Bu fikreyi burada consultant'lar icin anlatirlar. Milletvekkili icin olmamis.Mehmet Gurdal Cetin wrote:Bir Amerikali kongre uyesi fikrasi
......
Yolculuk / Ani /Konu dışı
Moderator: Staff
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 373
- Joined: Sun Feb 27, 2005 7:07 pm
- Location: Pittsburgh,PA--Bursa
Dava konusu logolar.Hatirliyorum bu mevzuyu.Nasil sonuclandi bilgisi olan var mi?Görkem KIRGIZ wrote:"Yok artık" diyemiyorum, bir iki sene öncesinde çıkan bir haber geldi hemen aklıma. Belki hatırlayanınız vardır; Zonguldakspor'un Pink Floyd'a dava açması.Mehmet Gurdal Cetin wrote:Sabah gulumsemesi olsun
Ben daha yeni gordum
http://edition.cnn.com/2008/SHOWBIZ/Mov ... lOnlyonCNN
Haber biraz eskidiği için doğru düzgün link bulamadım. Ama google'da bir aratın, karşınıza bir sürü şey çıkıyor yine de.
UEFA Kupasi,Super Kupa,Engelsiz Aslanlar 2 Kez Avrupa, Dunya ve Kitalararasi Sampiyonu ,Avrupa Bayanlar Basketbol Sampiyonu
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Su forumdaki gergin havayi dagitalim biraz. Daha evvel blues, caz ve Piazzolla linkleri koymustum ama ayni zamanda saglam bir 60-70 dönemi soul, funk ve R&B (ama kesinlikle bugunun R&B'si degil bunun altini cizeyim) hastasi olarak buraya o dönemin bir iki linkini koyayim. Aranizda Isley Brothers, Ohio players, The Parliament, The impressions, Funkadelic, Rance Allen Group, Motown dönemini falan seven varsa
en sevdigim parcalari koyuyorum. Su gunumuz muzigi ile aradaki farka, sesteki vurguya, aletlerin calinisindaki guzellige bakin
http://www.youtube.com/watch?v=Zl0g1y7irKk
http://www.youtube.com/watch?v=b1Er8a4hjq0
http://www.youtube.com/watch?v=i82waSazhCk
http://www.youtube.com/watch?v=l7VDC6_K ... re=related
en sevdigim parcalari koyuyorum. Su gunumuz muzigi ile aradaki farka, sesteki vurguya, aletlerin calinisindaki guzellige bakin
http://www.youtube.com/watch?v=Zl0g1y7irKk
http://www.youtube.com/watch?v=b1Er8a4hjq0
http://www.youtube.com/watch?v=i82waSazhCk
http://www.youtube.com/watch?v=l7VDC6_K ... re=related
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Hazir cenem acilmisken sizlerle cok sevdigim iki film klibini paylasayim dedim. Hayrani oldugum iki aktör Clint Eastwood ve Steve McQueen'in San Francisco'da gecen iki unutulmaz klasigi Dirty Harry ve Bullitt. Ikisinin de muzigini Lalo Schiffrin yapti cd'lerini mutlak alin derim. Ikisinin de acilis kismi bana göre sinema tarihinin en unutulmaz acilislarindan. San Francisco havasini iyice hissedersiniz bakarken, muzikler tek kelime ile muthis yorumcular da zaten basci ve davulcuya deginmisler, muzikler bu sehre ve bu iki filme, oyuncular da bu havaya bu kadar uyabilir.
http://www.youtube.com/watch?v=ujfFSW9074c
Bu Bullitt'in super acilis muzigi
http://www.youtube.com/watch?v=6q7JsXJTBAk
alttaki ise filmin unutulmaz araba takip sahnesi
http://www.youtube.com/watch?v=NKg27i5Y3T4
Tabii bir de Cinncinatti kid var mutlak bulun o filmi de. Film unutulmaz bir film New Orleans'da geciyor ve pokerciler icin de ilginc ama Mc Queen'in karizma herhalde daha hic bir aktörde yoktur.
http://www.youtube.com/watch?v=ujfFSW9074c
Bu Bullitt'in super acilis muzigi
http://www.youtube.com/watch?v=6q7JsXJTBAk
alttaki ise filmin unutulmaz araba takip sahnesi
http://www.youtube.com/watch?v=NKg27i5Y3T4
Tabii bir de Cinncinatti kid var mutlak bulun o filmi de. Film unutulmaz bir film New Orleans'da geciyor ve pokerciler icin de ilginc ama Mc Queen'in karizma herhalde daha hic bir aktörde yoktur.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Posts: 176
- Joined: Thu Sep 15, 2005 2:30 pm
- Location: Almanya
Geçen gün Almanyanın 2.Kanalında ''ZDF'' Haberleri sunan Gazeteci Cem Özdemir e ''Sizin aslında kimler için politika yaptığınızı ve hangi tarafta olduğunuzu kimse bilmiyor, gerçekten politikanızın içeriği nedir'' diye sordu. O da ''Çocuklu ve yalnız yaşayan kadınların bir sürü sorunları var, ben anadoludan gelmiş birisi olarak anılıyorum şu anda ama ileri bi tarihte böyle şeyler almanyada unutulacak ve herkes o zaman benim kimler için politika yaptığım anlaşılıcak'' dedi
Bana göre de hala Cem Özdemir in Politikasının ne olduğunu anlamış değilim... Bazıları Merkez sağ da diyorlar ama bu ne kadar doğru bunu sanırım sadece Cem Özdemir bilebilir
Bana göre de hala Cem Özdemir in Politikasının ne olduğunu anlamış değilim... Bazıları Merkez sağ da diyorlar ama bu ne kadar doğru bunu sanırım sadece Cem Özdemir bilebilir
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Arkadaslar bu kici boklu futbolculari, adi bata sica takimlari birakin da suraya bir el atin derim. Eger yok umursamiyorsaniz diyecek birsey bulamiyorum
http://www.tema.org.tr/SayfaBilesenleri ... spx?id=198
http://www.tema.org.tr/SayfaBilesenleri ... spx?id=198
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Konu disi olan bir konuya ornek.
