Page 31 of 95
Posted: Fri May 23, 2008 2:31 am
by Murat Kara
Cengiz Akgun wrote:Serif Halimler wrote:
Cengiz Hocam, yazdIgIn $u iki cümlen o kadar $ey anlatIyor ki. Ben ve benim gibiler (ben 30 yIldIr) her seviyeden Alman'a Türkiye'yi anlatmaktan bIkmadIm. Fakat sokakta gördükleri Türkler onlarI bizlerin söylemlerinden daha cok etkiliyor.
Olayin vahameti 1960'larin basinda Turk hukumetinin bilincsizligi ile yapilan hatalar o gunlerde Almanya'da davul zurna ile karsilanan vatandaslarin hem kendilerinin hem de Turk hukumetinin sacma beyin yikamasi ile orada egreti oturup nasil olsa birgun donecegiz zihniyeti ile ekmek yedigi yere kem gozle bakmalarindan kaynaklandi. Cok iyi hatirliyorum. Cocuktum ama hala kulagimda biz gocmen vermeyiz aliriz gibi sacmaliklari. Simdi yalvar bakalim ne kadar yalvarabilirsen.
Cengiz 1960'larda Almanya'ya savas sonrasi dirilen ekonomiyi ayakta tutabilmek icin getirilen yoksul zavallilara iyice giydirmeden once
suraya bak istersen bu irkcilik vs konularindan alt yapi nasil hazirlaniyor bir gor. Hic bir sey gorundugu gibi basit degil.
Posted: Fri May 23, 2008 5:23 pm
by Cengiz Akgun
Murat Kara wrote:
...
Cengiz 1960'da Almanya'ya savas sonrasi dirilen ekonomiyi ayakta tutabilmek icin getirilen yoksul zavallilara iyice giydirmeden once
suraya bak istersen bu irkcilik vs konularindan alt yapi nasil hazirlaniyor bir gor. Hic bir sey gorundugu gibi basit degil.
Benim zavallilara giydirdigim filan yok. Asil giydirdigim o zamanin ve sonra gelen Turk hukumetlerinin hicbir hazirlik yapmadan bu insanlari Almanyanin gobegine saliverme sacmaliklari. Ha bu arada yoksul zavalli olup kadin bana gulumsedi diye arabaya alip Kara Ormanlarda irzina gectikten sonra ustunden de arabayla gecersen Yahudilerden sabun yapmaktan cekinmemislerin eline oynarsin. Kimse kimseyi zorla yerinden yurdundan edip Afrikadan gemiyle prangaya vurup getirtmedi. Yahudilerden sonra ghetto dedikleri olusumu Almanyada tekrar hortlatanlarin basinda gelenler bu senin zavallilar oldu boyle Dunyadan haberleri olmamalari yuzunden. Aslinda bu kadar basit.
Posted: Fri May 23, 2008 9:04 pm
by Mehmet Cirak
Yarin Eurovision varmis, bizim Mor ve Otesi finallere kalmis. Parcayi ilk dinleyisimde cok siradan geldi, ama iki uc dinleyisten sonra hosuma gitti, dilime de takildi... Gavurlarin "catchy" dedikleri cinsten bir parca (gavur lafina ne olur kimse alinmasin)...
Posted: Sat May 24, 2008 1:47 am
by Cengiz Akgun
Iran kadin futbol takimini gordum. Salvar gibi bir pantalonla ve turbanla mac yapiyorlar. nerdeyse carsaf ve pece ile cikacaklarmis ama FIFA izin vermemis herhalde. Kadinlar stada mac seyretmeye bile giremiyorlarmis. Korkunc bir sey.
Posted: Sat May 24, 2008 3:45 am
by Salih Bora
Resmi de var.
İki yıl önceki bir maçtan.
Resmen komedi.
Bizde de Aysun diye bir voleybolcu kız kapanmaya karar verdi diye acaba türbanıyla voleybol oynar mı tartışmaları yapılıyor.
