Takımlarımızın Avrupa Maçları [AZ ALKMAAR-FB 2-2]

Forum Galatasaray Spor Kulubu ve Turk sporu hakkinda ayrintili haberler, yorum ve analizler, ogretici arastirmalar ve diger onemli spor olaylari hakkinda bilgi akisini saglamak, yazilanlari saglikli bir yapi cercevesinde dunyadaki butun Galatasarayli arkadaslar ve diger sporseverler ile paylasmak amaciyla kurulmustur.

Moderator: Staff

Ismail Gezer
Posts: 6299
Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
Location: Alisamiyene 10 dk
Contact:

Post by Ismail Gezer »

Tuncay 44'de Fenerbahçemizin ilk golünü attı..
Tolga Girici
Posts: 2806
Joined: Tue Oct 22, 2002 9:07 pm
Location: Ankara - Yas:29
Contact:

Post by Tolga Girici »

Ismail Gezer wrote:Tuncay 44'de Fenerbahçemizin ilk golünü attı..
Tuncay'in tekrar forvete geri donmesi cok iyi oldu , hem onun hem de Fenerbahce'nin adina. Ististasiz butun Fenerli arkadaslarim bu adama kufrediyor. Aslinda sol kanatta da fena degil ama aptalca top kayiplari yaptigi icin cok tepki cekti. Bu sene forvette yeniden dogacaga benzer. Bir de her golden sonra sus isareti yapmazsa tam olacak.
Ismail Gezer
Posts: 6299
Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
Location: Alisamiyene 10 dk
Contact:

Post by Ismail Gezer »

Maçı devamlı seyretmiyorum ama 2-0 olmuş. Kimin attığını henüz öğrenemedim :)

Küçük Mehmet atmış, klas atmış..
Savas Macun
Posts: 845
Joined: Wed Apr 07, 2004 9:46 pm
Location: Dubai
Contact:

Post by Savas Macun »

Tolga Girici wrote:
Ismail Gezer wrote:Tuncay 44'de Fenerbahçemizin ilk golünü attı..
Tuncay'in tekrar forvete geri donmesi cok iyi oldu , hem onun hem de Fenerbahce'nin adina. Ististasiz butun Fenerli arkadaslarim bu adama kufrediyor. Aslinda sol kanatta da fena degil ama aptalca top kayiplari yaptigi icin cok tepki cekti. Bu sene forvette yeniden dogacaga benzer. Bir de her golden sonra sus isareti yapmazsa tam olacak.
Tolga,

Tuncay'a bende zaman zaman cok kiziyorum ama genel olarak Tuncay FB'ye cok yararli oluyor.Bunlarin bir kac nedeni var ama en onemlisi, FB genel oyun karakterinde hep ofans oyunculari sadece teknik yonunu oynuyordu FB'de.Kosmadan oynuyorlardi kisaca, oysa Tuncay mucadele eden, pres yapan ve yeri geldiginde savunma yapmaya calisarak oynuyor.Bazi yazarlar "patlayan forvet" tabirini kullaniyorlar, ne demekse.

Herhalde kasitlari, dikine oynayan ve penetre etmeye calisan Forvet tipi demek.Yalniz dikine oynayayim derken, ozellikle oynadigi mevkii-Daum zamaninda- orta saha oldugu icin orda kaleye gideyim derken kaptirdigi toplar cok fahis hatalara sebep oldu bir cok macta, iste zaman zaman Tuncay'a kizilan konu bu.Risk alincak zaman vardir alinmayacak zaman vardir.Bu yonde kendini gelistirirse cok daha faydali olacaktir.

Bence kilit iki nokta var su anki kadroda.Tuncay orta uclude oynamaya devam eder, ancak o zaman 1 nobre degil 2 nobre lazim olur, yani ileri ucta oynayacak iki adamda yeri geldiginde hucum pres yapabilen dagitici adamlar olmasi lazim, bu orta sahaya kuvvet verir Alex'in de savunma olmayan yonunu kapatir.

Ya da,

Tuncay'i ileri ikilide oynatip Tuncay'in yerine onun gibi oyunun her iki yonunu kullanan adam koymak, bu da ancak yabanci ile olur.

