forum.cimbom.org

Bekir agabeyin nasil kellesi koltukta yaziyor. Gerci o da yobazlasiyor gozumde. Gecen gun katsayiyi kaldirdilar imamdan alim olacak sonra ne yapacagiz diye tutturmus. Ya ayni imtihana girip yuksek puan tuturan adama sen imam hatipten ciktin diye universiteye almayacan mi? O zaman o sinavin degeri ne? diye dusunmuyor. Niye ayni soruyu cevaplandirdigi halde katsayisi dusuk diye adamlarin puani dusuk olsun. Eger ben yanlis anlamiyorsam bu katsayi isini elbette. Imam Hatipli ayri universite sinavina mi giriyor? Herkes universite sinavina esit olarak girerse bunda sorun nedir? Kim ne puan tuturuyorsa ona gore universitesine gitsin. Adamin ailesi zamaninda imam olsun diye imam hatip okuluna yazdirinca hayati niye kayiyor adamin. Icinde varsa arastirir okur universite sinavinda yeterli puani tutururursa doktor da olur muhendiste. Ata tuta yuksek puan tuturulmuyormus birkac yanli dogruyu goturuyormus iste. Bunda gocunacak ne var?

Sen de Eren'in dedigi gibi sahile inip kucuk cocuklari toplayip sahip cikacaksin. Nasil toplamislar nylonlari senle. Kacanin anasi aglamamis derler. Ah benim her sene gitmek imkanim olsa gitmezsem serefsizim. Artik kahve mi olur koy meydani mi olur oturup chail insanlara yol gostereceksin. Ne hakki var ne de hakki yok ki bilecek ki bu karvat bir dirhem iki cekirdek gelip sahili cevirip size otel yapacagiz diyenlerle takisacaklar. Altin madenini yaptirmadilar Kaz dagina siyanuru siz iceceksiniz sonra dediklerinde.

Sevgili Eren o icine edilen koylar listesine Gumbet, Turkbuku, merkez listesine Turgut Reis, Akyarlar, Karaincir, Bitez'i de ekle ki aklima su an gelenler bunlar. Sana sadece Akyarlar'dan örnek verebilirim: Akcabuk tatil köyu mavi bayrakli ve muazzam guzel bir koydu. Iki yarimada koyun sag ve solunda yer aliyorlar. Koyun sagindaki yarimada eskiden sapsari kumu olan pasifikteki adalari hatirlatan bir yerdi. Önce oraya otel yapmaya kaltilar, finansman da bulamadilar (ki bulsalar da ne yazar), kumun ustune cakil döktuler, o yarimadaya bekci dikip denizi halka yasakladilar. Diger yarimada sit alani idi. Oranin ucunda kara kum diye bir yer vardir. Kano ile giderdik yarimadanin kenari akillara zarar bir yerdi, uc sene evvel gördugumde gözlerime inanamadim zira otel dikmege baslamislardi. Sonra bir daha gitmedim ve gitmege de niyetim yok. Ha bu arada Akcabuk ise uyunmaz hale geldi. Aksam 10'dan sabah uce dek teneke sesli bir piyanist santör getirip sabaha kadar anirtiyorlar, sikayette bulunduk aldigimiz cevap 'yuce ve necip turk milleti oraya eglenmege geliyormus ve cogunluk muzik(!) istiyormus. Benim arabam yok, orasi bizim devre mulktu. Ben en zevk aldigim mutluluk duydugum yeri kaybetmisim ne diye geleyim daha. Arabam olmadan o sicakta uc bes bakir kalan koyu nasil bulacagim. Bu örnek cogaltilir. Daha nice insan taniyorum sana bu örnekleri cogaltacak.

Hirvatistan'a giderim cok daha iyi. Bir kere kiyilari Avrupa'nin (Turkiye dahil) en iyi kiyilari. Mimari super. Tam Akdeniz mimarisi. Ayni rumlarin tas evleri gibi. Gurultu murultu sadece merkezlerde.

