Bu soru kafami kurcaliyor son 1 aydir. Forumu takip ediyorum, yazlari okuyorum. Icten pazarlikli gazeteleri okuyorum. Futbolcularin Teknik adamlarin sozlerini dinliyorum.
Acaba biz neden futboldan anlamiyoruz.
Acaba neden bu kadar nufus, bu kadar popularite; Hollanda, Yunanistan, Romanya, Portekiz gibi ulkelere relatif bu kadar para oldugu halde, neden bu isi basaramiyoruz.
Toplamda neden sadece 2 avrupa kupamiz var. Neden bir Kaka yi Messiyi birakin. Bir Robben, bir Hagi, bir Puskas, bir Lakatus, bir Schifo muz yok.
Bu dusuncelerin sonunda suna karar kildim. Bizim Schifo muzda var, Puskasi'mizda. Bizim TAKIM'imiz yok.
Cunku TAKIM kavrami DNA mizda yok. 11 tane turke karsidan karsiya bir su bardagini gecirin desen bile sorun cikacakken, bu 11 kisiden beraber futbol oynamasini beklemek hayalcilik. Tek tek cok tatli insanlariz ama, birlikte hep batiyoruz birbirimize. Birimiz o su bardagini mucezevi bir sekilde suyu dokmeden karsiya atip, digerleride "birak zaten atamaz" deyip, atmasina izin verirse, ancak o zaman o su bardaygi karsiya gecer. Yoksa "ben yapayim benim olsun" veya " benim olmazsa kimsenin olmasin" lardan o bardagin ve suyun karsiya gecmesi imkansiz olur.
Bu yuzden ne oynayabiliyoruz futbolu, ne anlayabiliyoruz, nede cocuklara anlatabiliyoruz.
Buna birde kalbini akilindan bazen kotu bazende iyi yonde aklindan ayiramamayi eklediginde zaten futbol konusulamaz bir hal aliyorr. Sonra Sabriye laf ediyoruz. Neden kendini kontrol edemiyor diye. Bu forumda kac tane Sabri var hic dusunuyormuyuz.
Hepimizin bir egosu, takildigi bir yer var. Bilerek ve isteyerek ona gore dusunuyor ve yorum yapiyoruz. Cunku biz buyuz, Biz furboldan ve Takimdan anlamiyoruz. Cunku tribunde maci izlemeden kufreden taraftarla biz ayniyiz. Galatasaray veya futbol degil konustugumuz. Konustugumuz sen ve ben den disarai cikamiyor. Hic futbol olmadi ve olmiyacak konu. Cunku biz futbol konusmak istemiyoruz. Iste bu yuzden biz futbolda basarili degiiz ve anlamiyoruz.
Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Moderator: Staff
-
- Posts: 1606
- Joined: Wed Jan 30, 2008 8:30 pm
- Location: Atlanta USA
Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Kar yagdi yaktigim ateslere
Icimdeki korku bir isyan
Beni anlaticak kadar, yanliz degil sokaklar
yorgun degil yagmurlar
Murat Cekem
Icimdeki korku bir isyan
Beni anlaticak kadar, yanliz degil sokaklar
yorgun degil yagmurlar
Murat Cekem
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Özgür Hocam çok derin sulara gidebilecek bir konu.Genel olarak Türklerde "takım" olabilme sorunu aşikar olduğundan,sadece halter,güreş,boks gibi bireysel sporlarda başarılı olabiliyoruz,(artık bunlarda da pek sık başarılı olduğumuz söylenemez).
Bu millet nasıl bir araya gelip kurtuluş savaşını kotarmış onu da anlamak mümkün değil.Futbol genelinde,2 ana kaideyi başaramayan bir millet,yumurta kapıya sıkışınca her türlü özveriyi ve zeka unsurunu devreye sokup dünyaya meydan okuyabiliyor ama işte bu bilinç hayatın her anına ve her yanına yayılmış değil ve benim bu konuda pek umudum yok.
Her hafta halısahada en az 1 maç yapan biriyim ve sabit bir kadro ile oynamıyorum,sürekli insanlar gelip gidiyor,başka başka sosyal çevreden birçok futbol delisi görüyorum.Bu adamlar belli bir eğitim ve maddi seviyenin üzerinde olan,toplumda "düzgün" olarak kabul edilen kişiler grubuna girerler.Adam sabah futbol haberi okur,öğlen arkadaşlarıyla futbol konuşur,akşam maç yapar,izler veya playstation'da futbol oyunu oynar.Damarlarına futbol işlemiştir bu kişilerin.
Gel gör ki,futbolun temeli olan doğru zamanda pas vermeyi beceremez,gider orta sahadan şut çeker,üst üste,defalarca...Yanında koşarsın,2 ye 1 yakalamışsındır,yine şut çeker,görmedim der,bilirsiniz bu tipleri.Oyun zekası,takım oyunu gibi kavramlar bu profildeki bir adam için bile fazla geliyorsa,gidip sokaktaki adamdan da futboldan anlamasını beklemeyeceksin,yoksa hayal kırıklığına uğrarsın.
Ego tatmini için oyun oynamak,izlemek, takım ve taraftar olmayı sallamama alışkanlığıdır bence futboldan anlamamanın altında yatan.Genel olarak spor kültürü ile alakalı bir durum.
Ama ülkemizde futbol asla bir spor değildir,başka birşeydir,hayatta hiçbirşey başaramamış,uğraşmamış,hayattan zevk almayı beceremeyen,sevgisiz,saygısız birçok kişinin kendini desarj ve ifade etme biçimidir.İşin spor kısmı şekil şemal ile sınırlı kalır,saha içinde de tribünde de spor'un yanından geçen adam sayısı azdır.