Dun ucakta gelirken elime gecen magazinin birinde Amerikalilarin unlu kalp cerrahi (biz operator diyoruz galiba. Oz Turkcesi nedir) Michael DeBakey hakkinda bir yazi okudum. Adamin adini cok duymustum. Gectigimiz Temmuz da 99 yasinda vefat etmis. Biliyorsunuz Ozal'in da tIkIrInI o ameliyat etmisti. Kisa bir hayat hikayesi vermisler. Daha cok onunla ilgili anilar ve cenaze merasiminden bahsediliyor. Louisiana'da fakir bir ailenin cocugu olarak dogmus. Oyle Harward ya da Yale tipta filan degil Tulane universitesinde tip ogrenimi gormus. Ondan sonra kendini kalp ve damar hastaliklarina adamis. Houston'da Methodist Hastahanesinde Debakey center diye bir yerde omrunu egitim ve arastirma ile gecirmis. Bir suru unlu kisinin yaninda Dunyanin her tarafindan boyle acik kalp ameliyati ya da kalp transferine parasi yetismeyenlere de bedave bu ameliyati yapmis. En onemlisi Dunyanin dort bir tarafindan bir suru doktoru kendi gelistirdigi ameliyat teknigi konusunda egitmis. Acik kalp ameliyati yapilmasina olanak kilan pompayi icat etmis. Bunun yaninda sayisiz elektronik ve mekanik kalp ameliyatlarda kullanilan aletlerin patenti elinde imis.
Ilk kalp transferini Guney Afrikali doktor Barnard yapmisti. Amerikada da bunu yapanlarin oncusu imis Debakey. Olumune kadar 60000 (yazi ile 60 bin) amaliyattan fazla kalp ameliyati yaptigi saptanmis. II. Dunya savasina gonullu katilip albay rutbesi ile ilk defa sonradan adi MASH olan seyyar hasthaneleri kurdugu belirtiliyor. Amerikada MASH diye Kore savasini konu alan bir TV dizisi vardi. (Film tutulunca TV serisi yapilmis). Adam oldugunde Houston'da eski hastalari ve yetistirdigi doktorlar dunyanin dort bir yanindan gelip omuz omuza Houston Methodist Hastahanesinin yakinindaki Methodist kilisesinde igne atsan yere dusmeyecek bir sekilde cenaze merasimine katilmislar. Houston Houston olali boyle bir cenaze merasimi gormedigi soyleniyor. Arkasindan da orduya verdigi hizmetlerden dolayi Virjinya'daki Arlington Askeri mezarliginda Amerikan kahramanlarina ayrilan kisimda topraga verilmis.
Eski hastalarinin anilari da cok ilgi cekici. Insanin okurken hislenip bogazinin dugumlenmemesi icten bile degil. Amerikali bir kiz cocogunun 8-9 yasinda iken kalbindeki bir sist yuzunden olecegi ve son bir umut olarak ona gosterildigini anlatan bir ani var. Kiz "o kadar halsizdim ki ayakta duracak halim yoktu. Beni ameliyat edecegi gunun bir evvelki gecesi el ayak ortaliktan cekildikten sonra geldi. Bir baba sefkati ile insanin icini acan ve ferahlik veren bir tonda bana ertesi gunu nasil bir ameliyat gecerecegimi anlatti. O gittikten sonra butun korkum gecti ve huzur icinde yattim. Sisti almis ve yerini kendinin gelistirdigi bir teknikle ormus. Hicbir seyim kalmadi. Genc kizliga eristigimde ameliyat yerinin ne kadar ozenle koltuk altim olarak secip gizledigini(*) ilerki hayatimda bu izin plajda bile zar zor secildigini fark ettigimde ona olan hayranligim bir kat daha artti. Ameliyattan sonra ona bir tesekkur mektubu yazmistim. Hemen cevap verdi. O mektubu hala bir hazine gibi saklarim. En onemlisi 6-7 sene sonra Avrupa'ya gittigimiz bir aile gezisinde havalaninda karsilastik. Beni ve ailemi hemen tanidi. Bana ismimle hitap edip ameliyatimin en ince detayina kadar hatirliyordu. Hayretler icinde kaldik. " diye anisini anlatmis. Simdi torunun cocuklarini bile gormus. Bana ikinci bir hayat verdi karsima Allahin bir lutfu olarak cikti demis cenaze torenine katilarak. Butun hastalarini ortak anisi ne kadar hastaya sefkat ile bakip ailerine verdigi huzur ve guven olmus. Her amaliyat sonu kendisi bizzat cikip bekleme salonunda bekleyenin yanina diz cokup elini eline alarak ameliayatin nasil gectigini ve bundan sonra beklenenlerin ne oldugunu hic bikip usanmadan anlatmasi imis. Bunu sadece ilk zamanlar degil olunceye kadar yapmis. Bunun gibi daha birkac tane insanin icini isitacak anilar vardi hakkinda. Yetistirdigi Avustralyali bir doktor eger onun yaptiklarinin yarisini yapabilirsem kendimi bu Dunyada bir seyler yapmis biri diye kabul edecegim demis.
(*): Sabit diye bir sinif arkadasim var. Haydarpasa hastahanesinde safra kesesi ameliyati olmus ilkokulda iken. Oglanin gobeginde sanki falcata atmislar gibi bir yara izi vardi. sanki harita gibi. "Ulan bu amaliyati yapan serefsiz beni hademeye diktirtmedi ise Arap olayim. Bunu bir doktor yapamaz" derdi.)
