Page 15 of 95

Posted: Sat Sep 08, 2007 7:18 pm
by Alpay Dedeoglu
Yılmaz Ozdilden enteresan yazi:

Hurriyet gazetesi,8 eylül

''Tasarım şaheseri...


İSTANBUL Tasarım Haftası başladı...

Galata Köprüsü’nde.

*

Yakışır İstanbul’a...

*

Olimpiyatı yok.

Olimpiyat Stadı var.

3 kilometreyi 3 saatte gidersin...

Formula pisti var.

Baraja ev yapıyorlar.

Çeşmelerden deniz suyu akıyor.

Mısır Çarşısı’nda mısır bulamazsın.

Manifaturacılar Çarşısı’nda plak satılıyor.

Sahaflarda, halı var.

Kapalıçarşı, turistlerin çarşıya çıktığı gün, kapalı.

Akmerkez, mavi.

Şehirlerarası yolcu otobüslerinin yüzde 99.9’u Anadolu’ya gider...

Otogarı Avrupa’da.

Bakırköy, hem bakır, hem köy...

Altınşehir, hem altın hem şehir, gecekondu!

Ataşehir?

Kadıköy’e bağlı.

Ahırkapı’ya gemi bağlanıyor!

Bayrampaşa’nın, adı bayram, kendi cezaevi.

Yedikule zindanlarında konser veriliyor.

Sultanahmet Cezaevi desen, 5 yıldızlı otel...

Topkapı Sarayı.

Çırağan Sarayı.

Dolmabahçe Sarayı.

Garibanın üç kuruşa karnını doyurduğu yerlerin adı da, "simit sarayı..."

Belediye başkanı, muhallebici.

Bostancı’da bostan yok.

Tahtakale’de kale yok.

Tarlabaşı’nda tarla yok.

Etrafta ev mev yokken bakkal dükkánı açan adama şaşkın demişler... Şaşkınbakkal’da ev almak New York’tan pahalı!

Beşiktaş’tan Üsküdar’a geç, 2 kilometre...

Parayla.

Beşiktaş’tan Florya’ya git, 22 kilometre...

Bedava...

*

"Ortasından boğaz geçen, hem Asya’ya hem Avrupa’ya, iki kıtaya basan dünyadaki tek şehir" derler... Çanakkale ne?

*

"Zeynep Kámil Hanımefendi’nin hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz" falan da derler... Halbuki, Zeynep hanımefendi, Kamil kocası.

*

Tarihi hipodromda Ramazan şenliği yapıyorlar...

Türkiye’nin en büyük kumarının oynandığı Veliefendi, şeyhülislam!

*

Soyun buralı mı

başka yerden mi

kız sen İstanbul’un...

neresindensin?

Polonezköy Muhtarı Daniel Ohotski, 5’inci göbek, doğma büyüme İstanbullu...

İstanbul Belediye Başkanı, Artvinli.

Şişli Başkanı Erzincanlı, Eminönü Başkanı Malatyalı, Pendik Başkanı Sakaryalı, Ümraniye Başkanı Balıkesirli, Üsküdar Başkanı Trabzonlu,Kadıköy Başkanı Muşlu, Gaziosmanpaşa Başkanı Kastamonulu... En ünlü restoranı, Konyalı!

Gazi Osman Paşa da Tokatlı’ydı zaten.

*

Depremde, evden çık!

Karda, evden çıkma!

Yağmurda, üst kata çık!

Dolayısıyla...

"Tasarım" dediğin kavram, dünyada en çok İstanbul’a yakışır!

*

Tek pürüz var...

Yabancı konuklara adresi iyi tarif etmek lazım... Çünkü malum, Galata Köprüsü’nü de Galata’da bulamazlar!

Adı Galata...