Tribüne gelip maç oynanırken arkasını sahaya dönen,takımın yıldız oyuncusuna sert bir faul yapıldığında,takımı atağa kalktığında bile hala şarkı söyleyen bir toplumdan bahsediyoruz.Zaten bu tip adamlar değilmidir maça "deşarZ" olmaya gittiğini söyleyen,futbol,spor falan hikaye.Bu adam gelir tribünde senin önüne oturur sen efendi gibi maçını izleyecekken ayağa kalkıp yanındaki 3 kişiyle anırmaya başlar "ayağa kalkmayan fenerli olsun" diye.Neden? Futbol ayakta izlenip,90 dk şarkılar söylenerek izlenen bir oyundur çünkü... Kafa bu...
Bu adama futbolun içindeki satrançtan,baleden,güreşten,nişancılıktan,atletizmden hatta aktörlükten falan bahset,nasıl bir sporlar üstü bir spor olduğunu ve gerçekten de stadda oturularak bir tiyatro-sinema gibi izlenilebileceğini falan anlat öyle mal gibi bakar,itiraz eder, İngilizler'in bu şekilde maç izlemesine laf eder ama Man U.,Arsenal ve hatta Premier Lig hayranıdır,tiyatroya gitmez,en sevdiği film de "Recep İvedik" tir...
Neyse fazla uzatmıyım,bence durum bundan ibaret.
Bu millet nasıl bir araya gelip kurtuluş savaşını kotarmış onu da anlamak mümkün değil.Futbol genelinde,2 ana kaideyi başaramayan bir millet,yumurta kapıya sıkışınca her türlü özveriyi ve zeka unsurunu devreye sokup dünyaya meydan okuyabiliyor ama işte bu bilinç hayatın her anına ve her yanına yayılmış değil ve benim bu konuda pek umudum yok.
Her hafta halısahada en az 1 maç yapan biriyim ve sabit bir kadro ile oynamıyorum,sürekli insanlar gelip gidiyor,başka başka sosyal çevreden birçok futbol delisi görüyorum.Bu adamlar belli bir eğitim ve maddi seviyenin üzerinde olan,toplumda "düzgün" olarak kabul edilen kişiler grubuna girerler.Adam sabah futbol haberi okur,öğlen arkadaşlarıyla futbol konuşur,akşam maç yapar,izler veya playstation'da futbol oyunu oynar.Damarlarına futbol işlemiştir bu kişilerin.
Gel gör ki,futbolun temeli olan doğru zamanda pas vermeyi beceremez,gider orta sahadan şut çeker,üst üste,defalarca...Yanında koşarsın,2 ye 1 yakalamışsındır,yine şut çeker,görmedim der,bilirsiniz bu tipleri.Oyun zekası,takım oyunu gibi kavramlar bu profildeki bir adam için bile fazla geliyorsa,gidip sokaktaki adamdan da futboldan anlamasını beklemeyeceksin,yoksa hayal kırıklığına uğrarsın.
Ego tatmini için oyun oynamak,izlemek, takım ve taraftar olmayı sallamama alışkanlığıdır bence futboldan anlamamanın altında yatan.Genel olarak spor kültürü ile alakalı bir durum.
Ama ülkemizde futbol asla bir spor değildir,başka birşeydir,hayatta hiçbirşey başaramamış,uğraşmamış,hayattan zevk almayı beceremeyen,sevgisiz,saygısız birçok kişinin kendini desarj ve ifade etme biçimidir.İşin spor kısmı şekil şemal ile sınırlı kalır,saha içinde de tribünde de spor'un yanından geçen adam sayısı azdır.
Tribüne gelip maç oynanırken arkasını sahaya dönen,takımın yıldız oyuncusuna sert bir faul yapıldığında,takımı atağa kalktığında bile hala şarkı söyleyen bir toplumdan bahsediyoruz.Zaten bu tip adamlar değilmidir maça "deşarZ" olmaya gittiğini söyleyen,futbol,spor falan hikaye.Bu adam gelir tribünde senin önüne oturur sen efendi gibi maçını izleyecekken ayağa kalkıp yanındaki 3 kişiyle anırmaya başlar "ayağa kalkmayan fenerli olsun" diye.Neden? Futbol ayakta izlenip,90 dk şarkılar söylenerek izlenen bir oyundur çünkü... Kafa bu...
Bu adama futbolun içindeki satrançtan,baleden,güreşten,nişancılıktan,atletizmden hatta aktörlükten falan bahset,nasıl bir sporlar üstü bir spor olduğunu ve gerçekten de stadda oturularak bir tiyatro-sinema gibi izlenilebileceğini falan anlat öyle mal gibi bakar,itiraz eder, İngilizler'in bu şekilde maç izlemesine laf eder ama Man U.,Arsenal ve hatta Premier Lig hayranıdır,tiyatroya gitmez,en sevdiği film de "Recep İvedik" tir...
Neyse fazla uzatmıyım,bence durum bundan ibaret.
-
- Posts: 119
- Joined: Thu Feb 19, 2009 1:44 am
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Özellikle son paragrafıyla harika ifade etmişsin benim de düşündüklerimi. Benim de kafamı meşgul eden bu konuyu açtığınız için de ellerinize sağlık.Can Ergun wrote:......
... Ama ülkemizde futbol asla bir spor değildir,başka birşeydir,hayatta hiçbirşey başaramamış,uğraşmamış,hayattan zevk almayı beceremeyen,sevgisiz,saygısız birçok kişinin kendini desarj ve ifade etme biçimidir.İşin spor kısmı şekil şemal ile sınırlı kalır,saha içinde de tribünde de spor'un yanından geçen adam sayısı azdır.
Tribüne gelip maç oynanırken arkasını sahaya dönen,takımın yıldız oyuncusuna sert bir faul yapıldığında,takımı atağa kalktığında bile hala şarkı söyleyen bir toplumdan bahsediyoruz.Zaten bu tip adamlar değilmidir maça "deşarZ" olmaya gittiğini söyleyen,futbol,spor falan hikaye.Bu adam gelir tribünde senin önüne oturur sen efendi gibi maçını izleyecekken ayağa kalkıp yanındaki 3 kişiyle anırmaya başlar "ayağa kalkmayan fenerli olsun" diye.Neden? Futbol ayakta izlenip,90 dk şarkılar söylenerek izlenen bir oyundur çünkü... Kafa bu...