Yani eger iki tane dagitici, hucum pres yapan yabanci bulduysan Tuncay'i geride oynat.Bulamadiysan Tuncay'i koy ileri o zaman onun yerine iyi sol ayakli, iyi orta yapabilen ve mucadele gucu yuksek adam al.Su anda boyle bir adam yok kadroda.

Selamlar
Savas
2009 Uefa Kupasi Finali Fenerbahce Sukru Saracoglu'nda..
Tolga Girici
Posts: 2806
Joined: Tue Oct 22, 2002 9:07 pm
Location: Ankara - Yas:29
Contact:

Post by Tolga Girici »

Savas Macun wrote: Ya da,

Tuncay'i ileri ikilide oynatip Tuncay'in yerine onun gibi oyunun her iki yonunu kullanan adam koymak, bu da ancak yabanci ile olur.

Yani eger iki tane dagitici, hucum pres yapan yabanci bulduysan Tuncay'i geride oynat.Bulamadiysan Tuncay'i koy ileri o zaman onun yerine iyi sol ayakli, iyi orta yapabilen ve mucadele gucu yuksek adam al.Su anda boyle bir adam yok kadroda.

Selamlar
Savas
Ben maclari izleyemedim ama Zico Tumer'i orta sahanin solunda oynatiyor galiba. Tumer'in savunma yonu iyi degil ama hucum acisindan orada faydali olabilir. Tabi Besiktas'taki gibi bir mac oynayip 3 mac yatarsa o zaman yedek kalir.
Ismail Gezer
Posts: 6299
Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
Location: Alisamiyene 10 dk
Contact:

Post by Ismail Gezer »

Can Arat'ı ilk 11'de görmek hoşuma gidiyor. Bu çocuğun Milli Takımda da geleceği olduğuna inanıyorum. Umarım bu sene Fenerde bol bol oynar..

Ve 3-0 oldu. Golün sahibi, ismini az önce zikrettiğim genç yetenek :)

Ve 4-0 oldu. Bu seferki golü 24 yaşındaki genç (!) forvet Semih attı..
Savas Macun
Posts: 845
Joined: Wed Apr 07, 2004 9:46 pm
Location: Dubai
Contact:

Post by Savas Macun »

Acaba bu maclarda ulke puani falan veriyorlar mi? Hic olmazsa belese yerleseriz biraz.

Selamlar
Savas
2009 Uefa Kupasi Finali Fenerbahce Sukru Saracoglu'nda..
Ismail Gezer
Posts: 6299
Joined: Thu Mar 30, 2006 6:35 pm
Location: Alisamiyene 10 dk
Contact:

Post by Ismail Gezer »

Bende merak ediyorum. Uzmanlardan bu konuda açıklama bekliyoruz :)

Derken 5-0 oldu. İsmini veriyorum: Murat Hacıoğlu.. hatırlıyorsunuz değil mi :) Eski genç yeteneklerden..
Savas Macun wrote:Acaba bu maclarda ulke puani falan veriyorlar mi? Hic olmazsa belese yerleseriz biraz.

Selamlar
Savas
Mehmet Cirak
Posts: 649
Joined: Tue Oct 22, 2002 10:11 pm
Location: Durham, NC USA

Post by Mehmet Cirak »

Tuncay eger forvete gectiyse boku yedik GS olarak diyebilirim. Daum ne guzel onu harciyordu. Turkiye'nin buyuk ihtimalle en iyi forveti forvet oyanamaya baslayacak. Neyse, milli takim icin en azindan sevindirici olur.
Mehmet Cirak

"Artificial intelligence is no match for natural stupidity."
Tolga Girici
Posts: 2806
Joined: Tue Oct 22, 2002 9:07 pm
Location: Ankara - Yas:29
Contact:

Post by Tolga Girici »

Asagidaki sitede soyle yaziyor

"Eleme turlarında alınan puanların %50'si yani yarısı hesaplamaya dahil edilir."

http://cupnet.tripod.com/index.htm

Bu adreste daha fazla bilgi var:


"From 1999 on these points are halved for qualification matches: one point for a win and half a point for a draw." (Bu ulke puani icin)

"For the calculation of the individual points of the team coefficients games played in qualifying rounds are not taken into account." (Bu da takim puani)

http://www.xs4all.nl/~kassiesa/bert/uefa/#crank
Can Baysan
Posts: 464
Joined: Fri Oct 07, 2005 1:22 am
Location: Ankara

Post by Can Baysan »

Fener için iyi birer antrenman maçı oldu. Bu onlara övünmeleri için birkaç sene yeter herhalde.

