Page 41 of 95

Posted: Thu Jul 24, 2008 11:08 pm
by Kenan Atak
Fethi Naci vefat etmis maalesef.

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=
HaberDetay&Kategori=yasam&ArticleID=970415&Date=24.07.2008&b=Ele%FEtirinin%20g%F6z%FC%20pek%20duayenini%20kaybettik

Posted: Thu Jul 24, 2008 11:28 pm
by Murat Kara
Kerem Tezic wrote:Ozan sana yemin ediyorum bu kavatlara Roma'yi, Sevilla'yi, Lizbon'u falan ver iki senede icine sicarlar. Stockholm'de agac birakmaz bunlar agac.
Cevreyi harap edenlerle mucade etmek dogru. Nasil mucadele etmek gerektigini ogrenmek gerekir ama.

Ote yandan yabancilari pek matahmis gibi gostermek ise dogru degil. Iste gidin gorun Ispanya'nin onemli turist kenti Malaga'yi. Igrenc, beton yigini bir yer. Soyle bir Belcika'nin uzerinden ucarken bakin asagiya. Orman dedikleri agac topluluklari ucgen, besgen seklinde. Icersinde kus yok. Bocek kayniyor.

Hem bizim memlekette asagilik duygusu cok diye sizlanip sonra da boyle yabanci hayranligi yapmak sadece entel gecinen ezbercilerin iyi becerdigi bir sey. 'Siradan' adam boyle celiskilere dusmeyecek kadar hayati tanir.

Bir de bu 'entel' kismin onemli bir ozelligi var: insanlarin canina okundugunda ses seda cikaranlar 'siyasi', tasin topragin, hayvanlarin, vs.nin canina okundugunda gazel okuyanlar 'duyarli'. Bu iste bir gariplik var...

Ote yandan bu AKP'deki orumcek kafalilar, Ozal'in hayal bile edemeyecegi kadar sermaye getirdiler ulkeye. Adamlarin tafrasi (ve gucu) oradan geliyor. Arkalarinda koca koca bankerler var. Simdi istedigini atiyor, istedigini kovuyor. Kapatsalar da farketmez. Arkalarinda guc var. Acarlar baska bir sekilde o guc kaybolmadiktan sonra. Erdogan giderse nazire yapar gibi yerine daha beterini bulurlar.

Posted: Fri Jul 25, 2008 12:10 am
by Ozan Ersoy
Murat Kara wrote:
Kerem Tezic wrote:Ozan sana yemin ediyorum bu kavatlara Roma'yi, Sevilla'yi, Lizbon'u falan ver iki senede icine sicarlar. Stockholm'de agac birakmaz bunlar agac.
Cevreyi harap edenlerle mucade etmek dogru. Nasil mucadele etmek gerektigini ogrenmek gerekir ama.

Ote yandan yabancilari pek matahmis gibi gostermek ise dogru degil. Iste gidin gorun Ispanya'nin onemli turist kenti Malaga'yi. Igrenc, beton yigini bir yer. Soyle bir Belcika'nin uzerinden ucarken bakin asagiya. Orman dedikleri agac topluluklari ucgen, besgen seklinde. Icersinde kus yok. Bocek kayniyor.

Hem bizim memlekette asagilik duygusu cok diye sizlanip sonra da boyle yabanci hayranligi yapmak sadece entel gecinen ezbercilerin iyi becerdigi bir sey. 'Siradan' adam boyle celiskilere dusmeyecek kadar hayati tanir.

Bir de bu 'entel' kismin onemli bir ozelligi var: insanlarin canina okundugunda ses seda cikaranlar 'siyasi', tasin topragin, hayvanlarin, vs.nin canina okundugunda gazel okuyanlar 'duyarli'. Bu iste bir gariplik var...

Ote yandan bu AKP'deki orumcek kafalilar, Ozal'in hayal bile edemeyecegi kadar sermaye getirdiler ulkeye. Adamlarin tafrasi (ve gucu) oradan geliyor. Arkalarinda koca koca bankerler var. Simdi istedigini atiyor, istedigini kovuyor. Kapatsalar da farketmez. Arkalarinda guc var. Acarlar baska bir sekilde o guc kaybolmadiktan sonra.
Burasi seyahat gezi basligi. Bu haberi okuyup colugunun cocuguna miras kalacak kiyilari, ekmek yedigi denizi dusunmeyip basbakanini dusunen durzuyu gorunce gectik. Bu insan olmayana saygimiz var, insani umursamiyoruz mu demek?