Bu adama futbolun içindeki satrançtan,baleden,güreşten,nişancılıktan,atletizmden hatta aktörlükten falan bahset,nasıl bir sporlar üstü bir spor olduğunu ve gerçekten de stadda oturularak bir tiyatro-sinema gibi izlenilebileceğini falan anlat öyle mal gibi bakar,itiraz eder, İngilizler'in bu şekilde maç izlemesine laf eder ama Man U.,Arsenal ve hatta Premier Lig hayranıdır,tiyatroya gitmez,en sevdiği film de "Recep İvedik" tir...
Neyse fazla uzatmıyım,bence durum bundan ibaret.
Aslında uzun uzadıya gidebilecek bir konu ve bence temelde futbolla direk olarak bağlantısı olmayan nedenlerden kaynaklanıyor. Ayrıca sadece yeşil sahada değil, yönetimde, günlük yaşamda ve her türlü uygulamada varolan bir durum.
Türk milletinin genel olarak takım başarısından çok bireysel olarak başarılı olabilmesinin nedeni bence daha çok 1-(güncel olarak) planlamadan çok survivalist yaşamın (günü kurtarma) 2- tarihsel olarak da 'padişahım çok yaşa' mantalitesinin egemen olması.
1. madde ile ilgili örnekleri toplum bazında herhalde herkes çeşitlendirebilecektir. aklıma gelen ilk örnek politikacıların 'şehir planlamasına gideceğiz', 'daha yaşanabilir bir toplum yaratacağız' söylemlerine rağmen seçildikleri dönem boyunca göz önündeki büyük şehirler dışında hiçbir yere yatırım yapmaması, bu nedenle İstanbul veya diğer şehirlere göç eden vatandaşların yaptığı kaçak yapılar konusunda her seçim öncesi adayların 'gecekonduların hepsine tapu vereceğiz' vaatleri vermesi. kim hayatını öyle yada böyle devam ettirmeye çalışan vatandaşa kızabilir ki (siyasi hayatını kurtarmaya çalışan politikacılar dışında)... bu mantık ile batılan tezek çukuru da sürekli genişler ve sonunda aslında dünyanın sayılı 3-4 güzel ülkesinden biri olan Türkiye yerine bir ahırda yaşamaya başlarız... Sonra da kendisine doğanın sunduğu her türlü imkansızlığa rağmen toplum olmayı ve bundan dolayı ekonomik ve sosyal gelişimini başarmış kuzey Avrupa ülkelerine öykünürüz...
2. madde ise özellikle öğretmen-öğrenci ilişkilerinden başlayan bir süreçte işçi-işveren ikilisine kadar her noktada ast-üst ilişkilsinde gözlenebilir. 'Büyüklerini saymak' konseptini tecrübeye saygı göstermekten çok, yaşça ve katman olarak kendisinden üstte yer alan bir kişinin ağzının içine bakıp onun kölesi olmak ve toplum içindeki kendi yetilerini kullanmamak, dolayısıyla bir nevi kast sistemini kabul etmek ve üstünün yalakası olmak olarak uygulayan bir mantalite nedeniyle, genel olarak bir karakter belirleyememek, ve insanın bireysel olarak kendini geliştirememesi. Bireysel olarak kafasını geliştiremeyen, ufkunu açamayan, liderin kölesi olan bir zat, kendi yetilerini toplum içinde pozitif olarak kullanamaz, ve sistematik bir toplumun kendisine pozitif olarak geri dönecek sonuçlar üreteceğini çözemez. Sistemin çarklardan oluştuğu ve kendisinin de bu dişlilerden sadece biri olduğu, ve çark işlediği sürece kendisinin daha çok parlayacağını farkedemez. Futbolda bunun en iyi örneğini ise Fatih Terim'in 'takım içinde üstten gelebilecek azar korkusu' üzerine yarattığı futbol disiplini olarak görebiliriz. Bu mantalitenin en güzel örneği günümüzde Sarbi Sarıoğlu olarak zuhur eder.
Günü kurtarma adına GS'ın yakın tarihinden örnekler:
- Geçen sezonki Bordeaux maçında belli bir dönem güzel oynamamıza rağmen son dakika Sarbi'nin attığı bence tamamen şans golü üzerine muzaffer havalarına girmemiz ve sadece 2-3 hafta sonra aynı disiplinsizlikten dolayı Hamburg'dan aynı tarifeyi yememiz ve bu sefer şansın yanımızda olmayışı
- 2000-2001 yıllarındaki başarılardan sonra kulübün ve dünyanın ekonomik durumu ortadayken bizim futbol takımını 1-2 sezon nadasa bırakıp mali olarak yeniden yapılanmaya gitmekten çok Özhan Canaydın'ın 3 yıldız getireceğim sözüne kanarak onu başkan seçmemiz, küçülme veya büyüme politikası benisenememesi...
...ve yıllardır beni deli eden, GS'a da bulaşmış olan genel FB, Real Madrid, Inter gibi takımların yaklaşımı... milyonlarca Euro harcayıp karısına çocuğuna dil döküp onlarca yıldız almak, ama 'takım yaratacak bir lider TD'e üç kuruş daha fazla para vermemek. Uzun dönem yapılanmanın parçası olarak düşünülmese bile 10 yılda bir şansa ülkemize gelen Hiddink, Del Bosque gibi hocalara (ve onların genç versiyonları Löw, Gerets, Skibbe) 1 sezondan fazla, hatta 1 sezon bile dayanılamaması...