Bu arada bizim Mehmet Oz Oprah show da ameliyat kiyafeti ile gugus oynamakla mesgul. Kendini tamamen satiya ve soytariliga vermis vaziyette.
Dun ucakta gelirken elime gecen magazinin birinde Amerikalilarin unlu kalp cerrahi (biz operator diyoruz galiba. Oz Turkcesi nedir) Michael DeBakey hakkinda bir yazi okudum. Adamin adini cok duymustum. Gectigimiz Temmuz da 99 yasinda vefat etmis. Biliyorsunuz Ozal'in da tIkIrInI o ameliyat etmisti. Kisa bir hayat hikayesi vermisler. Daha cok onunla ilgili anilar ve cenaze merasiminden bahsediliyor. Louisiana'da fakir bir ailenin cocugu olarak dogmus. Oyle Harward ya da Yale tipta filan degil Tulane universitesinde tip ogrenimi gormus. Ondan sonra kendini kalp ve damar hastaliklarina adamis. Houston'da Methodist Hastahanesinde Debakey center diye bir yerde omrunu egitim ve arastirma ile gecirmis. Bir suru unlu kisinin yaninda Dunyanin her tarafindan boyle acik kalp ameliyati ya da kalp transferine parasi yetismeyenlere de bedave bu ameliyati yapmis. En onemlisi Dunyanin dort bir tarafindan bir suru doktoru kendi gelistirdigi ameliyat teknigi konusunda egitmis. Acik kalp ameliyati yapilmasina olanak kilan pompayi icat etmis. Bunun yaninda sayisiz elektronik ve mekanik kalp ameliyatlarda kullanilan aletlerin patenti elinde imis.
Ilk kalp transferini Guney Afrikali doktor Barnard yapmisti. Amerikada da bunu yapanlarin oncusu imis Debakey. Olumune kadar 60000 (yazi ile 60 bin) amaliyattan fazla kalp ameliyati yaptigi saptanmis. II. Dunya savasina gonullu katilip albay rutbesi ile ilk defa sonradan adi MASH olan seyyar hasthaneleri kurdugu belirtiliyor. Amerikada MASH diye Kore savasini konu alan bir TV dizisi vardi. (Film tutulunca TV serisi yapilmis). Adam oldugunde Houston'da eski hastalari ve yetistirdigi doktorlar dunyanin dort bir yanindan gelip omuz omuza Houston Methodist Hastahanesinin yakinindaki Methodist kilisesinde igne atsan yere dusmeyecek bir sekilde cenaze merasimine katilmislar. Houston Houston olali boyle bir cenaze merasimi gormedigi soyleniyor. Arkasindan da orduya verdigi hizmetlerden dolayi Virjinya'daki Arlington Askeri mezarliginda Amerikan kahramanlarina ayrilan kisimda topraga verilmis.
Eski hastalarinin anilari da cok ilgi cekici. Insanin okurken hislenip bogazinin dugumlenmemesi icten bile degil. Amerikali bir kiz cocogunun 8-9 yasinda iken kalbindeki bir sist yuzunden olecegi ve son bir umut olarak ona gosterildigini anlatan bir ani var. Kiz "o kadar halsizdim ki ayakta duracak halim yoktu. Beni ameliyat edecegi gunun bir evvelki gecesi el ayak ortaliktan cekildikten sonra geldi. Bir baba sefkati ile insanin icini acan ve ferahlik veren bir tonda bana ertesi gunu nasil bir ameliyat gecerecegimi anlatti. O gittikten sonra butun korkum gecti ve huzur icinde yattim. Sisti almis ve yerini kendinin gelistirdigi bir teknikle ormus. Hicbir seyim kalmadi. Genc kizliga eristigimde ameliyat yerinin ne kadar ozenle koltuk altim olarak secip gizledigini(*) ilerki hayatimda bu izin plajda bile zar zor secildigini fark ettigimde ona olan hayranligim bir kat daha artti. Ameliyattan sonra ona bir tesekkur mektubu yazmistim. Hemen cevap verdi. O mektubu hala bir hazine gibi saklarim. En onemlisi 6-7 sene sonra Avrupa'ya gittigimiz bir aile gezisinde havalaninda karsilastik. Beni ve ailemi hemen tanidi. Bana ismimle hitap edip ameliyatimin en ince detayina kadar hatirliyordu. Hayretler icinde kaldik. " diye anisini anlatmis. Simdi torunun cocuklarini bile gormus. Bana ikinci bir hayat verdi karsima Allahin bir lutfu olarak cikti demis cenaze torenine katilarak. Butun hastalarini ortak anisi ne kadar hastaya sefkat ile bakip ailerine verdigi huzur ve guven olmus. Her amaliyat sonu kendisi bizzat cikip bekleme salonunda bekleyenin yanina diz cokup elini eline alarak ameliayatin nasil gectigini ve bundan sonra beklenenlerin ne oldugunu hic bikip usanmadan anlatmasi imis. Bunu sadece ilk zamanlar degil olunceye kadar yapmis. Bunun gibi daha birkac tane insanin icini isitacak anilar vardi hakkinda. Yetistirdigi Avustralyali bir doktor eger onun yaptiklarinin yarisini yapabilirsem kendimi bu Dunyada bir seyler yapmis biri diye kabul edecegim demis.
(*): Sabit diye bir sinif arkadasim var. Haydarpasa hastahanesinde safra kesesi ameliyati olmus ilkokulda iken. Oglanin gobeginde sanki falcata atmislar gibi bir yara izi vardi. sanki harita gibi. "Ulan bu amaliyati yapan serefsiz beni hademeye diktirtmedi ise Arap olayim. Bunu bir doktor yapamaz" derdi.)
Bu arada bizim Mehmet Oz Oprah show da ameliyat kiyafeti ile gugus oynamakla mesgul. Kendini tamamen satiya ve soytariliga vermis vaziyette.
