Page 24 of 95

Posted: Thu Mar 06, 2008 12:18 pm
by Murat Kara
Cengiz Akgun wrote:Bu arada soyleyeyim. Oskar (biliyorum c ile yazildigini) kazanan "No Country for Old Man" filmine asla para kaptirmayin. Kotu film gordum ama boylesini hic gormemistim. Zaten bu film Kasimda cikmis Araligi bile zor gorup sinemalardan cekilmisti. Simdi Oskar kazandi diye NJ gibi yerde matinede bile 10 dolar para istiyor kansizlar. Eger cok merak ederseniz bekleyin DVD'sini kiralarsiniz. Oskar da kendilerine akademy denilen herifler nasil secmisler bu filmi bilemiyorum.
Hakikaten cok sefil bir film. Oyuncular bir nebze kurtariyor filmi ama onlar da kendilerini gulmemek icin zor tutuyorlar. Oskar da dusen standardin kurbanlari arasina girdi coktan ama bu kez standardin dusmesinde Oskar'a da pay dusuyor.

Coen biraderler cok zamandir egrisini dogrusuna getiremeden, ilginclik yapacaz diye, yilisiklik yapiyor. O kadar yetenekliler halbuki ve kendi kendilerine hakaret ediyorlar. Henuz Tarantino kadar kuculmediler ama gidisatlari hic parlak degil. 'The Man Who Wasn't There' ve hatta Fargo'daki Coen biraderler nerde simdiki biraderler nerde!...

Posted: Thu Mar 06, 2008 6:15 pm
by Cengiz Akgun
Film kritigi degilim ama iyi ve kotu film'in ne oldugunu bilirim. Turkiyede bu isi bildigini sanan ve su yapti bu yapti bu filmi diye kendi fikri yerine yalakligi tercih edenler az degildir.

Gorkem gordugun gibi Murat Kara da fikrini soylemis. Git gor sen de soylersin. Benim su son senelerde gordugum Murat'in da tabiri ile en sefil film. Konu aslinda cok daha guzel islenirdi. Film'in sonunda millet bittigine bile sasirdi. Birileri bir denemede bulunmuslar. filmin icinde luzumsuz yere gecen dialoglar var. Neden bahsettiklerini bile anlamiyorsun. Zirvadan oteye gitmiyor.

Posted: Thu Mar 06, 2008 7:38 pm
by Kenan Atak
Iste Turk basinin hali. Sadece Turk basinin degil Turkiye'nin, iliklerine kadar curuyen bir toplumun hali. Demek ki kafasinda kadeh kivir kivir oynayan bu toplumun kici basi her yeri oynuyor ve kimseye arkani dönmeyeceksin. Bu kisi bir de begeniliyor helal olsun kocuma iyi agizlarinin payini vermis deniliyor yazik yahu. Daha iki gun once Serdarcim canim dostum dedigi kisiye neler demis. Para sen nelere kadirsin. Yazar denen bu kisiler kendi koselerinden sanki bu toplumun baska derdi yokmus gibi kendi maddi durumlari ile ilgili konulari aralarindaki cekismeleri yazmaktan utanmiyorlar bir de daha iki ay once yere goge koyamadiklari sozum ona can dostlarina kufurden beter seyler yaziyorlar. Ben okurken bu insanlar adina utandim ama onlar utanmiyorlar. Insan degelerinin minimuma indigi linc kulturunun hakim oldugu bizans oyunlarinin hemen her yerde hakim oldugu bir toplumdan ornekler size.