Dediğine göre spora veda etmiş. Zaten Voleybol Federasyonu Başkanı, kıyafet yönetmeliğinin böyle bir şeye izin vermeyeceğini çok açıkça söylemişti.
Resme bakıyorum... Yazık şu kadınlara.
Ama onlar için büyük ilerleme. Onlara mutluluk veriyordur, eminim. Ne de olsa hiç spor yapmamaktan, az da olsa zor da olsa birşeyler yapabilmeye...
Posted: Sat May 24, 2008 5:55 pm
by Cengiz Akgun
Salih Bora wrote:[img]
....i.
Resme bakıyorum... Yazık şu kadınlara.
Ama onlar için büyük ilerleme. Onlara mutluluk veriyordur, eminim. Ne de olsa hiç spor yapmamaktan, az da olsa zor da olsa birşeyler yapabilmeye...
Turkiyede kadinlara insanca yasamanin hakkini 100 seneye yaklasan bir sure once teslim edenlerin kemikleri sizliyor geri zekalilik yuzunden bugun yapilanlara. Insanlar elinde olanin kiymetini kaybettiklerinde anliyorlar ama gec oluyor. Iran'a doncegiz diyenler icin carpici bir ornek bu resim.
Posted: Sat May 24, 2008 8:16 pm
by Salih Bora
Cengiz Akgun wrote:Turkiyede kadinlara insanca yasamanin hakkini 100 seneye yaklasan bir sure once teslim edenlerin kemikleri sizliyor geri zekalilik yuzunden bugun yapilanlara. Insanlar elinde olanin kiymetini kaybettiklerinde anliyorlar ama gec oluyor. Iran'a doncegiz diyenler icin carpici bir ornek bu resim.
Kesinlikle doğru.
Şu da var, onların istediği gibi de gitmiyor her şey.
Türbanlı kızlar nasıl öpüşür, nasıl blucin-tişört giyer diye kuduruyorlar.
Onların da korkusu bu, "Müslüman kızlar dejenere oluyormuş"...
İnsanoğlu tuhaf.
Posted: Sun May 25, 2008 10:10 pm
by Tolga Girici
Nuri Bilge Ceylan Cannes'da en iyi yonetmen odulunu kazanmis. Odul konusmasinda "i dedicate this prize to my lonely and beautiful country which i love passionately" demis.
Turkey's Ceylan wins best director prize
May 26, 2008 04:54am
TURKEY'S Nuri Bilge Ceylan won Cannes' Best Director prize today for his searing family drama Three Monkeys.
Ceylan, almost 40 and already winner of a batch of awards for his first four features, is regarded as one of the most distinctive film-makers of the last decade.
Three Monkeys, a tragedy revolving around jealousy, was his third appearance in competition at Cannes, where the movie was a critics' favourite among the 22 vying for the prestigious Palme d'Or award.
"The film is about life, about many things, about the inner world," he said.
"I don't make films on this or that as that is too didactic. And by the time I've ended a film the idea may have changed."
After running over a man at night, a politician running for election bribes his driver to claim responsibility for the accident.
But while the man is in prison, the politician seduces the driver's wife, and her son, a young adult, sees it all.
Ceylan, maker of Uzak and Climates, is a master of psychological subtlety and intimacy, shooting meticulously beautiful images helped by his use of high-definition digital video.
http://www.news.com.au/mercury/story/0, ... 40,00.html
Posted: Mon May 26, 2008 7:43 am
by Ozan Ersoy
Tolga Girici wrote:Nuri Bilge Ceylan Cannes'da en iyi yonetmen odulunu kazanmis. Odul konusmasinda "i dedicate this prize to my lonely and beautiful country which i love passionately" demis.
Turkey's Ceylan wins best director prize
May 26, 2008 04:54am
TURKEY'S Nuri Bilge Ceylan won Cannes' Best Director prize today for his searing family drama Three Monkeys.
