Page 8 of 11

Posted: Mon Sep 01, 2008 10:17 am
by Ersin Taner
Sezonun başı olduğundan çoğunluk bardağın dolu tarafına bakmaya çalışmış.

De Sanctis ve Meira'nın oyunları ile Linderoth'un profesyonelliği ve işine saygısıyla sağ bekte bile başarılı olması gerçekten ümit verici...

Ancak özellikle Skibbe'nin oynattığı sistem ve maç sonrası konuşmaları hiç de ümit verici değil.

Ayrıca bazı arkadaşlar daha ligin başında Kayseri deplasmanından 1 puanla ayrılmak kötü değil yazmış ama Kayseri'de 4 tanesi ilk 11 oyuncusu toplam 6 eksik olduğunu ve en iyi oyuncuları Mehmet Topuz'un sakat sakat oynadığını unutmamak lazım. Bu kadar eksik bir Kayseri'yi bulmuşken 3 puan almak gerekirdi.

Posted: Mon Sep 01, 2008 10:39 am
by Ali Gursel
Ersin Taner wrote:Ancak özellikle Skibbe'nin oynattığı sistem ve maç sonrası konuşmaları hiç de ümit verici değil.
Sevgili Ersin, Skibbe sisteminde forvet gorevini yapmiyorsa, digeri sakat Baros da yeni gelmisse Skibbe ne yapsin? Sistemde mi kabahat gercekten Karan kendisine cikarilan 20 toptan bir tanesini olumlu kullanamiyorsa? Dun Karan kendisine verilen gorevi yapsa GS'in ilk yarida 3-4 ciddi pozisyonu olurdu, en az biri gol, cumbur cemaat ileride basan Kayseri'yi cezalandirirdi, Karan yapamadi, biz de cezayi kesemedik. Sistem degil de Karan sorunu vardi yani dun.

Mac sonrasi konusmalari icin sunu dusun. Sen bir profesyonelsin, isini yapiyorsun, sana Bahri Havadir mi ne bir adam gelip o sacma sapan sorulari soruyor. Ben yumruk cakmak isterim, adamin kibarca cevap verdigine sukretmek lazim.

Bir de Erman dun Arda ve Topal GS'in olmazsa olmazlari demis, simdi okudum. Ayni fikirde oldugum icin dehset icindeyim. Bir daha olmamasini umuyorum.

Ali

Posted: Mon Sep 01, 2008 11:11 am
by Yasin Gürel
Dün maçı izlerken ileriye dönük çok olumlu sinyaller aldım.
1-Öncelikle De Sanctis ilk maçında çok iyi bir görüntü verdi (çıkardığı topa hala inanamıyorum :lol: )
2-Kayseri özellikle ilk yarı çok pres yaptı buna rağmen pas alışverişlerimizde olumlu gelişmeler var.
3-Kewell çok arzulu ve istekliydi böyle devam eder inşallah.
4-Günün formsuzları Ümit ve Arda'ydı özellikle Arda çok etkisizdi. Servet artık kendini C.Ronaldo sanmaktan vazgeçmeli Agahowa'ya çalım atmaya çalışırken kaybettiği top nerdeyse gol oluyordu.M.Topal günün iyilerindendi Barış çıktıktan sonra Ayhan'la beraber orta sahada iyi defans yaptılar ama ofansa pek çıkamadılar.Linderoth sağ bekte iyi oynadı pek ileri çıkmasada defansif olarak sırıtmadı şimdilik sağ bekte kullanılabilir bence.(Uğur iyileşene kadar)
5-Skibbe üçüncü oyuncu değişikliğini yapmayarak beni şaşırttı birileri bu adama Galatasaray'ın ligde beraberliğe yatmayacak bir takım olduğunu hatırlatmalı :lol:


Sonuç olarak ilerki maçlarda daha iyi olacağımızı düşünüyorum bu takım atak gücünün artmasıyla (Arda'nın form tutması ve Baros'un katılımıyla) UEFA Kupasında çeyrek final oynayabilir diye düşünüyorum.Bunu abartılı bir hedef olarak görenler olabilir ama Skibbe'ye rağmen bu takım bunu başarabilir bence :lol:

Posted: Mon Sep 01, 2008 11:20 am
by Ahmet Yavuz
Ali Bey,

Öncelikle Skibbe hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum ve iki maçta yeteneksiz ilan edenleri ben de anlayamıyorum. Üstelik bunu yapanların çoğunun ikinci hafta hocalarını gönderen Anadolu takımlarının anlayış kıtlıklarına güldüklerini bilirken...

Bu yıl yapılan transflerin tek kaybı bu oldu maalesef. Bu kadar büyük yatırım büyük bir beklentiyi fırtına gibi beraberinde getirdi bazıları için. Ama bu beklentinin yerine gelmesini sağlayacak bir futbol gerçeği olsaydı eğer, Chelsea ve Real Madrid gibi zamanında para saçan takımlar istediklerini çoktan elde etmişler ve günümüz futbolunun yeni ekollerini domine ediyor olurlardı.

Bu aslında çok basit ve herkes tarafından sıkça dile getirilen bir gerçek. Bununla birlikte iş, insanların taraf olduğu takımlar çevresinde döndüğünde gerçeklik yerini kendini gerçek olarak gösteren hayallere bırakıyor. Bu hayaller gerçekleşmeyince de idam sehpasına birileri davet ediliyor.

Fikirlerimizin ayrıştığı konu ise Kayserispor maçıyla ilgili... Ben Kayserispor maçında Ümit Karan'ın doğru toplarla yalnızca iki kez buluşabildiğine şahit oldum.. Birinde topuğuyla Aydın'a pas çıkardı, diğerinde ise savunma son anda araya girdi. İkisinde de tayming hatası vardı Ümit'in.. Ancak sakatlıkltan yeni çıkmış bir oyuncunun taymingde hata yapmasını doğal karşıladım. Diğer taraftan yaptığı pas hataları, diğer oyuncuların toplam pas hatalarının çok da üzerinde değildi.

Bence burada temel problem Ümit'in doğru toplarla yalnızca iki kez buluşmuş olmasında ve arkasındaki üçlüden organize bir destek alamamış olmasında. Zaten arkasındaki üçlünün kendi aralarındaki uyumsuzlukları sürerken bir de bu üçlünün Ümit'le organize olmalarını beklemek iyimserlik olurdu. Bu durumda tartışılması gereken konunun Ümit'in arkasındaki üçlünün birbirileri arasındaki uyumsuzluk olduğunu düşünüyorum.

Bu, zaten sezon başından beri devam eden bir sorun. Dün Skibbe, sıkıntıyla ilgili cezayı Lincoln'e kesti ve Kewell'i Lincol'ün bölgesine çekerek Aydın'ı sağ kanada, Arda'yı ise sol kanada sürdü. Dakikalar geçtikçe, bu ilk bakışta çok da mantıksız gelmeyen düzenlemenin aslında çok da doğru olmadığını gördük. Kewell her ne kadar orta sahada iyi top alıp dağıtıyor olsa da kanattaki yırtıcılığını yansıtamıyor oluşu, Galatasaray'ın çizgiye top taşımasını engelledi. Tabii bunda Arda'nın da etkisiz oluşunun payı vardı.

Diğer taraftan Arda'nın yerine sağ kanatta görev yapan Aydın'ın etkisiz oyunu da bir kişi eksik oynuyormuşuz gibi bir görüntü çıkardı ortaya. Belki o bölgede Hasan olsaydı her ne kadar organize olmasa da ceza sahasına daha çok top indirilebilirdik ve daha fazla gol pozisyonuna girebilirdik. Bu da tabii tamamen oluşturulması beklenen sistemin dışında, zor sıkışınca Hasan'ın gözlerinin içine bakılan, 6-7 yıldır süren bir umut ışığı... Ancak bu tür sıkıntılı durumlarda bazen ilaç olabiliyor.

