Page 1 of 12

Cassio Lincoln'a dair

Posted: Mon Mar 17, 2008 7:29 am
by Ozgur Huseyinoglu
Adasim, son mac basligi altina almis bu roportajin bir kismini ama, onumuzdeki haftalarda takima katkisi, ya da katkisizligini daha oldukca tartisacagiz gibi gorunuyor diye (Mert Hocam da, "kol saati" yakistirmalarini yapacak bir rahatlama ortamini elinin altinda bulsun diye :) ), ayri bir baslik acmis olayim dedim 10 numaramiza.

Resmi sitede yayinlanan GS TV roportaji, ordaki yazi tipi, ve paragrafsizlik yuzunden okumasi da oldukca zordu, buraya toptan gecmis olayim dedim.

___________________________________________________

Röportaj: Lincoln, Galatasaray TV'ye Konuştu

Image

Galatasaray'ın Brezilyalı yıldızı Cassio Lincoln Türkiye'deki ikinci özel röportajında yine sadece Galatasaray TV'ye konuştu. Lincoln, kendisiyle ilgili gündem merak edilen tüm konulara açıklık getirdi.


Öncelikle Ankaraspor maçıyla başlayalım; çok kritik bir mücadeleydi şampiyonluk yolunda. Lincoln de maçta 90 dakika forma giydi ve galip geldiler. Maçı nasıl değerlendirecek?

Tabii ki zor maç oldu ancak sonuç olarak kazanmasını bildik. Sadece bu maç değil, geldiğim günden bu yana farklı kazandığımız maçlar dahil tüm maçlarımız zor oldu; bu durumda Türkiye Ligi'nin ne kadar zorlu bir lig olduğunu gösteriyor. Türkiye Ligi'nin kolay bir lig olduğunu kimse söyleyemez. Zor maçlar sonunda belli bir noktaya geldiğimiz gerçek ancak bunun devamı gelmeli. Eğer şampiyonluğa gidiyorsanız bu tip zor maçları sürekli oynamak zorundasınız; hiçbir maç kolay olamaz.


Zor maç oldu belki ama sanki Lincoln açısından daha zor bir maç oldu; maçın başından sonuna kadar kendisine sert müdaheleler yapıldı. Hakem tribünlerle, bizlerle ve Lincoln'le aynı görüşte değildi; özellikle bazı pozisyonları örnek verecek olursak (Hamilton'un ceza sahası içinde Lincoln'ün dengesini bozarak yere indirmesi, Erhan Albayrak'ın göğsüne çok net bir tekme atması) bu pozisyonları tüm tribünler, basın mensupları gördü ancak maçın hakeminin kararı o görülenler doğrultusunda olmadı. Hatta şu anda Lincoln'ün bacağında bir darbe var ve tedavisine başlandı bu tekmeler sonucunda. Bununla ilgili olarak neler söyleyecek?

11 yıllık profesyonel hayatımda hakemlerle ters düşmemeye çalışan, hakemlerle iyi anlaşmaya çalışan, onları koruyan bir futbolcu oldum ve yaptığım hareketlere çok dikkat ettim çünkü saha içindeki bir anlık hareketiniz ters anlaşılır ve gerek medya, gerekse tribünler bir anda hakeme sırt çevirebilir. Biz de sonuç olarak biliyoruz ki hakemler bu oyunun bir parçası ve gerçeği.

Ben her zaman sahaya şunun bilinciyle çıkarım: '' Biliyorum ki futbolda sertlik var. Özellikle teknik yapısı biraz daha fazla olan futbolcuların üstüne daha çok gidilir. Rakip takımın futbolcuları kasıtlı veya değil sert hareketlerde bulunabiliyor '' ama ben her maça çıkarken gönlüm rahat olarak çıkıyorum çünkü sahada bir hakem var ve Fifa tarafından uygun görülmüş olan belli kurallar var; bana da bir sertlik yapılırsa hakem düdüğünü çalacak gereken cezayı, ikazı yapacaktır.

Ben Türkiye'ye ilk geldiğimde GS TV vasıtasıyla yaptığım açıklamada şunu belirtmiştim: ' Sahaya çıkarım, futbolumu oynarım; hakemlere güveniyorum, onların art niyetli olmadığını düşünüyorum, gerekli oyun kurallarını uygulayacaklarını biliyorum.'' Ama bügün aynı şeyleri söyleyemiyorum çünkü aynı fikirde değilim.

Ankaraspor maçındaki sertlikler sadece benim görüşüm değil; seyirciler, medyamız, teknik heyetimiz ve yönetim kurulumuz hepsi benimle aynı görüşte. Yani sonuç olarak Ankaraspor maçındaki sertlikler herkes tarafından çok açık bir şekilde görüldü. Ankaraspor maçındaki hakemi talihsiz olarak değerlendirmek istiyorum çünkü pozisyonları iyi süzemedi. Henüz maçın ilk dakikasında dizimin üstüne aldığım bir darbe var, ilk yarının ortasında arkadan aldığım sert bir darbe var; zaten devre arasına iki değişik bölgeden ödemle girdim.

Şöyle bir gerçek var biz futbolcular sahada bir risk altında çıkıyoruz. Bu risk sakatlanma riski değil, cezalandırma riski. Bir oyuncu başka bir oyuncuya sert bir faul yaparsa sarı veya kırmızı kart görme ihtimali var. Eğer kötü performans ortaya koyarsanız hocanızın sizi oyundan alma riski var, kısacası birçok riskiniz var. Mesela ben 3 sarı kartla mücadele ediyorum ve Ankaraspor maçındaki penaltı pozisyonumu hakem kendisini aldatmaya yönelik hareket olarak değerlendirseydi, sarı kart görüp takımımı bir sonraki hafta yalnız bırakabilirdim (bu arada teşekkür ediyorum, Ankaraspor'un stoperiyle maçsonu konuştum ve kendisi de pozisyonun penaltı olduğunu itiraf etti.) Şimdi biz böyle riskler altında oynuyorsak eğer hakemlerin de böyle bir mekanizması olması lazım. Mesela Ankaraspor maçındaki hatalı karar ne benim hatam ne de Ankaraspor'lu futbolcunun hatası; bu tamamen hakemin hatasıdır ve benim merak ettiğimi konu böyle durumlarda hata eğer hakeme aitse ona uygulanacak cezai madde nedir? Benim ricam Yunus Yıldırım ve federasyon maçın kasedini bir kez alsın ve seyretsinler, işte o zaman beni aşırıya kaçıyorum, hatalıyım yoksa hata bende değimli her şey daha net anlaşılır.


Lincoln uzun yıllar Almanya Bundesliga gibi bir ligde mücadele etti. Şunu merak ediyorum Lincoln orada bu kadar sertliğe maruz kaldı mı? Ayrıca Bundesliga'daki hakemleri de ligimizle kıyaslarsak anlayış biraz daha mı farklı?

7 yıl Almanya'da forma giydim, orada da sert futbol oynanıyor ama aradaki fark şu ki orada takımlar futbol oynamaya çalışıyorlar. Maç boyunca da hakemler aşırı sertliğe müsaade etmiyorsa ve takımlar futbol oynamaya çalışıyorsa zaten güzel oyun kendiliğinde ortaya çıkıyor. Beni de üzen asıl konu bu; Türkiye'ye geldiğim günden bu yana burada gerçekten çok büyük ve kaliteli futbolcular gördüm ama takımların sahadaki taktik anlayışı kapanmak üzerineyse ve iki takım da dengeli oynuyorsa tabiî ki de çok iyi bir futbol ortaya çıkmaz. Eğer yapılan sertlikler ve faullerden dolayı futbolcu sahada oyununu oynayamıyorsa bu hem Türk futbolu açısında bir günahtır; bu durumda kaliteli futbolcuları göremezsiniz, gelişimine engel olursunuz; hem de ülke futbolu açısından uygunsuz bir durum olur. Ben kendi adıma konuşmuyorum sadece; aynı zamanda Türkiye'deki kaliteli futbolcular için de söylüyorum. Sonuç olarak futbolcular için kurallar nasıl aynıysa, hakemler için de aynıdır; baktığımızda aynı formasyondan geliyoruz. Ben şunu açık bir yüreklilikle söyleyebiliyorum, hakemleri de anlamalıyız. Mesela Hamilton'la girdiğim posizyonda hakem belki iyi süzememiş olabilir, biz de görmemiş olabilir diyebiliriz o pozisyon için fakat Ankaraspor maçında öyle pozisyonlar oldu ki bana yapılan onları görmemek imkansızdı. Dolayısıyla ben burada üzüntümü dile getirirken pozisyonları önce süzgeçten geçirerek konuşuyorum. Dediğim gibi bazı pozisyonlar vardı ki onların gözden kaçması imkansızdı.

