Page 11 of 12

Posted: Fri Feb 22, 2008 10:34 pm
by Levent Guntay
Ozan Ersoy wrote: Bu is boyle ama sabirsiz millet 150 milyon dolar borc olmus, hala takima sag bek, kaleci, santrafor, stoper, Hitzfeld aliyor da aliyor, onu da yolla bunu da yolla.
Ozan Ersoy
Transfer istekleri Turkiye'de devamli sampiyonlugun en guclu adayi olacak, Avrupa'da yari final oynayabilecek, her sene EN AZ Fener'in bu seneki basarisini yakalayacak bir takim icindi.

Onumuzdeki seneler icin hedef ligde ilk ikiye uce oynayip, borclari odemek, Avrupa'da bir iki tur gecip, sampiyonlar liginde grup ucuncusu olmak ise, su anki kadro bir iki takviye ile fazlasiyla yeterlidir.

Posted: Fri Feb 22, 2008 10:44 pm
by Ozan Ersoy
Levent Guntay wrote:
Transfer istekleri Turkiye'de devamli sampiyonlugun en guclu adayi olacak, Avrupa'da yari final oynayabilecek, her sene EN AZ Fener'in bu seneki basarisini yakalayacak bir takim icindi.
Senelik geliri 25 milyon dolar olan, onun da %40'ini temettu dagitarak paylasmak zorunda olan bir takimin borcu 150 milyon dolarsa, Avrupa'da yari final oynayamaz, hele hele FB'nin gittigi yoldan asla gidemez.

Bu kulubun kendi oz kaynaklarina sarilmasi onlardan en fazla verimi almaya bakmasi gerekir taa ki gelirler artana ve.veya borclar azalana kadar.

Ozan Ersoy

Posted: Fri Feb 22, 2008 10:53 pm
by Cengiz Akgun
Ben Hurriyetin yalancisiyim ve borc 223M YTL ki 186M dolar eder. 150'yi alip basiniza koyun. Borclar onu al bunu satama yuzunden her sene artmakta. Bir de Canaydin borclari azaltti uydurmasi var ki kulluyen yalan. Butun yaptigi kisa vadeli borclari ileri bir tarihe biraz daha ehven faizle atmasi. Yani bu basari Amerikada bilinen Vudu ekonomik plani.

Posted: Fri Feb 22, 2008 10:54 pm
by Ozan Ersoy
Cengiz Akgun wrote:Ben Hurriyetin yalancisiyim ve borc 223M YTL ki 186M dolar eder. 150'yi alip basiniza koyun. Borclar onu al bunu satama yuzunden her sene artmakta. Bir de Canaydin borclari azaltti uydurmasi var ki kulluyen yalan. Butun yaptigi kisa vadeli borclari ileri bir tarihe biraz daha ehven faizle atmasi. Yani bu basari Amerikada bilinen Vudu ekonomik plani.
30 milyon kadar kulubun alacagi var.

Ozan

Posted: Fri Feb 22, 2008 11:26 pm
by Levent Guntay
Ozan Ersoy wrote: Senelik geliri 25 milyon dolar olan, onun da %40'ini temettu dagitarak paylasmak zorunda olan bir takimin borcu 150 milyon dolarsa, Avrupa'da yari final oynayamaz, hele hele FB'nin gittigi yoldan asla gidemez.

Bu kulubun kendi oz kaynaklarina sarilmasi onlardan en fazla verimi almaya bakmasi gerekir taa ki gelirler artana ve.veya borclar azalana kadar.

Ozan Ersoy
Sevgili Ozan:

Yerden goge kadar haklisin. Zaten ben gecen sene burda onun ayrintili hesabini verdim. 50 milyon dolar kadar para 2000'den beri halka acilma simarikligi yuzunden temettu seklinde heber olup etrafa sacildi. Senin de dedigin gibi Sportif AS'nin butun gelirlerinin %40'i bu yuzden kulube ait degil.Tum satis gelirlerinin %100'unu temettu olarak dagitan bir cilginlik yuzunden zordayiz.

Bu da yetmedi, kulubun 10 belki de 15 senelik avrupa maclari yayin hakki gelirlerini sattilar. Karsiliginda Lincoln ve diger transferler yapildi.