Cengiz abi, iyi o zaman iyi kötu tek tuk bazi konulardaki sIkIntilari dile getiren yazarlari da asalim geriye kim kaliyor. Bizim gibi GS forumlarinda Arda'nin kahvaltisi, formanin rengi ile ugrasip enerjisini yitirmiyor hic olmazsa. Onu begenmeyelim bunu begenmeyelim, cevre talani ve hayvanlar konusunda nerdeyse yazan tek yazar. Baska konuda sana ters gelen yazi yazmasi bu ustte alinti yaptigim yaziya karsi örnek degil ki. Kaz daglari konusuna gelince köyluler mucadele ettiler ama Koza firmasinin tuttugu adamlar hem polisi hem koyluleri odunlar ile dövduler. Gucu olan istedigini yapiyor. Tek tuk buna karsi dik duran adam var. Onlari da kaybettin mi kim kalacak geriye. Cimbom.org'ta abuk subuk Arda'nin kahvaltisindaki kalori miktari ile ugrasan bizler mi?

Kerem Tezic wrote: Benim arabam yok, orasi bizim devre mulktu. Ben en zevk aldigim mutluluk duydugum yeri kaybetmisim ne diye geleyim daha. Arabam olmadan o sicakta uc bes bakir kalan koyu nasil bulacagim. Bu örnek cogaltilir. Daha nice insan taniyorum sana bu örnekleri cogaltacak.

Hirvatistan'a giderim cok daha iyi. Bir kere kiyilari Avrupa'nin (Turkiye dahil) en iyi kiyilari. Mimari super. Tam Akdeniz mimarisi. Ayni rumlarin tas evleri gibi. Gurultu murultu sadece merkezlerde.

Oy oy oy o pianist santor olayi fecaatmis! Bir zamanlar bizim orada da olurdu oyle seyler ama iyi ayaklanmistik halletmistik. Hala var mi ya boyle durumlar? Bizim orada bu tip isler Kurt mafyasi tarafindan yapilirdi, hala da cogu yerde oyledir herhalde. Eski ameleler de muteahhit oldu. Coguna beton karmayi tugla ormeyi annem ogretmisti. Heriflerden bazilari komsumuz simdi. Ayrica "buraya eglenmeye geliyorlar ve muzik istiyorlar" teranesi de bir kac tane kidemli OKUZ musteri vardir orada tamamen onlarin dayatmasidir.

Sevgili Kerem seni cok iyi anliyorum ; benim de senelerdir gittigim ve ozdeslestigim bir yerin basina bunlar gelse ben de gitmiyorum yahu derdim. Ama tabii kisisel ve duygusal konusuyorsun, yine de cok cok cok haklisin.

Hirvatistan konusunda ise hakli olup olmadigini test etmek icin 9 eylul'de bir Dalmacya turuna cikiyorum, Dubrovnik vs. inanilmaz ovulen yerler. Zaten fotograflardan belli. Bakalim. Sahillerin daha guzel olma ihtimali birazcik var onyargimda, fakaat Ege mutfaginin da eline su dokebilirlerse iste o zaman "Vay!" derim Cunku ben Gumusluk'te Beyaz Lagos'umu yemeden guneye guney demem.

Sevgiler.

Eren Hirvatistan'a gidiyorsun madem oralarin en övulen bir kac yerinin linkini koyayim (ikinci yer Dubrovnik'e yakin)
http://www.croatiatraveller.com/Nationa ... ornati.htm

http://www.find-croatia.com/islands-croatia/mljet.html

http://www.croatia-islands-vacation.com/

Benim bilgisayarda ekran resmim olan yer
http://croatia-tours.net/wp-content/upl ... vice-5.jpg

Sadece mimarideki duzene bakin baska birsey demiyorum. Su mimarideki estetik bizim ulkede Rum ve Ermenilerden kalan yerler disindan resmen namevcut (Akyaka ve Safranbolu istisnalari disinda). Anadolu'daki mimari ucubeligi gectim, buyuk sehirlerdeki mimari rezillige bakin adamin resmen ruhu kararir.