Türk hakemler alman hakemlerden daha iyi veya alman hakemler daha iyi gibi bir söz söylemek istemiyorum ama arada fark var tabiî ki bunu kabul ediyoruz. Benim üzüntüm gidilen okullar aynı, öğrenilen kurallar aynı fakat maalesef arada fark var, tabi bunu geniş taban yayamayız.


Uzun süre Almanya'da yaşamış birisi olarak Türkiye'ye uyum sağlaması zor oldu mu ve buradaki günlerini nasıl geçiriyor?

Öncelikle adaptasyon dönemimi tamamladığımı söyleyemem ancak bu uyum döneminin sonlarına geldim diyebilirim. 7-8 aydır Türkiye'deyim ve şöyle bir kıyaslama yaparsak şunu net olarak söyleyebilirim: '' Burada geçirdiğim ilk 7-8 aydaki uyum dönemim Almanya'daki ilk 7-8 aylık uyum döneminin kat ve kat üstünde. Ben bir Brezilyalıyım ve her Brezilyalıda olduğu gibi dış ülkelerde adaptasyon dönemi zor olur ancak buraya uyumum gayet iyi oldu.

Son derece basit ve sakin bir hayat yaşamayı seviyorum ( dostlarım ve ailemle evimde ). Geldiğim günden bu yana gerek karşılanmam olsun, gerek benimle ilgilenen insanlar ve gerekse bana gösterilen ilgi her zaman üst kalite oldu. Zaten dertlerimizi anında halledebilen sürekli bir muhatabımız var ( Mustafa Turgun ). Bunların dahilinde oynamak isteyen bir oyuncuyum; sakatlıklar beni çok üzdü. Kuşkusuz oynamayı çok isteyen futbolcular oynayamadıkları zaman mutsuz olurlar. Ben her şeye rağmen burada çok mutluyum çünkü taraftarların bana olan ilgisi, sevgisi olağanüstü. Bu sevgiyi görünce inanılmaz etkileniyorum ve onlar için sahada elimden gelenin daha fazlasını yapmak istiyorum. Sonuçta onları mutlu etmenin tek yolu iyi futboldan geçer.

Bildiğiniz gibi benim oynadığım tüm kulüpler köklü kulüpler oldu; (A.Mineiro, Kaiserslautern, Schalke) bu takımlardaki taraftarlar gerçekten ateşli taraftarlardı ancak eğer Galatasaray taraftarını onlarla kıyaslamaya kalkarsam o zaman çok büyük hata yapmış olurum. Galatasaray taraftarı o kadar ilgili, gerek sokakta, gerek evimin önünde, gerekse alışveriş merkezlerinde, statta, öyle bir enerji yayıyorlar ki yanınızda olduklarını hissettiriyorlar.


Lincoln, Kaiserslautern'e gittiğinde Sforza'nın veliahtı olarak gösterildi, Schalke'ye gittiğinde ''10'' numaralı forma kendisine verildi, Galatasaray'a geldiğinde Hagi'yle kıyaslandı. Bunlar ve bu tip büyük beklentiler üzerinde piskolojik bir baskı oluşturuyor mu ?

Kıyaslamalar her zaman olacaktır ve hemen hemen her kulüpte olmuştur, hatta bazen öyle karşılaştırmalar yapılır ki aslında o futbolcu 50 yıl önce oynamıştır ama ben ilk geldiğim günden bu yana söylüyorum; '' ben buraya Lincoln olarak geldim ve takımım için elimden geleni Lincoln dahilinde vermeye çalışırım. Hagi'yi Lincoln'le, Lincoln'ü Hagi'yle kıyaslayamazsınız çünkü her futbolcu ayrı bir yapıya sahiptir. Aslında bu durum öyle ilginçtir ki biz gittikten 10 yıl sonra bile bu kıyaslamalar olacaktır. Mesela şu anda Schalke'de böyle bir durum konuşuluyor ''Schalke'de Lincoln gibi bir oyuncuya ihtiyaç var deniliyor.'' Ben Lincoln olarak elimden geleni kapasitem çerçevesinde ortaya koyarak takımıma yardımcı olmaya çalışırım ama ben bunu Lincoln olarak yapıyorumdur.


Ligde artık geriye sadece 8 maç kaldı; böyle dönemlerde Lincoln gibi oyuncular daha fazla göz önünde olur ve daha fazla ön plana çıkarlar. Bununla ilgili ne düşünüyor ve şampiyonluktaki şansını nasıl değerlendiriyor (İlk iki maç Ali Sami Yen'de )

Ben tek bir futbolcunun ön plana çıkması görüşüne katılmıyorum. Mesela siz çok iyi oynarsınız ama Servet topu savunmada kaptırırsa ve gol yerseniz hiçbir işe yaramaz ya da tam tersini düşünün Servet muhteşem oynar; ben Ümit'e gol pasını atamam yine bir işe yaramaz. Futbol bir bütündür ve takım oyunudur. Örnek verecek olursak Ankaraspor maçında attığımız gol bunun en güzel örneği. Nonda aslında gol pozisyonuna girmişti ve kendisi de atabilirdi ama daha müsait durumdaki Ümit'i tercih etti. Eğer herkes bu şekilde düşünürse yani bencillik yapmazsa siz her zaman en önde olursunuz.

Şampiyonluk şansıyla ilgili olarak tabelada iyi bir durumda olabiliriz ama rahat durumda değiliz. Daha rakiplerimizle oynayacağımız maçlar var. Onlarında zorlu maçları var ve biz daha genç bir takımız. Kadroya henüz bu sezon katılmış 8-9 oyuncu var ve zamanla daha iyi duruma geleceğiz. Bu oyuncuların takım olarak oynamayı öğrenmesi vakit alır. Fenerbahçe'yle kıyaslarsak onlar son 2-3 yılda sadece oyuncu değiştirdi ilk 11'inden ve kemikleşmiş birbirine alışmış bir kadroya sahipler. İyi bir takım olsak bile birbirimizin ne yapacağını ezberlemek ve nasıl davranacağımızın otomatik hale gelmesi zaman alır. Bu durum küçük bir detay gibi gözükebilir ama takım olmanın yolu buradan geçer.


Türkiye'deki ikinci özel röportajını tekrar Galatasaray Televizyonu'na verdiği için Lincoln'e çok teşekkür ediyoruz. Son olarak taraftara bir mesajı var mı ?

Asıl ben size teşekkür ediyorum ilginiz için. Gerek sosyal hayatımda, gerekse futbolculuk hayatımda sorunlarım ve problemlerim oldu ve bu süre zarfında çok taraftar grubuyla karşılaştım ama burası farklı. Statta benim adımı söylemeye başladıklarında o kadar güzel yapıyorlar ki bu işi tüylerim diken diken oluyor. Onlar için söylenecek çok fazla kelime bulamıyorum ve hepsine çok çok teşekkür ediyorum.

Posted: Mon Mar 17, 2008 3:56 pm
by Fatih Mutlu
roportajda kullanilan anlatim cok duzgun ve cok olculu bir anlatim. eger bunlari gercekten lincoln tasarlayip soylediyse; ceviride de bir mudahale yoksa; tebrik etmek gerekir lincoln'u.

sampiyonluk yarisina da cok gercekci yaklasmis. tecrubenin ve takim olmanin oneminden; galatasaray'in henuz cok genc ve yeni bir ekip olmasinin getirecegi dezavantajlardan bahsetmis. sampiyonluk yarisinda fenerbahce karsisinda en buyu handikabimiz bence. yap boz tahtasi besiktasta bile daha oturmus bir kadro var.