Son yazdığım paragrafa bakarak şunu diyebilirim ki, Rijkaard'ın ve ekibinin takımın başına getirilmesi ve transferlerin onun isteği doğrultusunda yapılıyor olması bana İngiltere'deki menajerlik sisteminin uygulanmaya çalışması gibi geliyor, ve uzun dönemde ne kadar başarılı olur bilmiyorum ancak en azından yönetimin biraz daha olgunlaştığının ve belki de 20 yıldır ilk kez büyük ve uzun dönemde düşünüldüğünün simgesi... Tabi, burda kulübün son yıllarda düştüğü ekonomik ve sportif çıkmazın payı da çok çok büyük (yani yine yumurta kapıya dayanmış oluyor ki böyle bir adım atmış oluyoruz ).
Rijkaard'ın imza attığı gün bu konu üzerine karamsar bir yazı yazmıştım bu konuya değinerek, okumak isteyenler için...
http://civilikrampon.blogspot.com/2009/ ... rd-ve.html
Bu arada konuyla ilgili aklıma ilk gelen şeyleri çorba gibi yazmış bulunuyorum.
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Bu olayi yeni kesfettin demek. Birak 11 Turk'u sen iki Turk'un kardes bile olsa oturup adam gibi bir ortaklik kurup bir is yapabildigini gordun mu? Hasetlik, fesatlik, kiskanclik, tembelligi acikgozluk sanip hep ben mi yapacam azicik da o yapsin kafasi yuzyillardir bu ulke insanini kanser gibi yemis.Ozgur A. Boztepe wrote: ..
Cunku TAKIM kavrami DNA mizda yok. 11 tane turke karsidan karsiya bir su bardagini gecirin desen bile sorun cikacakken, bu 11 kisiden beraber futbol oynamasini beklemek hayalcilik. ....
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 1606
- Joined: Wed Jan 30, 2008 8:30 pm
- Location: Atlanta USA
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Hayir yeni kesfetmedim. Yazida giris gelisme sonuc olsun, 3 5 satirlik sokak agzi olmasin, okuyan benim kafamdakileri anlasin diye oyle yazdim.Cengiz Akgun wrote:Bu olayi yeni kesfettin demek. Birak 11 Turk'u sen iki Turk'un kardes bile olsa oturup adam gibi bir ortaklik kurup bir is yapabildigini gordun mu? Hasetlik, fesatlik, kiskanclik, tembelligi acikgozluk sanip hep ben mi yapacam azicik da o yapsin kafasi yuzyillardir bu ulke insanini kanser gibi yemis.Ozgur A. Boztepe wrote: ..
Cunku TAKIM kavrami DNA mizda yok. 11 tane turke karsidan karsiya bir su bardagini gecirin desen bile sorun cikacakken, bu 11 kisiden beraber futbol oynamasini beklemek hayalcilik. ....
Forum olarak boyle bir basliga ihtiyacimiz oldugu icin, Sabri'yi elestirirken kendi Sabri'ligimiz unutmayalim diye.
Kar yagdi yaktigim ateslere
Icimdeki korku bir isyan
Beni anlaticak kadar, yanliz degil sokaklar
yorgun degil yagmurlar
Murat Cekem
Icimdeki korku bir isyan
Beni anlaticak kadar, yanliz degil sokaklar
yorgun degil yagmurlar
Murat Cekem
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Ya Cengiz abicim dilimde tuy bitti su birseyi yazarken biraz itina ile yaz diye. Seni tanimayan birisi hakli olarak cumledeki ifadeyi farkli yorumlar. 'Daha yeni mi kesfediyorsun' derken bunu bana desen cumlenin devamindan ve seni az bucuk tanidigim icin Turkiye'deki genel kulturel ortama serzeniste bulundugunu anlarim ve ustunde durmam ama tanimayan birisi 'yeni mi kesfediyorsun'u yeni mi aklin basina geldi seklinde yorumlar. Bu iki boyutlu alemde mimik ses tonu falan gözlenemedigi icin de bu yanlis anlamalar yuzunden gereksizce kalp kirildi. Sunu bir dikkate alsan diyorum guzel kardesini bir dinleyip.
Gelelelim soruya. Tabii oturup cevap verilebilecek birsey degil. Zira insanin söz konusu oldugu sosyal gerceklikle ilgili nedensellik iliskisi kurmanin ne kadar zor hatta imkansiz oldugunu zamanla ögrerenenlerdenim. Zira bu iliskilerde muamma olan cok sey var. En önemlisi bizlerin dikkate almadigi tonla faktör isin icine giriyor bunlarin birbirleri ile iliskileri vesaire...Bu genelde pek cok konuda böyle. Ama degil Turkiye'de, dunyada da bu tur nedensellik iliskilerine insanlar kendi gözlem ve akillarina göre bu sundandir diye cevap verip iliskinin icine en fazla bir iki faktöru katip yöntem hatasi yapiyorlar. Ayni yöntem hatasini cevap vermege kalkarsam ben de yapacagim. Gerci mantigim, kendi ulkemdeki gözlemlerim bir toplumla ilgili yapacagin degerlendirmede bazi genel göstergelere bakarak sadece spor degil hemen her alanda genel bir bilincsizlige isaret ediyor. Bu bilincsizlik sadece takim oyununda degil, kendi yasam alaninda ne yaparsa yapsin hukum suruyor. Bana göre bir insanin kendi cevresi katledilirken, kendi özu ile baglantili ve kendisine huzur verecek unsurlardan birisi olan dogasi elinden alinirken 'ne var canim cicek böcekle mi ugrasacagim' deyip göbegini kasimasi ile, yasadigi toplumu ayakta tutacak butun degerlerinin ici bosaltilirken buna tepkisiz kalmasi ile, yanindaki adam bosta iken zor olani yapip kaleye abanmasi tamamen birbirine bagli olaylar ve genel bilincsizlik isareti diye dusunuyorum. Nasil bu kadar bilincisiz olunuyor aciklamak ise son derece zor iste orda karanlik ve sorularla dolu bir tunele giriliyor. Bu arda yazdigima devam edemiyorum zira yazarken yazdiklarim diktörtgen alanin altina kayiyor yazdigimi göremiyorum (forumdaki teknik problem sanirim).