Ibretlik
http://www.sabah.com.tr/ardic.html
Ofuna of
Serdar kardeş... "Engin kardeş" numarasını bırak... Senden üç yaş büyük olduğuma göre, "kardeş" küçümsemesi yakıştı mı, otur düşün...
(İyi de, biz buraya bir gün birtakım ağabeylere öbür gün birtakım kardeşlere laf yetiştirmeye mi geldik yahu?)
Serdar kardeş... Yönettiğin gazeteden ayrılmama "siyasi-sosyal bir kılıf aradığımı" yazmışsın..
Hayır, kılıf aramıyorum. Belirleyici nedeni herkese açıkladım: Sizin verdiğinizden daha çok maaş veriyorlar.
İkincisi de, Sabah'ın her bakımdan sizin "iki misliniz" olması tabii.
Şunu da açıklığa kavuşturalım: DEDİKODUSUNU YAPTIĞINIZ VE BUNA BİRTAKIM POLİTİKACILARI DA İNANDIRDIĞINIZ RAKAM, PALAVRADIR... ŞEREFİM VE NAMUSUM ÜZERİNE YEMİN EDERİM Kİ, SABAH GAZETESİ'NDEN YA DA HERHANGİ BİR KİŞİ YA DA KURULUŞTAN 500 BİN DOLAR ALMADIM.
Ağzımı açmayacak, iftiraları ve hakaretleri sineye çekecektim ama, dayanamadım işte.
Fakat bir yan nedeni de var, üçüncü sırada gelir ancak, o da, Şirin Sever'e de söylediğim şeydir: Senin gazeten, ben girdiğimde liberal ve demokrat bir gazeteydi, ben çıktığımda ulusalcı. "Burası büyük gazetedir, her görüşten yazar vardır" numarasını kimse yemez, boşuna uğraşma, herkes gülüyor...
"Bu benim için yeni bir haber" demişsin, bu cümlenin bir tek anlamı var: Ben kendi gazetemi okumuyorum!
Acaba ulusalcı bir çizgiye gelmediğiniz için mi, benim yerime düşündüğün iki isim Bekir Coşkun ve Nihat Genç oldu, ha? Gazetene demokrasi mi katacaktı bu isimler?
Serdar kardeş... Unutmadan... Bir üst kata çık, orada bir adaşın var, Serdar Çaloğlu, ona benden selam söyle.
Fakat, güvenilir ve sözünün eri bir adam değildir, ilişkilerinde dikkatli ol!
Çünkü bana telefonda "tazminat istemeyeceğini" söyledi, "dostça ayrılalım" dedi, arkasından noter kanalıyla "ihtarname" gönderdi. Lafını çiğnedi. Üstelik "kıstelyevm esasını" kabul ettiği halde şimdi yan çiziyor.
Gazeteniz, 16 Şubat günü kendisinde yayınlanan veda yazımdan haberi olmadığını iddia edebiliyor! Çaloğlu, bu yazıdan iki gün önce, 14 Şubat günü yaptığımız görüşmeyi yok sayabiliyor! Beni birdenbire Sabah'ta görünce şaşırmışlar! Vah vah vah...
Şimdi mahkemeye gideceğiz ve son sözü hâkim söyleyecek.
Bunda sanırım senin uyuz ve gıcık mizah anlayışınla arkamdan "Engin trilyoner oldu" yazmanın etkisi olmuştur... Bu saçmalığı ciddiye alacaklarını düşünmedin.
Sana hemen her yemek yediğimizde "bu sefer de benden olsun" dediğimi unutup, "ne demek efendim, gazete ödesin" dediğini unutup, arkamdan beni "beleşçi" töhmeti altında bırakacak laflar etmekten de utanmadın.
Şaka olarak söylediğim "Petrus ısmarlamam, Köpeköldüren ısmarlarım" sözümü de "Engin zengin olmayı hazmedemedi" şeklinde saçmalayacak kadar arkandan anladın.
Serdar kardeş... Yazık ettiniz... Uyuzluk ettiniz... Çamurluk ettiniz...
Dost olmak istemiştim, istemediniz... Canınız sağolsun...
Yemek falan yemeyeceğiz. Selam verir miyim, bak onun da garantisi yok ha...
Şunu da bil: Aç kalsam, sokaklarda sürünsem, bir daha o gazeteye dönmem. Siz bunu yaptıktan sonra, dönmem.
Önce şubat ayından bana olan borcunuzu, içeride kalan, üzerine yattığınız yarım maaşımı ödeyin de ondan sonra bana ders vermeye kalkın, e mi?
"Para işlerine karışmam" diyorsan, "benden genel yayın yönetmeni olmaz" anlamına gelir ki, onu da ben bilemem.
Ben bir "centilmen anlaşması" yaptığımızı sanıyordum, yanılmışım. Öyle ya, bir anlaşmaya centilmen anlaşması diyebilmek için iki tarafın da centilmen olması gerekir!