Posted: Mon Mar 17, 2008 4:55 pm
by Cengiz Akgun
Peki acaba niye deve Dilaverle arasinda gecen olayi sormamislar. Agzindan dinlenmis olurdu. Evet kurumus tezege su dokmek olabilir ama o macta boyle son saniyelerde takimini dusunen ve hata yapip mactan atilmak istemeyen adamin rakip kaleciye boyle bir firsati vermesi ve BJK macinda oynayamamasi bu soyledikleri ile celiskili ise bu soru sorulmali idi.

Posted: Mon Mar 17, 2008 6:04 pm
by Mert Tokman
Liseyi Ozan gibi ben de Kadikoy Anadolu Lisesinde yada eski adi ile Maarif Kolejinde okudum. Bizim okulun onemli bir ozelligi 6000'e yakin ogrenci sayisi ile Turkiye'nin en buyuk liselerinden biri olmasi ve Turkiye'nin dort bir yanindan cocuklarin bir yer de toplanmasi idi. Oyle ki bizim sinifta benim hatirladigim, Elazig'dan, Siirt'ten, Sivas'tan, Isparta'dan, Zonguldak'tan gelen yatililar bunun yaninda Amerika, Avustralya ve Malta'dan yatay gecis yapan gozu aciklar vardi. Sozun kisasi yedi sene boyunca toplumun her kesiminden ve her turlu sub-kulturle yetisimis genclerle hasi nesir olma sansi yakalayabiliyordu KAL'da okuyanlar.

Henuz orta okuldayken, bu gencler arasinda bizim sinifta geneli yatililardan olusan, Anadolu'dan gelmis ve cogunluktan erken ergenlik gelisimine girmis bir grup vardi. Bunlar okulu kirar - Karakoy'e malum ihtiyaclarini gidermek icin gider donunce de bir teferruatla olan biteni biz henuz tuy bitmemislere anlatirlardi. Nermin diye hayat kadini varmis efendim - unu tum Turkiye'ye yayilmis, guzelligi dillere destan, muamelesi desen yine oyle - her geleni de kabul etmezmis de gediklileri varmis... bizimkiler once kapida ki polisi nasil ekarte ettiklerini sonra Nermin'i sadece birazcik gorebildiklerini zaten harcliklarinin ona yetmeyecegini en sonunda da baska hatunlarla neler yaptiklarini anlatirlardi ama Nermin icin de hep bir daha ki sefere derlerdi.

Sonra gunlerden birgun gazetelerde bir haber cikti - Anadolu'nun bagirindan gelmis iki tane yigido - Nermin'in gediklileriymis ve bu hayat kadini ugruna senindir benimdir diye namus kavgasina girismisler. Biri oburunu bicaklamis - adamlarin biri olmus oburu hapise girmis - Nermin'de para akitan iki gediklisinden olmus.

Simdi bunun Cassio ile ne alakasi var?

Ben acikcasi Lincoln'u sahiplenip arkasinda duran zihniyetle, Nermin'i sahiplenip namus meselesi yapan zihniyeti birbirine cok yakin goruyorum. Daha dogrusu Nermin gibi bir kadina bile romantik ilgi gosterip sahiplenmeye kalkan bir kulturun oldugu ulkemde Lincoln'e sahip cikilmasi bana o kadar supriz gelmiyor. Nermin bir hayat kadini olmasina ragmen ve isini sadece para icin yapiyor ve soylediklerini musterilerinin sadakatini kazanmak icin soyluyorken neden bu yigidolar ona romantik ilgi gosterir? Cunku Nermin bunlara aslanim yigidim, kimse beni senin becerdigin gibi beceremiyor der, sen bir ilahsin der bizimkiler de ihtiyaci oldugu icin bu palavralara kanar sonra sahiplenir, seni buralardan kurtaracagim benim kadinim moduna girerler --- bu tamamen toplumsal hastaligimiz olan kendine guven duygusu eksikliginin baska bir boyutudur. Orada benim yigidom kendisinin Nermin'den daha iyi ve durust bir kadina layik oldugunu aklina getiremez cunku baskalari tarafindan daha evvel ya reddedilmis yada Nermin'in yaptigi gibi gururu oksanmamistir.

Simdi yukarida Lincoln'un butun soyledikleri Nermin'in yigidolara ettigi laflar gibi taraftarin gururunu oksayici, onlara kendini iyi hissettiren ve kendini taraftarla ozdeslestirip hakemlere ve diger takimlara isyan eden cinsten bir suru palavra. Bunlara inanmakla Nermin'in soylediklerine inanmak arasinda pek bir fark yok. Sonucta Lincoln'de isini para icin yapan - ve gittigi yerde sohreti ile yasayip oncelikle taraftar (yada musteri) ile arasini iyi tutmasini cok iyi bilen bir adam. Benim taraftarim yahu sani sohreti dunya capinda adam gelip bir de bizim tribunlerin ne cefakar ne atesli oldugunu anlatinca mest oluyor - ama sahada ki performansina bakip daha iyisine layik oldugunu bir turlu aklina getiremiyor.

Bundan sonra Lincoln'e sadece kol saati degil Nermin'de diyebilirim :wink:

Posted: Mon Mar 17, 2008 6:35 pm
by Ali Gursel
Mert Tokman wrote:Simdi bunun Cassio ile ne alakasi var?
Ben son zamanlarda kendini bu mecburiyetten tamamen muaf tutarak yazdigini dusunuyordum. Topici hatirlamiyorum ama iki-uc gun once baktim alaksiz bir konudan yine Lincoln'e giydirme gecisi yapmistin, ben artik alaka da gerekmiyor herhalde dedim. Yeniden alaka kurma arzuna senin adina sevindim, cunku ULEB Cup topicinde Lincoln dusmani yazilarini beklemeye baslamistim sonunda (eger zaten hali hazirda ULEB Cup topicinde de Lincoln yazdiysan affet, son gunlerde bakmadigimdan kacirmisimdir).

Yazilari yazi diye kabul edip, ayni fikirde olmayinca fazla takmamak lazim ama ben bazen forumlarda birisine karsi dusmanligin normal spor izleme sinirlari disina cikip ruh hali yansitmaya basladigini dusunuyorum. Umarim alinmazsin ama Lincoln konusunda senin yazilarin da bana bu durumu hatirlatiyor. Hatta o kadar ileri gitmis ki, GS'da oynayan bir futbolcu ile gecmis yillarindan bildigin bir hayat kadini arasinda tesbih bile olsa paralellikler kurmaya falan varmis is, Lincoln'u destekleyen taraftar da bilmemne budalasi hayat kadini musterileri muamelesine layik gorulmus.

Dun ben girip Lincoln'e giydirme topigi acayim da arzu edenler burada rahatlasin dedim, aklimda sen vardin, benim yapmadigimi yapmis Ozgur. Ama yazini okuduktan sonra bu rahatlamanin da pek mumkun olacagini sanmiyorum acikcasi. Oyle hale gelmis ki, adam sahada olumlu bir sey yapinca da duydugun rahatsizliktan gelip birseyler yazmak istiyorsun sanki, Ankara macindaki gol asistin asistiymis falan gibi (Lincoln ozur diliyor, bir daha olmayacakmis). Sonra adama yapilip bizim kabzimal hakemlerin vermedigi pozisyonlar ise (en sonunda tekme yedi, hani hic birini saymasan) Lincoln'un kabahati oluyor.

Sana Lincoln konusunda selamet dilerken, gecen gun yazdigim seriyi bir yeni eklemeyle tekrarlayayim:

Leverkusen - GS 5 -1 (Lincoln yok, GS maglup))
GS - Kasimpasa 0 - 1 (Lincoln'un sakatlik donus maci, GS maglup)
GS - FB 2 - 1 (Lincoln sahada, GS galip)
BJK - GS 1 - 0 (Lincoln yok, GS maglup)
GS - Kayseri 2 - 0 (Lincoln sahada, GS galip)
Ankara - GS 0 - 1 (Lincoln sahada, GS galip)

Tabii hepimiz bunun tesduf oldugunun cok iyi farkindayiz da, ben olsam sirf adamin ayagi ugurlu, tesadufen mac kazaniyoruz, ama olsun oynasin da uc puani alalim derdim.