Kulup burda stratejiyi belirleyemiyor. Lincoln'e yillik 3.5 milyon euro veriyorsun (uc yillik kontrat), bonservisi de en az 4-5 milyon euro herhalde (tam rakamlari bilmiyorum). Kabaca 15-20 milyon euro baglamissin. Taraftari sasirtiyor bu transfer, "yahu yonetim buyuk oynuyor." diyor herkes.

Fakat sonra anlasiliyor ki, adam hem sakatlik gecirmis, hem de miyil miyil duygusal citkirildim bir tip, ve oynamiyor. En onemli maclarda adam oynamiyor, takim gol atamiyor, taraftar cildiriyor. Keske Lincoln alinacagina bu para Sportif AS'nin hisselerinin geri alinmasi icin harcansaydi.

200-300 milyon dolar piyasa degeri olan bir sirketin en buyuk serveti ve dayanagi olan 20 adam, kiytirik Acibadem hastanesi doktorlarinin eline emanet. Inanilir gibi degil.

Finans, hukuk, transfer, sirketlesme, federasyonla iliskiler, PR konusunda feci hatalar yapiliyor. Kulup gercek yoneticiler yerine, part-time kulupte takilan isadamlari tarafindan yonetilirse strateji boyle carpik olur iste.

Bakin Arsenal'in CEO'suna. Roportajda "takimin gidisi hakkinda ne dusunuyorsunuz?" falan diye sormuslar. Cevap olarak " ancak sonuclari takip ediyorum, benim gorevim Arsenal'in gelirlerini artirmak icin calismak" demis.

Posted: Sat Feb 23, 2008 2:32 am
by Ugur Sahin
Ozan Ersoy wrote:
Ugur Sahin wrote: Ozan abi,

"Bu takım dolu dizgin şampiyon olup kupayı kazanınca ne denecek?" diyorsun ya, insan demek istedikten nerdeyse puan rekoruyla şampiyon olduğumuz seneyi bile küçümseyebiliyor; sen tahmin et neler denebilir istersen.

Ben yazmaktan bıktım o yüzden daha fazla bi şey yazmak da gelmiyor içimden bu konuda.

Tamam Gerets kötü, Kalli süper. Tamam.

Ugur
Birincisi yazmaktan biktiysan yazmayacaksin. Ikincisi hic bir seyi kisisel almayacaksin. Ucuncusu bu aralar cok yaptigin gozune hos gelmeyen bir cumleyi cekip yazinin gerisini cope atma huyundan vazgececeksin.

Demek istedigim bu sene GS top oynayacak, rakipleri de yenecek oyle sampiyon olacak. Benim inancim o. Yok olamazsa, en son sampiyonlugumuz gibi olursa bana hic de inandirici gelmeyecek. Rezalet oynanan derbiler, son 17. saniyede gelen goller, turlu turlu hatalar, gencleri harcamalar, 2 ay yedek birakip en onemli maca cikarmalar, 19. dakikada iki hata yapti diye oyundan almalar, yenik duruma dustuk diye orta saha cikarip 4 tane forvet almalar, Kabze'yi sol acik oynatmalar. Oyle olursa Kalli de basarisiz olmustur derim. Zaten ne FB'nin ne de baskasinin ayni hatayi yapacagini dusunmuyorum. Bir daha one gecip de son hafta sampiyonlugu kimse birakmaz.

Sampiyonlugun yolu rakipleri yenmekten, her maca ayni derecede odaklanmaktan, sahada cok calismaktan, rakibe top gostermeyip hucum etmekten ve buldugunu atmaktan geciyor.

Kalli'nin super oldugunu kim iddia etmis ki? Buraya hasbelkader Mourinho gibi bir hoca dusse de bin tane sey soylenecek. Zaten Chelsea'de kicina teneke bagladilar da yolladilar. Kalli de hata yapiyor. Bizim icin kolay mactan sonra surada hata yapti falan demek. "Bir suru karar vermek zorundayim. 10 karardan 6'si dogru cikarsa basariliyim" diyor kendisi. Bu is boyle ama sabirsiz millet 150 milyon dolar borc olmus, hala takima sag bek, kaleci, santrafor, stoper, Hitzfeld aliyor da aliyor, onu da yolla bunu da yolla.