Last edited by Cengiz Akgun on Fri Nov 21, 2008 9:53 pm, edited 2 times in total.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Iyi yakalamissin abi. Ilk seyredisimde notumu vermistim kendisine zaten.Cengiz Akgun wrote: Bu arada bizim Mehmet Oz Oprah show da ameliyat kiyafeti ile gugus oynamakla mesgul. Kendini tamamen satiya ve soytariliga vermis vaziyette.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations
-
- Posts: 3764
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
- Location: NC, USA
Bu yazinin ana konusu dunyanin gelmis gecmis en buyuk bilim adamlarindan biri ama amaci su cumle.Cengiz Akgun wrote: Bu arada bizim Mehmet Oz Oprah show da ameliyat kiyafeti ile gugus oynamakla mesgul. Kendini tamamen satiya ve soytariliga vermis vaziyette.
Turkiye'de dunya capinda bilim adami yetismiyor. Turk saglik sisteminde cok eksik bir cok yon var. Genelde elestirilecek cok sey var. Sigortadan para calmak icin insanlari by-pass'a mi zorlayanlar ararsiniz, "sende hastalik var, cocugun olu dogabilir" deyip erken doguma sezeryana zorlayan sonra hastane masraflarini hastaya gecirenler mi istersiniz, yanlis teshis, yanlis ameliyat ne isterseniz her sey var. Ar damari catlamis bir milletten soz ediyoruz cunku.
Ama bu elestirileceklerin listesinde Dr. Oz en son sirada gelir. Dr. Oz hic bir sey yapamadiysa Amerika ve Turk halkina tip bilimindeki gelismeleri anlasilir dile getirerek sunabilmistir. Aslina bakarsaniz bu DeBakey'in calismalarindan bile onemli olabilir cunku bilinclinme hastaligi olmadan onleyebilir. DeBakey ise hasta tedavi ederdi. Dr. Oz asiri sismanligin, obezligin, spor yapmamanin gelismis ulkelerin en buyuk sorunu oldugunu vucuttaki kimyasal sistemlerin nasil calistigini basit bir dilde anlatarak okuyucuya sundu. Bundan once bu karmasik, zor anlasilir bilimsel bilgilerin genel kitlelere ulasmasi cok zordu. Kitaplarinin milyonlarca satilmasinin sebebi budur. Adamlar hic bir yerde bir sihirli ilactan soz etmiyorlar, sadece anlatiyorlar.
Aslinda Ronaldo'ya, Rooney'e, Messi'ye, Ronaldinho'ya bakip Arda'ya bok atmak da ayni paralelde dusuncelerdir.
Kerem kizacak bana ama ona direk olarak soylmedigimi biliyor umarim. Bu nasil bir ruh halidir anlasilir gibi degil. Bir insan nasil bu seviyede herseye kin kusabilir?
Okuyani isyan ettiren "hayatinda ne bok yedin de Dr. Oz kadar bir seyler becerebildin? Dunyada taninmis iki, uc Turk bilim adamindan biridir. Git de iki kitabini oku bok atmadan once belki yasamin 2-3 sene daha uzar" dedirten bir ruh hali.
Ozan Ersoy
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Ben sadece gozlemledigim bir olayi yazdim. Dr. Oz ne yazmis yazmamis yerine Oprah show'da bir gun gordugum hali goz onume geldi. Alzehimer konusunda bir test yapalim filan diye bir suru gevezelikten sonra ekranda 7-8 digitli bir sayinin nasil akilda kaldigi gibi sadece show amacli yaptigi sarlatanligi da gordum. Asil komedi TV programinda sanki ameliyat odasinda konusma oluyormus gibi yesil operator kiyafeti ve basina taktigi kepi de boynuna indirmisti. Yani hemen hazir orada biri aman doiktor kalbim dese kalp ameliyati yapacak sekilde aleste. Bugunlerde isi tamamen para ustune yatirdigi ortada idi. Yazdigi kitaplarda ayni seyleri yeni bir kitap kabi altinda yeni diye sunmaktan ote degil. Emeklerinin karsiligini hizla almakla mesgul. Kac tane Turk doktoru egittigini bileniniz var mi? Adi sosyete doktoruna cikti. Bu arada bir iki sene once Turkiyede zayiflasin diye bir milletvekiline ayakustu bir TV programinda verdigi kuru (u'nun ustunde noktalar var) ve herifin de dediklerini yapayim derken nallari dikisini de hatirlarlar Turkiyedekiler benden iyi. Gecen sene gittigimde guluyorlardi olana. "Egsersiz egsersiz diyordu abi adam ecelsiz gitti elinde tenis raketi ile" diye coluk cocuk alay ediyorlardi bu bilimsellikle. Elbette TV programinda recete yazarsan bundan iyisi olmaz.Ozan Ersoy wrote:Bu yazinin ana konusu dunyanin gelmis gecmis en buyuk bilim adamlarindan biri ama amaci su cumle.Cengiz Akgun wrote: Bu arada bizim Mehmet Oz Oprah show da ameliyat kiyafeti ile gugus oynamakla mesgul. Kendini tamamen satiya ve soytariliga vermis vaziyette.
....Ozan Ersoy
Ruh hali konusunda kendine aynada bir bak once ondan sonra bana gel.
Last edited by Cengiz Akgun on Sat Nov 22, 2008 3:54 am, edited 1 time in total.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 3764
- Joined: Wed Oct 23, 2002 4:18 am
- Location: NC, USA
Evet yazdigi kitabi okuma, Oprah show seyret (ne isin var koskoca doktorali adam Oprah show falan, hayatimda bir bolumunu oturup izlemissem ne olayim), sonra salla babam salla...Cengiz Akgun wrote:
Ben sadece gozlemledigim bir olayi yazdim. Dr. Oz ne yazmis yazmamis yerine Oprah show'da bir gun gordugum hali goz onume geldi.