Ali

Posted: Mon Mar 17, 2008 7:16 pm
by Ozan Ersoy
Turk liginin zorlugu burada iste. Hakem hakem degil, futbolcular kasap. Mucadele ustun seviyede. Turkiye'de sizde biliyorsunuz hocalar daha kucukten nasil rakibin ayagina basilir, formasindan cekilir onu ogretiyorlar, sahada nasil pozisyon alinir, rakipten once topa nasil mudahale edilir, rakip nasil takip edilir onu ogretmeden once. Sahalar rezalet. Amerikada lise sahalari daha iyi. Oraya giden butun futbolcular buna ayak uydurmak zorunda. Hakemin eyyamini, rakibin faulunu degistiremezsiniz. Bu ligde en cok tekme yiyen oyunculardan biriydi Hagi. O fizigiyle 5 sene ilerlemis yasinda oynamasini bildi. Ayaginda daha cok top tutan Arda Lincoln'den fazla tekme yiyor. Dizini kopariyorlardi gecen sene.

Lincoln butun bunlarin degisecegini dusunuyorsa yaniliyor. Alex gibi kendini buna alistirmasi ve akilli oynamasi gerekiyor.

Ikincisi Lincoln'e yapilanlarin yarisi faul de degil. Normal omuz yuklenmeleri, topu gelip ayagindan aliyorlar. Kendini surekli yere birakiyor. Bunu yaptiniz mi, hakemlerin kafasinda Lincoln kendini yere atar gorusu yerlesiyor. Vermiyorlar ondan sonra faul falan. Yine birakti mi falan diye supheye dusuyorlar.

Ankara macini banttan izledim. Ayagina top geldiginde %50 ya topu kaptiracak ya yanlis pas atacak ya da faul olacak hissini veriyor bana. Takimin en zayif halkasi olmaya devam ediyor. Umitsiz miyim? Degilim. Delgado'daki gelisimi hepimiz gorduk. Cok daha kotuydu ilk geldiginde ama simdi mac kurtaran adam oldu. Lincoln'un ilk once kafayi sonra ayaklarini calistirmasi gerekiyor en kisa zamanda.

Ozan Ersoy

Posted: Mon Mar 17, 2008 7:40 pm
by Mert Tokman
Ali Gursel wrote:
Mert Tokman wrote:Simdi bunun Cassio ile ne alakasi var?
Ben son zamanlarda kendini bu mecburiyetten tamamen muaf tutarak yazdigini dusunuyordum. Topici hatirlamiyorum ama iki-uc gun once baktim alaksiz bir konudan yine Lincoln'e giydirme gecisi yapmistin, ben artik alaka da gerekmiyor herhalde dedim. Yeniden alaka kurma arzuna senin adina sevindim, cunku ULEB Cup topicinde Lincoln dusmani yazilarini beklemeye baslamistim sonunda (eger zaten hali hazirda ULEB Cup topicinde de Lincoln yazdiysan affet, son gunlerde bakmadigimdan kacirmisimdir).

Yazilari yazi diye kabul edip, ayni fikirde olmayinca fazla takmamak lazim ama ben bazen forumlarda birisine karsi dusmanligin normal spor izleme sinirlari disina cikip ruh hali yansitmaya basladigini dusunuyorum. Umarim alinmazsin ama Lincoln konusunda senin yazilarin da bana bu durumu hatirlatiyor. Hatta o kadar ileri gitmis ki, GS'da oynayan bir futbolcu ile gecmis yillarindan bildigin bir hayat kadini arasinda tesbih bile olsa paralellikler kurmaya falan varmis is, Lincoln'u destekleyen taraftar da bilmemne budalasi hayat kadini musterileri muamelesine layik gorulmus.

Dun ben girip Lincoln'e giydirme topigi acayim da arzu edenler burada rahatlasin dedim, aklimda sen vardin, benim yapmadigimi yapmis Ozgur. Ama yazini okuduktan sonra bu rahatlamanin da pek mumkun olacagini sanmiyorum acikcasi. Oyle hale gelmis ki, adam sahada olumlu bir sey yapinca da duydugun rahatsizliktan gelip birseyler yazmak istiyorsun sanki, Ankara macindaki gol asistin asistiymis falan gibi (Lincoln ozur diliyor, bir daha olmayacakmis). Sonra adama yapilip bizim kabzimal hakemlerin vermedigi pozisyonlar ise (en sonunda tekme yedi, hani hic birini saymasan) Lincoln'un kabahati oluyor.

Sana Lincoln konusunda selamet dilerken, gecen gun yazdigim seriyi bir yeni eklemeyle tekrarlayayim:

Leverkusen - GS 5 -1 (Lincoln yok, GS maglup))
GS - Kasimpasa 0 - 1 (Lincoln'un sakatlik donus maci, GS maglup)
GS - FB 2 - 1 (Lincoln sahada, GS galip)
BJK - GS 1 - 0 (Lincoln yok, GS maglup)
GS - Kayseri 2 - 0 (Lincoln sahada, GS galip)
Ankara - GS 0 - 1 (Lincoln sahada, GS galip)

Tabii hepimiz bunun tesduf oldugunun cok iyi farkindayiz da, ben olsam sirf adamin ayagi ugurlu, tesadufen mac kazaniyoruz, ama olsun oynasin da uc puani alalim derdim.

Ali
Benim lafim Lincoln'u her mac sonrasi tribunlere cagiran zihniyete idi ama sen kendi ustune alinmissin :(

Bu adamin palavralarina kanmayip, sohretine aldanmayip, sadece saha da ne yaptigina bakarak hakkinda ne dusundugumu soylemem seni bu kadar rahatsiz ediyor demek - yani Lincoln'un latifeli laflarina, formasini opup taraftara atmasina, tribun tribun kosup vicik vicik tribun yalakaligi etmesine aldanan taraftardan hic rahatsizlik duymuyorsun da benim soylediklerimden rahatsiz oluyorsan - soylediklerimi kendi ustune alinmakta hic cekinme derim ve uyan daha iyisine layigiz biz diye de eklerim.

Neyse bir de Lincoln'un saha da varliginin haricinde takima yaptigi pozitif/negatif katkilari da bir listele de ben de ruh hastaligimdan kurtulayim - gerci sen adini da taktin Lincolnitis diye :wink:

Posted: Mon Mar 17, 2008 7:55 pm
by Ali Gursel
Ozan Ersoy wrote:Turk liginin zorlugu burada iste. Hakem hakem degil, futbolcular kasap. Mucadele ustun seviyede. Turkiye'de sizde biliyorsunuz hocalar daha kucukten nasil rakibin ayagina basilir, formasindan cekilir onu ogretiyorlar, sahada nasil pozisyon alinir, rakipten once topa nasil mudahale edilir, rakip nasil takip edilir onu ogretmeden once. Sahalar rezalet. Amerikada lise sahalari daha iyi. Oraya giden butun futbolcular buna ayak uydurmak zorunda. Hakemin eyyamini, rakibin faulunu degistiremezsiniz. Bu ligde en cok tekme yiyen oyunculardan biriydi Hagi. O fizigiyle 5 sene ilerlemis yasinda oynamasini bildi. Ayaginda daha cok top tutan Arda Lincoln'den fazla tekme yiyor. Dizini kopariyorlardi gecen sene.

Lincoln butun bunlarin degisecegini dusunuyorsa yaniliyor. Alex gibi kendini buna alistirmasi ve akilli oynamasi gerekiyor.

Ikincisi Lincoln'e yapilanlarin yarisi faul de degil. Normal omuz yuklenmeleri, topu gelip ayagindan aliyorlar. Kendini surekli yere birakiyor. Bunu yaptiniz mi, hakemlerin kafasinda Lincoln kendini yere atar gorusu yerlesiyor. Vermiyorlar ondan sonra faul falan. Yine birakti mi falan diye supheye dusuyorlar.