Şimdi kalıcı hale getirilmesi gereken, forvetin arkasındaki üçlü arasındaki uyum... Kewell-Lincoln-Arda bu bölgede her zaman görmek isteyeceğimiz isimler. Bu Skibbe'nin sırtında ağır bir yük aslında. Ama diğer taraftan transfler de Skibbe'nin haberi dahlinde yapılmıştır diye düşünüyorum. Futbolcuları birer birer ele aldığımızda üç futbolcunun da egolarının çok fazla yüksek olmadığını görüyoruz. Bu üç futbolcunun sahada doğru konumlandırılmaları durumunda (Kewell solda, Lincoln ortada, Arda sağda) birbirlerini kendileri yerine alternatif olarak görüp şahsileşme yoluna gitmelerinin de önüne geçilecektir. Böylece üçü de birer takım oyuncusu olduklarının bilincine daha fazla varacaklardır. Ben üç futbolcuyu da birbirlerine faydaları olacak şekilde kazanmanın yolunun böyle bir sistemden geçtiğine inanıyorum.

Bu üçlünün önündeki forvetin ismiyle ilgili benim bir endişem yok. Ümit de, Nonda da, Baros da tıkır tıkır işleyen bir üçlünün önünde (form durumlarına göre) başarılı olacaklar, gol bulacaklardır.

Posted: Mon Sep 01, 2008 11:56 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Ahmet Yavuz wrote:Ali Bey,

Öncelikle Skibbe hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum ve iki maçta yeteneksiz ilan edenleri ben de anlayamıyorum. Üstelik bunu yapanların çoğunun ikinci hafta hocalarını gönderen Anadolu takımlarının anlayış kıtlıklarına güldüklerini bilirken...
Merhaba Ahmet Bey,
Oncelikle forumumuza hosgeldiniz.

Her ne kadar Sevgili Ali Gursel'e cevap yazmis olsanizda hani su meshur "Skibbeyi Istemezuk" klubunde ismim yazili oldugu icin cevap verme geregi hissettim :D

SKIBBE'yi cok yeteneksiz bulmuyoruz (bulmuyorum diyelim sahsim adima)

Sadece SKIBBE'nin Galatasaray'a yeterli olmadigini savunuyorum.
Galatasaray genc ve bu isi (buyuk takim calistirma isinden bahsediyorum) yeni ogrenen adamlarin imtihan sahasi olmamalidir.

HAGI'de geldi bu takima, ustelik o icimizden biri idi.Kariyeri, basarilari, durusu, herseyi ile ideal olurdu eger biz deneme tahtasi olmak isteseydik.
HAGI'ye deneme tahtasi da olduk bir donem.Bursaspor'da ve Romen Milli Takimi'nda yaptiklari ortada.Durabilseydik 3 sene onun arkasinda dururduk.Tabi zaman farkli yonetim farkli, dusunce yapilari farkliydi.

Ama SKIBBE konusunda endiselerim cok fazla.
Adam zirt diye gonderince hersey duzelmeyecek elbet
Ama ya bu takima verecekleri beklentileri karsilamazsa, ligin ortasinda cipcibildak Taksim meydaninda uyanmak gibi bir sey olacak.

Hadi STEAU BUKRES'e elendik CL sansini kaybettik, o konuyu zaten geride biraktim, hedefler onde olur arkada olmaz, unuttuk gitti.

Ama bu takim bu hocanin yonetiminde , UEFA kupasinda gruplarda (-ki kalacagina eminim ve yurekten inaniyorum) oynayacagi takimlara karsi kotu maclar cikarirsa, Kadikoy'de 5 Inonu'de 3 yer se , ben kendimi avutur ben hala bu takima guveniyorum , isik var , gelecege yatirim yapiyoruz hedef 2010 Aslantepe'de super takim derim, ama bunu bugun ASY'ye gelen taraftara anlatamazsiniz.