Insanoglu denene ogretmek mi gerekiyor kiyi, dogal kaynaklar, kulturel hazineler nasil korunur? Bu ilkokul duzeyinde yasam bilgisi degil mi? Gorur simdi binlerce senedir insanlarin huzur buldugu, teknesine atlayip ekmek avina ciktigi, yasam kavgasini surdurdugu kiyilarda baca gibi eksozundan kara duman cikaran gurultusu kulaklari sagir eden kamyonlarin tirlarin gectigini. Sonra da akin akin oralardan kacan insanlari. Karadeniz'li Nihat Genc'in bu konuda yazdiklarini oku istersen.

Ikincisi genellemeden soz ediyoruz. Belcika'da oyleymis boyleymis. Belcika'da oyle de her yerde boyle mi? Eloglu kendi ulkesinde olmayan Brezilya ormanlarini kurtarmak uzere kamuoyu bilinclendirmesi icin isbirligi yapiyor bizimkiler kendi ulkesindeki ormani yakiyor kesiyor. Cikan yanginlarin yarisindan belediyelerin haberi yoksa ben de Ozan degilim. O yanan ormanlara dikilenleri orada burada okuyoruz cunku. Entel mentel deyip burada yazani asagilacagina onun dusuncesini yorumlasana Murat.

Ozan Ersoy

Posted: Fri Jul 25, 2008 12:41 am
by Ufuk Sezekkaplan
1997 yılından beri, israrla (veya sapiklikla) ayni yere tatile gidiyoruz, Antalya'dan 100 km civari ileride Cirali köyüne. Bu köy (Olympos ile bilinir) yakin zamana kadar bir doga harikasiydi. Carretta'larin Turkiye'de yumurta bırakma yeri olarak sectigi 12 sahadan biri, Unesco tarafindan dunya varligi ilan edilmis bir plaj (galiba araliksiz 4.5 km) 2 ayri tepesinde binlerce yillardir yandigi soylenen taslik bolge (Chimeria), agac, orman, yatay yapilasma ve tam bir koy hayati.

Ilk kez 1997 yilinda burayi kesfettigimizde cep telefonlari cekmiyordu, gazeteler saat 12.00 civarinda geliyordu ve her gazete gelemiyordu. Internet yoktu, alisveris sadece 1 bakkaldan saglaniyorken televizyon da muhtemelen 1-2 kanali cekiyordu.

Ancak kimsenin televizyon seyretmesine gerek duyulmayan bir yerdi. Aksam bahcede acik havada yildizlarin altinda yemek yedikten ve bir tek attiktan sonra sadece cekirdek citlemesi ve circirbocegi sesi ile uykudan geberip yatiyordunuz. Acik havada yeteri kadar hamak bulunuyordu ve odalarda da klima yoktu ha.

Köyün 7 kilometrelik yolunun yukarisinda Ulupinar köyü vardi, bu köy adi ile uygun, bir selalenin dagdan denize kavustugu bir yerde kurulmus. Bir yemekte, ayaklarimiz sudayken av hayvani ikram ettiklerini hatirliyorum.

10 yilda neler degisti?

Once bir hiyarin "agac evi" ile gazetelere dustu.

Sonra Istanbullu ayilar burayi kesfetti. Hurriyetin meshur orr....usu (orrtam gurusu :P ) konu hakkinda 2 yazi attirdi.

Koylu, kacak bina yapmaya basladi. Odalar yikildi, daha buyuk bungalowlar yapilmaya baslandi. Klimalar konuldu.

Bakkal, market oldu. Bahcelere televizyon geldi, arkasindan okey takimlari, sonra acentelerle anlasmalar ve toplu turist kafileleri.

Artik aksam 9.00'da yemegini yiyen ya okeye oturuyor veya televizyonda aptal Turk dizilerine yaziliyor. Herkesin elinde surekli cep telefonu, internet wireless oldugu icin 3 adimda bir laptoplu tatil yapan adamlar, tam bir goruntu kirliligi.