Ankara macini banttan izledim. Ayagina top geldiginde %50 ya topu kaptiracak ya yanlis pas atacak ya da faul olacak hissini veriyor bana. Takimin en zayif halkasi olmaya devam ediyor. Umitsiz miyim? Degilim. Delgado'daki gelisimi hepimiz gorduk. Cok daha kotuydu ilk geldiginde ama simdi mac kurtaran adam oldu. Lincoln'un ilk once kafayi sonra ayaklarini calistirmasi gerekiyor en kisa zamanda.

Ozan Ersoy
Ozan,

Yazdiklarina genel olarak katiliyorum, yine de bir iki noktaya ek yapmak isterim.

GS Hagi zamanindaki GS degil, degisen de sadece Lincoln degil. Hagi zamanindaki takim cok daha agresif ve kolayla sindirilmeyen bir takimdi. Hepimiz belli donemlerde spor yapmisiz burada, biliyoruzdur: ben Emre'nin, Okan'in, Fatih Akyel'in, Hakan Unsal'in ozellikle Bulent'in (hatta Hagi de bunun bir parcasiydi) oynadigi takimda birilerine girerken dikkat ederim, cunku etmezsem basima ne gelebilecegini bilirim. O zamanki GS sindirilemeyen, fiziksel, cok cirkeflesirsen elini ayagina verecek bir takimdi (buna Hagi ardindan gelen Sergen'li donem de dahil). Bu seneki takim maalesef oyle degil. Ben burada aylardir yazdim ama olmadi, GS Lincoln'e, Arda'ya yapilan kotu faullerden sonra, hatta Tum'un Hakan Balta'ya yaptigindan sonra iki tane rakibin elini ayagina verecekti bizimkiler, Bouzid mi, Ayhan mi, kim yaparsa, eger bu yapilsaydi bugun Lincoln'e ve Arda'ya yapilan fauller farkli olurdu. Ezcumle bugunlerde kimse ASY'e gelip GS'a dayak atmaktan cekinmiyor, Hagi'nin zamaninda bunu kimse yapamazdi, bu farki goz ardi etmemek lazim.

Ha aklimdayken, bu farktan bahsederken TD olarak kenarda duran Terim'i de unutmayalim, rakibi sindiren GS tablosunda cok onemli yeri vardi. Amerikalilarin intangible dedigi seylerden biri bu, ben rakip oyuncu olsam cizgi kenarinda Terim'i olan takima gaddarca faul yapmadan da dusunurum, hele hele ki Turk futbolcuysam. Kalli'nin cizgileri bellidir, Terim'inkileri dusunursun.

Alex gibi Lincol'un de buna alismasindan bahsetmissin Ozan ama hakemlerin Alex'e yaptigi muamele ile Lincoln'e yaptiklari cok farkli. Alex'e faul olmayan pozisyonlarda bile faul caliniyor bazen, Lincoln'e ise olanlar dahi calinmiyor (evet, olmadan dustugu bir suru pozisyon var ama bu olup da calinmayan bir suru faulu yok etmiyor).

Lincoln kafayi ve ayaklari calistirir mi bilmiyorum. Ben bu kadar tekme yedigim ve hakemlerin kasap oldugu yerde futbol oynamak konusunda ciddi cekincelerim olurdu, ozellikle de etrafimda fiziki oynayan, 2-3u "cirkef" denilebilecek, gerektiginde beni koruyan takim arkadaslarim yoksa.

Lincoln'un Alex'ten cok cok onemli bir farki var (neredeyse hepimizin unuttugu): Alex herhangi bir Avrupa liginde herhangi bir is yapmadan FB'ye geldi (Parma yanilmiyorsam oynadigi takim, Parma'dan Alex hatirlayan var mi?). Lincoln Bundesliga'nin onemli bir oyuncusu olarak Turkiye'ye geldi, Alex gibi kendini kimseye gosterme derdi yok. Buradan Katar'a gidecegini de sanmam, gider hakemlerin hakem, futbolcularin futbolcu oldugu bir yere oynar topunu. Biz ise benim gittikce inanamaya basladigim sekilde layik oldugumuz Carrusca ve benzerlerini izleriz yabanci diye. Ama Lincoln muhtemelen gidecektir bu sezon sonunda GS'dan.

Ali

Posted: Mon Mar 17, 2008 8:10 pm
by Ali Gursel
Sevgili Mert,

Benim kombinem var, o tribunlerde oturuyorum, Lincoln'u de her firsatta alkisliyorum, cok alinganlik yaptigimi sanmam, ne dersin? :wink: Ha, ayrica deli dana gibi kosan ama ayagina aldigi 20 topun 18ini rakibe kaptiran, bes metre oteye pas vermekten aciz oyunculara bel baglamaktansa GS'in basarisi icin (ya da cok iyi bir kanat oyuncusundan illa 10 numara yapmaya calismaktansa) Lincoln'e bel baglamak bana daha mantikli geliyor. Ama tahminimi yazdim, yakinda Baris Ozbek ya da Arda'yi 10 numara olarak izleyecegiz zevkle.

Senin Lincoln'un sahada ne yaptigina baktigini sanmiyorum. Bu insanlarin ayriliga dusebilecegi bir konudur, ama 1-0 biten bir macta bir oyuncu bir golun asist oncesi pasini epey becerikli bir sekilde verip, verdigi diger bir pas Karan tarafindan direge vuruluyorsa (Kayseri macinda da attigin iki golden once golu atan kisiden iki once topa ayagi degen GSli Lincoln ise, o degisler sana kiymetli gozukmese bile), senin takiminda da bu adam sahada yokken bir suru mac gol atmaya dahi yaklasamiyorsa, ben senin adamin sahada ne yaptigini yazdigini dusunemem.

Liseli arkadaslarinin Nermin'i sahiplenmeleri bana cok mantiksiz gelmiyor. Nermin'i begenmemen icin sinifinda erkek sayisi kadar kiz olacak, bunlarin hepsi cinsel olarak aktif olacak, sen de normal bir cinsellik yasayacaksin, o zaman Nermin diye olay olmaz tabii. Ama senin hormonlarin hayatinin tavanini yapmisken sinifinda kiz yoksa ya da bu kizlar toplum ve aileleri tarafindan hayatlarinda en onemli islevinin bacaklarinin arasina kafayi takmak oldugu, hayatta kiymetlerinin cinselligi yasamayarak arttigina inandirilmissa Nermin de deger olarak tavan yapar. Bir seyin daha iyisini falan haketmek normatif bir degerlendirmedir. Ama hormon azdiginda alternatiflerin sag/sol elin ya da Nermin olursa, kimse ama ben daha neler haediyorum demez, secimini yapar. Bunu neden yazdim, kadromuzda bir Ballack, bir Deco, hatta o tipleri birak bir Alex dahi olsa Lincoln'u begenmemeyi anlarim. Ama Nermin'den baska secenek yok Mertcigim, teoriyi birak, Nermin'e bak, yoksa Baris Ozbek, hatta zaman zaman Servet kurar oyununu.

Ben ayrica bu muhabbetleri Hakan konusunda da cok yasadim, ben kacirdigi, atamadigi, her firsati heba ettigi gunlerde bile Hakan'in sahada cok faydali oldugunu dusunuyorum, herkes o fikirde degil mesela. Bu fikir ayriligidir olur, ama ben senin Lincoln hakkinda yazdiklarinin bunun cok otesinde oldugunu dusunuyorum.

Hakan olayina benziyor cidden. Ankara macinda Nonda cok kotu bir gol kacirdi, bir GS forumunda ciddi ciddi suclusunun Hakan oldugunu yazdilar Nonda'nin golu kacirmasinin. Hakan'a yedek kalmasindan yapilan haksizliktan kendine guvenini kaybetmis, yani golu kacirmasinin sebebi Hakanmis.

Ruh hastasi falan gibi bir sey de yok yazimda. Ama bu adama verdigin tepkileri normal spor izlemenin disinda buluyorum, ruh hastasi demekle epey farkli bir sey bu. Lincoln ile ilgili ruh halin de yazilarindan belli oluyor, asistin asisti, Nermin vs. gibi ornekler de verdim.

Benim yazdiklarindan bir rahatsizlik duydugum da yok, sana ne dusundugumu yazmak istedim sadece. Lincoln sene sonu gider, neredeyse eminim. Beni uzen bir seyler var, FB Volkan'a biz Orkun'a, FB Alex'e, biz Lincoln'e ne yapiyoruz diye bakip uzuluyorum ama o da sporda normal, herkes her zaman iyi, rakibi kotu olmuyor, herkesin devri var. Ayrica sen farkli yazsaydin da bu durum degismeyecekti.