Taraftar guvenir, destekler, takiminin yaninda olur
Ama bir yere kadar,
Hayal gormeyelim

SKIBBE bu kadroya, bu potansiyele, kisaca bu takima bol geliyor
Gecici bir sure, bir yillik ara donem hocasi densin ben anlarim.

Ama seneye de kalmasi icin basari gerekiyor malesef (skor yazariyiz ya :D ) .Kayseri maci kazanilmis olsada bu fikirlerim degismezdi bilen bilir.

Ben yonetimin gizli gizli ve cok ciddi bir sekilde 2009-2010 sezonu icin ASLANTEPE'ye cikacak yeni hocayi aradiklarina eminim.

Posted: Mon Sep 01, 2008 12:12 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Bu yorum hakkinda ne diyorsunuz ?

"A draw for me is a normal result because we had more chances but made mistakes in the final shot.

"I think we need to respect the opposition and the quality they have. They put eight or nine players at the back and it is difficult to create.

"I told the players a draw is ok but we need to work the ball more. If they make a mistake it is not a problem."

Posted: Mon Sep 01, 2008 12:21 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Ahmet Yavuz wrote:Ali Bey,

Öncelikle Skibbe hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum ve iki maçta yeteneksiz ilan edenleri ben de anlayamıyorum. Üstelik bunu yapanların çoğunun ikinci hafta hocalarını gönderen Anadolu takımlarının anlayış kıtlıklarına güldüklerini bilirken... .
Bir de bunun tam tersi bir bakis acisi var. Gelecegin takimini kurmak.

Oncusu de Besiktas.

Son 13 yildir, gelecegin takimini kurmaktan ne CL gorebildiler, ne lig sampiyonlugu. Surekli yetenekli bir hoca, bazen super transferler bazen yetenek avciligi, her hafta spor programlarinda ayni sarki: Bu takim 10 hafta sonra ligin tozunu atacak, bu genclerle gelecegin takimi kuruluyor.

2 haftada hoca gondermeyelim elbette de Skibbe beni Sampiyonlar Liginde tasir mi (sampiyon yapip CL'ye sokar mi degil !) onu tartalim.

Bence hafif kalir, gelecek sene CL on elemeden elenince Besiktas gibi olmayalim; "onumuzdeki yillarda CL'de final oynayacak takim kuruyoruz" derken bir bakmisiz ki 15 yil gecivermis.

Ki 5-6 yili gecti bile :).

Posted: Mon Sep 01, 2008 12:24 pm
by İlker Yenice
Takimda kaptanliga kadar gelmis Umit'in cikarken Baros'a yaptigi ayibi esefle kiniyorum. Bu mudur takim olmak yada takimin kaptanligini yapmak. Maymun gibi ziplamaktan, devamli el havada kabadayi durumundan sikildim, yonetimin bu tarz davranislari uyarmasi gerekiyor dusuncesindeyim. Adam yeni gelmis ilk kez oyuna giriyor, bu nasil bir "welcome"

Posted: Mon Sep 01, 2008 12:25 pm
by Ersin Taner
Ali Gursel wrote:
Mac sonrasi konusmalari icin sunu dusun. Sen bir profesyonelsin, isini yapiyorsun, sana Bahri Havadir mi ne bir adam gelip o sacma sapan sorulari soruyor. Ben yumruk cakmak isterim, adamin kibarca cevap verdigine sukretmek lazim.
Diğer görüşlerine pek katılamıyorum ama bu konuda aynı fikirdeyiz.

Acaba Aziz Yıldırım'dan korktukları için mi Lig Tv'nin FB muhabiri Bahri Havadır/Ömer Güvenç ekolünden değil?

Posted: Mon Sep 01, 2008 12:28 pm
by Ali Gursel
Sevgili Ahmet,

Önce uzun ve düşünülmüş cevap için teşekkürler.