Gelelelim soruya. Tabii oturup cevap verilebilecek birsey degil. Zira insanin söz konusu oldugu sosyal gerceklikle ilgili nedensellik iliskisi kurmanin ne kadar zor hatta imkansiz oldugunu zamanla ögrerenenlerdenim. Zira bu iliskilerde muamma olan cok sey var. En önemlisi bizlerin dikkate almadigi tonla faktör isin icine giriyor bunlarin birbirleri ile iliskileri vesaire...Bu genelde pek cok konuda böyle. Ama degil Turkiye'de, dunyada da bu tur nedensellik iliskilerine insanlar kendi gözlem ve akillarina göre bu sundandir diye cevap verip iliskinin icine en fazla bir iki faktöru katip yöntem hatasi yapiyorlar. Ayni yöntem hatasini cevap vermege kalkarsam ben de yapacagim. Gerci mantigim, kendi ulkemdeki gözlemlerim bir toplumla ilgili yapacagin degerlendirmede bazi genel göstergelere bakarak sadece spor degil hemen her alanda genel bir bilincsizlige isaret ediyor. Bu bilincsizlik sadece takim oyununda degil, kendi yasam alaninda ne yaparsa yapsin hukum suruyor. Bana göre bir insanin kendi cevresi katledilirken, kendi özu ile baglantili ve kendisine huzur verecek unsurlardan birisi olan dogasi elinden alinirken 'ne var canim cicek böcekle mi ugrasacagim' deyip göbegini kasimasi ile, yasadigi toplumu ayakta tutacak butun degerlerinin ici bosaltilirken buna tepkisiz kalmasi ile, yanindaki adam bosta iken zor olani yapip kaleye abanmasi tamamen birbirine bagli olaylar ve genel bilincsizlik isareti diye dusunuyorum. Nasil bu kadar bilincisiz olunuyor aciklamak ise son derece zor iste orda karanlik ve sorularla dolu bir tunele giriliyor. Bu arda yazdigima devam edemiyorum zira yazarken yazdiklarim diktörtgen alanin altina kayiyor yazdigimi göremiyorum (forumdaki teknik problem sanirim).
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Ortada kalp kirilacak ne var? Kalp kirilma konusu olsa idi burada gecmiste soylenenlere bakip benim kalbimin kirilmasi lazimdi. Ben sadece yazinin ana konusunun yani Turkler uzerinde fikra olup cehennem zabanisinin kazanina(*) kadar gitmis bir saptama olmasina ragmen (ayni Iskoclarin cimriigi, Hollandalilarin misafirperverlik konusundaki katiligi, Almanlarin is disiplini falan gibi) bu genellemenin bir cogunluk uzerindeki bir gozlemleme sonucu kliselesemesinin neden bu kadar gec algilanmis olmasina sasirdim. Simdi ben burada iki kere iki dort edermis ama demek ki biz bunu bilmiyoruz desem cevabin ne olurdu?
Bu arada peki takim olmayan sporlarda basarimiz ne ki takim olarak oynanlarda olana sasiralim diyenler de olmus. Olay basit degil mi aslinda? Bir seyde basarili olmak icin ozenti degil gercek ve tutku haline donusmus bir istek olmasi lazim. Ozentiden ileriye gidemezsen basari bekliyebilir misin? Elbete boyle kimsenin hayal edemeyecegi bir seyi basarana ozenilir. Ama bunu birisi sadece ozenti olarak gorur. Bir digerinde ise bu tur basari "inspire" dedikleri esinlenme duygusunu uyandirir. Sadece o basariya erismek degil ondan daha iyisini yapabilmek tutku haline donusur. Ondan sonra gerisi bu tutkuyu gercege cevirmek icin her turlu zorluga imkansizliga karsi butun engelleri asacak azim ve calisma disiplinde sakli. Bizim toplumumuzda bunu yapmak isteyenler genelde tesvik edileceklerine alay edilerek kucuk dusurulurler. Bunda "acaba yaparsa" gibi bir hasetlik ve kiskanclikta yatan ilkellik icgudusunun durtusu rol oynar. Gelisen toplumlar bu icguduyu kontol ediyorlar. Bak hala bizi 50 yildir AB'ye almadilar diye aglasanlar var. O yuzden Habeslinin ve Kenyalinin DNA'sinde uzun mesafe kosmak konusunda bir program oldugunu sananlar vardir aramizda. Ayni bir zamanlar serbest stil guresin Turlerin DNA'sinde programlanmis oldugunu sananlar oldugu gibi. Bunu al istedigin gibi cogalt. Amerikali zencilerin DNA'sinde basketbol programi, Brezilyali'nin DNA'sinde futbol programi ara dur isin yoksa. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Sen bakalim mizikayi ne kadar calacaksin? Var mi icinde bu tur bir ates gorecegiz. Kirkindan sonra saz calanlarda oldugu gibi ise benim yaz gelince yapayim bir cardak isine doner ya da bu istek bir ozentiden otedir ve donmez gorecegiz. Merak etme senden Blues krali olmani beklemiyoruz. Belki 6 ay sonra evinde komputera kaydettin bir iki parcayi dinlersek bu isin ciddi bir istek oldugunu anlayacagiz.