Posted: Thu Mar 06, 2008 7:42 pm
by Cengiz Akgun
Burada Ardic denen moloz herife soylediklerim ortada idi. Bugun Serdar Turgut denen ahmak ve salaga vaktiyle yagin en buyugunu yakarken biti yine kanlaninca iyice bir vurmus ve ibrati alem icin okumak lazim bunlarin dostlugu ayidan olacak postluktan da beter. Can ciger kuzu sarmasi idiler Aksamda. Yarin Hurriyet'e gecsin Sabah'takiler nasiplerini alacaklar. Bu karaktersiz herifi sevenlerin var oldugunu biliyorum. Hele GS liseli olmasi ile iftihar bile edenler vardir. Hatta ne yapsin diyordu bizim MGC parayi gorunce diye. Serefi uzerine yemin etmis 500 bin YTL transfer parasi almadim diye. Seref ne gezer ki onda yemin edebilsin uzerine. Sabah'a mubarek olsun. Onlara da bu yarasirdi zaten. Az bile vermisler. Para herkese lazim ama bunlar para icin her seyi yapacak olan cinsten olunca insanin tiksiniyor bu mahluklar ile ayni evreni paylasmaktan.

http://www.sabah.com.tr/ardic.html

(Yanlis yere asmisim). Kerem asil yerine koymus.)

Posted: Fri Mar 07, 2008 9:51 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Cengiz Akgun wrote: Hatta ne yapsin diyordu bizim MGC parayi gorunce diye. Serefi uzerine yemin etmis 500 bin YTL transfer parasi almadim diye. Seref ne gezer ki onda yemin edebilsin uzerine. Sabah'a mubarek olsun. Onlara da bu yarasirdi zaten. Az bile vermisler. Para herkese lazim ama bunlar para icin her seyi yapacak olan cinsten olunca insanin tiksiniyor bu mahluklar ile ayni evreni paylasmaktan.
Abi 500.000 cok aci para ,
O zaman da yazdim, alabilene helal olsun,
Piyasasi varmis kendini satmayi bilmis,
Ben artik bu tarz adamlara kizamiyorum artik Cengiz Abi
Kendime kiziyorum,
Turkiye'ye dondukten sonraki 6-7 inci yilim
Hala ayni yerdeyim, yaptigim isin paranin ustune hic bir sey koyamamisim
Ayni yerde olmak bir yere borclar dag gibi artmis, 3 is degistirmisim..
Maasa zam bir yana firma sahibi bir pezevenk zam ayi geldigi zaman zam yapilmadigi icin (ki anlasmada bu var ) kendisini elestiren bana "sizi calistirdigim icin sizin bana borclu olmaniz gerekir" demis.

Artik sana ne diyeyim, bu memlekete Engin Ardic ,Serdar Turgut gibi olacaksin.Aslinda tum kizginligim babama..

Bana ac yat nefesin koksun, kiyafetin ligme ligme dokulsun , ama onurunu durustlugunu kaybetme, cocugunun bogazindan haram lokma gecirme -gecirtme diye kisa pantalonlu yaslarimdan beri beynime kazidigi o fikirler yuzunden oldu bunlar.

Posted: Fri Mar 07, 2008 12:31 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Yarin 8 MART Dunya Kadinlar Gunu
Bir gune neyi sigdiracaklarsa....
Ayrica Kadin Ne Ister sorusu 100 yillardir bir muammadir , cevabi olmayan soru Hayatin Anlami nedir gibi ..
Ben sordum "Gelirken 2 ekmek bi muratti al hayatim " dedi. :D


Sosyal mesaj vermeye devam

HAYVANLARI KORUYALIM
Boyle protestolara can kurban
:oops:

http://www.virginmedia.com/homefamily/h ... php?ssid=1

Posted: Fri Mar 07, 2008 11:21 pm
by Murat Kara
Mehmet Gurdal Cetin wrote:Artik sana ne diyeyim, bu memlekete Engin Ardic ,Serdar Turgut gibi olacaksin.Aslinda tum kizginligim babama..