Hani buyur 30-40 lira ver de takimi destekle. Tisss... Bombos tribunler. Kanepe, internet cafe taraftarlari sizii...

Ozan Ersoy
Sondan başlayalım.

Kanepe, internet kafe taraftarları demişsin (bilmiyorum yine "ben seni kastetmedim" diyecek misin?) ama bu sene %75 civarı, hiç fena olmayan bir ortalamayla maçları takip ediyorum. Bunu da son bir kaç lig maçında 15 milyona yapıyorum, forumu takip edenler sezon başındaki kombine topiğini ve orda yazanları hatırlıyorlardır ;) (Söylemeden geçmeyeyim dedim, Sami Yen'deki Leverkusen maçında özellikle açık tribünlerde ciddi manada donan insanlara ayıptır bomboş tribünler yazmak. Laf ola beri gele.)

Kalli'yi ben şahsen başarılı buluyorum, hatalarına rağmen. İsterim ki kalsın, zaten ben en kötü hocaya bile en az 1 sene (2 de olabilir) dayanma yanlısıyım, Kalli de "kötü hoca" değil benim gözümde. Tıpkı vakti zamanında Gerets'i başarılı bulduğum gibi. Gerets'in bir de "somut" bir başarısı var ekstradan. Hani yazıyorsun ya borçlar falan, ben bir "kanepe taraftarı" olarak hiç bir iç saha maçını kaçırmadığım o sezonu da hatırlıyorum. Cumartesi maç varken Perşembe "paralarını alamadıkları için" idmana çıkmayan futbolcuları, sezon başında 200-300 bin dolar alacağı ödenmediği için kaçan Ribery'yi, futbolcu diye alınan kütükleri de hatırlıyorum. Ve Gerets'in ekonomik şartlarını Kalli ile karşılaştırınca, Kalli Brunei Sultanı gibi kalıyor imkanlar açısından.

Lig, statü gereği "rakiplerinizi" yenmeye değil, puan toplamınıza bakıyor. Sizin bunu yeterli bulmamanız, başarıyı gölgelemiyor. Rezalet oynanan derbiler (2-0'lık Fener maçında siz mazeret iznindeydiniz, ondan kaçırdınız sanırım), son 17. saniyede gelen goller (bu sezon maçlar 89. dakikada bitse kaç puandaydık, bir tahmininiz var mı?), Sion maçında oyundan alınan Carrusca falan. (İnsanın Leverkusen maçında 2. yarı giren Sabri ne zamandır niye oynamıyordu falan diye sorası da geliyor da, laf çatallanır, konudan uzaklaşırız. Gerek yok.) İlla bir yerlerden vuracaksak, bunların ne farkı var? Neden Kalli başarısız olmuştur demiyorsunuz, bütün kriterleriniz buysa?

Ben sizin "Kalli ile asla Trömsö tekrarlanmaz" yazdığınızı çok net hatırlıyorum; hala bu iddianızı sürdürüyor musunuz mesela? Sami Yen'deki Helsingborg olsun Austria Wien olsun maçlarını izlediniz mi? (Şu an Gerets Marsilya'ya çılgın attırıyor, 18.likten (düşme hattı oluyor bu bizim basın dilinde) aldığı takımı 4.lüğe taşıdı, üzerine de UEFA'da son 16'ya yükseldi.)

Kişisel alma meselesine gelince; evet Gerets'e; özellikle de şampiyon olunan döneme edilen lafları kişisel alıyorum. Belki tribünden o kadar içinde olduğum ilk sezon olduğu için, belki 2-3 sene öncesini gayet net hatırlamayacak kadar balık hafızalı olmadığım için, belki de eğrisiyle doğrusuyla gelmiş geçmiş bi adama; sırf kendi dediklerimizle çelişmemek için bu kadar zaman sonra laf atıldığında dayanamadığım için kişisel alıyorum. Tonlarca puan alan (isterseniz son 5-10 yılın şampiyonlarının aldığı puana bakın) bir takımın başarısını sadece rakibin son maçına bağlanmasına içim razı olmadığı için. Ligin son maçında, Fener Denizli'ye 50 atsa bile sadece o takımı alkışlamaya gelen bir stat dolusu taraftarın hislerine tercüman olmak için.