Yukarida Ulupinar'da da herhalde 15 restaurant olmustur. Fiyatlar Istanbul'dan pahali ve basit bir gozleme + ayran, hediyesi 5.000.-YTL.

Carrettalarin yumurta biraktigi plaj hele pazar gunleri tam bir batakhane, komurde mangalini alan Antalya'li, araba teybinden Ankara'lı Durgut esliginde piknik yapiyor. Tuhaf bir Pakistan gibi.

Cirali elden gitmis durumda.

Fethiye'nin, Marmaris'in, yolu bir zamanlar efsane olan (hatta Bodrum'a deniz motoru ile gitmenin daha makul oldugu) Datca'nin, Turunc'un, Alacati'nin, Karadeniz'in yaylalarinin bittigi gibi.

Ben Kerem'e katiliyorum. Ozumuzde gocebelik genleri oldugu icin talan ederek yayilan bir toplum genetigine sahibiz. Insanlar sadece kuru bir mulkiyet takintisinin pesinde omur geciriyorlar.

Bunu acimasizca elestirmekten bizi hicbirsey alikoymamali. Baska ulkelerde de benzer uygulamalar olmasi bana saglam bir gerekce gibi gelmiyor. Paris'te, binanin dis duvarinin mulkiyeti Devlete aittir ve balkonunuza ciceklik koymak icin Belediye'den izin almaniz ustune de okkali bir vergi odemeniz gerekir.

Turkiye'de nefes alma alanlari hizla azaliyor ve mulkiyet talani bir kultur ve sistem olarak benimsenmis durumda. Dikkat edin, Turkiye'de her koalisyon iktidari kuruldugunda en buyuk kavga Bayindirlik ve Iskan Bakanligi'nin kimde olacagi konusunda olur. Iktidar degistiginde Yuce Divanlik olunan dosyalarin cogunlugu da ayni Bakanliktir.

Bu sene Cirali'ys son kez gidecegim ve esimi ikna edersem gelecek sene ilk hedefim Yunan adalari.

Posted: Fri Jul 25, 2008 1:40 am
by Cengiz Akgun
Kultur ve egitim seviyesi dusunce insanlar gunluk yasiyorlar. yarin torunuma ne kalacak filan dusunme yerine nasil bugunu rahat geciririm diye dusunuyorlar. Asagilamakla, ki ben de yaparim ara sira, bu duzeltilmiyor ve ciciv yumartadan cikmis kabugunu begenmemis ile daha da bir ofke yaratiliyor.

Bu isler cevrendeki insanlari uyarip uyandirip hatta utandirmakla olur. Cocuklardan baslayacaksin. Sokaga cop atan, sigara icen, sokataki hayvani taslayan, acikgozlugu marifet sanarak sirayi bozan falan filanla. Cocuklar dogruyu gorduklerinde hele o dogruya inandirildiklarinda analarini babalarini yola getiriyorlar. Onlara ornek olacaksin. Acikgozlulugun acgozlulugun marifet olmadigini asil kendilerinden sonrakileri dusunmenin bir erdemlik oldugunun farkina varmalari icin elinden geldigince hem maddi hem de manevi yardimda bulunacaksin.

Istanbula gittigimde annemin katinin (giris kati) altinda bahcede oynayan mahllenin cocuklari gurultu yaptiklarinda seslenmisti. 'Oglum bak benim oglum cok uzaktan geldi. Yatti uyuyor. Cok ses yapiyorsunuz bagrismayin" diye. Elebaslari 7-8 yasinda cin gibi biri idi. Hemen sordu nerden geldi diye. Ben de duyuyorum. Annem soyledi. Olur teyze gurultu yapmayiz dediler. Hayret ettim. Bu zamanda boyle anasini babasini dinlemeyenlere sozun geciyor, nasil yaptin diye sordum sonra. "Ben onlara seker veririm. Meyva veririm. Bir sey lazim oldugunda gider yandaki marketten alir geldiklerinde harclik veririm. Sizin eskiden kalmis hikaye kitaplari vardi onlari verdim cok memnun oldu. Ama bitirince arkadaslarina da ver dedim. Veririm teyze dedi. Gecen gun baktim ellerinde ay cicegi yiyip yiyip kabugunu yere atiyorlar. Oldu mu ama dedim. Kim temizleyecek burayi dedim. Hemen sen merak etme teyze temizleriz dedi. Gecen gun baktim elinde bos bir kese kagidi cekirdek kabuklarini icine atiyorlar. Bak teyze artik boyle yiyoruz dedi. Ben de o zaman bitince size gelin uzum vereyim dedim" dedi.

