forum.cimbom.org

Aslinda istenen bu ayirimi koruklemek. Ben de yanlis yaptigimim farkindayim. Cahili asagilayip onu dusman etmemek lazim. Onlar bu eksikliklerini biliyorlar. Cok ezildiler. Burunlayip utandirmamak ama yol gosterip kendilerini yetistirmelerine yardim etmek lazim. Anadolu insani merhametlidir. Vefalidir. M.Kemal'e Istanbuldaki dalkavuklular degil alay etmege kalktigimiz bu insanlar inanip arkasinda durdugunu bir an unutur gibi oldum.

Devletin falan bu insanların eğitimsizliğinde, geri kalmışlığında ve/veya hayat görüşlerinin kısıtlılığında kabahati yok, alakası bile yok hatta, ama çok zorlamaya çalışırsak var kabul etsek bile yüzdeye vursan bu oran %5'i geçmez, geçemez. Muhafazakar bir aileyi yakından tanıyorsanız şayet, bu tür geleneksel aile yapılarında aksi görüşlerin -tartışılmayı falan geçtim- dile getirilmesinin dahi asla mümkün olmadığını, üst bir otoriteye katıksız bir bağlılığın hakim olduğunu görürsünüz. Cemaat anlayışından demokrasinin çıkması zaten eşyanın tabiatına ters bir defa. Başbakan'a, o ne söylerse söylesin, insanlara nasıl davranırsa davransın sürekli destek veren çoğunluk bunu doğruluyor işte. Öyle çok uzun analizler yapmaya gerek yok, dolayısıyla bunlar demokrasiden falan bahsedince aklı başında insanlar gülümsüyor sadece. Tamamen arkaik bir zihniyetin hakim olduğu, patriyarkal kültürün hegemonyasının sonuna dek hissedildiği bir ortamda (bu bir parti olur, çekirdek aile olur, bir sivil toplum örgütü olur ama her neyse) insanların kendisini geliştirebilmesinin, içinde boğulduğu cendereden kendisini çekip kurtarabilmesinin bir yolu olduğunu sanmıyorum. Muhakeme yok bir defa, tabiyet var. Bunu siyasette de hissebilirsiniz. Kadro partileri bunun en belirgin örnekleridir. Demokrasinin tartışılmaz ve asli unsurlarından olan siyasi partilerde bile oligarşinin çok somut örneklerini görüyoruz. Tepe kadroları olası rakiplerini pasifize etmenin derdinde. İktisat tarihçisi Prof. Mehmet Ali Kılıçbay'ın inanılmaz tespitleri var, mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Kendisi hiç ön planda olmadığı için Türkiye'de hemen hiç bilinmiyor. Ben 2005 yılında Aktüel Dergisi'ndeki yazılarıyla tanıdım ve o günden bu yana hemen tüm kitaplarını okudum diyebilirim. Türkiye'de yapılanın aslında siyaset falan olmadığını, nemalanma yarışı olduğunu, vatandaşın devlet yönetimine katılımının yalnızca seçimlere bağlı kaldığından demokrasiden söz edilemeyeceğini ve bunların yanı sıra vatandaşların üretime katkısına oranla elde ettiğinin arasında dağlar kadar fark olması nedeniyle iktisatsız da bir toplum ve ülke oluşumuzu nefis anlatıyor örneklerle, açıklamalarla. Hayranlığım o günden bu yana devam eder kendisine. Son olarak bir arkadaşım vaktiyle şöyle demişti, onu da ekleyip bitirmek isterim; sürekli Cumhuriyet gazetesi okuyarak olmaz abi, Zaman gazetesini de okuman şart. Olayın özü budur.

Cengiz Akgun wrote:Aslinda istenen bu ayirimi koruklemek. Ben de yanlis yaptigimim farkindayim. Cahili asagilayip onu dusman etmemek lazim. Onlar bu eksikliklerini biliyorlar. Cok ezildiler. Burunlayip utandirmamak ama yol gosterip kendilerini yetistirmelerine yardim etmek lazim. Anadolu insani merhametlidir. Vefalidir. M.Kemal'e Istanbuldaki dalkavuklular degil alay etmege kalktigimiz bu insanlar inanip arkasinda durdugunu bir an unutur gibi oldum.