Bunları yaparken kimseyi ikna etmek, ya da "Tamam kantarın topuzunu kaçırmışım biraz" denmesini sağlamak gibi bir amacım da yok; bunun olmayacağını bilecek kadar bu forumda/ forumlarda kaldım ben. (internet cafe taraftarıyız ya hani, çok forum görme fırsatım oluyor.) Sadece yangına su taşıyan karınca gibi, "safımız belli olsun" diye yazıyorum.

Tek cümleyi çekmeden, her paragrafa ayrı itina göstererek yazdım bu sefer. İnşallah aynı özende bir cevap alırım.

Onun yerine numaralandırılmış bir görev tanımı gelirse, ona da eyvallah.

Sevgiler,

Ugur

ps. katılımın çoğunlukla yurtdışından olduğu bu forumda, "tribün" muhabbetinin geçmesini bayağı ironik bulduğumu da eklemek istedim.

ps2. "yazmaktan bıktıysan yazmayacaksın" kalıbına bayıldım, tdk'te başvurup "dilinde tüy bittiyse konuşmayacaksın"'ı önerdim atasözü olarak.

Posted: Sat Feb 23, 2008 3:08 am
by Ozan Ersoy
Ugur Sahin wrote:
Lig, statü gereği "rakiplerinizi" yenmeye değil, puan toplamınıza bakıyor. Sizin bunu yeterli bulmamanız, başarıyı gölgelemiyor. Rezalet oynanan derbiler (2-0'lık Fener maçında siz mazeret iznindeydiniz, ondan kaçırdınız sanırım), son 17. saniyede gelen goller (bu sezon maçlar 89. dakikada bitse kaç puandaydık, bir tahmininiz var mı?), Sion maçında oyundan alınan Carrusca falan. (İnsanın Leverkusen maçında 2. yarı giren Sabri ne zamandır niye oynamıyordu falan diye sorası da geliyor da, laf çatallanır, konudan uzaklaşırız. Gerek yok.) İlla bir yerlerden vuracaksak, bunların ne farkı var? Neden Kalli başarısız olmuştur demiyorsunuz, bütün kriterleriniz buysa?

Cunku ben futbola bakiyorum sahada. GS bu sene yeni yeni bu kivilcimi gostermeye basladi. GS ligde en az gol yiyen, en az pozisyon veren takim, en fazla hucum eden takim olmasina ve 2 forvet oynamasina ragmen. Cok az kontratak yiyoruz, takim mudafaya cabuk geliyor, cok adamla hucuma cikiyor. Stoperler gol ariyor, kanatlar calisiyor, topu ayaginda tutan adam yok. Takim cabuk karsi kaleye inmeye calisiyor. GS ligin en fazla sut ceken takimi. Bunlarin hepsi Gerets'in senesinden gelismelerdir, bunlari o zaman da yapiyorduk demek objektif olamamak demektir. Su son 3-4 haftadir oynayan kadro da gecen seneden iyi bir kadro degildir. Teker teker karsilastirin.

Cunku ben artik sahada mac ortasinda Hasan Sas'la Necati'nin kavgasini gormuyorum cunku bu takimda begenir begenmezsiniz bir idare var. Coguna gore basibosluk var bana gore fersah fersah disiplin var. Bu takim az kart goruyor, daha az hakemle tartisiyor.

Cunku benim Mehmet Topal'im Limenota icin harcanmiyor adam gibi sans veriliyor ona gelisme firsati veriliyor. Ugur iki kez adamini kacirdi diye 3 ay kesik yemiyor.

Ve bunlarin hepsi dogru seyler yapildiginin bir gostergesidir. Daha bu takim bu teknik idare basarili ve basarisiz olmustur diyemeyiz. Kalli bu ligde 3. olmussam basarisizim demis ve kendine mihenk tasini secmistir. Yani vakit var bekleyelim derim.

Ozan Ersoy

Posted: Sat Feb 23, 2008 10:29 am
by BarisCakan
FT ilk senesinde PSG ile eşleşmiş, ilk maçı evde 4-2 kazanınca gaza gelmiş, rövanşta 4-0 yenilip elenirken de geçen geceki gibi aciz kalmıştık. Aynı takım sonraki 3 sene üst üste 3 kez CL gruplarında bir türlü istenen sonucu bulamamıştı. UEFA'yı kazandığımız sene dahil.