Agac yasken egilir. Rahmetli bagirip cagirmadan bunlari hizzaya getiriyordu. Anneme sormus sen ogretmen miydin teyze diye?

Posted: Fri Jul 25, 2008 1:45 am
by Mert Tokman
Ufuk Sezekkaplan wrote:Bunu acimasizca elestirmekten bizi hicbirsey alikoymamali. Baska ulkelerde de benzer uygulamalar olmasi bana saglam bir gerekce gibi gelmiyor. Paris'te, binanin dis duvarinin mulkiyeti Devlete aittir ve balkonunuza ciceklik koymak icin Belediye'den izin almaniz ustune de okkali bir vergi odemeniz gerekir.
Kaz daglarinin tepesinde Adatepe diye bir yer var - tavsiye ederim... Dedigin gibi cep telefonu cekmiyor - internet yok - hayatin tadi baska... eski bir Rum kasabasi - insana sanki Tuscany'de kucuk bir Italyan koyundeymissin gibi geliyor...

Bu bina dislari hakkinda soylediklerin ve goruntu kirliligi sozlerin cok guzel noktalar... mesela ben su balkonlardan disarilara cekilen iplere camasir asilmasina sinir oluyorum - annem de yapiyor bazen ona da kiziyorum...

Posted: Fri Jul 25, 2008 4:15 am
by Murat Kara
Ozan Ersoy wrote:Insanoglu denene ogretmek mi gerekiyor kiyi, dogal kaynaklar, kulturel hazineler nasil korunur? Bu ilkokul duzeyinde yasam bilgisi degil mi?
Ozan oncelikle sana degildi lafim.

Ote yandan sunu anlamak onemli: bu doga tahribati sokaktaki insan istiyor yada ihmal ediyor diye olmuyor. Buyuk sirketlerin ve onlara kicindan bagli hukumetlerin gelistirdikleri projeler tarafindan oluyor. Mesela benim bulundugum sehirde insanlara sudan tasarruf edin deyip duruyorlar. Halbuki sehir halki evde hic su kullanmasa dahi, saglanacak 'kazanim' %7 civarinda. Buyuk kismi endustri tarafindan kullanilan su. Ama bu adamlarin milyonlarca dolar reklam parasi harcamasina engel degil 'halki egitmek' adina. O paranin cok daha azi ile cok daha buyuk miktarlarda su tasarrufu yapmak mumkun ama o zaman buyuk sirketlerle mucadele gerekiyor.

Iste Antalya'yi ele al mesela. Ozal 'devriminden' sonra turizme onem verme ve ulkenin topraklarini satma fikri halktan cikmadi. Tam tersine buyuk muhalefetler oldu o politikalara. O politikanin sonuclari bugun meyve veriyorsa bunun sucunu sokaktaki adama cikarmak haksizlik olur.

Ote yandan elbette cahillik diz boyu memlekette ve hepimizin gorevi bu cahillikle mucadele etmek. Ve herkez kendi imkanlari olcusunde eminim bunu yapiyor. Iste Cengiz'in verdigi ornek mesela. Ama esas belirleyici olan cahil halkin onune zorla konan sey. Yani olay sistemik.

Peki neden Ozal gibi adamlar halkin istegine karsi gelerek boyle seyler yapiyorlar? Bunun yanitini sen de biliyorsun. Olay derin.

Simdi olay derin diye yuzumuzu baska yere donup (kafayi kuma gomup), daha az derin olan nedenler de icat etmek mumkun. Ancak bunu yaparken dusunmek lazim. Cunku o nedenler yapay nedenler ve insanlarin gercek cozume egilmeleri gereken bir ortamda, kafa karistirip, cozume ulasilmasini geciktiren nedenler. (Mesela sigaranin zararlari 50 yildir biliniyor ama 'bazi gucler' sigaranin uretimini durdurmayi ya da azaltmayi engelliyorlar. 50 yildir bilincli bir calisma yapilsa, insanlari uzmeden yavas yavas bu meret kontrol altina alinirdi.)