Ali

Posted: Mon Mar 17, 2008 8:53 pm
by Ozan Ersoy
Ali Gursel wrote: Ozan,

Yazdiklarina genel olarak katiliyorum, yine de bir iki noktaya ek yapmak isterim.
Ali yazinin hic bir tarafina katilmamissin :) Hagi'nin zamaninda kim vardi agresif? 3 tane bucur orta sahada. Bunlarin fizigi neydi ki curumlari ne olsun? Ilerde Arif Erdem Hakan Sukur yine orta sahada Tugay? GS'da hakemin ustune yuklenen, sahada kapisan ruh hastasi bir takim vardi orasi ayri. O hikaye Isvicre macina kadar gider ama Hagi'ye faul yapanin bacagini eline veren kim vardi? Yoktu boyle bir sey.

Alex Avrupa'da oynamamis olabilir ama 50 kusur kez milli formayi giymis bir adam ki Brezilya'da bu cok buyuk bir seref. Lincoln bir kere bile milli olmadi. Cok efektif cok akilli oynayan bir adam. FB'nin son senelerdeki cikisinda en buyuk pay onun. Ilk seyrettigim macta "FB adamini bulmus is bitmis" diye baslik atan da benim. Hala Alexmania devam ediyor. Ona yapilanlar veriliyor Lincoln'e yapilanlar verilmiyor bence yine fantazi. Alex bir kere ayaginda hic top tutmuyor. Rakip kaleden uzakta ise de asla yere falan atmiyor kendini. Tehlikeli bolgede serbest vuruslari iyi kullandigi icin bazen birakiyor kendini. Bunlarin bir kisminda da faul vermiyorlar Alex icin de, bazen de hakem yiyor.

Alex sakat sakat oynuyor yine de duran toptan golllerini attiriyor. Bizimki yuzunden MR makinasi bozulacak.

Bence zaten para tatli gelir Lincoln bir yere gitmez... GS'in onu gondermesi milyonlarca euro masraf olur. Kimse de ona GS'in verdigi parayi vermez. BUndan sonra Turkiye'yi ogrenmesi ve performansini yukseltmesi icin beklemekten baska care yok.

Ozan Ersoy

Posted: Mon Mar 17, 2008 9:13 pm
by Alpay Dedeoglu
Ali Gürsele katiliyorum. Ozellikle Bursaspor maclarindaki
direnc ve karsilik verme hem GS'ye mac kazandirdi, hemde takim olmasini sagladi. fatih Terim derken Mehmet Agari, Faruk Suren derken Mesut Yilmazi unutmayalim vede tabiiki Ulusoyu. Fakat Oguz Sarvanla, Hasan Doganla ve Kemal Dincerle
cok tehlikeli bir donemece girdik. Sirf bu acidan bile Canaydinin gitmesi cok hayirli, Adnan Polat cesaretini akilla birlestirirse bu donemi gecirir.
Sahada futbolcun cesaretle savasirken ,yoneticinde cesaret gosterecek. Ama tabii bu donem(Trükiyenin genel hali) daha ne kadar surer, bilemiyoruz. Benim korktugum su: Artik butun her yer ve kurumlar o kadar kontrol altindaki , futbolun her sonuca acik olmasina artik tolere edilemeyecek. Ne yazikki Galatasaray dik durusuyla, batili olmasiyla , batili olmasiyla, tabii ki seckinci vr aydin kimligiyle ,
mafyaya ve politikaya bulasmayip populerlikte uzak kalmasiyla su anki mevcut ülke yonetimi icin en rahat feda edilebilecek adaydir. Evet inanclara en cok saygi gosteren kurum olma onemide artik onemli degildir cunku artik mazlum degil, hukmeden guc olunmustur. Taban hala Gul Baba kimliginden oturu GS'ye sever, ama baslar artik tabandan uzaklasip global guc oyununda dikte etmeyi o kadar cok sevmislerdirki..
Ongorum stada ragmen GS acisindan acili ve hakki yenecek bir doneme girelecek olmasidir. Tabii bu donemde GS'nin sirketleri birlesmis ve borcu makul olmus bir duzeyde olmasi lazim. Alt yapi ve scouting hem uluslarasi bir duzeye cikmali, hemde verimli bir hale gelmedi. Cekic ile orsun arasinda kalacak GS ;ya kirilacak, yada celiklesecek.


Gelelim Lincoln konusuna. Unutulan nokta bu gevsek adamin Almanyada
hem kendini kanitlamak , hemde duruma uymak icin cok calismasi ve fit olmasi gerekiyor. Yani bu adami disiplin altinda tutmak gerekiyor. O kadar cuvalla paraya adami alip, o kadar yuceltirsen, vede biraz onu adam etmeye calisan Kalliyi iceriden (Ah Hakan Sukur Ah) disaridan darbe vurursan, bu adam boyle yatar gecelerin adami olur, bir oynar bir oynamaz. Hagi ile karistirmayin cunku Haginin ic disiplini, kollektiflik bilinci (takim olma) ve kazanma durtusu vardi. Belki daha yetenekli ama bu adamda bu yok. Zevk icin, kendi egosu icin oynuyor , musait oldumu civitiyor.
Yeteneklerinden suphemiz yok fakat hala fizik olarak surunuyor, bunu kendide bildigi icin faullerden oynamadigi intibai yaratmaya calisiyorki hem kendini hemde seyirciyi kandiriyor, o yarattikca rakipler belledi , onu istismar ediyor, hakemlerde dusup kalktigi icin faul vermiyor. Boyle sacma bir dongu oldu . Fiziken kendine baksa birazda mucadeleci olsa bu ligi hallac pamugu gibi atar. Birde tabii bir oyuncuya 20-25 milyon dolar sayiyorsan yaninada bir iki hemserisini koyacaksin. Yalniz hissetmeyecek, muhabbeti disarida aramayacak, takim icindede huzurlu olacak Bouzid ve Carusca yerine hemen eski Brezilyali takim arkadaslarindan bir iki adami getireceksin. Hagi , Popescu ve Filipescu ile, Alex bir dolu Brezilyaliyla uyumlu oldu.

Bu saatten sonra ne olur? Hazir piyasasi varken ve de Bayern firtinasina karsi digerleri care ararken 3-5 eksigine Almanyaya yollayayacaksin, yada para sacan Rus takimlarina.
Yapamiyorsan disiplinli teknik direktorune yetki vereceksin, hatta gerekirse aba altindan sopa gostereceksin (gercek anlamda) vede en az 1 tane iyi arkadasini transfer edeceksin. Galatasaray kulubunun bu Brezilya ve Afrika kulturunden gelenleri idare edememesi ise boyle cok kulturlu ve batili bir camia icin buyuk ayip ve eksiklik. Mustafa Turgun kardesim bu lafimda sana eger okuyorsan bu satirlari. Boyle bir seyi biliyorsanda almayacaksin oradan adam. Baptista, Capone ve Song disinda basarili ornek cok az.

Posted: Mon Mar 17, 2008 9:19 pm
by Mert Tokman
Ali Gursel wrote:Benim kombinem var, o tribunlerde oturuyorum, Lincoln'u de her firsatta alkisliyorum, cok alinganlik yaptigimi sanmam, ne dersin? :wink: Ha, ayrica deli dana gibi kosan ama ayagina aldigi 20 topun 18ini rakibe kaptiran, bes metre oteye pas vermekten aciz oyunculara bel baglamaktansa GS'in basarisi icin (ya da cok iyi bir kanat oyuncusundan illa 10 numara yapmaya calismaktansa) Lincoln'e bel baglamak bana daha mantikli geliyor. Ama tahminimi yazdim, yakinda Baris Ozbek ya da Arda'yi 10 numara olarak izleyecegiz zevkle.
Dusuncelerimiz de hem benzerlikler hem de ayriliklar var Ali... mesela ben yakin da Arda'yi zevkle 10 numara da seyredecegimizi tahmin degil umit ediyorum. Deli dana gibi kosan Servet ve Topal'i ise elim kopana kadar alkisliyorum - yetenekleri kisitli olmasina ragmen sahaya herseylerini koyduklari icin onlari cok seviyorum.