Cengiz abi, dün facebook'da yine bu kesimle alay edilen resmin altindaki bir yorumu okudum. Senin dedigine cikiyor. Gezi Parki'nin ruhu da budur aslinda. Ötekilestirilmek istemiyorsan, sen de ötekilestirmeyeceksin. Insan haklari diyorsak, herkesin isnan haklarina sahip cikacaksin. Türbanliyi üniversiteye almamak, bu insanlarla dalga gecmek, en cok Erdogan'a yariyor. Bu kisir döngüyü, Erdogan'in bir virtuöz gibi oynadigi bu korku oyununu, bu halki bölme oyununu kirmak lazim.

Isminin aciklanmasini isteyip istemedigini bilmedigim icin ismini vermeden bu facebook kullanicisinin yorumunu paylasiyorum:

"Her seçimde AKP nasıl bu kadar oy aldı diye şaşırıyor musun?

Çok basit bir oyuna geliyorsun !!!

Eğer Tayyibin başbakan olarak başınızda kalmasını istiyorsan aşağıdakileri yapmaya devam et...

1. Ayırımcı, etiket yapıştırıcı, ötekileştirici aydın tavrını sürdür...
2. Kazlıçeşme’ye giden insanlar ile ilgili daha fazla “kaz”, “çeşme”, “koyun”, vb. içerikli zeka dolu espriler yap, bu insanları aşağılamaya devam et...
3. Bu insanlar ile alay et, horla... Hatta onları insan gibi görme, daha da iyi olur...
4. Bu insanlar ile senelerce devletin, bürokrasinin, orduda bir kısım insanın uğraştığını aklına hiç getirme...
5. İkna odalarını unut, bu insanların başörtülerini 1990’larda zorla açtırmaya çalışanlar olduğunu aklına getirme...
6. tayyip iktidarının temelinde yatan gerçeğin öyle ya da böyle bu insanları kazanması, onlara kişilik kazandırması olduğunu unut...
7. Bu insanların tayyip iktidardan inerse yine başörtüleri, vb. yaşam alışkanlıkları ile uğraşılacağından korktuklarını hiç anlama... Daha da korkut ki tayyibin etrafına etten bir duvar örsünler, onun tüm kötülüklerini ve yalanlarını görmez olsunlar...

AKP'ye oy veren 21.5 milyon insanın büyük kısmı anadolu insanıdır, onurlu insanlardır... Bu insanlarla değil, onları sömürenlerle uğraşalım...

Unutma ki kendinden uzaklaştırdığın insanı ikna edemezsin, sözünü dinletemezsin... İnsanları etkilemek için onlara dostça, arkadaşca yaklaşmak gerektiğini unutmayalım. Düşmanca veya hasmane davranarak insanları etkileyemeyeceğimizin de farkında olalım...

Biz onlarız... Onlar da biz... Bunu aklından çıkarma...

Ayrıca herkesin SEÇSİS'in ne olduğunu öğrenmesi gerekiyor... Oyuna sahip çık..."

Gordugum kadariyla denen tarzda otekilestirme pek yapilmiyor, yapanlar da genelde yasli yani senelerce devlet propagandasi ile yetismis nesiller.
Yalniz birisi gotinin giliyik diye cikarsa dibine kadar dalga gecilebilsin, bunda yanlis bir sey yok, isin mizah boyutu aa otekilestirmeyelim diye kesilmesin.

Peki sinif analizini bir kenera birakalim ve dogulu analizi yapalim...

Turkiye halkinin egitimsiz ve geri kalmis oldugu soyleniyor. Bu durum gorecelidir. Benim 82 yasindaki bir yakinim, ilkokulu bitirmemis, eline bilimsel hic bir kitap almamis, yasamin “nimetlerinden” yararlanmamis bir insan. Ancak hayat tecrubesi oyle bir seviyede ki, egitimliyim diyen onlarca insani cebinden cikartir. Insanlari gorur gormez gozunden anlayacak nimetleri vardir. Kafasi stratejik calisir ama prensip sahibidir ve kaypaklik, uyaniklik gibi erdemlere alerji duyar. Yoksuldur ve yoksul insanlarla arkadas olmustur hayati boyunca. Ablasi zengindir ve bununla pek muhattab olmaz. Ablasi ile iki laf etmeye kalkanlar ne kadar bos bir insan oldugunu hemen anlar. Gezmeyi sever (halen yerinde durdurmak mumkun degildir). Gozu az goruru ama yine de gezecem diye ugrasir. Bir cok sehirde ve semtte oturmustur. Her gittigi yerde yasam boyu surecek dostluklar edinmistir ve hala nereye gitse otel parasi vermez. Insanlar ona gelir. Onun insanlara gitmesine pek gerek kalmaz. Din konusunda ilimlidir ve Allah’in varligina inanir ama o da dinin prensipli taraflarini begendigi ve takdir ettigi icindir. Insanlari incitmeyi sevmez ve disaridan ne kadar kalin derili gorunse de ici cok hassas ve derindir.