http://www.mcs.csueastbay.edu/~malek/Tr ... roatia.jpg
http://travel2croatia.net/wellness-vaca ... ovnik1.jpg

http://www.bracera.net/docs/web/Brac_Su ... _Thumb.JPG
http://www.mcs.csueastbay.edu/~malek/Tr ... index.html
http://www.croatianyachtcharters.com/cr ... orcula.jpg

Eren Gumrukcuoglu wrote:

Kerem Tezic wrote: Benim arabam yok, orasi bizim devre mulktu. Ben en zevk aldigim mutluluk duydugum yeri kaybetmisim ne diye geleyim daha. Arabam olmadan o sicakta uc bes bakir kalan koyu nasil bulacagim. Bu örnek cogaltilir. Daha nice insan taniyorum sana bu örnekleri cogaltacak.

Hirvatistan'a giderim cok daha iyi. Bir kere kiyilari Avrupa'nin (Turkiye dahil) en iyi kiyilari. Mimari super. Tam Akdeniz mimarisi. Ayni rumlarin tas evleri gibi. Gurultu murultu sadece merkezlerde.

Hirvatistan konusunda ise hakli olup olmadigini test etmek icin 9 eylul'de bir Dalmacya turuna cikiyorum, Dubrovnik vs. inanilmaz ovulen yerler. Zaten fotograflardan belli. Bakalim. Sahillerin daha guzel olma ihtimali birazcik var onyargimda, fakaat Ege mutfaginin da eline su dokebilirlerse iste o zaman "Vay!" derim Cunku ben Gumusluk'te Beyaz Lagos'umu yemeden guneye guney demem.

Sevgiler.

Bence "Vayyy!" demege simdiden basla, gittiginde antremanli olursun. Baligin tazeligi tabii onemli ama pisirme konusunda Hirvatlarin eline su dokebilecek pek tanimiyorum. Yurtdisinda gittigim en iyi balik restoranlarinin ascilarinin Hirvat olmasi tesaduf degil.

Dubrovnik e bizim tur operatorleri ile gidersen klasik gunluk turlari onerecekler. Benim sana tavsiyem kano ile civardaki uc adayi dolasabildigin bir tur var. Bunu mutlak al. Internet uzerinden rezervasyon yapabiliyorsun. Web adresini bulup buraya asarim. Mjlet adasina yapilan gunu birlik turlar var, bu tura karar vermeden once dort bes kisi gidiyorsaniz teknek kiralama sirketlerine bir ugrayin. Daysailor kategorisinde kucuk kictan takma motor kiralayabilirsiniz. Isterseniz bir kaptanda veriyorlar. Tek kisi icin pahalli olur, uc dort kisi kiralarsaniz hemen hemen gunluk tura kisi basi vereceginiz para toplamina yakin bir yekun tutuyor.

Hirvatistan dogal guzellikleri kadar sanati ile de unludur. Mihanovic, Mustapic, Drago hyperrealism akimini teslim eden ve dunyaca bilinen ressamlar. Bircok eserleri ABD deki belli basli ozel sanat galerileri tarafindan satin alindi. Hyperrealism turu calismanin orneklerini ABD dekiler Wentworth Art Gallery nin AMV lerdeki subelerine ugrayip gorebilirler. DC de Pentagon City Mall da bir tane vardi. Gitmek zor gelirse asagiya linkini veriyorum.

http://www.wentworthgallery.com
Bu sitede artistlerin bulundugu alfabetik siradan Mustapic i goruntuleyin.

Bu da Mihanovic in kendi web sitesi.
http://www.mihanovic.com/
Bir goz attin, cok begeneceginzi tahmin ediyorum.

Bu eserlerin benzerlerinin 20cm x 40cm, 40cm x 80cm kopyalari uygun fiyata internet uzerinden aliniyor.