Ceylan, almost 40 and already winner of a batch of awards for his first four features, is regarded as one of the most distinctive film-makers of the last decade.
Three Monkeys, a tragedy revolving around jealousy, was his third appearance in competition at Cannes, where the movie was a critics' favourite among the 22 vying for the prestigious Palme d'Or award.
"The film is about life, about many things, about the inner world," he said.
"I don't make films on this or that as that is too didactic. And by the time I've ended a film the idea may have changed."
After running over a man at night, a politician running for election bribes his driver to claim responsibility for the accident.
But while the man is in prison, the politician seduces the driver's wife, and her son, a young adult, sees it all.
Ceylan, maker of Uzak and Climates, is a master of psychological subtlety and intimacy, shooting meticulously beautiful images helped by his use of high-definition digital video.
http://www.news.com.au/mercury/story/0, ... 40,00.html
Aferim... Bu ikinci buyuk odulu. "Uzak" da en buyuk odulu kazanmisti Cannes'da. Tartismasiz son 10 senenin sinema dalinda Turkiye'den cikan en buyuk sanatcisi. Filmleri cogu kisiyi asar, agir gelir, kasvetlidir. Buyuk deha Tarkovsky'den esinlenmistir, Tarkovsky'nin filmlerini kare kare bilir. Yanlizlik, soyutlanma, kultur soku sikca rastlanan motiflerdir.
Turkiye'den su siralar cikan her turlu sanatciya supheyle bakma aliskanligi olustu bende. Bakalim bu ne cikacak da ne diyecek diye icim icimi kemiriyor. Basariyi ulkesine armagan etmesi birilerine guzel bir gonderme diye umit ediyorum. Ulkenin sorunlarin isleyerek sanat yaratma baska sey, ulkeyi uluslararasi platformlarda yerin dibine batirarak, insanlarin tepesine basarak basariya ulasmak baska sey.
Aslinda Bogazici Elektronik muhendisliginden terk olan Ceylan'in Turkiye'de cok bilinmeyen bir ozelligi de fotografciligidir (aileden geliyor). Bu her yonetmende olmayan bir yetenektir ayri bir sanat dalidir.
http://www.nuribilgeceylan.com/
sitesindeki fotograflarina bakarsaniz ne dedigimi anlarsiniz, her bir karenin bir hikayesi var.
Kendisine bir kere daha tebrikler.. Gogsumuzu kabartiyor. Mutlaka yillar gececek film sanati asiklari Tarkovsky, Kurosawa, Bergman, Kubrick'den bahseder gibi "great Turkish master" Ceylan'dan bahsedecekler.
Ozan Ersoy
Kucuk bir not: Galatasaray resmi sitesinde ana sayfada basarisini kutlayan bir mesaj cikmis. Ayrinti ama bence guzel...
Posted: Mon May 26, 2008 8:46 am
by Cengiz Akgun
Tolga Girici wrote:Nuri Bilge Ceylan Cannes'da en iyi yonetmen odulunu kazanmis. Odul konusmasinda "i dedicate this prize to my lonely and beautiful country which i love passionately" demis.
.....
Turkiye gibi filmin her turlusu icin malzemenin cok bol oldugu bir yerde boyle birinin anca yeni cikmasi cok gec bile. Senelerdir Costa Gavras Elia Kazan gbi adamlari duyup dururduk kulture yakinliklari dolayisi ile.
Gecenlerde adini anca yeni duydugum Italya da yonetmenlik konusunda bayagi meshur olmus (orada da okumus zaten) Ferzan Ozpetek'i yeni tanimaya basladim. Adam Italyanca disinda pek takilmamis olunca Hamam gibi Avrupada meshur olmus filmini de duymamistim elbette. Senelerdir Yesilcam maskaraligi altinda anca bu gider diye dehlenen Turk film dunyasinda bu gencler (diyecektim ama biri 49 oburu de 40'ni bulmus) yol gosterecektir.