Bana ac yat nefesin koksun, kiyafetin ligme ligme dokulsun , ama onurunu durustlugunu kaybetme, cocugunun bogazindan haram lokma gecirme -gecirtme diye kisa pantalonlu yaslarimdan beri beynime kazidigi o fikirler yuzunden oldu bunlar.
Bir de "aman olum siyasete filan karisma basin belaya girer" lafi vardir o donemde yasayanlarin. Hey gidi gunler hey...

Posted: Sat Mar 08, 2008 6:47 pm
by Mert Tokman
Gecen hafta bizim universitenin bahar tatili olmasi dolayisi ile kendimizi karayipler de St. Lucia adasina - daha dogrusu dunya uzerinde ki cennete attik --- iyi ki de gitmisiz boylece BJK yenilgisine ve FB nin asiri tavirlarina taniklik etmemis oldum.

Vakit bulunca cektigim bazi resimleri de asacagim ama hakikaten cennet gibi bir yer --- dogasi, bitkileri, hayvanlari, insanlari ve sahilleri ile... daha once Jamaika ve Costa Rica'yi da gormustuk ama St. Lucia en guzeli.

Tabii bunda kaldigimiz yerinde etkisi var. St. Lucia'lilarin buyuk ve kucuk Piton dedikleri iki tepenin arasinda kalan kucucuk bir koya tepeden bakan 32 odali kucuk bir resort'ta kaldik - coluk cocuk gurultusunun olmadigi tam bir kafa dinleme cenneti. Bu resort'un orjinalligi her 32 odasinin da manzaraya bakan duvarinin olmamasi yani oda 3 duvarli... buna ragmen hayatim da ilk defa bir sahil seyahatinden sivri sinek isirigi almadan dondum. Gece okyanusun ve circir boceklerinin sesleri ile uykuya dalip sabah bilimum kuslarin civiltisi ile uyaniyorsunuz - buna odaniza size konuk gelen papagan da dahil. Kafayi kaldirdiginiz zaman bembeyaz kumlu, carsaf gibi dumduz, mavi-beyaz bir deniz size bakiyor - etrafi da her turlu palmiye, muz agaci ve tropikal bitkilerle yemyesil bezenmis.

Seyahatte kafamiz rahat olsun diye hersey dahil plani sectik... iyiki de oyle yapmisiz --- sabah kahvaltisi oda servis, odanin manzarasinin tadini cikartiyorsunuz, sonra ogle yemegini ister restoran da yiyorsunuz yada isterseniz size bir piknik sepeti hazirliyorlar yaniniz da deniz kenarina goturuyorsunuz. Aksam yemeklerini de St. Lucia ve karayiplerin en iyi sefi secilmis Chef Orlando hazirliyor --- tabii butun bir hafta boyunca taze deniz mahsulleri karayiplerin kendine ozgu baharatlari (Jerk) ve tropik meyveleri (Mango, ananas) ve sebzeleri (tatli patates, tatsiz muz - plantain) ile goturuyorsunuz --- bunun yaninda alkol de hersey dahile dahil --- taze greyfurt suyu sikip bunu ada da uretilen rum'la karistiriyorlar --- tadi hala damagimda...

Aktivite olarak tropik orman gezdik bir suru degisik kus ve bitki gorduk, sonmuz yanardagin agzina goturduler kukurtlu camurlarin icine soktular cikardilar - bunlar benim hanimin hosuna gidiyor - bana biraksalar deniz kenarindan ayrilmazdim... Snorkeli aldigim gibi bir giriyordum denize bir -bir bucuk saat mercan kayaliklari ve onlarin konuklugunu yapan rengarenk baliklari ve diger deniz canlilarini seyretmek bana en buyuk keyfi veriyordu.