Ozetle, o bir bilgedir.

Turkiye’yi gezenler ve sadece turistik yerleri degil de koyleri, kasabalari gezip de, halkin icine girmis insanlar bilirler. Bu insan tipi yaygindir. Sayisal olarak degil ancak her gidilen yerde en az bir tane bulunur. Turkiye’nin insan “ham maddesi” budur. Daha dogrusu bu idi. Durum hizla degismektedir.

Oncelikle sunu anlamakta fayda var. Dogu kulturleri bilgi uzerine degil bilge uzerine kurulmustur. Yani cok bilen saygi gorur, somurulmez ve belirli bir otorite sahibidir. Bati kulturu ise bilge degil bilgi uzerine kurludur. Bilgi kimin tarafindan ortaya atilmis olursa olsun, bilgeden bagimsiz bir sekilde dolasima girer. Bilge bir nebze saygi gorur ama otoritesi sinirlidir ve bilgisi somuruye aciktir ve somurulur. Bu nedenle bu tur toplumlarda bilgeler degil “uyaniklar” daha basirili olurlar ve uyanik olmak bir meziyet olarak gorulmeye baslanir. Bilgeye dayali dogu kulturu karsisinda uyanikliga dayali bati kulturunu gorur.

Bilge kulturu “scalable” olmayan yani gelismeyi sinirlayan bir durum ortaya cikartir. Uyanik kulturu bir cok bilgeyi ayni anda somurerek scalable, gelismeyi hizlandiran bir durum ortaya cikarir. Bu arada somuru de iyi birseymis gibi uyanik bir bicimde pazarlanir. Yukarida ki 82 yasina gelmis bu insanin bunu anlayabilmesi mumkun degildir. O nedenle bilge ekonomisinden uyanik ekonomisine gecmek zaman alir, insanlarin olmesini bekler.

Elbette bu bilge/uyanik denklemi siyah/beyaz bir denklem degil. Oranlar denklemi. Yani bilge toplumunda uyaniklar ve uyaniklar toplumunda bilgeler cokca mevcuttur ama belirleyici etken olmazlar. Yoksa koy agalarini aciklamak mumkun olmazdi.

Ote yandan bu uyanik ekonomisi kendi icinde bazi celiskiler yaratir. Ilk once kendi okullarini acarak bilge yaratmak ister. Daha sonra farkeder ki insanlarin hakimiyetinde fazla bilgi hem pahali hem de tehlikeli bir maddedir. O nedenle bilgi seviyesini cok dikkatli bir sekilde ayarlamak uzere baska bilginler bulur ya da yaratir. Ama bu bilginler de insan olduklari icin bu celiski her zaman icin mevcut olacaktir. Butun bunlar olurken uyaniklar arasinda da kimin daha uyanik oldugu konusunda ve dolayisiyla kimin daha guclu oldugu konusunda bir mucadele patlak verir. O mucadele icesinde genel olarak “gelisim” saglamak daha yavas olur ama bilge toplumunun hizindan yine de daha fazladir.

Evet, Turkiye dogu kulturunden gelmektedir. Cin de oyle. Cin bu durumu devlet organizasyonunu ve egitim organizasyonunu merkezi bir sekilde cozerek ve uyaniklar arasindaki mucadeleyi yok ederek iki uc nesil icersinde cozmus gorunuyor. Burada merkezi organizasyonun ne kadar kuvvetli bir mekanizma oldugunu anlamak mumkun. Yoksa, zaten dunyanin en buyuk sirketleri bile merkezi planlama yapmazlardi. Elbette Cin hukumeti iktidara bilge ayagina yatarak ve halkin destegini alarak geldi 1949 yilinda. Ancak kisa sure icersinde uyaniklarin elinde oldugu ortaya cikti ve bu uyaniklar yurt disindaki uyaniklarla is birligi yaparak kendi bilgelerini, uyaniklar ordusuna cevirme isine giristi. Ve epey de bir yol adi. Ama temel kultur olarak bilge kulturu halen cok derin izler birakmis durumda. Ve ata-erkil denen egilimler Cin kulturunun onemli bir parcasi.