(*): Bugun Sabah'ta Erdal Safak adli yazar bunu yoreye bile indirgemis.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/safak/ ... bindekiler
Bu arada peki takim olmayan sporlarda basarimiz ne ki takim olarak oynanlarda olana sasiralim diyenler de olmus. Olay basit degil mi aslinda? Bir seyde basarili olmak icin ozenti degil gercek ve tutku haline donusmus bir istek olmasi lazim. Ozentiden ileriye gidemezsen basari bekliyebilir misin? Elbete boyle kimsenin hayal edemeyecegi bir seyi basarana ozenilir. Ama bunu birisi sadece ozenti olarak gorur. Bir digerinde ise bu tur basari "inspire" dedikleri esinlenme duygusunu uyandirir. Sadece o basariya erismek degil ondan daha iyisini yapabilmek tutku haline donusur. Ondan sonra gerisi bu tutkuyu gercege cevirmek icin her turlu zorluga imkansizliga karsi butun engelleri asacak azim ve calisma disiplinde sakli. Bizim toplumumuzda bunu yapmak isteyenler genelde tesvik edileceklerine alay edilerek kucuk dusurulurler. Bunda "acaba yaparsa" gibi bir hasetlik ve kiskanclikta yatan ilkellik icgudusunun durtusu rol oynar. Gelisen toplumlar bu icguduyu kontol ediyorlar. Bak hala bizi 50 yildir AB'ye almadilar diye aglasanlar var. O yuzden Habeslinin ve Kenyalinin DNA'sinde uzun mesafe kosmak konusunda bir program oldugunu sananlar vardir aramizda. Ayni bir zamanlar serbest stil guresin Turlerin DNA'sinde programlanmis oldugunu sananlar oldugu gibi. Bunu al istedigin gibi cogalt. Amerikali zencilerin DNA'sinde basketbol programi, Brezilyali'nin DNA'sinde futbol programi ara dur isin yoksa. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Sen bakalim mizikayi ne kadar calacaksin? Var mi icinde bu tur bir ates gorecegiz. Kirkindan sonra saz calanlarda oldugu gibi ise benim yaz gelince yapayim bir cardak isine doner ya da bu istek bir ozentiden otedir ve donmez gorecegiz. Merak etme senden Blues krali olmani beklemiyoruz. Belki 6 ay sonra evinde komputera kaydettin bir iki parcayi dinlersek bu isin ciddi bir istek oldugunu anlayacagiz.
(*): Bugun Sabah'ta Erdal Safak adli yazar bunu yoreye bile indirgemis.
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/safak/ ... bindekiler
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 4210
- Joined: Thu Oct 24, 2002 9:29 am
- Location: Bursa-TR
- Contact:
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Bak adam anladigini ispat etmek icin yazilar yazmis.
4.3.3 DE NE OLA Kİ?
21.07.2009 09:17
4-3-3 diye tek ve özel bir sistem yoktur. Bu diziliş 4-5-1’in hücum varyasyonudur. Sistemin adı ancak 4-3-3/4-5-1 varyasyonu olabilir.
Son günlerde en çok bu konuşuluyor. Bu sistem Türkiye’de uygulanabilir mi? Rijkaard’ın takımına uyar mı vs. Cevap kolay. Zaten uygulanıyor. Yıllardır hem de... Fatih Terim tarafından milli takımda uygulandı. Daum Fenerbahçe’de uyguladı. Ersun Yanal zaman zaman uyguladı.
Mesele bu sistemi uygulamak değil. Mesele oyun stratejisini doğru oturtabilmek. Siz istemli ya da - çoğunlukla olduğu gibi mecburiyetten - istemsiz olarak stratejinizi defansif seçtiyseniz takımınız 4-5-1 oynuyor gözükecektir.
Oyunu ileri yıkmadan, ya da yıkamadan oynarsanız 4-3-3’ünüzün ileri uçtaki kanatları orta sahanın bir parçası olarak görülecektir. Türkiye’de genelde bugüne kadar hep bu olmuştur. Böyle olduğunda da biz hep aynı tartışmaya hapsoluruz: BJK /FB/ GS tek forvetle oynar mı? Bu ülkenin son 10 yıldaki büyük futbol tartışmaları hep bu kısırdöngüye hapsolmadı mı?
Halbuki Manchester United, Chelsea, Barça, Real sıklıkla böyle oynar. Tek santrforla. 4-3-3/4-5-1 varyasyonuyla. Halbuki mesele kaç santrforla oynadığınız değil. Topu ne kadar hızlı dolaştırabildiğiniz.
4-3-3/4-5-1 varyasyonunun çoğunlukla 4-3-3 olarak algılanabilmesi için savunma kanatlarının orta saha ve hücum özelliklerinin sağlam olması gerekir. Çünkü aslında oyunu savunmanın değil orta sahanın bir parçası olarak oynamak zorundadırlar. Aynı zamanda orta 3’lünün en az 2’sinin sağlam 2 yönlü oyuncular olması şarttır. Bir çapanın da gerçekten öndeki libero olması lazım. Yani savunmayı önden tutan adam. Çünkü kanatlar orta sahanın bir parçasıdır ve savunma göbeğine buradan destek gerekir. Real’de bir üçlü savunma söz konusudur.
Alternatif az
Vereceğimiz örnek Galatasaray ise savunmanın önünde oynayacak adam sayısı fazlasıyla varken 2 yönlü orta saha oyuncularında bir kıtlık var. Misal Arda maalesef kanatta gösterdiği performansı en azında fizik açıdan bu bölgede yeterli olabilecek seviyeye çıkaramadı henüz. Ona sınıf atlatacak olan bu aslında. Oyunu süratlendirecek bir tek top otomatiğinin kaynağı olamadı. Olmaya aday hâlâ tek adayımız. Bugün olsaydı zaten hala 1 milyon euroya oynamazdı. Ve Butragueno’ya onu soruduğunuzda İspanyol cevap vermekte duraklamazdı.
