Feldkamp'ın oğlu
Devre arası kampını Antalya'da geçiren Denizlispor kafilesinde maddi imkansızlıklar nedeniyle doktor bulunmuyormuş. Teknik direktör Güvenç Kurtar'ın açıklamasına göre, kulübün İl Sağlık Müdürlüğü'ne yaptığı talepten de sonuç çıkmamış ki, olumlu netice alsalardı da bu kusursuz bir çözüm olmazdı. Zira bir futbol kulübünün kendi oyuncularının biyolojik/fiziksel durumlarına yüzde yüz hâkim spor hekimine, hatta spor hekimleri ekibine ihtiyacı var.
Tabii mevzuyu irdelemeye, "maddi imkansızlıklar" bölümünden başlamak gerek, çünkü muhtemelen bir doktorun kulüpten alacağı maaş, bir sporcunun aylığının yirmide biri düzeyindedir. Zaten, İddaa, Digiturk ve benzeri sabit gelirleri yıllık 10 milyon YTL civarında olan bir Süper Lig kulübünün doktor bulundurmama gerekçesi maddi imkansızlıklar olamaz. Allah saklasın, kampta Denizlisporlu bir futbolcu sağlık problemi yaşarsa, İl Sağlık Müdürlüğü'nü filan suçlamasınlar.
Maksimum verim
Meselenin ikinci boyutu da, birçok kulüpte tam teşekküllü doktor kadrosunun da bulunmasına rağmen, her geçen gün sayıları artan futbolcu rahatsızlıkları... Mâlum, birkaç gün önce İskoçya'dan bir acı haber daha aldık. Meselenin bizi çok fazla sarsmama nedeni, haberdeki ismin bu kez Doğan ya da Gökmen değil de, Phil O'Donnell olması...
Hepimizin gayet iyi bildiği ve birbirimize açıkça söylemekten çekindiği gerçek şu: 21'inci yüzyılın "ne pahasına olursa olsun kazanma" amacı güden futbol anlayışında "sporcu sağlığı" önem sıralamasında ilk basamakta gözükmüyor. Kulüp doktorlarının görevini, "futbol takımının sporcudan maksimum verim sağlaması" olduğunu zannetmeye başladık. Halbuki doktor, sporcunun sadece aktif futbol yaşantısındaki verimini artırma veya spor ömrünü uzatmakla yükümlü değil... Aynı zamanda sporcunun, futbol hayatı bittiğindeki sağlık durumundan da sorumlu...
Umarız doktorlar, sporcunun 20 yıl sonra baş edemeyeceği ağrılarla karşılaşacağını bile bile, sırf bugünkü saha performansını artırma adına onları yanlış yönlendirmiyorlardır. Mesela Lampard, 55 yaşına gelip dayanılmaz kalp çarpıntıları yaşarsa, onu bugün kazandığı kupalar teselli etmeyecek. Belki de o günün hukuku, Lampard'ın Chelsea'nin 2008'de görev yapan doktorunu dava etmesine imkan tanıyacak.
Kalli penceresi
Feldkamp hadisesine de bu pencereden bakmak gerekiyor bence... Herkes Kalli'nin, Galatasaray'a faydalı olup olmayacağını tartışıyor, onun da etten kemikten bir insan olduğu zaman zaman unutuluyor.
Galatasaray kulüp doktorunun yegâne görevi, Kalli'nin bugün takımı çalıştırabilir durumda olup olmadığını tespit etmek değil. Eğer Kalli, bu sezon Galatasaray'da başarıdan başarıya koşup, görevi bıraktığında ömür boyu kronik zatürre rahatsızlığı yaşayacaksa, varsın teknik direktörlüğü 4 ay eksik olsun! Zaten o Bundesliga'da 400 maçın üstünde görev yapmış efsane bir teknik adam...
Medyanın da meseleye bakışı Kalli'nin Galatasaray'a sağlayacağı fayda eksenine sıkışmamalı. Bu sakat bakış açısı, Galatasaray yönetimini de, Feldkamp'ı da lüzumsuz bir hırs girdabına sokuyor olabilir. Umuyoruz ki, Galatasaray sağlık ekibi, bu girdabın dışındadır.
Açıkça itiraf edelim; Feldkamp'ın Galatasaray'daki sözleşmesi bittikten sonra, Türk medyasının onunla ve sağlık durumuyla ilgisi kesilecek. Ama hâlâ Kalli'nin oğlunun biricik babasına, karısının da biricik eşine ihtiyacı olacak. Biraz empati... Biraz insaf... Lütfen...
www.milliyet.com.tr
Ugur Meleke'nin bugunku yazisinin bir bolumu.