Turkiye, Cin’e gore cok daha batili denebilir kafa yapisi olarak. Ancak bunun olus sekli Cine gore cok daha farkli. Mustafa Kemal Ataturk, ilk sazi eline aldiginda, uyanik kulturu kurmak istedigini saklamadi. Savas kosullarindan dolayi, eli mahkum olarak devletcilige yonelmekle birlikte, ozel sektoru butun gucu ile destekledi. O nedenle Turkiye kestirmeden giderek halki uyaniklar ordusuna donusturmektense, halk arasindaki uyaniklara (koy agalarina) kaynak aktararak buyumelerini sagladi. Sabancilar, Koclar urettebilmek icin ugrasti. Bu nedenle Turkiye’deki kultur, zengin koylulerin onderliginde bir nebze koylu kulturu olarak kaldi. Bugun iktidarda bulunan koyluler iste bu neslin en mukemmel ornekleri.

Su anda ise dunya entegre oldu ve uyanik yaratma islemleri birbirine karisti. Bilge uyaniklarla, uyanik bilgeler birbirleri ile mucadele eder hale geldiler. Elbette yarisa iki yuzyil onden baslayanlar, iki yuz yillik daha fazla somuru imkanina sahip olduklari ve kaynak fazlasina sahip olduklari icin hemen tepeye cikmis durumdalar. Ancak isi bilen ile isi yonetenler arasinda ciddi problemler bas gostermeye basladi. Cunku somuru denen sey sonsuza kadar yaplilamaz. Bir noktada somurulenler ayaklanir. Sistem krize girer. Bu durumda uyaniklar, uyanik olduklari icin ellerinde bir polis devleti olmasini uygun gorurler. Zaten devletin asil gorevi de budur. Uyaniklari digerlerinden korumaktir. Gerekirse kendilerini savunabilmek icin diktatorluk kurmaktan da kacinmazlar. Bugun ABD’de, AB’de olanlar bunun bir gostergesi. ABD’de polis devleti alt yapisi kurulmus durumda ve isinma turlari da yapilmakta (Boston’daki sokaga cikma yasagi, vs). AB’de fasit partilere acik cek verilmekte ve kuresel olarak organize olmalarina izin verilmekte. Turkiye, Cin gibi ulkeler zaten bu yollardan daha once gectikleri icin alt yapilari mevcut. Sadece “demokrasi oyunu bitti, herkes evine gitti” mesaji verilmesini bekliyorlar. Tabii buyuk uyaniklar kendileri diktatorluk yaparken, diger diktatorleri control altinda tutabilmek icin onlari diktatorlukle suclayacaklaridir her zaman icin.

Butun bunlara bakip, Turkiye’de durum umutsuz demek ise biraz garip. Dusunmek lazim! Eger durum bu kadar kotu ise neden bu uyaniklar, bu kadar eziyete girip insanlari bastirmak icin muazzam masraflara girmekteler. Onlar durumu hic de umutsuz gormuyorlar. Hatta altlarina ettikleri cok acik!

Ha elbette umutsuz olan tek bir kesim var o da yasamdan beklentileri fazla olan ama kaynaklari sinirli olan, "birazcik hayatini yasama" ozlemi ile tatmin olabilen, uyaniklarin cok iyi analiz ettigi ve kullandigi Ozal’in deyimi ile “Orta Direk”. Yani kucuk uyaniklar. Evet dogru okudunuz, Ozal bile sinif analizi yapmis. Uyaniklar ile bilgeler arasinda kalan bu diregin boyu zaman zaman kisalir, zaman zaman uzar. Kriz zamanlarinda kisalir ve o direge tirmanmis olanlar panik yaparlar. Genelde de bu durum kendisini fasist partilere verilen destek olarak gosterir. Elbette o ana kadar bu direktekiler “demokrasinin” en atesleri savunuculari olarak gorunurler. Sonra bir gecede renkleri ortaya cikar. Bu durumdayken onlara ayna uzatmaya kalkanlarin da o ayna ile kafasini kesmeye calisirlar.