Yarınki gazetelerdeki başlıkları görür gibiyim:
"Fener B36'yı silindir gibi ezdi geçti... Fener'den D.Kiev'e gözdağı... ŞL'ye müthiş başlangıç... Fener, futboluyla göz doldurdu..."
Liseli vardı ya ah o liseli...
Ozgur Huseyinoglu
Posts: 2313
Joined: Thu Oct 24, 2002 2:35 am
Location: Falls Church, VA, USA

Post by Ozgur Huseyinoglu »

Tolga Girici wrote:Bu adreste daha fazla bilgi var:


"From 1999 on these points are halved for qualification matches: one point for a win and half a point for a draw." (Bu ulke puani icin)

"For the calculation of the individual points of the team coefficients games played in qualifying rounds are not taken into account." (Bu da takim puani)

http://www.xs4all.nl/~kassiesa/bert/uefa/#crank
Netekim Bert biraderimiz yine yildirim hiziyla guncellemeleri yapmis: UEFA Country Ranking 2007

Fenerbahce'nin 2 galibiyeti, 1'er puandan 2 puan, 5 takima bolundugunde, ulke katsayimiza 0.4'luk bir ek yapmis, oldu.

Yalniz, madem bizim Hemsolar ile 5 takima cikmis olduk UEFA'da, bari onlarin intertoto maclari da, yari fiyatina, ceyrek fiyatina neyse artik :) eklenseydi ya ulke puanina yahu!
Özgür
Savas Macun
Posts: 845
Joined: Wed Apr 07, 2004 9:46 pm
Location: Dubai
Contact:

Post by Savas Macun »

Lig TV cumartesi gunu FB macindan sonra Dinamo Kiev'in lig macindan ozetler verdi.Maci 3-1 veya 4-1 aldilar, tam hatirlamiyorum.

Iki nokta dikkatimi cekti, Dinamo yedigi golde ve verdigi 1-2 tehlike yan ve duran toplardan geldi.Sanki savunmalari yerlesim hatasi yapiyor geldi bana.

Malum FB'nin en kuvvetli oldugu nokta duran toplar, gerci Luciano ve Nobre yok, yerine Can ve Onder etkili olabilir.Bu yuzden FB ileride mumkun oldugu kadar faul kazanabilmesi lazim, bunu da Semih ile yapamaz.O zaman ileride ya tek basina Tuncay ya da Anelka oynamali.Kisaca FB tek forvet oynamali.

Burada da bence Tuncay kullanilmamali cunku Selcuk sakat, Kemal sakat.Umit'in alternatifsizliginden dolayi orta uclu Aurelio-Appiah ve Tuncay olmali, Tumer'i Tuncayin yerine oynatmak kumar olur ve bence yanlis olur.Bu yuzden kadro soyle olmali;

Rustu
Serkan-Onder-Can-Umit
Appiah-Aurelio-Tuncay
Alex-Tumer
Anelka


Bu ilk 11, ileride faul kazanir top da tutar, Tuncay ve Appiah'in ileri geri yardimiyla da gol yakalar ve takim savunmasi da aksamaz.Burada tabii Tuncay ve Appiah'a cok is dusuyor, Alex-Tumer anlasmasi da eger karsi takimin yerlesme sorunu tespiti dogru cikarsa araya sizmalarla cok posisyon yakalar.

Bu arada Dinamo uzaktan bol sut atan ve duran toplari tehlikeli kullanan bir takima benziyor o goruntulerde.Bu da demek oluyor ki FB ceza sahasinin icine gomulmeden ceza sahasina mumkun oldugunca uzak tutmali rakibi.

Gollu beraberlik cok guzel olur, galibiyet is seker olur.