Hic aklina geldi mi Oprah izleyenler Amerikan'in en cahil en egitimsiz tipleri ve bunlar asiri kiloyla, kotu aliskanliklarla, duzensiz yasamla en cok ilintili olan insanlar.. Adamin amaci halkin genelini bilinclendirmekse, bunu universite anfilerinde doktorali heriflere konferans vererek mi yapabilir?
Discovery channel'daki programini izledin mi? Saklabanlik mi yapiyor orada?
Time dergisi bosuna mi 2008'de dunyanin en etkileyici onemli (influential) insanlari arasinda ilk 50'ye koymus Dr Oz'u?
Bazi okuyucular benim ukala falan oldugumu dusunuyorlar. Egitime, basariya, dunyanin tepesine gelmis insanlara buyuk saygim vardir. Harvard mezunu, PennState/Wharton'dan MD-MBA'li, 350 kusur tane bilimsel makalesi cikmis, milyonlarca satan kitaplar yazmis, adina patentleri olan, Columbia universitesinde profesorluk yapan Dr. Oz'e bok atmak dunyada aklima gelmez. Profesorluk yapan adam elbet 3-5 Turk de yetistirmistir. Ne bileyim kac tane yetistirmis?
Sanki boyle Turk analarin her dogurdugu dunyaca taninmis bilim adami oluyor da "hadi len sarlatan" diye elimizin tersiyle itebilelim. Evet sarlatan cok ama asil sarlatan o degil.
Hem kazandigi paradan sana ne? Son gunlerde bok attigin adamlarin hepsinin kazandigina bir laf... Bu eziklik midir nedir bilmem?
Ozan Ersoy
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Senin ben ne oldugunu artik cok iyi biliyorum. Nereden nereye getirdin yazdigimi. Bir tatil gunu ABC'de Oprah show'a Dr. Oz geliyor diye reklamini gordum o yuzden seyrettim. Duyardim aralarinin cok siki fiki oldugunu. Var mi bir diyecegin? Bak usenmedim gittim baktim o halini gosteren bir resmi filan var mi diye gozune sokmak icin. O gunku showa gerek filan kalmadi. Ben sadece o gun sansima oyle geldi sandiydim. Megerse senin bilgin butun cahillere cerrah oldugunu ispatlamak icin butun Oprah showlara boyle cikiyormus.Ozan Ersoy wrote:Evet yazdigi kitabi okuma, Oprah show seyret (ne isin var koskoca doktorali adam Oprah show falan, hayatimda bir bolumunu oturup izlemissem ne olayim), sonra salla babam salla...Cengiz Akgun wrote:
Ben sadece gozlemledigim bir olayi yazdim. Dr. Oz ne yazmis yazmamis yerine Oprah show'da bir gun gordugum hali goz onume geldi.
http://www.oprah.com/slideshow/oprahsho ... 20061102/2
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 4210
- Joined: Thu Oct 24, 2002 9:29 am
- Location: Bursa-TR
- Contact:
Insanlik onuruna aykiri bir yasam bu..
Yasayan diger insanlarin selameti icin bazen birinin olumu en hayirlisi diye dusunmeden edemiyor insan.
Zamanında cok kafa patlattim ben bu idam cezasi olayina,
Sonunda kriterimi buldum.
Insanlik sucu islemis kisilere ancak reva bu ceza..Dunyanin hangi ulkesinde, hangi kabilesinde, dinininde irkinda olursa olsun.
Gorusum budur.
--------------------------------------------------------------
Man 'fathered seven children' with his daughters during 25-year rape ordeal
The British man who raped his two daughters repeatedly for over two decades had seven children by them, a court has heard
Angela Balakrishnan guardian.co.uk, Tuesday November 25 2008 14.31 GMT
A British father who raped his two daughters repeatedly for over 25 years had seven children by them, a court heard today.
The 56-year-old man "took pleasure" in knowing the harm he was doing to his two girls and threatened them with a "real hiding" if they refused to have sex with him, Sheffield crown court heard.
His elder daughter was pregnant seven times by the defendant, who called himself the "gaffer", and he fathered two children by her. She bore two other babies but they died the day they were born.
He made his younger daughter pregnant 12 times. She has five surviving children, the court heard.
The defendant, from Sheffield, who cannot be named for legal reasons, admitted 25 rapes and four indecent assaults last month.
The man also had a son who lived with them until his teenage years.
Nicholas Campbell QC said: "All the defendant's children spoke of his domination over their family life. He was tall and strongly built.
"I quote him: he was 'the main gaffer', he called himself the gaffer and he liked to think that he was a hard man.
"All the family were frightened of him. When they heard his car pulling up outside the house, the children and their mother ran to their respective rooms.
"His son described him as having a Jekyll and Hyde personality and that his dad had a one-second fuse and that he could flip and turn with the click of his fingers."
The case continues.
Yasayan diger insanlarin selameti icin bazen birinin olumu en hayirlisi diye dusunmeden edemiyor insan.
Zamanında cok kafa patlattim ben bu idam cezasi olayina,
Sonunda kriterimi buldum.
Insanlik sucu islemis kisilere ancak reva bu ceza..Dunyanin hangi ulkesinde, hangi kabilesinde, dinininde irkinda olursa olsun.
Gorusum budur.
--------------------------------------------------------------
Man 'fathered seven children' with his daughters during 25-year rape ordeal
The British man who raped his two daughters repeatedly for over two decades had seven children by them, a court has heard
Angela Balakrishnan guardian.co.uk, Tuesday November 25 2008 14.31 GMT
A British father who raped his two daughters repeatedly for over 25 years had seven children by them, a court heard today.
The 56-year-old man "took pleasure" in knowing the harm he was doing to his two girls and threatened them with a "real hiding" if they refused to have sex with him, Sheffield crown court heard.