Mesela, dogayi tahribat olayinin Turkiye'ye yada cahil halklara ozgu oldugu gibisinden bir mit yaratilmasi bu yanlis nedenlere bir ornek . Alakasi yok! Gelismis ulkeler kagit uzerine veya halk seviyesinde daha dikkatli gibi gorunebilir (cunku kafa yapisi olarak daha geliskinler :? ) bu konuda ama adamlar dogayi tahrip ettiklerinde tam ediyorlar. Iste kuresel isinma karsimizda duruyor. Okyanuslarin hali karsimizda. Gezegende balik kalmayacak yakinda.

Butun bunlari gormezden gelip, hemen yanibasindakileri gormek en kibar deyimiyle miyopluk.

Tabii yazdiklarim bu konuda samimi olanlari ilgilendiriyor. Gercekten bu konularda ici sizlayan ama iki dakika sonra unutmaya meyilli bir yaklasimda olanlar icin yapacak bir sey yok. Bu tur davranisi cok ileri goturup (sucluluk duygusundan dolayi) kitaplar devirip, olayi 'derinlemesine' anlama bahanesiyle, sonuc olarak hic bir seye karismayan, suya sabuna dokunmayan da bir cok 'entel' var ortalikta. Bu insanlar hem birsey yapiyormus havasinda olurlar hem de etrafindakilere cikisirlar neden siz birsey yapmiyorsunuz diye. Halbuki yaptiklari tek sey kafa karisikliklarini pekistirecek kitaplar okuyup, hayatin kendisinden gittikce uzaklasmaktan baska birsey olmuyor. Turkiye bu tiplerden 1960, 70 ve 80'lerde zibille uretti (sanayilesme surecinde). Okuduklari kitaplar, dogayi tahrip eden buyuk sirketlerin temsilcilerine taviz vermekten cikar saglayan 'radikal' kitaplardan baska bir sey degil. Bir nevi danisikli dogus (bilincli ya da bilincsiz olarak). Yani ana tema su: o adamlara yaltaklanirsan ya da yalvarirsan hadi bilemedin baski yapmaya calisirsan (protesto vs), herseyin duzelecegi temasi. O zaman iyi sanslar demekten baska bir care yok.

Posted: Fri Jul 25, 2008 4:32 am
by Ozan Ersoy
Murat Kara wrote:
Ozan Ersoy wrote:Insanoglu denene ogretmek mi gerekiyor kiyi, dogal kaynaklar, kulturel hazineler nasil korunur? Bu ilkokul duzeyinde yasam bilgisi degil mi?
Ozan oncelikle sana degildi lafim.

Ote yandan sunu anlamak onemli: bu doga tahribati sokaktaki insan istiyor yada ihmal ediyor diye olmuyor. Buyuk sirketlerin ve onlara kicindan bagli hukumetlerin gelistirdikleri projeler tarafindan oluyor. Iste Antalya'yi ele al mesela. Ozal 'devriminden' sonra turizme onem verme ve ulkenin topraklarini satma fikri halktan cikmadi. Tam tersine buyuk muhalefetler oldu o politikalara. O politikanin sonuclari bugun meyve veriyorsa bunun sucunu sokaktaki adama cikarmak haksizlik olur.

Ote yandan elbette cahillik diz boyu memlekette ve hepimizin gorevi bu cahillikle mucadele etmek. Ve herkez kendi imkanlari olcusunde eminim bunu yapiyor. Iste Cengiz'in verdigi ornek mesela. Ama esas belirleyici olan cahil halkin onune zorla konan sey. Yani olay sistemik.

Peki neden Ozal gibi adamlar halkin istegine karsi gelerek boyle seyler yapiyorlar? Bunun yanitini sen de biliyorsun. Olay derin.
Tabii ki. Zaten benim yazdigim ilk yaziya bakarsan halkin cahilliginden orayi burayi pisletmesinden, oz kaynaklarin degerini bilmemesinden falan yazmamisim. Onlarla ilgili en ufak bir sey yok. Elestiri yoneticilere. Bu projelere imza atanlara, yaptiranlara sonra da bir halt etmis gibi savunup koruyanlara. Sonra da bu projeyi elestirenleri, belgesel hale getirmeye calisanlara saldiran, susturanlara. (Armstrong'un kitabini toplatip yaktirmaya kalkan yardimcilarina kizan, sonra da bir kopyasini okuyup, "iyi yazmis herif" diyen, satilmasini ozgur birakan Mustafa Kemal'i andim durduk yere simdi yine)