Eren sana iyi yolculuklar. Gezdiklerini ve gorduklerini lutfen bizimle paylas.

Tezic in hala Chicago gezi yazisini bekliyorum.

Milli irade her gun birbirinden guzel ve nezih haberlere imza atiyor. Sadece bugunden uc haber. Yalniz ilginc "erkek miletimizin" gucu hep zayif ve korumasiza yetiyor: hayvana, dogaya, kadina, yazar cizere, ulkenin cok az sayida kalan ve kaleminden baska silahi olmayan aydinina ve yaraliya. Bakiyorum siddetten nasibini alanlar genelde bu kesimler. Ilk habere bakinca guneydogu aciliminin da fevkalade verimli fevkalade olumlu gececegini musahede ediyorum, iki taraf ta birbirinden zeki birbirinden kulturlu, donanimli insanlarla dolu. Sorunlari fevkalade guzel saptayip fevkalade guzel cozumler uretecekler turetecekler.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12188663.asp?gid=229
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12190077.asp?gid=229
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12189665.asp?gid=229

Dun bizim peder eski GS'li sporcularin gecesine davet edilmis Kalamis'ta. Eski baskanlar, yeni baskan yöneticiler falan hepsi ordaymis. Epey hasret gidermisler. Genelde eski futbolcular agirlikli idi dedi. Maalesef o dönemin peder beyin kaptanligini yaptigi yenilmez armada olarak unlenen voleybol takimindan pek cok kisi hakkin rahmetine kavustu. Turgay Kaptan'la (Seren) bol muhabbet etmis. O dönemde diger spor dallarinin oyunculari hatta FB'li sporcular ile özel arkadasliklari varmis, cogu özel hayatlarinda ic ice imisler. Turgay abinin sagligi pek iyi degilmis. Ben de kendisini yakindan tanidim ve gercekten cok severim. Zoban veya aranizdan birisi var mi gecede olup resim ceken? Su resimleri bir geciverseler cok makbule gecer. Orda olan varmiydi?

* Sevgili Murat en kisa zamanda yazacagim Chicago'yu.

Inanilir gibi degil. Ben ulkemi taniyamaz hale geldim.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12193930.asp?gid=229

Kerem Tezic wrote:Inanilir gibi degil. Ben ulkemi taniyamaz hale geldim.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12193930.asp?gid=229

Kerem bu dun cikan haber. Bir onceki gun Batman da "top yuzunden" cikan kavganin bilancosu:

"Batman da Seyitler Mahallesinde çocuklar arasında ''top oynama meselesi'' yüzünden çıkan ve 2 kişinin hayatını kaybettiği kavgada, yaralanan 25 kişiden Ekrem Gezici de yaşamını yitirdi.

Pompalı tüfeklerin kullanıldığı kavgada ölen, ancak kimliği belirlenemeyen kişinin Refik Günel olduğu bildirildi. Olayda Kerem Günel (25) de hayatını kaybetmişti. "

Bu haber daha sonra guncellendi. Yarali sayisinin 50 oldugu belirtiliyor. Haberin iceriginde problemi doguran olayin tanimina bak, "top oynama meselesi". Evimizin onunde olsun bahcelerde olsun cocuklugumuzda top oynarken bize sadece "top" gerekirdi. Bicak, satir, sis, kasatura, pompali tufek top oyunun bir parcasi degildir.

Silaha duskunluk baska, silahin ne yapacagini bilmeden sahiplenme baska. Ataturk Havalimani Ic Hatlar gidis terminalinin ana kapisindan iceri suzulunce hemen sol tarafta silahin birakildigi emniyet yada emanet odasi/bolumu var. Ucak ile seyahat ettiginiz zaman guvenlik ile ilgili siranizi beklerken goz ucu ile sol tarafi takip edin. Oradaki trafigi gorup dehsete duseceksiniz.