His elder daughter was pregnant seven times by the defendant, who called himself the "gaffer", and he fathered two children by her. She bore two other babies but they died the day they were born.
He made his younger daughter pregnant 12 times. She has five surviving children, the court heard.
The defendant, from Sheffield, who cannot be named for legal reasons, admitted 25 rapes and four indecent assaults last month.
The man also had a son who lived with them until his teenage years.
Nicholas Campbell QC said: "All the defendant's children spoke of his domination over their family life. He was tall and strongly built.
"I quote him: he was 'the main gaffer', he called himself the gaffer and he liked to think that he was a hard man.
"All the family were frightened of him. When they heard his car pulling up outside the house, the children and their mother ran to their respective rooms.
"His son described him as having a Jekyll and Hyde personality and that his dad had a one-second fuse and that he could flip and turn with the click of his fingers."
The case continues.
TRUST GALATASARAY
MGC
MGC
-
- Moderator
- Posts: 13009
- Joined: Tue Oct 22, 2002 7:47 am
- Location: New Jersey /USA
Citibank'in genel mudur (meger Hintli imis haberim yok) Vikram efendi Amerika'nin Halk TV denilen (public TV) bir kanalda Charlie Rose denen sunucu ile bir soylesi yapti. Malumuzun sagir sultan da duydu Citibank gecen hafta gitti gitti geldi. IMF'nin Turkiyedekilere dedigi gibi birakin batsinlar diyemediler ayni bizdeki hirsizlari devlet demeyim de millet kurtardigi gibi burada da Citibank'i (burda yazmistim guya 300 milyar dolar varligi vardi) hisse senedi 3 dolara dusunce kurtardilar. Vikram efendi ben daha 11 ayligim filan diye geveledi agzinda ve hersey'in guvensizlik uzerine olmasina yikti. Amacim krizi uzun uzadiya anlatmak ve de ahkam kesmek degil. Ama Citibank hala bankamdir (New York'a ayak bastigimdan beri). Bu isler zamaninda adam gibi yapildiginda nasil oldugunu anlatmak icin iliskimin baslangicini anlatayim belki ilginizi ceker ve nereden nereye gelindigi hakkinda bir fikir verir.
Yil 1979. Connecticut'dan New York geliyorum ve MS ile Doktorami yaptigim Brooklyn Polytech'a yaziliyorum. Elbette beni Brooklyn'e ceken orada sonradan ITU'den ismini alip buldugum benden iki sinif ondeki arkadas. Onunla hala arkadasligim devam eder. Eksik olmasin sayesinde fazla sikinti cekmedim Brooklyn'e yerlesme ve Polytechnic'e girmede. Neyse Connecticut'da National Bank mi idi neydi Bridgeport'daki Universsitenin kampusunda zar zor bir banka hesabi actirmistim. Malum vergi konusundan dolayi sosyal guvenlik numarasi filan sorarlar. Okulda yabanci ogrenci olduguna dair kagit filan getirince ve okul ID'si ile bankada hesap acmistim. Boylece aylik gelen cekimi bozdurma sansi elde etmistim. Brooklyn'e geldigimde arkadasim okulun orda (Polytechnic de kampus ne gezer) bir Citibank var sanada orda hesap acariz ben ordaki teyzeyi taniyorum zorluk cikartmaz dedi. Kalktik gittik zaten yanima cek olarak almistim Connecticut'da kapattigim hesabi. Ben 23 yasimdayim o zaman. Kadin dedigi gibi benim arkadasi hemen tanidi. 50 yaslarina merdiven dayamis sigara tiryakisi oldugu her halinden belli (zaten o zaman masasinda kul tablasida vardi) zayif ve kuru ama guler yuzlu bir kadin. Beni tanitti bak sana yeni musteri getirdim dedi. Hakikaten yagli musteri idim hani. Kadin acalim hesap deyince bir oh ceker gibi oldum. Hemen ceki cikardik. Cuzi bir rakkam oldugu muhakkak. Peki dedi sormaya basladi. Sosyal guvenlik numaran dediginde yok dedik. Ama olur mu simdi gibi bir laf edince bizimki benim de yok ama bak kac senedir bir sorunumuz yok dedi bizim arkadas. Hemen bana da ona da yarin ikinizde gidin suradan kendinize birer sosyal guvenlik numarasi cikartin dedi. Olur sen once hesabi ac dedik. ikinci soru patladi. Ehliyetin dedi. Ne ehliyeti yahu arabamiz yok ki ehliyet alalim. Benim Turk ehliyetim var olur mu dedim. Guldu. Olmaz dedi. Passaportu gosterdik. Iyi dedi bu sefer. Sonra tutturdu sosyal guvenlik numarasi ve ehliyet almazsan sana cek hesabi acamam savings dedikleri cari hesap olacak dedi. Arkadas bana actin ama biz cek olmazsa sonra ne yapariz dedik. Ulan paramizla rezil oluyoruz. Guvenlik sorunu var dedi kadin. Biliyor cunku yabancilarin karsiliksiz cek verdigini. Yahu yapma etme bak ben okula baslayacagim dedim. Bizim arkadas hala bana actin ama diyor kadina. O da ama sen assistan olmustun isin vardi diyor. Derken acacagim ama bana sosyal guvenlik ve ehliyet isini en kisa zamanda hal edip geleceksin soz ver dedi. Elbette dedim. Bu sirada ATM makinalari daha yeni cikmis. Arkadas buna da bir kart ver deyince kadin yine guldu. Yuz bulup astarini da istiyoruz. Once sosyal guvenlik numarasi ve ehliyet ondan sonra o da assistan olursa olur dedi. Neyse cek hesabini actirdim ama ATM kartini alamadim. Hemen ertesi gunu gidip onun tarif ettigi yerden sosyal guvenlik karti aldim. O zamanlar bu isler o kadar kolaydi ki ustunde "calisamaz" bile yazmaz benim o sosyal guvenlik kartimda. Arkasindan hemen ehliyet imtihanina girdim. Bir hafta sonra yeni ehliyetim ve sosyal guvenlik kartimla bizim teyzenin onune dikildim. Bravo dedi. Ben seni bir daha pek kolay goremiyecegim sanmistim simdi oturda sana bir ATM karti cikartalim dedi. O da bizim gibi Brooklyn'in Bay Ridge semtinde otururdu. Subway'de karsilasir olduk. Hemen ilk somestr sonu asistanligi aldim bu sefer karsisina kredi karti diye dikildim. Bana basvurunu yapayim ama bu benim elimde degil vermezler dedi. O zaman kredi karti da yeni bir olay. Kucuk esnafta boyle sey filan gecmiyor. Benim arkadasta da yoktu kredi karti galiba. Hakikaten dedigi gibi vermediler. Red ettiler. Kafam fena halde kizdi. Hemen Chase'e gittim. O zaman artik elim para gormeye basladi idi. Bizim okulu birakin baska bir okulda da adjunct programlama dersi filan veriyorum. Uclemeyi kurdum isler sandigimdan da iyi gidiyordu. Citi'den paramin yarisini cekip onlara yatiracagimi soyledim. Memnuniyetle hem kredi karti hem de ATM karti veririz dediler. Sonradan Citibank beni kac kere kredi karti icin davet etti. Attim cope gitti. Taa ki karim Citibank'ten benim de kredim olsun diye kredi karti alincaya kadar. Banada bir tane aldi. Hala ana kredi kartim Chase'dendir. Onu daha cok kullanirim.
