yeni filizler fidan sonra agac olacaklar. Su anda boyle bir satis takimi cok kotu etkiler. Servet, Arda, Ugur, Mehmet Topal bunlar takimin iskeleti. 5 milyon Euroya Servet gibi GS icin canini disine takacak adam bulmak cok zor. Popescu'dan beri ayagina en hakim, topu ileri en az sisiren stoperimiz. Buna bize 30 kusur yasinda gelmis De Boer'i de katiyorum. Beli kalin, hizli forvetler bunun belini donduruyorlar ama o da pozisyon almasiyla, rakibe yakin oynamasiyla, vucudunu kullanmasiyla bu zaafini biraz kapatiyor.

Servet'i seneye GS'in kaptani olarak gormek istiyorum. Ondaki enerji, hirs ve motivasyon takimi canlandiriyor. Sahada iyi lider, iyi abi. Oyunuyla ornek oluyor. Herseyden once lider dedigin adam ornek olacak ki lideri izleyenler olsun. Polimigi, saha disi olaylari, yanlis demeci, hic bir nanesi yok. Adam gibi adam. Anadolu cocugu, 9 kardesler mi ne. Butun aileye o bakiyor.

Allah nazardan saklasin.

Ozan Ersoy

Not: GS'dan satilmasi tek gereken oyuncu Sabri. Insallah bir kac aya da gerceklesek o.

Posted: Mon Apr 28, 2008 10:30 pm
by Fatih Mutlu
Ozgur Huseyinoglu wrote:Amme hizmeti olsun, avatar olarak isteyen varsa, soyle birsey hazirladim: :D

Image

Link'i de soyle:
http://www.cimbom.org/files/gs1678a.jpg
sagolasin. bir sure kullanayim ben de :)

Posted: Tue Apr 29, 2008 12:17 am
by Bahri Unlu
Ozan Ersoy wrote: Servet'i seneye GS'in kaptani olarak gormek istiyorum. Ondaki enerji, hirs ve motivasyon takimi canlandiriyor. Sahada iyi lider, iyi abi. Oyunuyla ornek oluyor. Herseyden once lider dedigin adam ornek olacak ki lideri izleyenler olsun. Polimigi, saha disi olaylari, yanlis demeci, hic bir nanesi yok. Adam gibi adam. Anadolu cocugu, 9 kardesler mi ne. Butun aileye o bakiyor.
aman diyim yakma, karartma cocugun hayatini Ozan. Sulalesine bakiyor..
Simdi Kaptan oldugu gibi Milliyet'te ilk haber "GS'de yine yeniden bir abi kaptan oldu ?"
Hurriyet verir ara gazini Ercan'i Ertugrul'uyla derin devlet gibi "yeni kaptan'in bilinmeyen iliskileri " yazi dizisi,
pesinden Dogan grubunun diger supruntusu Vatan patlatir " yine tarikatci mi kaptan oldu ? " surmanseti...

Posted: Tue Apr 29, 2008 1:45 am
by Seckin Tascioglu
Iyiki Galatasaray'a gelmissin Servet, eski fenerli saatli bomba Servet nerede, suan ki defansimizin sigortasi, bu son yilinda kendisini cok iyi gelistirdi, euro 2008de cok isimize yarayacak.

Posted: Tue Apr 29, 2008 10:46 am
by Celal Gürcüoglu
Ben bunu gormemistim, buda guzelmis :)

Image

Posted: Tue Apr 29, 2008 1:04 pm
by Ismail Gezer
Image

Ah Volkan ah!

Anlaşılan o ki senede en az 5 defa köşemizi Volkan'a ayırmak mecburiyetinde kalacağız! Yanlış anlamaların önünü peşinen kesmek adına söyleyelim ki; amacımız Volkan'ı üzmek ya da henüz çok yeni olan acısını daha da derinleştirmek değil.

Galatasaray önünde yaptığı büyük hatanın üzerinde takılıp kalmamalı zira hem takımının ona gelecek yıllarda da ihtiyacı olacak hem de Euro 2008'de elimizin altında ekibimizi hakkıyla sırtlayacak ondan başka kaleciye sahip değiliz.