TV yi aciyorsun yaralama, oldurme, gasp, cinayet haberleri. Bu istisnasiz her gun ama hergun oluyor. Herbiri basli basina insanin kanini donduracak vukuatlar, inanilacak olaylar degil. Dusundurucu yani ise bu olaylarin olma sikligi. Ayda bir haftada bir okumadigimiz bu icerikteki olaylari gun bazinda okur olduk.

Forumdaki yolculuk/gezi haberlerini dort gozle arar oldum. Gorduklerinizi ve iyi habeleri mutlaka paylasin, burayi okumak iyi geliyor.

Edip Akbayram cok sevdigim bir sarkiyi enfes yorumlamis. Tuylerim diken diken oldu dinlerken, yanindaki elemanlar da cok iyi. Gönul Dagi'ni rahmetli Manco da enfes söylerdi. Gözumun önunden cocuklugumun, 70lerin idealist insanlari gecti birden.
http://www.youtube.com/watch?v=eX1JzKLA95k

Bu da Burhan Öcal'dan Kayinco. Bizim gibi balkanlar veya Trakya'dan olanlara tam hitab eden bir parca. Bizim Hasan sever bunu herhalde.
http://www.youtube.com/watch?v=Gw7vOQG9rrc

Yorganda kene var...ooofff offf super ya. Tam Trakya havasi.
http://www.youtube.com/watch?v=Go2d_N_Pjvk

Sadece muzigin guzelligine degil alltaki yorumlara da bakin muhtesem.

http://www.youtube.com/watch?v=y3xkKFso23w

Sonunda 'windy city' hakkinda biraz yazma zamani geldi de geciyor. Ama önce sehrin efsane ismi Buddy Guy'in Chicago Blues filmindeki bir klibini koyalim gazi vermek icin
http://www.youtube.com/watch?v=k_rd8y8A2oE
Bu sehri yillardir görmek istememin en buyuk nedenlerinden biri benim bir numarali filmim Blues Brothers'di. Bu filmi hala ayda bir duzenli izlemekten bikmayan birisi olarak dunyanin blues baskenti olarak bilinen ve bu filmin gectigi yere dunyanin en buyuk blues festivalinde gitmekten baska iyi bir zamanlama olamazdi. Oturdugum sehirden direk ucusla asagi yukari 8.5 saatte göz acip kapayincaya kadar yol geciyor. Gerci her zaman oldugu gibi ucusten birgun evvel klasik ucus korkusu basladi. Air France kazasi tuy dikmisti zaten o yuzden bir gece evvel tek kelime ile irrasyonel manyak korkularla bogustum ama sabah Arlanda'ya gelip normalde hic yapmayacagim sey bir kadeh Jack'i attigimda ne korku kaldi ne Air France. SAS'in super servisi ile özellikle Grönland'i gectikten sonra iyice mayistim. Zaten Kanada ustunde geldik hissine variyor insan. Bir de Kanada kuzeyini ucaktan seyrtemek, tundradan taygaya dönen bitki örtusunu ve bombos topraklari izlemek buyuk keyif. Sonunda Windy City'e vardim. Aklinizda olsun bu sehire gelecek olursaniz sakin taksiye binmeyin 40 dolar bayilip sehre gideceginize harika bir tren sistemi var mavi hat havalimanindan merkeze gidiyor direk. Benim otel Magnificient Mile denen ve harikulade mimarisi olan yere cok yakindi. Esyalari birakir birakmaz benim gibi Blues manyagi Ohio'dan gelen bir arkadasimla bulusup direk festivale aktik hemen. Kocaman dev bir parka sehir belediyesi bedavaya konser olanaklari sunmus. Muzigi duyar duymaz tuylerim zaten diken diken oldu. Festivalin ikinci gunu forumdan Cirak ve onun tayfasi ile bulustuk bira ve guzel havanin etkisi ile cimlerde bu muazzam muzik ziyafetini onbinlerce blues duskunu kardesimizle yasadik. Chicago bir San Francisco veya Istanbul gibi göruntu olarak insani derinden etkilemiyor ama buranin insan iklimi ve muzigin verdigi havayi ben hayatimda birazcik Sevilla haric hic bir sekilde tatmadim. Bu sehir adeta blues'la (ve caz) yatip blues'la kalkiyor. (ilk bölumun sonu).