Ve tabii ki bunun yalnizca AKP derdi olmadigini ya da AKP ile baslamadigini da biliyorum. Bu Ozal'dan da oncesine gider. Eski ANAP'li, DYP'li butun hirsizlar, hayali ihracatcilar, hortumcular simdi bir de dini de kendi cikarlarina alet edip AKP'ye dolusmus durumdalar. Ben bilmiyor muyum eski camlarin ne oldugunu? Ulkede kici kirik bir sol var hani sag nerede? Yer yarildi dibine girmediler ya? Girmediler ama kafalar kapandi, ellere tespihler alindi, camiler gosteri yerine cevrildi, o tarikat bu tarikat dolasilir oldu, bu sefer koalisyon derdi de kalmadi, talanin da adi refah getirmek oldu.

Kerem de cahillerden, etrafi pisletenlerden falan soz etmemis. "Bu herifleri savunan kavatlarla benim ayni havayi soluyor olmam yanlis bir sey" diyor. Lutfen bir daha okuyun.

Ozan Ersoy

Posted: Fri Jul 25, 2008 8:06 am
by Kenan Atak
Murat tanriaskina git Cordoba, Sevilla, Cadiz, Roma, Brugges, Lublijana, Bergen, Siena..ve daha aklina hayaline gelmeyecek pek cok Avrupa sehrine, sehir dokulari nasil korunur bir gör. Tabii ki insanlar talep ediyorlar bunu. Cok uluslu sirketlerin Kaz dagina yaptiklarini ve nasil delik desik ettigini görduk. Birkac gönullu disinda kimsenin giki cikmadi. Turk basininda bir Bekir Coskun dile getiriyor bunlari. Turkbuku'nu hatirlayan var mi, biz cocuktuk agzimiz acik bakardik, ne hale geldi 30 senede? Size buraya Hirvatistan kiyilarindan link attim. Sirf o göruntu yeter. Kiyilarin guzelligini ve nasil korundugunu gectim binalardaki estetik vurgusuna dikkat cekerim. Ozan'in koydugu linkteki adam bu yuce, ulu ve necip milletin 'gec basimiza buralara ve kafamiza pisle' diye sectigi adam. Ibrahim Erkal ve mehter marsi dinledigine eminim :) Tipki en buyuk devlet buyuklerimizden biri gibi. Daha fazla söze gerek yok. Her ulus layigini buluyor. Neyse tepe tepe kullansinlar, dedim ya kendi boklarinda bogulacaklar ve boguluyorlar da.

Posted: Fri Jul 25, 2008 8:34 am
by Murat Kara
Kerem Tezic wrote:Ah ah bir de haber altinda bu zati destekleyip yorum yapan yaratiklar var. Neydi sucum bu insanlarla ayni yerde dogmusum yahu? Portekiz'i falan gectim Somoa adasi ve halkini bile tercih ederim. Bunlarla benim ortak tek ama tek yanim yok, ondan sonra neymis efendim vatandaslik bagi. Ozan sana yemin ediyorum bu kavatlara Roma'yi, Sevilla'yi, Lizbon'u falan ver iki senede icine sicarlar. Stockholm'de agac birakmaz bunlar agac.
Ozan Ersoy wrote:Kerem de cahillerden, etrafi pisletenlerden falan soz etmemis. "Bu herifleri savunan kavatlarla benim ayni havayi soluyor olmam yanlis bir sey" diyor. Lutfen bir daha okuyun.
:?:

Padisahin oldugu yerde etek open de olur. Onemli olan insanlarin padisahin etegini isteyerek opmediklerini ispatlayacak seceneklere sahip olmasi. Boyle bir secenek yoksa yagcilarla, zavallilari birbirinden ayirmak imkansiz. Unutma ki yarinin efendisi her zaman icin bugunun zavallisindan cikmis. Bunu soylemek kazmalari savunmak degil. Sadece insanlarin dis gorunusune bakarak sonuc cikartmamak. Igrenc bile gorunse. Her seyin arkasinda bir hikaye yatiyor cunku.