Bir de bu sefer kimse aslan kesilmedi, basin ve taraftar dahi FB'yi favori gormuyor, bu da arti bir etken.Feyenoord,Zaragoza ve Panathinakos facilarinda haddini bilmeme ve gereksiz kucumseme turlara mal olmustur.

Rastgele diyelim.

Selamlar
Savas
2009 Uefa Kupasi Finali Fenerbahce Sukru Saracoglu'nda..
Savas Macun
Posts: 845
Joined: Wed Apr 07, 2004 9:46 pm
Location: Dubai
Contact:

Post by Savas Macun »

Halil Ozer Kiev ile ilgili bir yazi yazmis bugun.Ilgin bir tarihi var.

1942 ruhu


1927 yılında KGB'nin uzantısı NKVD tarafından kurulan bir kulüp Dinamo Kiev. Hani Robert Lundlum'un, Tom Calancy'nin kitaplarındaki ünlü NKVD. Kulübün oyuncuları da genelde bu kuruluşun personelinden seçilirdi. Hiçbir maddi sıkıntıları yoktu. Çünkü, bu kulübe ödenmek üzere, Sovyet halkının maaşlarından otomatik kesintiler yapılırdı.
Dinamo Kiev zamanla Moskova takımları ile rekabet içine girdi. Bu çekişme, takımın bütün kimliğini değiştirdi. Bir anda Ukraynalıların milli gururu oldu. 1942'de Dinamo Kiev tam bir sembolu. Ayrıca inanılmaz ve trajik bir öyküsü de, dünyanın bu kulübü tanımasına neden oldu.
O tarihte Kiev'i işgal eden Alman güçleri, Kievli gençlerle futbol maçı yapmak istedi. Kievliler zoraki kabul ettiler. Çünkü kent açlıktan inlerken, maç yapacak halleri yoktu. Kadronun büyük bölümünü Dinamo Kievli oyuncular oluşturdu. Kentteki diğer takımlardan da birkaç oyuncu aldılar.
Maçın ilk yarısı 1-1 bitti. Devre arasında Almanlar soyunma odasında Kievlilere maçı kaybetmemeleri halinde kurşuna dizileceklerini söylediler. Kievliler kabullendi. Ancak sahaya yeniden çıkınca tribündeki Ukraynalılar, takımlarına büyük bir destek verdi. Birbirlerine baktılar ve sonra maçı 5-1 kazandılar. Hepsi tutuklandı. Gestapo, takımın en önemli oyuncusu Nikolai Korotkykh'i işkenceyle öldürdü. Diğer üçü de kurtarma operasyonunda öldü.
Bu olayın ardından, Dinamo Kiev ismi futbolu seven herkes tarafından duyuldu. Bugün bile kentin bazı yerlerinde bu futbolcuların heykelleri var. Asla unutulmuyor. Bu maçtan sonra da Kievli taraftarlar, Rusya futbolunun en ateşli ve milliyetçi taraftarları oldular. 1942 ruhu hâlâ yaşıyor.
Kulübün başında şimdi İgor Surkis var. Ağabeyi federasyon başkanı. Ancak Surkis rüşvet skandalları ile kulübün ismine leke sürdü. İspanyol hakem Nieto'ya çok değerli bir kürkü rüşvet olarak vermeye çalıştı. Ama hakem, UEFA'ya şikayet edince ortalık karıştı. Surkis ömür boyu men cezası aldı. Sonra bu ceza kalktı. Şimdi başkanlığa devam ediyor. Her türlü futbol entrikasını bilen bir kişi.
Zico ve ekibi bugün bu takımın karşısında. Ve işin ucunda UEFA'dan gelecek dolarlar var.
2009 Uefa Kupasi Finali Fenerbahce Sukru Saracoglu'nda..
Can Baysan
Posts: 464
Joined: Fri Oct 07, 2005 1:22 am
Location: Ankara

Post by Can Baysan »

Fenerbahçe'nin bu akşam saat 19:00'da karşılaşacağı Dinamo Kiev, maçlarını "Valery Lobanovsky Stadı"nda oynuyor.

Peki kimdir bu Valery Lobanovsky?
Mutlaka hatırlayacaksınız ama hatırlamayanlar için kısaca bilgi vermeli.