Ali Gursel wrote: Senin Lincoln'un sahada ne yaptigina baktigini sanmiyorum. Bu insanlarin ayriliga dusebilecegi bir konudur, ama 1-0 biten bir macta bir oyuncu bir golun asist oncesi pasini epey becerikli bir sekilde verip, verdigi diger bir pas Karan tarafindan direge vuruluyorsa (Kayseri macinda da attigin iki golden once golu atan kisiden iki once topa ayagi degen GSli Lincoln ise, o degisler sana kiymetli gozukmese bile), senin takiminda da bu adam sahada yokken bir suru mac gol atmaya dahi yaklasamiyorsa, ben senin adamin sahada ne yaptigini yazdigini dusunemem.
Burada mantiklar ayni ama dusunceler tam birbirinin tersi. Sen benim nefrettem gozumun koreldigini dusunurken ben de senin hayranliktan olmayan seyleri gordugunu dusunuyorum. Bu adamin ismi ve sohreti sen gibilerin gozune perde olmus, adam saha da ne yapsa vay be oluyor - yapmasa dahi. Ama benim kanitim var --- http://www.youtube.com/watch?v=ASH9mDqQUzM Macin 9 dakikalik ozeti burada. Lincoln'un paslasmalardan evvel ki rakibe yaptigi faulu ve buna ragmen topu kaptirmasini gormezsin, orada Arda ve Baris'in topu sokup aldigini gormezsin, ama siradan her futbolcunun verebilecegi bir tek pas orada Lincoln adina vay be olur. Daha da otesi Karan'in direkten donen topunda Lincoln'un aslinda calim atmak isterken topu rakibe carptirdigini ve topun Karan'in onune dustugunu degil Lincoln'un bunu dahice hesaplayip topu rakibe carptirarak onu aslinda pas olarak Umit'e aktardigini gorursun (Youtube videosunda dk. 4.54) --- ustune ustluk Lincoln'un ceza sahasi icinde kose de kendini yere atmasinin sari kart gerektirdigini soze bile getirmezsin. Buradan bakinca kimin saha da neye baktigi daha iyi anlasiliyor Ali. Ne o tribunlere attigi formalardan birini kaptin e-bay'de fiyat dusmesin diye mi bu kadar perdeleme :D

Ali Gursel wrote:Liseli arkadaslarinin Nermin'i sahiplenmeleri bana cok mantiksiz gelmiyor. Nermin'i begenmemen icin sinifinda erkek sayisi kadar kiz olacak, bunlarin hepsi cinsel olarak aktif olacak, sen de normal bir cinsellik yasayacaksin, o zaman Nermin diye olay olmaz tabii. Ama senin hormonlarin hayatinin tavanini yapmisken sinifinda kiz yoksa ya da bu kizlar toplum ve aileleri tarafindan hayatlarinda en onemli islevinin bacaklarinin arasina kafayi takmak oldugu, hayatta kiymetlerinin cinselligi yasamayarak arttigina inandirilmissa Nermin de deger olarak tavan yapar. Bir seyin daha iyisini falan haketmek normatif bir degerlendirmedir. Ama hormon azdiginda alternatiflerin sag/sol elin ya da Nermin olursa, kimse ama ben daha neler haediyorum demez, secimini yapar. Bunu neden yazdim, kadromuzda bir Ballack, bir Deco, hatta o tipleri birak bir Alex dahi olsa Lincoln'u begenmemeyi anlarim. Ama Nermin'den baska secenek yok Mertcigim, teoriyi birak, Nermin'e bak, yoksa Baris Ozbek, hatta zaman zaman Servet kurar oyununu.
Bu olmamis cunku ben Nermin'i sahiplenen olarak birbirini bicaklayan yigidolari gosterdim - sinif arkadaslarimi degil. Siniftakilerin hicbiri Nermin'e asik olup ugruna adam kavga etmezdi - her ne kadar hormonlari tavan da yapmis olsa. Nermin'i sahiplenmenin hormonlarla ilgisi yok - kendine guven duymamayla ve eziklikle alakasi var. Ezilmis bazi gencler nasil Nermin'in onlara yigidim beni en iyi sen beceriyorsun demesi ile bir guven kazaniyorsa, Alex altinda ezilmis GS taraftari da Lincoln gibi sanli sohretli bir adam gelince ona ve onun palavralarina siki siki sarildi - benim de bir Alex'im oldu diye ama ben saha da ki performansa baktigimda birak Alex'i Ilic kadar olamadigini goruyorum ki forum da Ilic'in adini ortaya atan da ben degilim. Lincoln oyle acinacak bir halde ki yerinde Baris oynasa hic olmazsa zarari daha az olur diye dusunuyorum.
Ali Gursel wrote:Ben ayrica bu muhabbetleri Hakan konusunda da cok yasadim, ben kacirdigi, atamadigi, her firsati heba ettigi gunlerde bile Hakan'in sahada cok faydali oldugunu dusunuyorum, herkes o fikirde degil mesela. Bu fikir ayriligidir olur, ama ben senin Lincoln hakkinda yazdiklarinin bunun cok otesinde oldugunu dusunuyorum.

Hakan olayina benziyor cidden. Ankara macinda Nonda cok kotu bir gol kacirdi, bir GS forumunda ciddi ciddi suclusunun Hakan oldugunu yazdilar Nonda'nin golu kacirmasinin. Hakan'a yedek kalmasindan yapilan haksizliktan kendine guvenini kaybetmis, yani golu kacirmasinin sebebi Hakanmis.
Diyorum ya mantik olarak cok farkli degiliz aslinda ve Hakan konusunda sana katilmakla beraber bir ayricaligi oldugunu dusunuyorum. Hakan'dan nefret eden ve yaptigi kotu isleri cimbizla cekip buyuten bir grup oldugunu biliyorum. Hakan'i bana gore Lincoln'den farkli kilan Hakan'in GS'da ki gecmisi - rakamlar gercegi soyluyor zaten, Hakan GS ve milli takimin gelmis gecmis en cok gol atan adami - yani gorevini fazlasiyla yapmis ama mikro olaylara bakip pozisyonlari cimbiz ile cekersem onun da performansinin dusuk oldugu ve elestirilmesi gereken zamanlar oldugu soylenebilir. Lincoln'un bir GS gecmisi yok o yuzden de ben de kotu performans gosterdigi zaman onu affedebilcek bir kredisi yok.
Ali Gursel wrote:Ruh hastasi falan gibi bir sey de yok yazimda. Ama bu adama verdigin tepkileri normal spor izlemenin disinda buluyorum, ruh hastasi demekle epey farkli bir sey bu. Lincoln ile ilgili ruh halin de yazilarindan belli oluyor, asistin asisti, Nermin vs. gibi ornekler de verdim.
Genel ruh halimden Lincoln'le ilgili ruh halime cevirince oldu simdi --- tabii ki dusuncelerim Cassio ile ilgili ruh halimi yansitacak - bundan daha dogal birsey olabilirmi? Aksi taktirde yapmacik olurum...
Ali Gursel wrote:Benim yazdiklarindan bir rahatsizlik duydugum da yok, sana ne dusundugumu yazmak istedim sadece. Lincoln sene sonu gider, neredeyse eminim. Beni uzen bir seyler var, FB Volkan'a biz Orkun'a, FB Alex'e, biz Lincoln'e ne yapiyoruz diye bakip uzuluyorum ama o da sporda normal, herkes her zaman iyi, rakibi kotu olmuyor, herkesin devri var. Ayrica sen farkli yazsaydin da bu durum degismeyecekti.
Yazindan ben rahatsiz oldugunu cikardim Ali - neyse... FB'liler performansi yukselene kadar Volkan'a az laf etmediler... Alex ile Lincoln'u de karsilastirmak sadece takimlarina yaptiklari katki acisindan abes oluyor.

Posted: Mon Mar 17, 2008 9:31 pm
by Ozgur Huseyinoglu
Su an cok zamanim yok, daldan-dala, birkac ekleme/duzeltme yapmis olayim...