Görüldüğü kadarıyla tam hazır değilken ama ısrarla ama kendini zorlayarak takımını yalnız bırakmamak adına sahaya çıkmışsın. Kaç seneden beri bu ülkede topları yakalamaya çalışıyorsun; sakatken oynayıp da başarılı olursan 'kahraman' muamelesi göreceğini, yaptığın fedakârlığa rağmen sonuç kötü olduğunda ise 'Oynamasaydın' eleştirisiyle yıldırımları üzerine çekeceğini hâlâ öğrenemedin mi?

Fenerbahçeli büyüklerine 40 yıl önceki Manchester City zaferinin kahramanı kaleci Yavuz Şimşek'in başına gelenleri istersen bir sor! Çok zor şartlar altında çıktığı maçlarda yaptığı iki hatanın bedelini uzun yıllar Datcu'nun arkasında yedek bekleyerek nasıl ödediğini sana bir anlatsınlar da, dinle. Uzaklardan atılan iki şutla giden iki kupanın gencecik, yetenekli bir kaleciyi kulübeye nasıl mahkûm ettiğini senin ve meslektaşlarının bilerek, öğrenerek ders almasını gönülden isteriz.

Oynamayı istemen, arkadaşlarını o zorlu günde sensiz bırakmaman takdir edilecek bir davranış, o yüzden biz başkaları gibi 'Hazır değilsen niye oynadın?' sualini sana yöneltmeyeceğiz. Ancak onca yazılıp çizilene karşın 'Top kalenin çok uzağındayken bile oyunu niçin ısrarla kale çizgisi üzerinde takip etmeye çalıştığını' gerçekten merak ediyoruz. Daha kısa süre önce Sevilla maçında sırf kale çizgisi üzerinde beklediğinden dolayı iki talihsiz gol yemiştin ve eğer başta Deivid olmak üzere arkadaşların inanılmaz bir mücadele sergilememiş olsaydı; muhtemelen o gün işin bitmiş olacaktı. Tabii ki o hatalardan sonra toparlanmana ve 3 penaltı kurtarmana topyekûn övgüler dizilmesini de ziyadesiyle hak etmiştin.

Kaç kez söylemiştik, kulak vermemiştin ama yine de tekrar edelim: Erciyes, Schalke gibi maçlarda yaptığın ıskaların en büyük sebebi topu kale çizgisinde beklemen; zira penaltı noktası üzerinde beklesen taş çatlasa 10 metre ileri koşarak topa vuracakken; kalende çakılı pozisyonda bekleyince 21 metre koşman gerekiyor. Topa doğru büyük hızla koşarken ancak son noktada yetişebilmen haliyle hata yapma ihtimalini yükseltiyor. Galatasaray maçında yediğin golde de bir değil tam üç yanlışı aynı anda yaptın: İlk olarak altı pasla penaltı noktası arasında bir yerde beklemen gerekirken topa kalenden koparak geldin. İkinci olarak oyuncunla aynı topa yükseldin; hâlbuki 'Bırak!' deseydin Edu topa girmezdi. Üçüncü olarak yaptığın zamanlama hatası ise işin tuzu biberiydi. Oysa golün ortası ceza sahasının içine geldiğinde sen önde durmuş olsaydın topa rahatlıkla sahip olabilirdin; hadi olamadın diyelim; koşu halinde yakalanmayacağın için, geriye çabuk dönerek hatanı kapatma şansını yakalayabilirdin. Dahası kalende kalmayı tercih etseydin dahi kararın yanlış olmayacaktı; çünkü Edu iyi pozisyon almıştı ve sen iletişimsizlikten onun da dengesini bozdun.

Türkiye'de zorluk derecesi yüksek topları halihazırda kurtaracak iki isimden birisin; diğer isim Aykut yan top zaafını henüz ortadan kaldıramadı; dahası o da senin gibi kalesine gereğinden fazla çakılı kalıyor. Kaldı ki senin enternasyonal tecrüben de onda yok. Hatırlarsan Arnavutluk maçında topu tuttuktan sonra kendini gereksiz şekilde yere atman az kalsın başına ne işler açıyordu. İtalya maçında rakibine yaptığın asistin de keza özel maçtır deyip üzerinde pek durmadık.