Ama Ümit'in dünkü performansı hakkında anlaşamıyoruz. Ben Ümit'e doğru yollanan ikiden epey fazla top saydım ama bunların ideal paslar olması değildi derdim. Zaten Ümit'i eleştirdiğim nokta neden bu paslardan kendisine gol pozisyonu hazırlamadığı da değil.

Çok kısa haliyle Agahowa mıdır nedir onun yaptığını neden yapamadığını sordum: sırtını kaleye dön, topu orta saha ya da ona yakın bir yerde al, Kayseri baskı yaptığı için pek çok oyuncusu defansif pozisyonlarının önündeler, senin takımın atağa çıkana kadar tut ve de çıkan birine topu bırakıp yüzünü kaleye dönüp ceza sahasına koş. Ümit dün bunu yapamadı ve de bunu yapabileceği 2 degil 22 top geldi kendisine.

Ümit'in bu durumlarda topuk pası vurma, top üstünden atlama falan gibi varyeteleri bırakıp top tutması gerekiyordu. Tek top oynamak (tabii isabetli olabilirse) önemli meziyet, ama oynanacak biri varsa. Sen tek top yapacağım diye topları zaten pres yapan Kayserililere verirsen takımı zor durumda bırakıyorsun demektir.

Ümit'in işini yapması arkadaki üçlüyü uyumlu kılmaz ama o üçlü 3-4 kontra fırsatı bulsalar biri gol olur, biz maç kazanır lider kalırız, takım üstünde baskı azalır, alışma/uyum/hazırlanma süreci her neyse, vakit kazanırız.

Bir iki söz daha Ümit'in performansı/sakatlığı için: Ümit pek çok takım arkadaşının aksine milli takımda değildi, yani çok güzel bir yaz geçirmiş olması lazım. Bu durumda bu ilk haftalarda ona herkesden çok vazife düşüyor. Ne yeni transfer ne milli takım yorgunu. Bu sorumluluğu üstlenemeyecek kadar sakat mıydı? İkinci yarıda havada uçan Bruce Leevari kalça darbesine bakınca ben sakat izlenimi edinmedim.

Eğer sakatsa bir oyuncunun sakatlık profili de değerlendirilmesinde etkendir. Ben senelerce Şükür Karan karşılaştırmalarında herkese her sezonun bilmem kaç haftası sakat geçiren adamla kırk yılda bir sakatlanan adam nasıl karşılaştırılır diyordum.

Aynı dert devam etmekte. Şimdi Ümit 5-12 haftalar arası form tutup 6 gol atar, biri röveşata olur, harika, hatta 4-4-2 oynanırken ve de üç golcü komiteyle iş yaparken bu çok verimli de olabilir (geçen sene Nonda, Şükür ve Ümit 11er gol attılar) ama tek forvet oynarken boyle sezonda üçer kez dörder hafta sakatlanıp, taymingin bozulup ortadan kaybolamazsın, hele takımda herkesin başka geçerli mazeretleri varken.

Sonra takım ve hoca üstünde baskı artıyor, basında Skibbe'nin kellesini isteme muhabbetleri vs. Kimse Aragones ile devam edilmeli mi diyemiyor, Steaua'dan daha güçsüz bir takımı zar zor eledi FB, hakem 2-0ken Partizan'ın gollerini falan vermeyip bir de, ligde bir puan altımızdalar, 9 kişi kalmamış takıma gol atamadılar iki maçta. Ama Aragones ile tamam mı devam mı lafı yok, kazmanın teki Skibbe'ye bunu röportajda soruyor (tabii yönetime de selam, bugün çıkıp ligin ikinci haftasında böylke soru soracak kadar laubali muhabirlerin kuruluşuyla işimiz olmaz, dört hafta organizasyonumuzdan kimse bu kurumla röportaj yapmayacak, ondan sonra bir daha deneriz, adam olurlarsa devam ederiz yoksa o da biter dese ne güzel olur).