Bhsettigim secenek ise sadece padisahi ortadan kaldirmakla mumkun.

Posted: Fri Jul 25, 2008 8:40 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Cengiz Akgun wrote:Kultur ve egitim seviyesi dusunce insanlar gunluk yasiyorlar. yarin torunuma ne kalacak filan dusunme yerine nasil bugunu rahat geciririm diye dusunuyorlar. Asagilamakla, ki ben de yaparim ara sira, bu duzeltilmiyor ve ciciv yumartadan cikmis kabugunu begenmemis ile daha da bir ofke yaratiliyor.

Bu isler cevrendeki insanlari uyarip uyandirip hatta utandirmakla olur. Cocuklardan baslayacaksin. Sokaga cop atan, sigara icen, sokataki hayvani taslayan, acikgozlugu marifet sanarak sirayi bozan falan filanla. Cocuklar dogruyu gorduklerinde hele o dogruya inandirildiklarinda analarini babalarini yola getiriyorlar. Onlara ornek olacaksin. Acikgozlulugun acgozlulugun marifet olmadigini asil kendilerinden sonrakileri dusunmenin bir erdemlik oldugunun farkina varmalari icin elinden geldigince hem maddi hem de manevi yardimda bulunacaksin.

Istanbula gittigimde annemin katinin (giris kati) altinda bahcede oynayan mahllenin cocuklari gurultu yaptiklarinda seslenmisti. 'Oglum bak benim oglum cok uzaktan geldi. Yatti uyuyor. Cok ses yapiyorsunuz bagrismayin" diye. Elebaslari 7-8 yasinda cin gibi biri idi. Hemen sordu nerden geldi diye. Ben de duyuyorum. Annem soyledi. Olur teyze gurultu yapmayiz dediler. Hayret ettim. Bu zamanda boyle anasini babasini dinlemeyenlere sozun geciyor, nasil yaptin diye sordum sonra. "Ben onlara seker veririm. Meyva veririm. Bir sey lazim oldugunda gider yandaki marketten alir geldiklerinde harclik veririm. Sizin eskiden kalmis hikaye kitaplari vardi onlari verdim cok memnun oldu. Ama bitirince arkadaslarina da ver dedim. Veririm teyze dedi. Gecen gun baktim ellerinde ay cicegi yiyip yiyip kabugunu yere atiyorlar. Oldu mu ama dedim. Kim temizleyecek burayi dedim. Hemen sen merak etme teyze temizleriz dedi. Gecen gun baktim elinde bos bir kese kagidi cekirdek kabuklarini icine atiyorlar. Bak teyze artik boyle yiyoruz dedi. Ben de o zaman bitince size gelin uzum vereyim dedim" dedi.

Agac yasken egilir. Rahmetli bagirip cagirmadan bunlari hizzaya getiriyordu. Anneme sormus sen ogretmen miydin teyze diye?
Cengiz Abi iste benim bu konuda soylemek istedigim seyi yazmissin eline saglik.

Sikayet sikayet zirlama tu kaka
Sorulmasi gereken soru su

Sen bu ulkede bozuk giden seyleri duzeltmek icin , cocuklarina daha iyi bir gelecek icin sen ne yapiyorsun veya aktif olarak ne yapacaksin.

Egitim sevgi ve en onemlisi saygi
Aileden baslar topluma yayilir
Bugunku adami degistiremezsin cok zor
Ama yeni kusaklar icin umit hala var

Dogdugu yerlere milletine kulturune serzeniste bulunmak elbette mumkun
Eninde sonunda soyle bir laf var
Nerde dogdugun degil nerde doydugun onemli demisler
Ama topuzuda fazla kacirmamak lazim
Izlenirsin mizlenirsin
Bak darbe kapida... :wink:

Posted: Fri Jul 25, 2008 8:54 am
by Murat Kara
Kerem Tezic wrote:Murat tanriaskina git Cordoba, Sevilla, Cadiz, Roma, Brugges, Lublijana, Bergen, Siena..ve daha aklina hayaline gelmeyecek pek cok Avrupa sehrine, sehir dokulari nasil korunur bir gör.
Ben kendi adima dunyanin her yanina yapilanlara Kar dagina yapilanlar kadar tepki veriyorum. Bahsettigin sehirlerin bir cogunu da gordum. Evet guzel sehirler ama butun bu sehirlerin ardinda da bir hikaye (tarih var). Oyle birileri romantik bir sekilde istedi diye olmuyor. Butce ve siyasi istek meselesi. Mesela su siralar Brugges'e gidersen caddenin altindaki otoparklara konan araba parkindaki automatik isaretleme aletlerinin bakimsiz olduklarini gorursun. Daha 3-4 yil once koydular halbuki onlari oraya. Adamlar ulkeyi bolme derdine butcelerini yapamiyorlar. Yani sosyal bir kriz yasaniyor ve sehirler, doga bu krizlerin (veya refahlarin) sonucu sekilleniyor.