Dileriz Volkan'ın sakatlığı ciddi değildir ve dileriz kalecilerimiz Volkan'ın trajedisinden ders alarak bundan sonra yüzde yüz hazır olmadıkça kendilerini ve takımlarını ateşe atmamak gerektiğini artık anlamıştır!
Yazı Volkan'la ilgili olsada Aykut'un da okumasını umuyorum..

Posted: Wed Apr 30, 2008 2:23 am
by Ismail Gezer
Cengiz Çandar armudu yine nasıl saçmalayacağını şaşırmış. Bu sefer Cengiz abi'nin çok beğendiği değerli(!) gazeteci yazar Ercan Güven'in abuk fikirlerinide arkasına almış.. Yürü çandar kim tutar seni!

Posted: Wed Apr 30, 2008 4:40 am
by Cengiz Akgun
Ismail Gezer wrote:Cengiz Çandar armudu yine nasıl saçmalayacağını şaşırmış. Bu sefer Cengiz abi'nin çok beğendiği değerli(!) gazeteci yazar Ercan Güven'in abuk fikirlerinide arkasına almış.. Yürü çandar kim tutar seni!
Ercan Guven sadece Canaydin'in yeni baskan oldugu ve Lucescu ile sampiyon olunan seneden bir ders cikartmis. Hatirlarsan Lucescu'ya yol verilmis ve 10 sende 8 sampiyonluk ve Avrupada final filan diyerek Terim'le GS'yi ettehuatu'ye birlikte oturtmuslardi Nasreddin'in buna degmis buna degmemis diyerek bunun bonservisi yok filan diye alinan oyuncularla. Bir de Som hikayesi vardi. Arkasindan Gerets'le gitti goz baka baka gitti denilirken umulmadik bir sampiyonluk alindi idi. Adama soz verip kimleri getirdiler biliyorsun Imamotu Corekotu filan gibi. Sonra adini sarapci koyup yolladik adami.

GS bu sene sampiyon olursa dusunde yine padisah olacak ve hak etmedigi bir sampiyonluk sonucunda zaten para da yok ama demek ki biraz akilli olursak idare ederiz biz bu isi kiviririz diye yine yasa yatacaklari uyarmis. Ucuk mu kacik mi bilmem artik ama soyledikleri pek olmayacak seyler degil.

Posted: Wed Apr 30, 2008 12:48 pm
by Alpay Dedeoglu
Kabzimal Erman Hurriyette yazmis. Su bizim bile bile lades ve surpriz meselesi:

Zicoyu Havuza kim itti? (Ne demekse!)BEŞ kişi muhabbet ediyor. Diğer üçünün ismi önemli değil. İki kişi var ki çok önemli.

Birisi F.Bahçe Teknik Direktörü Zico, diğeri F.Bahçe Basketbol Takımı Koçu Tanjeviç. Konu hep futbol. Zico’ya arada sorular geliyor o da gayet samimi ve dosthane biçimde cevaplıyor.

Neden diyorlar, ’Zaman zaman zorlandığında rakibe yüklenmiyorsun, hava topu atmıyorsun, şişirmiyorsun’ Zico da, "Nasıl yapabilirim ki. Benim 2 santrforum bunlara müsait değil" der. ’Peki neden Kezman önce, Semih sonra’ Hoca yine cevaplar: "Kezman’ın rakibi yıpratıcı oyun stili var.

Önce onu oynatıyorum, sonra Semih diri girince daha iyi işler yapıyor." Peki diyorlar, "Sen memnun musun santrforlarından". Zico, "Herkes söylüyor ama eldeki malzeme bu. Ben de aynı fikirdeyim. Aslında yönetim santrfor arıyor. Bize lazım olan santrfor fazla uzak da değil, karşı tarafta." Merak ediyorlar, "Kim" diyorlar. Brezilyalı çalıştırıcı, çok net cevap veriyor, ’Nonda. Nonda ile Arda bende olsa ligi de açık ara götürürüm, Avrupa’da çok farklı yere gelirim" diyor.

O sırada Tanjeviç söze giriyor, "Bak hoca senin bir hatan var. Sen hep aynı değişikliği yapıyorsun. Senin sahaya çıkan kadron da aynı, değiştireceğin oyuncular ve dakikan da. Bunu herkes ezberledi. Değişik hamleler yap" der.