Posted: Mon May 26, 2008 9:21 am
by Celal Gürcüoglu
Ozan Ersoy wrote:Kucuk bir not: Galatasaray resmi sitesinde ana sayfada basarisini kutlayan bir mesaj cikmis. Ayrinti ama bence guzel...
Nuri Bilgi Ceylan'i ve bizim kulubu bu mesaji verdigi icin tebrik ederim. Hele Ceylan Galatasarayli degilse bu mesaji verdikleri icin daha mutlu olurum. Bu tip seyler cok hos; sanki hep dedigimiz Galatasaray ustundeki olu topragi atti lafi bu kez gercek oluyor. Onemsiz gibi gozuksede bunlar onemli seyler.
Posted: Mon May 26, 2008 5:53 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Gecenlerde bir bira muhabbeti vardi burda.
CL finalinde EFES PILSEN normalin 4 kati ciro yapmis Rusya'da."Cok mutluyuz" felan diyordu mudurleri.
Ben birayi severim, sarabi da cok severim hatta bana bir zamanlar hararetle tavsiye ettigi ve asagidaki linkte ismi gecen sarabi bayag merak etmistim.
Duty free'lerde var mi bilmem ama ilk cikisimda bu markayi arayacagim
http://www.chablis-garnier.com/domaine.htm
Sarap siselerinin ustune tiklayinca PDF olarak ozelleri cikiyor.
Ama kral hala RAKI'dir benim gozumde.
http://www.beylerbeyiraki.com/
http://www.eferaki.com/
http://www.mercanraki.com.tr/
Vede
http://www.mey.com.tr/u_raki_tekirdag.html
http://www.mey.com.tr/u_raki_yeni.html
Bir rahmetli abimiz, (yabanci turistleri gostererek)
"bu gavurlar cenabet oluyorlar" demisti bir kere gulmekten bayilmistik, biz tabi olayi dinsel ve cinsel acidan (gusul) almistik
"Yooooo" demisti, "Raki icmeden geberdikleri icin"
Tabiki rahmetlinin son sozleri degil di bunlar , uzun yillar icti..
Hatirasi kaldi.Ne zaman bi turisti raki icerken gorsem,
"Hadi ulen yirttin " demek gelir icimden
Posted: Wed May 28, 2008 10:54 pm
by Murat Gökcigdem
Bilmiyorum aramizda NBA tutkunlari varmi ama dun aksam benim takim San Antonio'yu yenerek seride 3-1 one gecti.
Yanlizca son saniyelerde Spurs'lu oyuncu (Barry) 3'luge hazirlanirken Fisher tarafindan "foul" edildi. Kurallara gore ucluk yaparken foul olunca 3 foul atisi lazimdi ki bu zat, Barry ucunu de atip takimini galip getirebilirdi. Neyse hakemler no-call diyerek mudahele etmediler ve maci aldik...
Ustunde durmak istedigim konu, bu capta (milyonlarin dondugu NBA finallerinde) bu tur hakem karari TR'da kim bilir ne gibi kavgalara, kufure sebep olurdu.
San Antonio'nun TD ise macdan sonra "ben hakem olsaydim bende o durumda ki temasa foul demezdim diyerek ne kadar "olgun" bir zat oldugunu gosterdi. San Antonio'de kulup olarak yok siyah celenkler yok protestolar filan yapmadi ki bu davranislari cok ilgimi cekti.
Cengiz agabeyin kulaklari cinlasin -her ne kadar artik ABD'nin hakli olarak bugunlerde dunyada prestiji gitti ise- onun "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar...."lafi aklima geldi macdan sonraki ropartjalari izlerken
Posted: Fri May 30, 2008 12:39 pm
by Alpay Dedeoglu
Demekki neymis, disaridan ismarlama ulkene bok atmadan ve de medya devlerinin kolesi olmadanda odul alinabiliniyormus.
Ama benim Turk yonetmenlerde tek gectigim Fatih Akin.