St. Lucia nin insanlari da baska turlu cana yakin... Jamaika ve Costa Rica lilar bizim Turkiye'de ki gibi turiste kaziklanacak tavuk gibi davraniyorlar... St Lucia adasi daha kucuk, nufus daha az, biraz daha refahlar ve her konusmaniz da size birseyler satmaya calismiyorlar - adalarindan cok gurur duyuyorlar ve her firsatta size adalari hakkinda bilgi vermeye birseyler anlatmaya calisiyorlar.

Kisacasi harika bir tatil gecirdik - St. Lucia'yi herkese tavsiye ederim. Donmek cok zor geldi...

Posted: Sat Mar 08, 2008 9:23 pm
by Cengiz Akgun
Ne guzel degil mi, Mert? Iste emeklilikte yailacak bir is boye bir adaya yerlesmek. Shawshank Redemption filminin sonunda Dufrane karakterinin yaptigi gibi omrunun sonunu boyle bir yerde gecirmek amaci ile dayaniyoruz.

Sormasi ayip bu her-sey-dahil adam basi kac paraya patladi (ucak fiyatini da koy). Resort'un adi neydi.

Posted: Sat Mar 08, 2008 10:18 pm
by Mert Tokman
Cengiz Akgun wrote:Ne guzel degil mi, Mert? Iste emeklilikte yailacak bir is boye bir adaya yerlesmek. Shawshank Redemption filminin sonunda Dufrane karakterinin yaptigi gibi omrunun sonunu boyle bir yerde gecirmek amaci ile dayaniyoruz.

Sormasi ayip bu her-sey-dahil adam basi kac paraya patladi (ucak fiyatini da koy). Resort'un adi neydi.
Bizim evliligin 10. yildonumu olmasi nedeni ile normal butcemizin cok ustune ciktik Cengiz abi - parasini ne sen sor ne ben soyleyim :)

Resort'un adi Ladera.

Posted: Sat Mar 08, 2008 10:22 pm
by Cengiz Akgun
Mert Tokman wrote:
Cengiz Akgun wrote:Ne guzel degil mi, Mert? Iste emeklilikte yailacak bir is boye bir adaya yerlesmek. Shawshank Redemption filminin sonunda Dufrane karakterinin yaptigi gibi omrunun sonunu boyle bir yerde gecirmek amaci ile dayaniyoruz.

Sormasi ayip bu her-sey-dahil adam basi kac paraya patladi (ucak fiyatini da koy). Resort'un adi neydi.
Bizim evliligin 10. yildonumu olmasi nedeni ile normal butcemizin cok ustune ciktik Cengiz abi - parasini ne sen sor ne ben soyleyim :)

Resort'un adi Ladera.
Parani en guzel sekilde harcamisin. Daha nice yillara.

Posted: Sat Mar 08, 2008 11:22 pm
by Kenan Atak
Cengiz Akgun wrote:Ne guzel degil mi, Mert? Iste emeklilikte yailacak bir is boye bir adaya yerlesmek. Shawshank Redemption filminin sonunda Dufrane karakterinin yaptigi gibi omrunun sonunu boyle bir yerde gecirmek amaci ile dayaniyoruz.

Sormasi ayip bu her-sey-dahil adam basi kac paraya patladi (ucak fiyatini da koy). Resort'un adi neydi.
Sana söylemistim galiba gecen sene Ohio'da Mansfield sehrinde buldum filmin gectigi o hapishaneyi. Simdi insanlari gezdiriyorlar eskiden en azili suclular kalirmis. Onun yanina daha hafif suclardan mahkum olanlarin kaldigi bir yer acmislar. Bu Ohio bastan sona (Columbus ve kuzeyi demek daha dogru) misir, fasulye ve bugday tarlasi kayniyor. Adam kafayi cizer orda. Gerci Cincinnatti'yi gormedim Ohio'nun guneyi cok daha degisikmis. Oysa ordan sonra gectigim Colorado, Utah ve Arizona doga olarak beni buyulediler. Utah'da Sundance tam benlik bir yer ancak ben de denizden zevk alan biri olarak horizonu görmedim mi mutsuz oluyorum her ne kadar daglari cok sevsem de. Turkiye umudu gitti cunku doganin anasini bellediler. Kendi takimi elestirildi diye kuplere binen internette ajanlik yapan bit beyinli gencligin de umurunda degil giden doga. Aklimda tek yer var o da Girit'in guneyindeki 42 kisilik Gavdos adasi. Ben Can Yucel'in bahsettigi kazik cakanlardan degilim mutlaka böyle bir yere gidecegim gunun birinde. Sen de Red Redding gibi gelirsin ziyaretime kafada hasir sapka ile.