O kupayı kazanmak hepimize hiç unutamayacağımız keyfi yaşattı ama tüm camia için "dönüşü olmayan nokta" oldu. Daha rüyadan uyanmadan alınan süper kupayla da hem biz hem de ezeli rakibimiz bir daha hiç aynı olmayacağımız, yepyeni bir sürece girdik.

Zırt pırt "2000 ruhu", "Atina'da randevu", "Tek Avrupa Fatihi" filan tarzı goygoylarla başarısız olunması için gerekli zemini oluşturan bir medya ve bunlara inanmak için yanıp tutuşan bir taraftarımız var. Halbuki kendini finale yakıştırmak başka (80'li yıllarda telafuz etmeye başlamıştık), bunu takımdan talep etmek başka. UEFA kupasını almaya gidiyoruz diye oynuyor olsak ilk turda Bologna'yı eleyebilir miydik bilemiyorum.

Şu an baktığımda büyütülecek bir mağlubiyet değil. Old Trafford'daki meşhur 3-3'lük maçta 10. dakikayı 2-0 önde bitirmişti MU. Düz sarı formalı Galatasaray'da İngilizlerin tanıdığı tek futbolcu yoktu. Galatasaray kendi ceza alanıyla rakip c.alanı arasında deparlar atan, ama ne yaptığı pek de belli olmayan gençleriyle koşuştururken, Arif'in rastgele çektiği bir şut önce defans sonra Schmeichel ve direğe çarpıp da Kubilay'ın önüne düşüp de gol olunca bir anda momentum değişmiş, nihayetinde elimizden zor kurtulmuşlardı.

Leverkusen maçı tamamen aynı şekilde gelişebilirdi. 2-0'ken attığımız şutlardan biri sekip gol olsa, maçın geri kalanı aynı şekilde devam etmezdi. Evet halamın bıyığı olsa yorumu oldu ama, futbol da biraz söyle bir şey işte.

Sadedi şu; Galatasaray Leverkusen'i eleyebilirdi de, aynı takımlar, otobüs yolculukları vs ile ama takımın daha üstüne koyması gereken şeyler olduğunu değiştirmezdi. O sene MU eledikten sonra 6 grup maçının sonuncusunda ilk golümüzü atabilmiş ve ağzımızı açmadan elenip gitmiştik. Oysa o zaman da yarı final oynamış takımdık ve rakipler gene küçük görülüyordu ve 6 buruk maç sonrasında hizaya gelmiştik.

Ama geçen sezon da bu sezon da Avrupa'da benim beklentim yoktu. Lincoln almakla olsaydı bugüne kadar kimler neler yapardı. Takım bütünlüğü, istikrarı ve minimum standardı bir yere gelmeden olacak işler degil. Sebebi basit, biz bu sezon en güçlü rakibimiz Leverkusen'le 2 kere oynama fırsatı bulurken, Leverkusen'in sezon boyunca oynadığı lokal ve uluslararası rakip sayısına bakın. 2000-2001 sezonu CL önelemesinde St. Gallen diye bir İsviçre takımını güç bela eledikten sonra Suat: "Rakibimize sempati duyuyoruz, kazanmak için herşeyi yaptılar ama biz turu geçmeyi bildik, biz de o yollardan çok geçtik" demişti. Essen'den, Kayseri'den, Antalya'dan zırt diye gidilmiyor son 16'lara, 8'lere, 4'lere...

Takım doğru yolda. Zamanla makineleşebilecek bir grup genç var, gelecekleri kendi ellerinde. Zekaları ve karakterleri bu yolun neresine kadar gidebileceklerini gösterecek. Karakter çok önemli, bu futbolcu grubunun yere düştüğü zaman vereceği reaksiyon (ne yönetim, ne de TD'den bahsedilir burada)her şeyi anlatacaktır.

EDIT: BJK ve FB maçları çok önemli ve telafi fırsatları. Ancak takım kendine gelip Kasımpaşa maçını ciddiye almak zorunda. ASY'de böyle bir maçın ardından kayıp yaşanırsa kongreydi-74 yaşıydı derken eldekini kaybedip yap-boza geri döneriz diye korkuyorum.