Tabii beni görur görmez bu sehire vuran da bu oldu. Bundan bir kac ay evvel DC'e konferansa gitmeden evvel cok methedilen NY'ta mesela bu duyguyu hic hissetmedim. Avrupa'nin iyi giyimli monser tiksinc alisveris tutkunlarina ve populer mainstream kulture, Avrupa'li turistlere hic isinamamdanmidir nedir ama NY'a hic bir yakinlik hissetmemistim. Oysa Chicago öyle degil. Blues Brothers'a vurulan, blues'u hissederek dinleyen birisi, midwest'in incisi, ve halki inanilmaz derecede cana yakin (ben hayatimda bu kadar sempatik, cana yakin bir sehir halki görmedim ki giden herkes ve orda yasayan yabancilar da bunu dogruluyorlar) bu sehre vurulur. Evet sehir duz, yanda göl degil koca deniz sayilacak Michigan gölunden baska cok fazla panaromik bir guzelligi de yok ama bu sehrin insani ve muzik kulturu, tarihi surec bu sehre muthis bir hava veriyor. Buddy Guy's Legends blues sevenler icin en ideal klup. Burda gunduz 11'de live music basliyor gec saate kadar suruyor. Kirik dökuk bar gibi icerdekiler genelde orta siniftan ve tam anlamiyla blues tutkunlari. Sehrin diger klubu (sanirim Dan Akroyd'un klubu) House of Blues ise fazla turistik. Diger cok iyi bir klup ise sehrin kuzeyindeki B.L.U.E.S ve Rosa's Lounge. Sehrin kuzeyi deyince bir paragraf acmak lazim. Merkezden itibaren kuzey kismi (sehrin meshur beyzbol takimi Cubs'in stadi burda, ezeli rakip White Sox ise guneyde)standardlari cok yuksek yerler. Genelde yuksek gelirliler oturuyor kuzeyde ve mimari muthis guzel. Guney ise tam bir Chicago klasigi (meshur Cotton Club guneyde mesela). Sehrin klasik aksani, siyah, cin ve italyan mahalleleri ve gercek Chicago guneyde. Ama guneyin dibine Chicago Universite'sinin oldugu taraflara gitmeyin derim zira epey bela yerler. Ben ordan Nashville'e kayacaktim guney eyaletlerinde firtina cikinca iptal edip sehirde bir hafta daha kaldim (iyi ki de gitmemisim zira Cirak'in ve pek cok kisinin dedigi gibi Country'den baska bir numara yok diyorlar Nashville'de). Otel degistirirken sehri biliyorum artik hesabi ile trene binip yanlislikla en guneye gittim ve Cin mahallesi duraginda inip elde canta sehrin en bela yerine otel aramak icin yanlislikla girince ve cöplukten yemek toplayan yerlere dalinca hanyayi konyayi anladim. Gercekten de urktum. Sanirim beni deli sanip dokunmadilar ve elde canta 20 blok yolu yuruyerek bir bucuk saatte merkeze yeni otelimin oldugu yere döndum. Caz sevenler icin merkezdeki Andy's denen yeri mutlak tavsiye ederim. Bizim Cirak da Green Mill'i cok methediyor(bölum iki de bitti, uc yakinda).