Yani bir sürü tatsızlık yaşanıyor iki puan yüzünden. Keşke Ümit dün ilk yarı biraz top tutmayı, top kazanmayı düşünse, isteseydi. Tek suçlu Ümit değil tabii, keşke Arda, Kewell ve Ayhan biraz daha verimli olsalardı, keşke Servet'in kafa içeri girseydi vs. Ama Ümit'inki bana mazereti en az olanı gibi geldi.

Ali

Posted: Mon Sep 01, 2008 12:51 pm
by Ahmet Yavuz
Mehmet Gurdal Cetin wrote:
Merhaba Ahmet Bey,
Oncelikle forumumuza hosgeldiniz.

Her ne kadar Sevgili Ali Gursel'e cevap yazmis olsanizda hani su meshur "Skibbeyi Istemezuk" klubunde ismim yazili oldugu icin cevap verme geregi hissettim :D
..........
Merhaba.. Pek yeni sayılmam aslında forumda, sadece uzaktan takip ediyordum bugüne kadar. Yine de hoşgeldin mesajınız için teşekkür ederim.

Konuya dönecek olursak... Öncelikle bir hocayı bir yılın sonunda değerlendirip, karar verilmesi durumunda yolların ayrılması ayrı bir aksiyon, ilk iki haftaki performansına bakarak beşinci hafta yol vermek ayrı bir aksiyon. Bence arada dağlar kadar fark var.

Sezon boyunca yaklaşık 50 maçta bir hocanın yapmak istedikleri, bu işi yapacak yeteneğe veya iradeye sahip olduğu veya olmadığı, oluşturmaya çalıştığı sistemin takıma uyduğu veya uymadığı rahatlıkla anlaşılabilir. Ancak benim düşünceme göre ilk iki haftada, üstelik takım henüz ligde kaybetmemişken, defansıyla umut vaat ederken, salt hücumda bir türlü istenen ritmi yakalayamadığı için bu oyunu oynatan hocanın yetersiz/yeteneksiz olduğu kanaatine varılamaz.

Diğer yandan oluşturduğunuz senaryolar gerçekleşebilir. Kadıköy'de 5, İnönü'de 3 yiyebiliriz, ki tarihte bu tür durumlarla da karşılaştık. Belki bunun tek sorumlusu yanlış diziliş, yanlış taktik gibi nedenlerle Skibbe olur. Bunu öngörmek zor. Ama açıkçası Steaua ve lig maçlarına bakınca durum o kadar da karanlık olacakmış gibi görünmüyor.

Skibbe'nin deneyimsiz olduğu görüşünüze gelince... Ben hiç de sizin gibi düşünmüyorum. Skibbe Bundesliga'da Borussia Dortmund ve Leverkusen takımlarında görev yapmış, Alman Milli Takımı'nda çalışmış bir isim.. Bu konuda yaklaşık 10 yıllık bir deneyimi var. Yani Galatasaray Skibbe'nin ilk kulübü değil. Bu nedenle futbolu bıraktıktan sonra kısa dönem Rumen milli takımında teknik direktörlük yapmış, Bursaspor'da çalıştıktan sonra teknik direktörlük kariyerinin dördüncü yılında Galatasaray'a gelmiş Hagi ile karşılaştırılması çok da sağlıklı değil bana göre. Hagi'nin futbolculuk yıllarında edindiği krediydi onu Galatasaray'ın başına getiren.

Skibbe için ise durum daha farklı. Leverkusen'de oynattığı futbol, gençlerle çalışmayı sevmesi gibi nedenler onu Galatasaray'ın başına getirdi. Yönetimin Skibbe'den önce başka tercihleri de vardı elbette. Ancak Laudrup, Sammer ve Perrin gibi teknik direktörlerle anlaşma sağlanamayınca bu tercihte karar kılındı. Benim aklıma da bu isimlerin haricinde başka teknik direktör adayı gelmemişti açıkçası. Sizin deneyim kriterlerinize göre Abdullah Avcı da bu görev için doğru bir isim olmazdı nasıl olsa.