Mert hocam da benim oyle yazmamdan alinti yapmisti ama, "assist'in assist'i" lafini ben etmistim Ankaraspor macindaki katkisini ozetlerken Lincoln'un. Mert'in de takildigi nokta olan, o mac icin mesela, Umit Karan, Mehmet Topal, Aykut dururken, Lincoln diye ortaligina inlemesine killanmamdan demistim o turlu. Hakemin omuz-omuza mucadeleleri devam ettirdigini kac pozisyon olmasina ragmen suzemeyip, mac sonunda hala daha kendisini birakiyor olmasina (birakmak zorunda kalmasina?) kizginligim da eklenmisti. Evet, taraftarin sahaya varini yogunu doken oyunculardansa, su halinde onu el ustunde tutmasina, o hakki yenen oyuncularimiz adina icerliyorum ama, daha silip atmaya, Kol saati/Nermin yakistirmalari yapilmasina da hazir degilim. Denildigi gibi, Alman liginde onca yil, ust sinif takimlarda oynayabilmis oyuncuda potansiyel vardir, ve bu potansiyeli, takimin su anki karakteriyle harmanlayabilsek, tadindan yenmez hale gelebilir :) dusuncem/umudum devam etmekte...

Dusmeleri konusu da, klasik "yalanci coban" hikayesine dondu gercekten. Hepimizin kendi takimimizdan nerdeyse ifrit oldugu bir Bordo maci 2. yarisi vardi hatirlarsiniz, bizimkiler rakibin ruzgarindan kendini yere birakiyordu sanki. Hakem de killanmis, birseycikler calmamisti lehimize. Ne yapip edip, cok bariz olmayan posizyonlarda ayakta kalmaya calismasi lazim, aleyhinde onyargi olusmamasi icin. Yoksa, butun suruyu kurt kirip gecirecek...

Bizim forumun da "Hakan-sever"leri :?: coktur ama, Nonda'nin golunu kacirmasini bile ona baglayacak kadar "Hakanitis" olanimiz yok sanki. Ya da bilmiyorum, belki yazmaya ara vermis filandir?! :D Pozisyon oldugunda yazmistim, sonra Maraton'da da aynisinin tipkisini yakalamislar/soylediler. Umit topu asirdiginda 27 santim ile mi ne, ofsayttaymis, ve olup olmadigindan emin olamayinca suphe yasayip o kotu vurusu yapmis olmus. Ben memnunum sahsen kacirdigina, diger rakiplerin lehine, ayyuka cikan haksiz kararlar olmadikca, benim takimim ofsayttan gol atmasin, istemem...

Posted: Mon Mar 17, 2008 11:11 pm
by Ismail Gezer
Değişik kaynaklardan teyit ettiremedik henüz ama Lincoln hocasının yanına gidiyor galiba. Alamanyaya :D

Posted: Mon Mar 17, 2008 11:15 pm
by Ali Gursel
Ben daldan dala doneyim:

Ozan, agresiflik boyla olmuyor, ben Emre ve Okan'i son derece agresif bulurum, Hagi de cok uzun degildi ama o da agresifti. Futbolda rakibe guzel bir tekme atip iki ay sakat birakmak icin uzun boy mu gerekiyor? Hos, hadi bucurleri attin, Bulent, su sirada takimda ama oynamayan Hasan Sas, Akyel falan gibi bir suru hircin adam vardi bizim takimda. Neredeyse, Topal, Baris, Song, Lincoln ile Emre, Okan, Bulent, Hagi ayni agresiflikte diyeceksin, ki ciddi yazdigini zannetmem o zaman.

Hem sen hem de Mert birseyleri karistirmisiniz: Alex'in bugunku halinden bahsetmiyorum ki ben, su anda Turkiye'de acik ara en iyi oyuncu, tartismasi dahi olmaz. Ama benim hafizam da var, geldiginde soylenenleri, kac kere SS'da yuhalandigini da hatirliyorum. Alex Turkiye'ye bu sene gelmedi ki, geldi ve zor zamanlar da gecirdi, ama sonucta sahip cikildi, sebat edildi, adam da oyunculugunu gosterdi. Milli olmasi tabii ki onemli, zaten oyunculugunu konusmaya gerek yok (hos Ortega da cok milli olmus Arjantin'de, Maradona'nin veliahti idi, ne oldu?), ama yine anlatmak istedigim noktaya doneyim, Lincoln Turkiye'ye Alex'te olmayan bir seyle geldi (lutfen geldigi yillari karsilastirin yani ikisinin bugununu degil): Avrupa'nin buyuk liglerinden birinde uzun yillar basarili olarak. Lincoln hakkinda ne dersek diyelim negatif adamin Bundesliga kariyeri ortada, yarim sezon, bir sezon da degil.

Mertcigim, Baris ve Servet'i alkislamak bir seydir, bu adamlarin gol pasi vermesini istemek baska bir sey. Birinciyi ben de yapiyorum ama ikinciyi istemem (yani bu konuda onlara kalmamizi istemem anlaminda, yoksa versinler her mac 5 gol pasi tabii).

Baris oynasa Lincoln yerine daha iyi olur diye dusunmek iyi hos fakat skorlar israrla aksini gosteriyor Mert, ben bir Baris seyrettim GS- Austria Wien macinda izledin mi bilmiyorum (wallahi kirk gun kirk gece mac olurdu biz birak gol atmayi, pozisyona giremezdik 40 gun sonunda, ortada iddiasi kalmamis, ikinci sinif orta Avrupa takimiyla oynuyoruz, kazanip UEFA'da tur atlamak icin, bana ne simdi Baris'in ne kadar kostugundan, maraton yarisi degil ki bu, gol atarak mac kazaniliyor, Lincoln'u tekerlekli sandalye ile sahaya cikarsan daha faydali olurdu). Futbol sirf kosmakla olmuyor iste, sen begen begenme, bu adamin defansa yanlislikla verdigi top donup gol oluyor, asistin asisti oluyor, ama birseyler oluyor iste.

GS seyircisi Alex'im oldu diye sevinmez, zira Hagi'sini aramaktadir. Lincoln'den umitli olmasi normaldir, zira Lincolnsuz takimin kisir, pozisyona dahi yaklasamayan, tek bilincli gol sansi Arda'nin kanat akinlarina kalmis halini gorup durumun vahametini farkeder cunku. Lincoln Hagi olmaz ama iyi bir 10 numara olabilir, giderse ise kimsen yok, bu adamin yarisini alabilecek bir seyin de yok.

Arda konusunda ise bilemiyorum hala. Memlekette kanat adami zor bulunuyor, cocuk solda gercekten guzel oynuyor, bu adami 10 numara yapmak neden illa?

Cidden bir rahatsizligim yok, hatta gulumsedim epey yazini okurken. Sevgili Ozgur, Nonda'nin kacan golunu burada degil, bir GS forumunda diyerek ozellikle buradan ayirdim.

Mert'in ortaligin Lincoln diye inlemesine killanmasi bir bakis. Ama icimizde Servet'in "afferin ulan, inletin de biraz su herif aska gelsin" demedigini bilen var mi? Bu kadar mi egolari narin adamlar bunlar, gercekten neden Lincoln diye bagirdilar da Servet demediler mi diyorlar, siz isinizde boyle misiniz? Ortada cok killanilacak birsey yok, isteneni veremeyen, umitlerle gelen, pahali bir yatirim var ortada, biraz inleteyim de adam belki o istedigimiz haline gelir diyordur seyirci. Ha, bir de seyirci sunu kacirmaz, adam sahadayken kazaniyoruz, degilken pek kazanamiyoruz. Bir de bu henuz oynamayan hali.

Nermin'e sahip cikan her kimse, affet, ama mesaj ayni: normal isleyen toplumda insanlar Nermin'e ne gider, ne gazina gelir vs. GS su anda kadro olarak normal isleyen toplum durumunda degil, Nermin revacta. Ben Fuar kolonyasi reklamiyla gunler geceler geciren, Erkekce reklamlari ve Ahu Tugba'li ilk sayisi ciktiginda kendinden gecen neslin adamiyim evelallah. :lol:

Ali