Posted: Sat Feb 23, 2008 12:45 pm
by Mehmet Cirak
Allah askina Gerets doneminde oynanan futbolla su anda oynanan futbolu nasil karsilastirabilirsiniz? Takim su anda en azindan pas yapiyor, yapamasa bile yapmaya calisiyor. Top dolasiyor, cizgiye iniliyor, geriye pas cikariliyor. Kornerden gol atiliyor, kosmayan Arda, Umit kosuyor. Abuk sabuk kartlar gorulmuyor. Herseyi birakin yerden oynuyoruz, Gerets zamanindaki gibi ileri top sisirmiyoruz.

Bazi uzuntuler, gelecek acisindan gunluk iyi sonuclardan daha onemli olabilir. Gucumuz bu kadar, yonetim malum. Maurinho gelse de bundan cok daha iyisi olmayacak, olamaz... Hepimize ya sabir. Onumuze bakalim. GS ne olursa olsun, her dakika teknik direktor, futbolcu degistiren bir takim olmadi, olmamali. Gaza gelmeyelim artik, bu cocuklar ellerinden geleni yapsin, sonra durum degerlendirmesi yapilir.

Posted: Sat Feb 23, 2008 2:04 pm
by Savas Macun
Mehmet Cirak wrote:Allah askina Gerets doneminde oynanan futbolla su anda oynanan futbolu nasil karsilastirabilirsiniz?

Ben Gerets'e haksizlik edildigini dusunuyorum.

Yonetim ve futbol subesi KFH'a verdigi destegin onda birini vermedi Gerets'e.Daha da onemlisi KFH, Adnan Polat'in planini hayata geciriyor.

Bunun yaninda Lincoln-Linderoth gibi adamlara verilen paralarin gene yuzde kaci Gerets'in emrine verildi?

Bir tane dahi transfer yapamadi Gerets.

Ilk sene Gerets'in oynattigi futbol bu senenin kat ve kat ustundeydi.Ikina sikina galibiyet almadi GS o sene.Bu sene ilk 5 hafta ile son 3 hafta arasi tum maclar 1-0 bitti ve son 10 dakikada gelen kismet golleriyle geldi.

Bu ligde Sivas 15 galibiyet aldi ve GS'in yedigi golun aynisini yedi.

Soruyorum size, Sivas'in kadrosunda kimi alir koyarsaniz GS'a gozunuz kapali?

Ligde Sivas-Kayseri kivaminda 14 tane takim olsa GS kacinci olurdu ligde?

Bu yuzden KFH gereksiz pohpohlamanin ve takimi da 92 ile karsilastirmanin cok yanlis oldugunu dusunuyorum.

Buna ragmen kesinlikle GS yaptigi dogrudur.Bu kadrodan 4 tane GS oyuncusu bile ciksa buyuk basaridir cunku eninde sonunda yanina 4 tane iyi yabanci bulunur.Bu oyuncularin da Baris,Topal,Arda ve Ugur oldugunu dusunuyorum.Gerisinin hepsinden ligde ve ikinci ligde 100 tane bulunur.Servet,Emre,Orkun,Volkan ve Hakan Balta'nin hic bir ozelligi yok ve GS oyuncusu da degiller.

Selamlar
Savas

Posted: Sat Feb 23, 2008 4:54 pm
by Cengiz Akgun
Ya Halep orda ise arsin da burda derler adama. Gerets Marsilya'nin basina gectiginde "Sarapciyi gorecegiz" diyen Ozan da gordu. Gerets eline verilenlerle Kalli'ye sunulanlar aynidir diyenler insaf duvarini asmislardir. Geciniz. Gecen sen son yariyi adam Adnan Polat denen dingozun tehditleri ile gecirdi. Ne bilsin soz agizdan cikar ve Canaydin'i adam sandi. Ayaga top yapar kontr yemiyorlar denen takimin halini su son Leverkusen onunde gordunuz ve hala konusuyorsunuz birader.