------------------------------------------------------------------

Image Image

Valery Vasilievich Lobanovskiy

(06.01.1939 - 13.05.2002)

Sovyet ve Ukrayna futbolunun efsane hocası Lobanovsky, profesyonel futbola, kendisiyle özdeşleşen Dinamo Kiev takımında başladı. Forvet mevkiinde adını duyurdu, Kiev ekibinde bir kez SSCB Ligi ve Kupası şampiyonluğu tatmasının ardından Chernomorets Odessa'ya transfer oldu. Bu takımın forması altında 59 maça çıkıp 15 gol atan Lobanovsky'nin Odessa macerası bir yıl sürdü, ardından, 1968'de 29 yaşında futbolu bırakacağı Shaktar Donetsk'e gitti ve kariyerinin son dönemini orda geçirdi. Oyunculuğu döneminde 2 kez Sovyet milli formasını giydi, bu maçlarda gol kaydedemedi.

Lobanovsky, dünya futbol tarihine altın harflerle geçen adını antrenörlük kariyerinde duyurdu. 1969-70 sezonunda Dnipro'nun başına geçti, bu takımda toplam 4 sezon çalıştırıcılık yaptı ve ardından 1973 yazında, futbolculuğunun ortaya çıktığı kulüp olan Dinamo Kiev ona hocalık şansı verdi.

Lobanovsky bu fırsatı iyi değerlendirdi. 1974-82 yılları arasında 5 lig şampiyonluğu, 4 kupa zaferi ve 1974-75 sezonunda bir kez Kupa Galipleri Kupası kaldırmanın sevincini yaşadı. Bu süre içinde 1975-76 yıllarında eşzamanlı olarak Sovyet Milli Takımı'nı da çalıştıran Lobanovsky, 1976 Montreal Olimpiyatları'nda ülkesine bronz madalya kazandırdı.

1982'de Dinamo Kiev'in efsanevi teknik adamı olarak kulüpten ayrılır ayrılmaz Sovyet Futbol Federasyonu tafarından tekrar Milli Takım hocalığına getirildi, fakat bu görevi uzun sürmedi. Bu önemli görevden 1983 yılında ayrıldı ve bir yıl dinlendikten sonra 1984-85 sezonu başında ilk göz ağrısı Dinamo Kiev'e geri dönüş yaptı.

Efsanevi hoca, şampiyonluklara kaldığı yerden devam etti. 6 yıl içinde 3 kez takımını SSCB Ligi'nin zirvesine taşıdı, 3 kez SSCB Kupası'nı kazandı ve 1985-86 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nı Kiev ekibinin müzesine götürdü. O sırada, Milli Takım'ı "1986-Meksika" Dünya Kupası'nda çalıştırması için gelen teklifi reddetmedi ve üçüncü kez SSCB'nin başına geçti. Ağırlıklı olarak D.Kiev'den gelen oyuncuların bulunduğu milli kadro, Dünya Kupası'nda 2. tura çıkmayı başardı fakat bu etapta Belçika'ya uzatmalarda 4-3 mağlup olarak evine erken döndü. Yine de Lobanovsky bu hayal kırıklığından sonra bu görevini bırakmadı, Dinamo Kiev'in patronluğuyla eşzamanlı olarak işini sürdürmeye başladı. SSCB Milli Takımı'na esas başarıyı "1988-Almanya" Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yaşattı. Ekibini finale kadar çıkartan Lobanovsky, finalde takımının Hollanda'ya Gullit ve Van Basten'in golleriyle 2-0 yenilmesiyle, çok arzuladığı kupaya ulaşamadı, ikincilikle yetinmek zorunda kaldı. Efsanevi hoca artık ulusal kahraman haline gelmişti. Bir yandan da Dinamo Kiev'le başarılar kazanmaya devam ediyordu.