Ben nerde ise 50'nin ortasina geliyorum. Bizim teyze ictigi sigraralar yuzunden bu dunyadan gocemedi ise hala yuzu gozumun onune gelir. Ne zaman bankaya ugradiysam o zamanlar eger onunde musterisi varsa bana goz kirpar bekle sen beni, senin isini oburlerinden daha hizli yaparim der beni bir kenera alirdi. Beni ve arkadasimi nedense o da bir baska sevdiydi. Hem iyi bir insan oldugundan hem de bankada kac para ile hesap actirdigimizi, efendi gibi sorumlugumuzun bilincinde oldugumuzu uzaktan gorup sezmis ve her ay paramizin ustune koydugumuzu bildigindendi belki ve bu da hosuna gitmisti kim bilir?
Evvelsi gun simdilerde Dallas'da yasayan arkadasimla Citibank'i konusurken bizim teyzeyi yine andik. Ama nasil olduysa ismini ikimizde unutmustuk. O Mary dedi ben Joann dedim. Zaten kendisine soyadi ile hitap ediyorduk. Oyle akilda kalacak gibi kolay bir ad degildi. 30 sene gecmis dile kolay. Iskadinav asilli idi bizim teyze.
O gunlerde bir hesap acmak icin kili kirk yaran Citibank sonralardan sokaktan gecen serseriye odeyemeyecegini bile bile borc veren ve kredi karti dagitan adamlar haline geldiler ve sonunda sakizi boyle boka dusurduler. Simdi Vikram kurtaracak onlari ve bizim gibi hesap sahiplerini. Ahh ahh.
Yil 1979. Connecticut'dan New York geliyorum ve MS ile Doktorami yaptigim Brooklyn Polytech'a yaziliyorum. Elbette beni Brooklyn'e ceken orada sonradan ITU'den ismini alip buldugum benden iki sinif ondeki arkadas. Onunla hala arkadasligim devam eder. Eksik olmasin sayesinde fazla sikinti cekmedim Brooklyn'e yerlesme ve Polytechnic'e girmede. Neyse Connecticut'da National Bank mi idi neydi Bridgeport'daki Universsitenin kampusunda zar zor bir banka hesabi actirmistim. Malum vergi konusundan dolayi sosyal guvenlik numarasi filan sorarlar. Okulda yabanci ogrenci olduguna dair kagit filan getirince ve okul ID'si ile bankada hesap acmistim. Boylece aylik gelen cekimi bozdurma sansi elde etmistim. Brooklyn'e geldigimde arkadasim okulun orda (Polytechnic de kampus ne gezer) bir Citibank var sanada orda hesap acariz ben ordaki teyzeyi taniyorum zorluk cikartmaz dedi. Kalktik gittik zaten yanima cek olarak almistim Connecticut'da kapattigim hesabi. Ben 23 yasimdayim o zaman. Kadin dedigi gibi benim arkadasi hemen tanidi. 50 yaslarina merdiven dayamis sigara tiryakisi oldugu her halinden belli (zaten o zaman masasinda kul tablasida vardi) zayif ve kuru ama guler yuzlu bir kadin. Beni tanitti bak sana yeni musteri getirdim dedi. Hakikaten yagli musteri idim hani. Kadin acalim hesap deyince bir oh ceker gibi oldum. Hemen ceki cikardik. Cuzi bir rakkam oldugu muhakkak. Peki dedi sormaya basladi. Sosyal guvenlik numaran dediginde yok dedik. Ama olur mu simdi gibi bir laf edince bizimki benim de yok ama bak kac senedir bir sorunumuz yok dedi bizim arkadas. Hemen bana da ona da yarin ikinizde gidin suradan kendinize birer sosyal guvenlik numarasi cikartin dedi. Olur sen once hesabi ac dedik. ikinci soru patladi. Ehliyetin dedi. Ne ehliyeti yahu arabamiz yok ki ehliyet alalim. Benim Turk ehliyetim var olur mu dedim. Guldu. Olmaz dedi. Passaportu gosterdik. Iyi dedi bu sefer. Sonra tutturdu sosyal guvenlik numarasi ve ehliyet almazsan sana cek hesabi acamam savings dedikleri cari hesap olacak dedi. Arkadas bana actin ama biz cek olmazsa sonra ne yapariz dedik. Ulan paramizla rezil oluyoruz. Guvenlik sorunu var dedi kadin. Biliyor cunku yabancilarin karsiliksiz cek verdigini. Yahu yapma etme bak ben okula baslayacagim dedim. Bizim arkadas hala bana actin ama diyor kadina. O da ama sen assistan olmustun isin vardi diyor. Derken acacagim ama bana sosyal guvenlik ve ehliyet isini en kisa zamanda hal edip geleceksin soz ver dedi. Elbette dedim. Bu sirada ATM makinalari daha yeni cikmis. Arkadas buna da bir kart ver deyince kadin yine guldu. Yuz bulup astarini da istiyoruz. Once sosyal guvenlik numarasi ve ehliyet ondan sonra o da assistan olursa olur dedi. Neyse cek hesabini actirdim ama ATM kartini alamadim. Hemen ertesi gunu