Posted: Mon Sep 01, 2008 1:31 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Hagi konusundan haklisiniz ama , Hagi yonetimin can simidi olmasi icin taraftarin agzina calinan bir parmak baldi.Futbolculugunda taraftar tarafindan cok sevilmis olmasi CANAYDIN'i kurtardi.Zaten bunun hatali bir hamle oldugunu defalarca burada konustuk.Zaten yazida da belirttim, zaman farkliydi dusunce yapisi farkliydi.

Benim korkum SKIBBE'nin Almanya'da basarili oldugu soylenen kariyeri.Genclere sans vermek tabiki hepimizce kabul edilir.Ama calistirdigi takimlarin Bundesliga'da ki konumlari yada soyle soyliyeyim, beklentileri ne boyuttaydi ?

Alt yapi hocaliginda edindigi tecrube (ki bir donem A takimi calistirip Bundesliga'nin en genc hocasi olmus) buyuk egolarla basetmesine yeterli mi.?

Bir ornek;

Bursaspor'u calistirmak, iyi futbol oynatmak, genclere sans vermek , kupalara katilmaya calismak, taraftarin gozune hos gelen futbol oynatmak baskadir.Bursaspor ornegini su sebebten veriyorum, yonetim taraftar stad oynadigi futbol anlayisi ..Siz o yere begendiginiz herhangi bir takimi yazabilirsiniz.Takim ismi Galatasaray ve Fenerbahce haric onemli degil.

Galatasaray'da bu gorevi yapmak baskadir.Galatasaray'in amaci sampiyon olmaktir.Her ne sekilde olursa olsun Galatasaray basari ile beslenen bir kluptur.Beklentileri hep yuksektir.Benim anlatmaya calistigim bu.Biz de goze hos gelen iyi futbol oynayalim sonuc ne olursa olsun yoktur yurumez.Icimizden bunu kisisel olarak (ben dahil) dileriz ama bir de gercekler ve sokaktaki taraftar var.

SKIBBE'nin 2 haftalik performansina bakip karar verdigimiz basitligine indirmemek lazim bu olayi.Adam olacak cocuk gibi esprili yaklasimlarda bulunmayacagim. 50 mac gectikten sonra kaybedilebilecek "haaa bu TD ile olmayacak" dendikten sonra yitirilebilecek cok sey var.2009-2010 sezonunda CL'de on eleme oynamamamiz lazim, kendi stadimizda CL maclarinda basarili olmamiz lazim.O'na gore bir kadro ve TD bulup olusturmamiz lazim.

Hepimizin kabul ettigi bir iki gercek var

1-Bu TD yonetimin ilk tercihi degildi, gelmeyi kabul eden secildi
2-Yonetimin gudumunde (karisabilecegi diyelim) biri olmaliydi
3-Cok para istememeliydi, kisa vade kontrati kabul edecekti
4-Taraftarin genc oyunculara verdigi degeri ,onlari oynatarak taclandiracak (genc oyunculara sans vermeyi seviyor bana gore bir sehir efsanesidir cok ilgi ceken sevimli bir cumledir) , bir heyecan yaratacak dinamik genc bir TD idi
5-Yuruyen bazi projeler var onlarin devami icin, bu ara donemi en az kayipla atlatabilecek kapasitede birini aradiklari icin SKIBBE ise alindi.

Ben hala SKIBBE'nin nereye geldigini anlamadigi dusuncesindeyim.