Posted: Sun Mar 09, 2008 12:19 am
by Cengiz Akgun
Kerem Tezic wrote:
Cengiz Akgun wrote:Ne guzel degil mi, Mert? Iste emeklilikte yailacak bir is boye bir adaya yerlesmek. Shawshank Redemption filminin sonunda Dufrane karakterinin yaptigi gibi omrunun sonunu boyle bir yerde gecirmek amaci ile dayaniyoruz.

Sormasi ayip bu her-sey-dahil adam basi kac paraya patladi (ucak fiyatini da koy). Resort'un adi neydi.
Sana söylemistim galiba gecen sene Ohio'da Mansfield sehrinde buldum filmin gectigi o hapishaneyi. .
Belki filmi orda cektiler ama Shawshank hapishanesi Main'de.

Posted: Sun Mar 09, 2008 1:44 am
by Kenan Atak
Cengiz Akgun wrote:
Kerem Tezic wrote:
Cengiz Akgun wrote:Ne guzel degil mi, Mert? Iste emeklilikte yailacak bir is boye bir adaya yerlesmek. Shawshank Redemption filminin sonunda Dufrane karakterinin yaptigi gibi omrunun sonunu boyle bir yerde gecirmek amaci ile dayaniyoruz.

Sormasi ayip bu her-sey-dahil adam basi kac paraya patladi (ucak fiyatini da koy). Resort'un adi neydi.
Sana söylemistim galiba gecen sene Ohio'da Mansfield sehrinde buldum filmin gectigi o hapishaneyi. .
Belki filmi orda cektiler ama Shawshank hapishanesi Main'de.
Filmde de Main diyordu ama Ohio'daki arkadasim burda cekildi demisti. http://www.imdb.com/title/tt0111161/locations Gecenlerde bir film seyrettim onda da Kansas Wichita'da geciyor diyorlardi sonra baktim Illinois'de cekmisler butun filmi. Dogma buyume Wichita'li birisi icin zor olmali filmde baktigi yerleri taniyamamak :)

Posted: Sun Mar 09, 2008 5:38 pm
by Kenan Atak
Görkem KIRGIZ wrote:Türkiye'deki, özellikle İstanbul'daki forumdaşlara bir sorum olacak. Plak satın alınabilecek, arşivi sağlam bildiğiniz bir yer var mı? Ara ara heba oldum, bir yardım eli uzatın bana.
Sorunun cevabi ne tur muzik dinledigine bagli aslinda. Tunel'de meshur Lale Plak var. Orda genelde caz var ve orjinal baskilar degil re-issue dedikleri turden. Ama orda calisan kisinin muthis bir muzik kulturu vardir ve yardimci olur. Beyoglu Balik pazarindaki antikacilarda ikinci el pilaklar var ama cogu cizik ve kotu durumda. Rock, psychedelic rock falan icin Istanbul'da bildigim tek yer yok. Mogollari bile Isvec'te buldum hem de ikinci el pilagi 20 dolar civari satiyorlardi. Turkiye'de cok ozel bir kac kisi disinda pek talebi olmadigi icin biraz zor. Rock konusunda bizim Osman Kiciman da yardimci olur. Eli'nin de devasa bir prog-rock kulturu var ama o da yillardir disarda, ne kadar tekip ediyor pilak piyasasini bilemiyorum. Soul ve funka gelince Turkiye'de 70lerin bu turlerini bulmak imkansiz gibi. Ama sen ne yap yap Lale plakcisina bir ugra mutlak tuyo verir.