Ismail hakliymis casus yakalanmis.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23545804.asp

Artık şöyle şeyler yapıyoruz;
http://www.radikal.com.tr/hayat/her_mah ... ki-1138297

Ben artik hukumetin protestolarin surmesini istediginden emin oldum.

"Taksim'de karanfilli eyleme polis müdahalesi"

Bu nedir artik, inanilir gibi degil.

Efe Tuncel wrote:Ben artik hukumetin protestolarin surmesini istediginden emin oldum.

"Taksim'de karanfilli eyleme polis müdahalesi"

Bu nedir artik, inanilir gibi degil.

Neden bilmiyorum bir is tadinda ve sicirilmadan birakilmiyor. Karsinda insanliktan nasibini almayan varken karanfil ve cikolata ile meydana hem de bu kadar insan oldurulup bunca goz cikarilmisken cikiliyor? Bundan sonra ele gecen ne olacak? Hergun meydanda issiz gucsuzle tantana mi? Gecen gun de bikinili bir sillik atlamis ortaya. Aklinca meshur olacak duran adam gibi.

Secimlerde goruselim dendi iste. Artik butun dunya duydu. AKP"yi ve basindakileri kinamayan kalmadi. Meydana cikip karnin doyasiya hala dayak yiyip biber gazi ile tutsulenip gozu kasi kaybetmeye calisana aptal derler.

Nette en populer klip
http://www.youtube.com/watch?v=foxA7DjBCDo

Bunun gibi onlarca, belki yüzlerce görüntü var, buyrunuz, vicdanı titremeyen varsa beri gelsin. En çok merak ettiğim şeyse bu insanlar gece yastığa başlarını nasıl koyuyorlar. Ve üzülerek ifade etmeliyim ki, yaptıkları şeyler için onlar emir kulu diye savunma mekanizmaları geliştiriliyor fakat bu yaptıklarının kefaretini o emri verenler asla ödemeyecek..

http://www.youtube.com/watch?feature=pl ... 25hNF0Y8xY

Facebook aboneleri varsa aranızda;
http://www.facebook.com/geziparkidirenisi sayfasına abone olmanızı tavsiye ederim. Tamamını kullanıcıların gönderdiği resimler ve videolar var. Belirtmeme gerek yok sanırım, hepsi gerçek, doğal olarak amatör ve ekseriyetle alelacele cep telefonlarıyla çekilmiş. Türk medyasında gösterilmeyen görüntüler ağırlığı oluşturuyor tabii ki.

Bunlar da konuyla alakalı diğer videolar:

http://www.youtube.com/watch?v=dqsgnB4IhGc

http://vimeo.com/68852007

Cengiz abi, dün facebook'da yine bu kesimle alay edilen resmin altindaki bir yorumu okudum. Senin dedigine cikiyor. Gezi Parki'nin ruhu da budur aslinda. Ötekilestirilmek istemiyorsan, sen de ötekilestirmeyeceksin. Insan haklari diyorsak, herkesin isnan haklarina sahip cikacaksin. Türbanliyi üniversiteye almamak, bu insanlarla dalga gecmek, en cok Erdogan'a yariyor. Bu kisir döngüyü, Erdogan'in bir virtuöz gibi oynadigi bu korku oyununu, bu halki bölme oyununu kirmak lazim.

Tum ictenligimle katiliyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca bu oyun oynaniyor ve kendini fasulyeden nimet zanneden kitleler bu hezimetleri bir cuval pirinc, bir beyaz esya icin oylarin satilmasi olarak degerlendiriyorlar. En gicik oldugum laf "Benim oyum, dagdaki cobanla aynimi?" sorusu. Herhalde diger ulkelerde cobanlar vatandastan sayilmiyor. Bu AP, AKP gibi hirsizlar ordusunun hala secim kazanmasinin tek sebebinin kendileri oldugunu ne zaman anliyacaklar ? Onlar hakaret ettikce Bu Allahsiz sarlatanin oyu artiyor. Bu kafayla daha cok otururlar...

Kisa Not: Musadenler RTE'nin secim kazanma sebebplerini kullanacagim

Cemal Savas wrote:Cumhuriyet tarihi boyunca bu oyun oynaniyor ve kendini fasulyeden nimet zanneden kitleler bu hezimetleri bir cuval pirinc, bir beyaz esya icin oylarin satilmasi olarak degerlendiriyorlar. En gicik oldugum laf "Benim oyum, dagdaki cobanla aynimi?" sorusu.