Posted: Mon Sep 01, 2008 2:22 pm
by Ahmet Yavuz
Ali Gursel wrote:Çok kısa haliyle Agahowa mıdır nedir onun yaptığını neden yapamadığını sordum: sırtını kaleye dön, topu orta saha ya da ona yakın bir yerde al, Kayseri baskı yaptığı için pek çok oyuncusu defansif pozisyonlarının önündeler, senin takımın atağa çıkana kadar tut ve de çıkan birine topu bırakıp yüzünü kaleye dönüp ceza sahasına koş. Ümit dün bunu yapamadı ve de bunu yapabileceği 2 degil 22 top geldi kendisine.
Ali Bey,

Agahowa'yı kısa haliyle ele almışsın ama bence kısa haliyle ile bile Ümit Karan ve Milan Baros tarzından epey uzak bir isim. Gerçekte Agahowa Galatasaray'ın oynamayı düşündüğü futbola entegre olabilecek tarzdan da uzak.

Bana göre Galatasaray'ın ilk 11'indeki forvet oyuncusunun en büyük özelliğinin Agahowa tarzı, ya da mesajının devamında senin biraz daha detaylandırdığın tarzda, topu tutup yüzünü kaleye dönen ve ceza sahasına koşma meziyetine sahip olması elzem değil.

Çünkü Galatasaray çok büyük ihtimalle bu yıl tek forvet oynayacak. Çift forvetli sistemde forvetlerden birinin senin dediklerini yapıyor olması lazım kesinlikle. Diğer forvetin de her durumda ceza sahasının içinde/çevresinde dolanan, orta sahadan pas bekleyen, sezgilerinin yüksek, bitirici bir oyuncu olması gerekiyor. Bana göre bildiğimiz Ümit, bu beklentileri karşılıyor (Dünkü Ümit'in verimsiz olduğuna ben de katılıyorum, ama sorumluluğu büyük ölçüde ona yüklemek çok acımasızca).

Galatasaray'ın elindeki üç forvetten Nonda, biraz Agahowa tarzında denilebilir. Diğer taraftan benim dediğim beklentileri karşılayan özelliklere de sahip (Sezgileri güçlü, bitirici). Üstelik topu tutup yüzünü kaleye de dönebiliyor, ama ben Steaua ve Denizli maçlarında Nonda'yı orta sahadan ileri top taşırken gördüğümde "İçerde kim var şimdi?" sorusunu sordum hep.

Bu sezon Galatasaray'da topu tutma, hücumu ileri çekme işi forvetin arkasındaki 3 oyuncuda olacak. Tek forvetin arkasına bile bakmadan ceza sahasına yönelmesi gerekiyor bir an önce. Bu nedenle tek top yapabilmesi çok önemli. Ancak bu varyasyonlarla kendisini savunan futbolcudan kurtulup boş alanlar açabilir, çünkü ona yer açan bir takım arkadaşı yok.

İşte Ümit bunun sıkıntısını yaşadı bence dün. Tek pası düşündü, pres yapan Kayseri karşısında yüksek pas hatasıyla oynadı, çünkü Galatasaray bir türlü oyununu kabul ettirip pas yüzdesini yakalayamadı. Ümit de kaybolup gitti.

Posted: Mon Sep 01, 2008 2:36 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Biz kalecimizi tartisirken RESMI SITEDE cikan bir haber bence oldukca sevindirici..Dusunme sirasi AYKUT'ta.

http://www.galatasaray.org/futbol/futbo ... r/1824.php

Posted: Mon Sep 01, 2008 2:42 pm
by Ismail Gezer
Kayseri deplasmanında beraberlik kötü bir sonuç değil, o yüzden fazla takmıyorum kafaya.

Kaleci konusunda yazılanlar beni çok sevindirdi. Nihayet ciddi bir sorunu hallettik. Yönetim -geç de olsa- iyi bir kaleci bulup getirmiş demekki...

Bir diğer sevindiğim nokta Meira hakkında yazılanlar. Umarım böyle devam eder...

Önümüzdeki günlerde hazırlık maçı yapılacağına dair bir haber duymak istiyorum. Lütfen yönetim, LÜTFEN!