Daha kotu filmini seyretmedim. Hep cok yogun ve coskulu.
Tabii ki de gercekciligin alasini yapiyor. Cok dogal ve gercekci tiplemeleri var.
Ozpetekte iyide; hep ayni konu merkezinde kaldigi icin marjinal kaliyor ve bayiyor.
Filmleride bu yuzden temposuz. Tamam Indiana Jones cek demiyoruz ama arada biraz hizlandir yahu.
Bu arada Mark Knoefler'a biletim var. Babalar gunu armagani.
Gerci Dire Straits olarak gelmiyor ama olsun dunya gozuyle bir ''Private Investigation'', ''You latest trick'' ve ''Sultans of Swing'' dinleyecegim.
Hic umudum yoktu Turkiyeye geleceginden yillardan beri ama geldi sonunda. Bryan Adams, Patricia Kaas, Enrico Macias'tan sonra tek canli konserini seyretmek istedigim adam/gruptur.
Kacirmayin 13 Haziran Istanbulda , hala bilet varmis.
Tolga Girici wrote:Nuri Bilge Ceylan Cannes'da en iyi yonetmen odulunu kazanmis. Odul konusmasinda "i dedicate this prize to my lonely and beautiful country which i love passionately" demis.
Turkey's Ceylan wins best director prize
http://www.news.com.au/mercury/story/0, ... 40,00.html
Posted: Fri May 30, 2008 12:54 pm
by Alpay Dedeoglu
Eksi Sozlukten biraz Mark Knopfler:
mark ve ve kucuk kardesi david knopfler, mimar bir babanin ogullari olarak glasgow'da dunyaya geldiler, new castle'da buyuduler (mark'in dogum tarihi 12 agustos 1949 aslan burcu). mark leeds universitesinde ingiliz edebiyatı okudu. enfes liriklerinin ve sairliginin altında yatan etmenlerden biri de bu olsa gerek.
mark knopfler ilk elektrikli gitarini aldiginda daha 15 yasindaydi ama muzisyenlige baslamasi icin epey zaman gecmesi gerekecekti. bir muddet yorkshire evening post gazetesinde calisti. universitede okurken bir yandan da gazetede rock kritigi yapıyordu. hatta oradaki son gorevi (kendisinine ilham kaynagi oldugunu soyledigi) jimi hendrix'in olumunden sonra yazdigi biyografik bir makaleydi. patronun jimi hendrix i tanımadigini anlayinca gazeteyi terk etti.
gazetedeki isini biraktiktan sonra brewer's droop grubuna katildi. bir taraftan ingiliz edebiyatı ogretmenligi yapıyordu. guney londra'da ayni daireyi paylastiklari kardesi david knopfler ve sosyoloji ogrencisi john illsley1977 yilinda mark'in sarkilarini beraberce prova etmeye basladilar. kisa bir sure sonra baterist pick withers onlara katildi. ilkin kendilerine cafe racers adini verdiler.
bir punk festivalinde squeeze toplulugunun altgrubu olarak sahne aldiklari sirada, pick withers'in bir arkadasi "oglum sizin para durumlari nanay.. adinizi dire straits (dar bogazlar) yapsaniza..." deyince, ikinci gosterilerinden itibaren adlari da dire straits olarak degismis oldu.
120 sterlin harcayip da yaptiklari demo bandini bbc radyosu dj'i charlie giletti'ye goturduler. yetenekli muzisyenleri kesfetmekle unlu charlie bey'de honky tonk show adli programinda bu bandi caldi. sansa bak: phonogram a&r sirketinden john stainze de programi dinlemekte degil midir? boylece bizim cocuklar kisa sure sonra kayit kontratini yaparlar...
solo albumleri (dire straits , the notting hillbillies , film müzigi ve diger müzisyenlerle olan albumlerini saymiyorum)
sunlardir
golden heart 1996
sailing to philadelphia 2000
the ragpickers dream 2002
çok çok yakinda 4. album 2004