gidip onun tarif ettigi yerden sosyal guvenlik karti aldim. O zamanlar bu isler o kadar kolaydi ki ustunde "calisamaz" bile yazmaz benim o sosyal guvenlik kartimda. Arkasindan hemen ehliyet imtihanina girdim. Bir hafta sonra yeni ehliyetim ve sosyal guvenlik kartimla bizim teyzenin onune dikildim. Bravo dedi. Ben seni bir daha pek kolay goremiyecegim sanmistim simdi oturda sana bir ATM karti cikartalim dedi. O da bizim gibi Brooklyn'in Bay Ridge semtinde otururdu. Subway'de karsilasir olduk. Hemen ilk somestr sonu asistanligi aldim bu sefer karsisina kredi karti diye dikildim. Bana basvurunu yapayim ama bu benim elimde degil vermezler dedi. O zaman kredi karti da yeni bir olay. Kucuk esnafta boyle sey filan gecmiyor. Benim arkadasta da yoktu kredi karti galiba. Hakikaten dedigi gibi vermediler. Red ettiler. Kafam fena halde kizdi. Hemen Chase'e gittim. O zaman artik elim para gormeye basladi idi. Bizim okulu birakin baska bir okulda da adjunct programlama dersi filan veriyorum. Uclemeyi kurdum isler sandigimdan da iyi gidiyordu. Citi'den paramin yarisini cekip onlara yatiracagimi soyledim. Memnuniyetle hem kredi karti hem de ATM karti veririz dediler. Sonradan Citibank beni kac kere kredi karti icin davet etti. Attim cope gitti. Taa ki karim Citibank'ten benim de kredim olsun diye kredi karti alincaya kadar. Banada bir tane aldi. Hala ana kredi kartim Chase'dendir. Onu daha cok kullanirim.
Ben nerde ise 50'nin ortasina geliyorum. Bizim teyze ictigi sigraralar yuzunden bu dunyadan gocemedi ise hala yuzu gozumun onune gelir. Ne zaman bankaya ugradiysam o zamanlar eger onunde musterisi varsa bana goz kirpar bekle sen beni, senin isini oburlerinden daha hizli yaparim der beni bir kenera alirdi. Beni ve arkadasimi nedense o da bir baska sevdiydi. Hem iyi bir insan oldugundan hem de bankada kac para ile hesap actirdigimizi, efendi gibi sorumlugumuzun bilincinde oldugumuzu uzaktan gorup sezmis ve her ay paramizin ustune koydugumuzu bildigindendi belki ve bu da hosuna gitmisti kim bilir?
Evvelsi gun simdilerde Dallas'da yasayan arkadasimla Citibank'i konusurken bizim teyzeyi yine andik. Ama nasil olduysa ismini ikimizde unutmustuk. O Mary dedi ben Joann dedim. Zaten kendisine soyadi ile hitap ediyorduk. Oyle akilda kalacak gibi kolay bir ad degildi. 30 sene gecmis dile kolay. Iskadinav asilli idi bizim teyze.
O gunlerde bir hesap acmak icin kili kirk yaran Citibank sonralardan sokaktan gecen serseriye odeyemeyecegini bile bile borc veren ve kredi karti dagitan adamlar haline geldiler ve sonunda sakizi boyle boka dusurduler. Simdi Vikram kurtaracak onlari ve bizim gibi hesap sahiplerini. Ahh ahh.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
-
- Posts: 1734
- Joined: Mon Jan 10, 2005 9:02 pm
Bu okumusu ile cahili ile, doktoru, avukati, borsacisi, ABD/Avrupa masterlisi , issizi gucsuzu, zengini, görgusuzu ile, yurt disi ve yurt icinde yasayani ile iliklerine kadar boka batan, vurdumduymaz, kurukafa, onursuz, 'oyumuz kömur, makarna, mercimek paketlerini verene hiiiii' diye siritan ve sonra bu paketleri sark kurnazligi ile disarda satan isini bilen(!) toplumu, deniz fenerlerine tepki vermezken degil tepkiyi kasinin kilini bile oynatmazken, Hincal Hakan Sukur veya Arda'yi elestirdi diye veya hakem FB aleyhine penalti verdi diye sinirden kafayi duvara cakan embesil, sözun ona okumus, universiteli tipleri bundan iyi anlatan bir yazi olamaz. (bu arada spor bakaninin oglu saha basti ki bence cok harika oturmus gunumuz gercekligine).
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/104 ... 249&gid=61
* Bu ulkeden köy enstitulerini kaldiran ahmak, cahil, beceriksiz, kenef surusu sag iktidarlar eserleri ile gurur duysunlar simdi.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/104 ... 249&gid=61
* Bu ulkeden köy enstitulerini kaldiran ahmak, cahil, beceriksiz, kenef surusu sag iktidarlar eserleri ile gurur duysunlar simdi.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
― Marcus Aurelius, Meditations