Zaten memleketteki durum bu olduğu için her ne form durumunda olursa olsun Emre Belözoğlu milli takıma çağrılıyor. Aslında hücuma dönük bir orta saha olan Emre’nin kariyerinin hemen başında buraya kaydırılış sebebi de bu görevi yapabilen ender oyuncularda biri oluşu. Peki nedir bu iş? Hızlı top kullanabilme, bölgesinin stoperi, markajcısı olabilme. Bizim yetiştirdiğimiz orta saha oyuncularının eksiği bu. Eksik olduğu için Ernst geçen yıl yarım sezonda lige damgasını vurdu. Ve Aurelio hâlâ milli takımın vazgeçilmezi.
Eksik olan 4-3-3’ün son 3’ü değil.
Yani ofansif bir 4-3-3 için genelde ileri 3’lü her takımda tam:
Holoko-Nobre-Serdar mesela
Kazım-Semih - Güiza mesela
Arda-Baros-Keita mesela...
Ama kimsede ne ortadaki üçlü tam, ne de kanattaki ikili.
Böyle olunca da biz takımları 4-3-3 değil de 4-5-1 görüyoruz sahada.
Dolayısıyla da tartışma hep aynı noktaya geliyor:
BJK /FB/ GS tek santrforla oynar mı?
3 santrforla oynasanız ne olacak ki ? Arkası yine aynı olduktan sonra...
Bu oyunun temeli hızlı tek top oynayabilmedir. Topu sürekli boş alana taşıyabilmedir.
Türkiye’deki oyun temposuyla 4-3-3 varyasyonunu sıklıkla kullanmak zor.
Hep Barça’nın nasıl hücum ettiğinde gözümüz. Nasıl savunma yaptıklarına bakmıyoruz hiç. Önde nasıl bastıklarına. Geniş alana topu nasıl anında aktarabildiklerine.
Mesele bu. Zaten bunu yaptıktan sonra kimse nasıl dizildiğinizle ilgilenmez. Aslında gözle görülür bir diziliş de kalmaz.
Bu oyunun adı sayılarla verilmez zaten.
Total, hatta neo-total futbol der geçersin...
Güle güle güzel adam
Kötü bir hafta sonuydu. Orhan Abi farkında olmadan kaç kalp krizi geçirmiş meğer. Bilmem kaçıncısında bir otobüs durağında oğlunun yanında hayata gözlerini yumdu. Bunca yıllık emekten sonra neden otobüs durağındaydı diye sordum önce kendi kendime. Bu kadar çalışmanın sonunda altında nasıl oluyor da arabası olmuyor. Hak mı bu! Ama direksiyonda olsaydı belki oğlunun hayatı da tehlikede olacaktı değil mi?
Her şeyin bir sebebi var belki de.
Sonra da Vedat Abi. Güzel adam... Güleryüzlü adam. Basın tribününde onu gördüğünüzde size yaptığı tezahürat bile tüm sıkıntınızı unuttururdu.
-Dünyanın en güzel Mehmet’i nasılsın?
Sadece bana değil tabii ki, herkese aynı şekilde yaklaşırdı. 17 yaşında mesleğe yeni başlayana da, mesleğin duayenine de...
Nasılsın diye sorduğumda hep aynı şeyi söylerdi.
-Hayat bana çok iyi davranıyor be Mehmedim!
Hayatımda onun kadar güzel abartan, abartmanın bu kadar yakıştığı bir adam görmedim.
“Kaç yaşındasın abi” diye sormuştum 10 yıl evvel. “75, Mehmet” dedi. “Hayat bana iyi davranıyor.”
10 yıl sonra 64 yaşında hayatımızdan ayrıldı. Belki de ne kadar dolu dolu yaşadığını anlatmak istiyordu her seferinde yaşını abartırken.
Güzel yaşadı, güleryüz dağıttı hep...
MEHMET DEMİRKOL/ MİLLİYET
4.3.3 DE NE OLA Kİ?
21.07.2009 09:17
4-3-3 diye tek ve özel bir sistem yoktur. Bu diziliş 4-5-1’in hücum varyasyonudur. Sistemin adı ancak 4-3-3/4-5-1 varyasyonu olabilir.
Son günlerde en çok bu konuşuluyor. Bu sistem Türkiye’de uygulanabilir mi? Rijkaard’ın takımına uyar mı vs. Cevap kolay. Zaten uygulanıyor. Yıllardır hem de... Fatih Terim tarafından milli takımda uygulandı. Daum Fenerbahçe’de uyguladı. Ersun Yanal zaman zaman uyguladı.
Mesele bu sistemi uygulamak değil. Mesele oyun stratejisini doğru oturtabilmek. Siz istemli ya da - çoğunlukla olduğu gibi mecburiyetten - istemsiz olarak stratejinizi defansif seçtiyseniz takımınız 4-5-1 oynuyor gözükecektir.
Oyunu ileri yıkmadan, ya da yıkamadan oynarsanız 4-3-3’ünüzün ileri uçtaki kanatları orta sahanın bir parçası olarak görülecektir. Türkiye’de genelde bugüne kadar hep bu olmuştur. Böyle olduğunda da biz hep aynı tartışmaya hapsoluruz: BJK /FB/ GS tek forvetle oynar mı? Bu ülkenin son 10 yıldaki büyük futbol tartışmaları hep bu kısırdöngüye hapsolmadı mı?
Halbuki Manchester United, Chelsea, Barça, Real sıklıkla böyle oynar. Tek santrforla. 4-3-3/4-5-1 varyasyonuyla. Halbuki mesele kaç santrforla oynadığınız değil. Topu ne kadar hızlı dolaştırabildiğiniz.
4-3-3/4-5-1 varyasyonunun çoğunlukla 4-3-3 olarak algılanabilmesi için savunma kanatlarının orta saha ve hücum özelliklerinin sağlam olması gerekir. Çünkü aslında oyunu savunmanın değil orta sahanın bir parçası olarak oynamak zorundadırlar. Aynı zamanda orta 3’lünün en az 2’sinin sağlam 2 yönlü oyuncular olması şarttır. Bir çapanın da gerçekten öndeki libero olması lazım. Yani savunmayı önden tutan adam. Çünkü kanatlar orta sahanın bir parçasıdır ve savunma göbeğine buradan destek gerekir. Real’de bir üçlü savunma söz konusudur.