İşte F.Bahçe’nin bence bu sohbetten sonra düzeni bozuluyor ve Zico, Tanjeviç’e uyuyor. Değişik işler yapacağım diye olayı eline-yüzüne bulaştırıyor. Havuza kendi düşse belki Zico bu kadar üzülmezdi. Ama onu havuza Tanjeviç itiyor. O günden sonra Chelsea maçı dahil F.Bahçe’nin saçma sapan kadrolarını gördük.

Herkes kendi işine bakacak. Bildiğini yapacak.

Ben bu haberi geçen hafta içinde aldım. Yazmadım. Sebebine gelince; geçen hafta sonu G.Saray-Fenerbahçe karşılaşacaktı. Nonda da, Kezman da, Zico da, Arda da, iki takım da bu söylenenlerden etkilenecekti.

Ve diyeceklerdi ki, Erman ortalığı karıştırıyor. Onun için bekledim. Bence de doğru yaptım. Ama bu konuşulanlar köküne kadar doğru.''

Posted: Wed Apr 30, 2008 9:24 pm
by Ozgur Huseyinoglu
’Peki neden Kezman önce, Semih sonra’ Hoca yine cevaplar: "Kezman’ın rakibi yıpratıcı oyun stili var.

Önce onu oynatıyorum, sonra Semih diri girince daha iyi işler yapıyor."
Bu konuda, ortalama/genel olarak, cok donek davrandi yalniz basinimiz benim gorebildigim (surpriiiz!?! :lol: ). Zuppppper yedek Semih girip girip golleri attikca, Kezman leblebi modunda atiyor olmayinca, herkes "Semih-sever" kesilip, "ilk 11'i o hakediyor" moduna girdi. Sonra Chelsea deplasmaninda Zico bu kafadakilere uyup da, Semih'i ezdirince kuvvetli Chelsea defansi arasinda, hadi bakalim bu sefer "alisildik oyun duzenini niye bozuyor" diye elestiri oldu bu sefer. Takim kadrolari 11 kisiye inmedikce, futbol elestirmenligi cok kolay is netekim! :D

Ordan, bizimkilerin macta Semih'e top gostermediklerine de deginmis olayim. Tatli sert mudahalelerle, cok iyi sindirdiler, ve cok sayida top kaybi yaptirdilar Zupper Yedege. Macin icindeki 15 dk'lik bir surec icin filan, pespese gelen en az 3-4 topu kaptirdi Semih (ya da bizimkiler caldi). Asssslannn defansimiz! :)

Posted: Thu May 01, 2008 6:37 am
by Murat Gökcigdem
"Fenerbahçe Türkiye'nin mikrokozmik bir ifadesi. Türkiye bütününü daha küçük bir ölçeğe oturttuğunuz zaman Fenerbahçe çıkar. O anlamda arada bir interaktif ilişki var; Fenerbahçe iyi gidiyorsa Türkiye de iyi gidiyordur. Ya da tersi.

Toplumda Fenerbahçe'den üreyen moleküllerin etkisi biraz da... Bunu ölçemezsiniz ama hissedersiniz. Bunu hissedebilmek için de Fenerbahçeli olmak lazım."

Cengiz Candar Sabah 7.4.2008

:shock:

Posted: Thu May 01, 2008 3:51 pm
by Cengiz Akgun
Murat Gokcigdem wrote:"Fenerbahçe Türkiye'nin mikrokozmik bir ifadesi. Türkiye bütününü daha küçük bir ölçeğe oturttuğunuz zaman Fenerbahçe çıkar. O anlamda arada bir interaktif ilişki var; Fenerbahçe iyi gidiyorsa Türkiye de iyi gidiyordur. Ya da tersi.

Toplumda Fenerbahçe'den üreyen moleküllerin etkisi biraz da... Bunu ölçemezsiniz ama hissedersiniz. Bunu hissedebilmek için de Fenerbahçeli olmak lazım."

Cengiz Candar Sabah 7.4.2008

:shock:
O yuzden zaten saskin Cengiz efendinin ne yazdigi ne de soyledigine itibar edilmeli. FB ile yatip Fb ile kalksin. Beyinde ne molekul kalmis ne de atom. Iki kulak arasi agzini actiginda cereyan yapiyor.