Hayat ve insanlar ne tuhaf doğrusu. Hele de günümüzde bunca teknolojik ilerleme ve bilimsel gelişmişliğe karşın. Post modern birey bile arkaik düşünce biçimlerinden sıyrılamıyor kimi zaman. Siyah-beyaz ayrımı’nın etkileri hala görülebiliyor. Obama'nın seçimini bu anlamda çok kayda değer buluyorum. Nat King Cole, Louis Armstrong gibi müzisyenlerin çektikleri çileler hala hafızalardaki tazeliğini koruyor. Kökeni Work-Songlara, Camp Meetinglerdeki vaazlara, Pinkster Day’deki danslara ve eğlenceye dayanan Caz’ın nereden nereye geldiğinin de serüvenini görebiliyoruz. Geçenlerde Başrolünde Kiefer Sutherland’in babası Donald Sutherland'in oynadığı Irkçılıkla ilgili ‘’Kuru, Beyaz bir mevsim’’ isimli filmi seyrettim de o aklıma geldi bunları yazarken. Ben kimseyi sınıflandırmaya tabi tutmam. Çocuk, yaşlı, Müslüman, hristiyan, alman, Japon veya her kimse benim için hiç fark etmez. Bir keresinde gazetede okumuştum. Hacı- hoca takımından geçinen birinin milletten para toplayıp yurt dışına çıktığını, sırra kadem bastığını yazıyordu. Adama kızmadım. O para verenlere gidip birine yardım için para topladığımı söylesem 5 kuruş vermeyeceklerini düşündüm. İnsan bir süre sonra gülüyor bir takım şeylere Ağlanacak halimize. Hala ahbap çavuş ilişkisiyle yaşanıyor, hemşehrilik zihniyetiyle oy veriliyor. Tam olarak bir 3.dünya ülkesi olmaktan biz biraz zor kurtuluruz gibi geliyor. Konu da nereden nereye geldi. Kırık dökük bar hadisesine öteden beri hastayım, bir gün bir şekilde muhakkak gitmek istiyorum bende. İstanbul'da böyle bir yer yok. O zaman Round Midnight’tan harika bir sahne ile bitirelim. Hayalimdeki ev derler ya insanlar, hayalimde yaşamak istediğim sahne bu

http://www.youtube.com/watch?v=h6NKMg3GifM


Hırvatistan da harika bir yermiş, resimler için teşekkürler.

Sevgili Kaan, ben de surayi cok özledim, neresi mi? Gecen sene burda yazmistik Route 1 hayranlariyla. Tam bir sene gecti, burayi dusunerek hergun hayal kuruyorum. Marsan, Mert, Cengiz abi ve daha nice insan buralara vurulmus, haksiz da degillerdi. Su yolu görmeyen mutlak görsun derim. Özellikle Monterey-Carmel-Big Sur tarafini ve Montara State beach ile Santa Cruz arasindaki yolu.
Quincy Jones'un Patti Austin'le 1978 albumu Sounds'tan 'Love me by name' adli parcayi dinleyerek bakin bu resimlere. Bu muzikle bu yolda gittik, muthis uyuyor manzaranin derinligine ve insana huzur veren guzel melankolisine.
Bu sene tatil bileti hala almadim ama sanirim gene buraya uzayacagim. Resmen bagimlilik yapti.
http://www.youtube.com/watch?v=0gDuP7Pa3TA
http://www.pashnittours.com/photos/2007 ... BigSur.jpg
http://latimes.image2.trb.com/lanews/me ... 768677.jpg
http://openroad.tv/blog/wp-content/uplo ... ur-504.jpg
http://scoroncocolo.com/BigSurCalifornia.jpg

Kerem Tezic wrote: Bu sehri yillardir görmek istememin en buyuk nedenlerinden biri benim bir numarali filmim Blues Brothers'di. Bu filmi hala ayda bir duzenli izlemekten bikmayan birisi olarak dunyanin blues baskenti olarak bilinen ve bu filmin gectigi yere dunyanin en buyuk blues festivalinde gitmekten baska iyi bir zamanlama olamazdi.

Hahaha...

Elmwood: It's 106 miles to Chicago... we got a full tank of gas... half a pack of cigarettes... it's dark and we're wearing sunglasses...

Jack: Hit it...