Ağzından bal damlamış Sevgili Tolga.Tolga Girici wrote:Belki de GSin makus talihinin yenildigi andir bu. Eskisi gibi buyuk takim olacaksak boyle transferlerin yapilabilmesi gerekiyordu.
Acaba Galatasaray'ın kaderine ipotek mi koymuşlardı, yoksa Canaydın büyüsü bizi bayıltıp bugüne kadar uyutmuş muydu?..
Bilemem... Ama Galatasaray'ın dönüşü muhteşem oldu.
Teknik adamlık hüviyeti sabıkalarla dolu olan Gerets gibi "ne uzar, ne kısalır" isimlerle zayi olan yorgun yıllara mı yanalım, Özhan Canaydın gibi başkanlık koltuğuna her oturuşunda kongre vitrinlerinde sergilediği vizyon ve vaat ceketini seçilmesiyle beraber sandığa kaldıran, "mahalle bakkalı" zihniyetli lise-avantacı çakalların sayfalarca doldurdukları günah defterine mi bakıp bakıp kahrolalım?..
Gerets'in gönderilip, usta ayak Feldkamp'a sarı-kırmızılı eşofmanların giydirilişi...
Beş yıldır kulüpte görmeye alışmadığımız bu dirilişin mimarı Özhan Canaydın filan değil, bizzat Adnan Polat'ın ta kendisidir... Gerets'in yeterlilik membasının G.Saray gibi bir deryayı dolduramasının mümkünsüzlüğünü ilk kestiren de, devre arasında onunla takımın zoraki evliliğini ayırmaya niyetlenip sonra şu an bilemediğimiz nedenlerle bu müdahaleyi erteleyen de oydu.
Canaydın değil...
Ben Galatasaray'ın bu dirilişini, ulusça direniş meşalemizi Anadolu'nun toprağına diktiğimiz Kurtuluş Savaşımıza benzetiyorum. Çömüş, yıkık, bitap bir ülkenin ayağa kalkması ve çağdaş uygarlık yolunda koşmaya başlamasının öyküsüyle, 2007 senesinin Galatasaray'ının üzerindeki ölü toprağınının içinden dünyaya taşan bir isyankar beden gibi yazgısını yeniden yazmak üzere dimdik doğrulması sanki tıpatıp aynı...
Bu dirilişin bir marka adı olmalı, yazılar yazılmalı, methiyeler düzülmeli:
"Şu Çılgın Adnan Polat"... Bizdeki devrimcinin adı.