Alternatif az
Vereceğimiz örnek Galatasaray ise savunmanın önünde oynayacak adam sayısı fazlasıyla varken 2 yönlü orta saha oyuncularında bir kıtlık var. Misal Arda maalesef kanatta gösterdiği performansı en azında fizik açıdan bu bölgede yeterli olabilecek seviyeye çıkaramadı henüz. Ona sınıf atlatacak olan bu aslında. Oyunu süratlendirecek bir tek top otomatiğinin kaynağı olamadı. Olmaya aday hâlâ tek adayımız. Bugün olsaydı zaten hala 1 milyon euroya oynamazdı. Ve Butragueno’ya onu soruduğunuzda İspanyol cevap vermekte duraklamazdı.
Zaten memleketteki durum bu olduğu için her ne form durumunda olursa olsun Emre Belözoğlu milli takıma çağrılıyor. Aslında hücuma dönük bir orta saha olan Emre’nin kariyerinin hemen başında buraya kaydırılış sebebi de bu görevi yapabilen ender oyuncularda biri oluşu. Peki nedir bu iş? Hızlı top kullanabilme, bölgesinin stoperi, markajcısı olabilme. Bizim yetiştirdiğimiz orta saha oyuncularının eksiği bu. Eksik olduğu için Ernst geçen yıl yarım sezonda lige damgasını vurdu. Ve Aurelio hâlâ milli takımın vazgeçilmezi.
Eksik olan 4-3-3’ün son 3’ü değil.
Yani ofansif bir 4-3-3 için genelde ileri 3’lü her takımda tam:
Holoko-Nobre-Serdar mesela
Kazım-Semih - Güiza mesela
Arda-Baros-Keita mesela...
Ama kimsede ne ortadaki üçlü tam, ne de kanattaki ikili.
Böyle olunca da biz takımları 4-3-3 değil de 4-5-1 görüyoruz sahada.
Dolayısıyla da tartışma hep aynı noktaya geliyor:
BJK /FB/ GS tek santrforla oynar mı?
3 santrforla oynasanız ne olacak ki ? Arkası yine aynı olduktan sonra...
Bu oyunun temeli hızlı tek top oynayabilmedir. Topu sürekli boş alana taşıyabilmedir.
Türkiye’deki oyun temposuyla 4-3-3 varyasyonunu sıklıkla kullanmak zor.
Hep Barça’nın nasıl hücum ettiğinde gözümüz. Nasıl savunma yaptıklarına bakmıyoruz hiç. Önde nasıl bastıklarına. Geniş alana topu nasıl anında aktarabildiklerine.
Mesele bu. Zaten bunu yaptıktan sonra kimse nasıl dizildiğinizle ilgilenmez. Aslında gözle görülür bir diziliş de kalmaz.
Bu oyunun adı sayılarla verilmez zaten.
Total, hatta neo-total futbol der geçersin...
Güle güle güzel adam
Kötü bir hafta sonuydu. Orhan Abi farkında olmadan kaç kalp krizi geçirmiş meğer. Bilmem kaçıncısında bir otobüs durağında oğlunun yanında hayata gözlerini yumdu. Bunca yıllık emekten sonra neden otobüs durağındaydı diye sordum önce kendi kendime. Bu kadar çalışmanın sonunda altında nasıl oluyor da arabası olmuyor. Hak mı bu! Ama direksiyonda olsaydı belki oğlunun hayatı da tehlikede olacaktı değil mi?
Her şeyin bir sebebi var belki de.
Sonra da Vedat Abi. Güzel adam... Güleryüzlü adam. Basın tribününde onu gördüğünüzde size yaptığı tezahürat bile tüm sıkıntınızı unuttururdu.
-Dünyanın en güzel Mehmet’i nasılsın?
Sadece bana değil tabii ki, herkese aynı şekilde yaklaşırdı. 17 yaşında mesleğe yeni başlayana da, mesleğin duayenine de...
Nasılsın diye sorduğumda hep aynı şeyi söylerdi.
-Hayat bana çok iyi davranıyor be Mehmedim!
Hayatımda onun kadar güzel abartan, abartmanın bu kadar yakıştığı bir adam görmedim.
“Kaç yaşındasın abi” diye sormuştum 10 yıl evvel. “75, Mehmet” dedi. “Hayat bana iyi davranıyor.”
10 yıl sonra 64 yaşında hayatımızdan ayrıldı. Belki de ne kadar dolu dolu yaşadığını anlatmak istiyordu her seferinde yaşını abartırken.
Güzel yaşadı, güleryüz dağıttı hep...
MEHMET DEMİRKOL/ MİLLİYET
TRUST GALATASARAY
MGC
MGC
-
- Staff Member
- Posts: 1271
- Joined: Thu Nov 07, 2002 4:25 pm
- Location: Washington, DC USA
Re: Biz turkler neden futboldan anlamiyoruz.
Adamlar Turk ligini dunyanin 13. kuvvetli(!) ligi ilan etmisler.
Hollanda ligini bir sekilde gecmisiz. Herhalde onalri sollarken ben birsey kacirdim
Neyse bu International Federation of Football History & Statistics (IFFHS) kurumu 2008-'09 yilinin golculerini de siralamis. Iran basininda cikan bir haberde Baros 30. sirada gozukuyor.
http://www.payvand.com/news/09/jul/1199.html
Hollanda ligini bir sekilde gecmisiz. Herhalde onalri sollarken ben birsey kacirdim
Neyse bu International Federation of Football History & Statistics (IFFHS) kurumu 2008-'09 yilinin golculerini de siralamis. Iran basininda cikan bir haberde Baros 30. sirada gozukuyor.
http://www.payvand.com/news/09/jul/1199.html