Posted: Sat Feb 23, 2008 6:08 pm
by Alpay Dedeoglu
Gerets'le Kalli karsilastirmasi bence yanlis cunku kotu ve iyi kelimeleri ile sinirlamak zor. Ona buna bakmam ben rakama bakarim derseniz ,
GS'deki bulunduklari zaman ortalamalari ve rakamlar acik farkla Kallinin lehine. Kaldiki mali verilerle (bordro toplamlari) Geretsin takimi kallininkinden daha pahali bile olabilir. Yalniz rakmasal diyorum, yonetim yanlisi , gencler, kalite vs diye itiraz etmeyin, sadece rakamsal olarak.

Bu Gerets kotu anlamina gelmiyor. Gerets elindeki kadroya itiraz etmeden en iyisini yapmaya calisan bir hoca. Geneldede ilk sene gaziyla basarili oluyor. Bircok Avrupa liginde sampiyonlugu var. Lucescunun hucum subesi. 2. sene destek verilseydi ve gonul islerine dalmasaydi belki daha basarili olurdu ve belki sampiyon olurdu ama geriyede daha dabuyuk enkaz birakirdi. Lucescu (onun yaptigini defansif oynatip alan paylasim stratejsisyle gerceklestiriyor) da oyle. Oda minimumla vede 28-32 yas grubu oyuncularla basarili olu5r ama geriye enkaz birakir.

Yalniz Geretsden , Lucescudan yapisal ve koklu bir bir degisim beklemeyin. Kalli 2. defa bunu yapiyor GS'de. UEFA sampiyonlugununen temelinde Kallinin attigi temeller yatiyor (Rahmetli Derwalinde katkisiyla tabii). Mert Tokman harika ozetlemis. Benim sastigim kafasini yoran adam taa Amerikalardan goruyorolan biteni, bizlerse dibinden goremiyoruz beyin hipermetrobundan. Ayrica su da var. Kalli basarili sonuclar alamasaydi bile yaptigi dogrudur. Keske Minor hatalar yapmasa idi. Ama yas 74 vede kurmaylari, tip ekibi, takviye ekibi zayif kaliyor.
Yalniz adamin basina verdigi ve de bizim medyanin en aptallarinin spor servisinde calisiyor olmasindan dolayi anlamayip sacma yorumlar yaptigi mac sonrasi demeclerine bakin. Ne kadar akilci, direk ve meselenin rasyonalitesine hitap eden demecler.

Birde tabii su var. FB sadece nüfuzuyla degil, parasal olarakta medya etkilemeye ciddi maddi destekler veriyor. Onun icin cok etkileniyoruz yazilanlardan. Ben FB CEO'sunun su kadar milyon dolar medya etkileme butcesi falan diye bir butcesi olduguna inaniyorum.

Posted: Sat Feb 23, 2008 6:23 pm
by Ozan Ersoy
Alpay Dedeoglu wrote:Gerets'le Kalli karsilastirmasi bence yanlis cunku kotu ve iyi kelimeleri ile sinirlamak zor.
Zaten yapmamistim Alpay. "Bu takim sampiyon olacak ve de rakiplere hezimet sonuclarla yenilmeden olacak, onlari eze eze yenerek olacak o zaman ne diyeceksiniz?" demistim. Cunku oyle olursa benim icin "convincing" yani inandirici, tatmin edici olmayacak ve bu takimin futbol olarak bazi seyleri oturtabildigi, dogrulari yapip yapmadigina karsi suphelerim olacak. Ugur kendi de itiraf ettigi gibi bunu "kisisel" aldigi icin ortaya atladi ve konu Gerets vs Kalli oldu.

Ozan Ersoy

Posted: Sat Feb 23, 2008 7:14 pm
by Ugur Sahin
Ligde 22 hafta bitti, bu hafta 23. hafta oynanacak, puan durumu şu şekilde:

Code: Select all

1	Galatasaray	22	15	6	1	51
2	F.Bahçe	          22	  15	  5	  2	  50
Bu da 2005/2006 sezonu, 22. hafta

Code: Select all

1   Fenerbahçe	 22   17   4   1   57  20  55  +37
2   Galatasaray  22   16   4   2   49  18  52   +31
Rakamsal olarak :)


Rakamsal olarak takımın (eğer karşılaştırmayı sadece bu aralar sahaya çıkan takımla değil, yani Lincoln'ü Linderoth'u da katarak yapıyorsak) nasıl Gerets'in takımından daha ucuz olduğunu da pek anlamadım açıkçası.