Guzel ozetlemissin Cemal. Bu sen/ben siyaseti her zaman icin iyi bir bahane olmustur halki bolmek icin. Buna gunah kecisi siyaseti demek de mumkun. Mesela, Cumhuriyetin ilk yillarinda Osmanli yonetimlerine karsi gudulen nefreti kullanmak icin bir yandan dini eziyor gibi yapip diger yandan da devlet eliyle dini beslemek dogru degildi. Bunun yerine, insanlara alfabet ogretilirken, yanlarinda imam bulundurmak yerine, hem siyasi olarak hem de birey olarak aydinlatilmis, siyasetin yasam icersindeki rolunu bilen bir kadro kurulabilirdi. Koy okullari bu yonde zayif bir hamle olarak kaldi cunku o projenin altinda yatan ana motivasyon siyasi degil, ekonomik idi. Buna ragmen Koy okullari bile kendi halinde birakildiginda siyasi bir bilinc olusturma yonunde yol almaya ve dini safsatalari yok etmeye baslamisti. Tipki suyun tepeden birakinca yukariya degil de asagiya dogru gitmesi gibi. Boyle kisitli bir siyasi bilinclenmeyi bile kaldiramadi Turkiye'deki yonetici seckinler ve islerine gelen sen/ben siyaseti ile devam ettiler.

Simdi neredeyse yuzyillik bir sen/ben ayrimi var gecmiste kalan. Bu Gezi Parki hareketinde siyasi bilinc ust duzeyde olsa, Erdogan'i ez zayif yerinden vurur ve halki dinli/dinsiz demeden kendi tarafina cekerdi. Bunu yapmak icin halkin cektigi eziyetleri, halkin dili ile halka anlatmasi yeterli idi. Iste Brezilya'da da oluyor olaylar ve onlarin halka yonelik sloganlari halki bir anda yanlarina cekti. Gezi Hareketi ise sadece polis siddetine yonelik gurultu yapti, ki halk buna bile pozitif bir karsilik verdi ve sokaklara dokuldu. Cunku halkin da buyuk bir derdi bu polis siddeti. Yasamlarinin her asamasinda karsilastiklari bir dert Turk polisi.

Bir de halkin cogunlugunun gercekten izdirap cektigi issizlik, hayat pahaliligi, egitim, saglik ve emeklilik gibi dertlerine gonderme yapsa idi, Erdogan'in o guvendigi 'dinci' kesimin en az yarisini yanlarina cekerlerdi.

Elbette bunlarin hicbiri Gezi Hereketi liderlegi altinda gerceklesecek seyler degil. Onlarin derdi baska. Boyle banal seylerle ugrasmak "cool" degil. O "cahil ve hanzo" halkin sesi olacak ne kafa yapisi ne de siyasi bilinci var o zumrenin. O nedenle simdi polis onlari tek tek avlarken, halk da oylece izliyor olanlari. Sokaklara dokulen uc bes bin kisi ise baslarina gelecekleri bilip de halka yaltaklanmaya calisanlar. Saskin saskin halktan gelmeyen destegi bekliyorlar. Halkin bunlara verdigi yanit ise basit: sur essegini nigdeye...

Bu arada CHP, TKP, IP gibi bir yigin sol gecinen siyasi hareket de bunlardan medet umdu. Bu da onlarin siyasi bilinci hakkinda bir fikir veriyor.

Akdeniz olimpiyatlarinda takunya kafali, yalancilar ordusu badem biyigin yarattigi sporcu(!!!!!!!!) genclerimizin halini Yilmaz Ozdil yazmis. Ibreti alem icin okuyun. Turk sporunu rezil ettiniz ulan, hale bak sporcularin alayi dopingli. Sizi sahteci deniz fenercileri Bunlarin nasil yalanci nasil riyakar oldugunu alin bu uc yazi ile okuyun. Belgeli yalancilik resmen belgeli. Kanit mi istiyorsunuz alin kanit. Muezzine bile yalan soyletmege calisan, atilmamis tweet'i AB'li buyukelcilere yutturmaga calisan herifler. Bunlarda ne ahlak ne zeka bile yok hicbirsey yok.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23619239.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/235 ... zarsonyazi
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/236 ... zarsonyazi