Lobanovsky'nin patronluğunda "1990-İtalya" Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanan Sovyet takımı, kamuoyunu kupada büyük beklentiler içine soksa da, iş değişmişti; 88'de Avrupa ikinciliği tadan kadro, ülkede "perestroyka" rüzgarlarının esmesiyle futbolcular yurtdışına transfer olma hakkı kazanmıştı; Batı Avrupa kulüpleri kaliteli Sovyet futbolcularını adeta kapıştı, bu arada tabii ki aynı zamanda Dinamo Kiev'de hocalıklarını yaptığı oyuncular birer birer ellerinden kaçınca bu dışa çılım rüzgarı Lobanovsky'i de etkiledi, önceden SSCB Ligi'nden aşina olduğu yıldızlara hükmetmekte zorlanmayan büyük hoca, 1990 yılına gelindiğinde her biri yurtdışında lejyoner olmayı seçmiş oyuncularını kontrol edemez hale geldi, bu yüzden kısmen yeni bir kadro kurup İtalya'da şansını aramayı denedi, fakat grupta sonuncu olup kupaya erken veda etti. Bunun ardından Lobanovsky hem Milli Takım'dan hem de D.Kiev'den istifa etti.

Kendine atık yeni heyecanlar yaşatmak istiyordu, bu yüzden fazla boşta kalmadı, Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelen teklife evet dedi ve bu küçük ülkenin milli takımının başına geçti. BAE'de de boş durmadı, kariyerine yeni başarılar ekledi; takımına 1992 Asya Futbol Şampiyonası'nda üçüncülük kazandırdı fakat takımı 94 Dünya Kupası'na vize alamaycınca görevine son verildi. Kısa süre sonra Lobanovsky Kuveyt Milli Takımı'nın hocalığına getirildiyse de, 94 Asya Oyunları'ndaki bronz madalya başarısını saymazsak, bu adım kariyeri açısından hiç olumlu olmadı ve hayal kırıklığıyla geçen iki yılın ardından kovuldu. Efsanevi hoca artık 58 yaşındaydı, boştaydı ve kariyerinin son yıllarında çalıştıracağı bir takım arıyordu; beklenen teklif, yıllarca başarıdan başarıya koştuğu Dinamo Kiev'den geldi ve 1997 Ocak'ında Lobanovsky yuvaya döndü.

Kiev ekibinden ayrı kaldığı yıllar içinde SSCB dağılmış, her ülke kendi yolunu seçmiş, bağımsız Ukrayna Cumhuriyeti kurulmuş ve başkent Kiev'in takımı Dinamo da artık mütevazı Ukrayna Ligi'nde yarışır olmuştu. Efsanevi hoca, yine beklentileri boşa çıkarmadı, takımını Avrupa'nın en üstdüzey takımlarından biri haline getirdi. Shevchenko'lu, Rebrov'lu kadrosuyla Dinamo Kiev'e Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynattı (1998-99). 97, 98 ve 99 yıllarında üç yıl arka arkaya Ukrayna Ligi şampiyonluğu gururunu yaşadı. Bu serinin son iki yılında Ukrayna Kupası'nda da takımını zirveye çıkardı.

Ardından, 2000 Şubat'ında Ukrayna'yı Dünya Kupası finallerine taşıması amacıyla milli takım ona teslim edildi. Bu hedefe ulaşamadı; eleme grubunu ikinci bitirip, baraj maçlarında Almanya'yla eşleşti, 1-1 ve 1-4'lük skorlar sonucu ne yazık ki Ukrayna, "Kore-Japonya" vizesini kaçırdı ve Kasım 2001'de milli takımdan kovuldu.

Bu sırada hala D.Kiev'deki görevini sürdürmekte olan Lobanovsky, 7 Mayıs 2002 tarihinde takımının FC Metalurg'a yenildiği maç sonrasında fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı. Başarılarıyla Sovyet ve Ukrayna tarihinde adı daima anılacak olan efsane hoca, kısmi felç geçirmişti, ardından uzun ameliyatlar bunu takip etti, bu sırada maalesef hasta vücudunda devamlı komplikasyonlar çıkan Lobanovsky hastanede beyin kanaması geçirdi ve 13 Mayıs 2002 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Şok ölümünün ardından ismi tarihe kazınması amacıyla Dinamo Kiev'in maçlarını oynadığı stadyuma verildi. Kiev takımını Avrupa'nın söz sahibi takımlarından biri haline getiren Lobanovsky, ülkesinde hala minnetle ve saygıyla anılıyor.

(Can Baysan / Bilgilerin kaynağı: vikipedia.com - rdfc.com)
Liseli vardı ya ah o liseli...
Post Reply