Gerets-Kalli karşılaştırması, içinde bulunan dönemlerin farklılığından zaten temelden yanlış, ama yiğidi öldürüp hakkını yememek; onu da teslim etmek lazım. Yoksa Kalli Gerets'den iyi hocadır, kötü hocadır; o herkesin kendi görüşüdür. Olayı "kişisel" almam, mantık sınırlarını terkettiğim, herkesi Gerets güzellemeleri yapmaya davet ettiğim, Gerets doğduğu gün Kallicilerin 100lerde yıldır yanan ateşleri söndü gibi iddialarım yok. Sadece insafa davet etmiştim, ettim geçti.

Kalli'de ciddi bir "yıldız oyuncu" manage etme sorunu var, almak için kulübüne ve kendisine kürekle para attığımız Lincoln'den minimal verim alabildik şimdiye kadar. Takımın gençlerle ilerlemesi güzel tabii, ama asıl güzel olanı milyon dolarları Lincoln ve Linderoth'a dökmeden yapmak; eğer amaç gençlerle ilerlemekse. Daha da güzeli gençlerin arasında bu isimleri de katıştırıp yapabilmek; Fatih Terim'in Hagi'yle başardığı gibi. "Hagi çok sorunsuz adamdı, Lincoln sorunlu" değil olay yani.

Son olarak, ben de konunun Gerets vs. Kalli olmasından memnun değilim, bunda payım varsa (ki var :)), kusura bakmayın. Ama keşke ben yazmadan evvel konu mesela, "Galatasaray'ın bu sezon Avrupa'daki başarısızlığının sebepleri" falan olsaydı da, benim aklıma Gerets falan gelmeseydi.

İnşallah eze eze şampiyon oluruz ve aksi bir iddiam olmamasına rağmen Ozan abi bana "ne oldu len?" diye mesaj atar :)

Sevgiler,

Ugur

Posted: Sat Feb 23, 2008 7:46 pm
by Alpay Dedeoglu
Ugur Kardesim,(Ozan'a agabey demenden bu cikarimi yaptim)

Bak ne yazmisim?

''Ona buna bakmam ben rakama bakarim derseniz ,
GS'deki bulunduklari zaman ortalamalari ve rakamlar acik farkla Kallinin lehine. Kaldiki mali verilerle (bordro toplamlari) Geretsin takimi kallininkinden daha pahali bile olabilir.''

Fener medyasi gibi biraz rakamlari gormek istenen zaman araliginda almissin. Kallinin gorev yaptigi ilk senenin ve arti bu senenin rakamlarini topla , mac basi ortalamalari bul. Ondan sonrada Geretsin 2 yilini topla ve ortalamasini bul. Gerets cok farkli geride.

Klubun oyunculara verdigi bordro rakamlarini toplarsan eger (Lincoln'e ragmen cunku 20 kusur adam gitti Mondragon gibi iyi para alanlarda vardi.)

Kalli de yildiz manage etme sorunu demeyecegim. Kosmayan, disiplinsiz olan adami yollama durumu var. Dikkat edin, davranis sorunlarini kucuk cezalarla tolere ederken, kosmama, disiplinsizlik, yetersizlik, gorevi yerine getirmeme gibi daha hayati seyleri tolere etmiyor. Hakan Sukuru idare ediyor kolay is mi? Tatli sert oynatiyor. Cok zor is.
Mesela Hagi ile calismasini cok isterdim.

Evet Bolic gibi oryantal stari harciyor, ama Hagi gibi adami bastaci yapardi cunku is ahlaki sonderece yuksekti Haginin ve de ayni zamanda disiplinliydi Hagi . Arda gibi oryantal yildiz olma yoluna girmis bir oyuncuyu ise oyunun hem oyunun iki yanini oynatip, hemde butun takimi kosturmak suretiyle onu rahatlatarak daha can alici isler yaptirtarak Avrupa olcutlerinde bir star haline getirmeye calisiyor. Yildiz oyuncu dersen , yildiz oyuncuyu tanimla derim.

Gerets kotu demiyorum. Ben cok da severim. Ama GS'nin boyle bir donusumu ve degisimi yapmasi gerekiyordu . Bunu basaracak insan Turkiyede yok. Dunyadada sayili ve bunlardan biride Kalli.