Bunu altini tekrar cizeyim: Ozan senin de katildigin gibi olay sistemik. Bu noktadan baslamayan hic bir analiz saglikli sonuc vermez. Turkiye'nin icersinde bulundugu durumu anlamak icin de bu sekilde bakmak onemli. Halkin cahilliginden baslarsak isin icinden cikilmaz. Zaten halkin buyuk cogunlugu doganin tahrip edilmesine karsi. 80'li yillarda dev kaplumbagalari koruyabilmek icin verilen mucadele goz yasartici duzeydeydi. peki ne oldu? Bugun duman ettiler butun kaplumbagalari. O zaman verilen ve gece gunduz nobet tutmaya kadar varan o cabalar, uzun vadede hic bir ise yaramadi. Cunku bir sey sistemikse, sistemi degistirmedikten sonra karsisinda durmak imkansiz.

Edit: Simdi merak edip baktim, Caretta sayisi son iki yildir artmis. On yil once kurulan “Deniz Kaplumbağaları Koruma Projesi” bir nebze basarili olmus. Bes yil once kadar baktigimda durumlari kotuye gidiyordu hayvanciklarin. Ote yandan degisen iklim kosullari onlari da etkileyecek. Kaplumbagalar nispeten fensin sansli tarafinda kalmislar. Afrika'daki, Guney Amerikadaki ve Asya'daki bir cok canli o kadar sansli degil. Tahribat hat safhada.

Posted: Fri Jul 25, 2008 11:07 am
by Kenan Atak
Mehmet Gurdal Cetin wrote: Sikayet sikayet zirlama tu kaka
Sorulmasi gereken soru su
Benim elimden geleni yapiyorum bilip bilmeden siikayet zirlama deme Mehmet. Ben her gidisimde gunde iki saat plajlardaki plastik torbalari toplarken pesime ufacik cocuklar takilip birseyler ogrendiler, kendisine sirf cocuk dogurdu diye anna baba sifati alan yaratiklardan ogrenmedikleri sekilde. Ayni cocuklar ertesi gun gene torba topluyorlardi. Ben toplarken 'sana kirmiiiizziii cook yakisiyor ' adli sarki esliginde bidon gibi gotunu, davul gibi ayi yavrusu gobegini yatarak bombos bakislari ile bana gulenler de ellerinde durum yiyip baskasinin cocuguna 'ayyy ne seker allllaaaaahhhh anali babali buyutsunn isallaahhhh' deyip kendi kucuk burjuva dunyalarinda agiz masturbasyonu yapiyorlardi. Sanki anali babali buyutmekle o cocuk insan sifati kazanacakmis gibi. Ayni sekilde pek cok cevre orgutune de katildim yardim ettim. Murat sana yazmis galiba okumamissin, isteyen insan nerde olsa katkida bulunur. Sizler ne yapiyorsunuz orda, bir de siz kendinize sorun. Bu forumda 'Paris Hilton ablada cok guzel kiritmis hihohaha' muhabbetinin disinda, Arda sabah kahvaltida kunefe yemis Lambirgini araba cekmis altina abicim muhabbetinden baska. Herkes en iyi kendini belir. Kimse beylik soylemlerle konusmasin lutfen.

Posted: Fri Jul 25, 2008 11:41 am
by Ozgur Ozanguc
Absurd Man, Absurd Man, Absurd Man... anlayan anladi.

Posted: Fri Jul 25, 2008 11:45 am
by Kenan Atak
Ozgur Ozanguc wrote:Absurd Man, Absurd Man, Absurd Man... anlayan anladi.
Sen kesin tanidik birisin ve benle kafa buluyorsun ya neyse