Kendi Balat’ta. ''

Posted: Sat Sep 08, 2007 8:09 pm
by Ozan Ersoy
Italya'nin kucuk sehirlerinden Modena 3 seyle unludur. Ferrari, balsamic sirkesi ve Pavarotti. Butun sanatseverler bu hafta Pavarotti'nin olum haberiyle sarsildi. Daha gecen gun konusuyorduk, san dersleri alan bir arkadasimla Pavarotti'nin konser oncesi isinma calismalarini. Radyoyla uyaniyorum her sabah. Uykuyla uyanma arasi o anda radyoda sesini duyunca icimin urperdigini suratimda tatli bir gulumseme oldugunu "Pavarotti'yle kalkmak ne guzel" diye soyle bir dusundugumu hatirliyorum. Onbes dakika sonra aklim basina gelince de aci haberin kalbime indigini gozlerimin doldugunu hissettim.

Benim gibi daha once opera cahili olan bir cok insana opera sevdirmesiyle hatirlayacagim Pavarotti'yi. Evet evet. O zamana kadar Led Zeppelin, Pink Floyd, Bruce Springsteen, Bob Dylan vs dinledigim ve muzigi yalayip yuttugumu sandigim icin cahilin tekiydim. Pavarotti'nin elestirmenleri de burada devreye giriyor zaten. Onun populer sanatcilarla, populer sarkilar soylemesini sanatini sattigini, ticari kazanc icin ilkelerden odunc verdigini soylerler. Ama ya benim gibi cahilleri kim kurtaracakti? Pavarotti ye gore sadece iyi muzik kotu muzik vardi. Her cesitin de iyisini soylemekten kacinmiyordu.

Ilk Pavarotti'yi Caruso (gelmis gecmis en buyuk Tenorlerden sayilir) filminin ana sarkisi Caruso'yu soylerken duydum. Ondan sonra da elbetteki 1990 Italya dunya kupasinin acilis konserinde. Pavarotti profesyonel olarak da futbol oynamis benim bildigim ve futbola ilgisi Domingo ve Carreras ile beraber sanat dunyasinin en muthis 3'lusunun olmasini da sagladi. Ilk konserin TRT ekranindan canli izlemistim dunya kupasi heyecaniyla. Hala tadi damagimdadir.

Bugun cenaze torenine yuzbinler katilmis, politikacisi, askeri, sanatcisi. Sanatin gucu iste. Her cesit ideoloji, amac, guc, maddiyata sahip insanlari ancak sanat ve ancak ancak Pavarotti kadar buyuk bir sanatci bir araya getirebiliyor.

Cok sukur ki yuzlerce albumle o dogal Tanri vergisi, zorlanmadan pirlanta berrakliginda yukselen sesi her zaman bizimle olacak.

Allah rahmet eylesin, topragin bol olsun, huzur icinde yat buyuk usta.

<img src="http://d.yimg.com/us.yimg.com/p/ap/2007 ... lvqdG7Ag--">

Ozan Ersoy

Posted: Sat Sep 08, 2007 8:20 pm
by Alpay Dedeoglu
Bugun tembellik had safhada . Gene baska bir alinti.
Buyrun Cetin Altanin kotu spor sayfasi ile taninan milliyetteki bugunku Pavarottili yazisini:

Dinlemek, dinlenmek ve Luciano Pavarotti

Eski Osmanlı bilgeleri: "Varak-ı mihri vefayı (dostlukla sevgi vefasının yazılmış olduğu kâğıdı) kim okur kim dinler"
Demişler.
Acaba neden böyle bir yargıya varmışlar ki?
* * *
Daha çocukken, önce annenin tehdit edici işaret parmağı sallanarak kalkar yüzüne doğru:
- Büyüklerin sözünü dinle!
Sanki büyükler de, büyüklerin sözlerini dinleye dinleye "doğru" ile "yanlış"ın ne olduğunu öğrenebilmişler gibi.
* * *
Kaldı ki yaşıyla mı "büyük" oluyor insan, yoksa oturduğu makamla mı; hâlâ daha netleşmiş değil.
Üstelik bir atasözümüz de şöyle diyor:
- Akıl yaşta değil, baştadır.
Nurullah Ataç ise, bazı tehlikeli benzetmeler yaparak:
- Buzağı büyür dana, dana da büyük öküz olur, derdi.
* * *
Her kuşak çocuğunun kulağında çınlayan kalıplaşmış uyarı:
- Büyüklerin sözünü dinle!
* * *
Oysa bazen de, kişiliğini kanıtlama nağraları çınlar ev kavgalarında:
- Senin söylediklerin bir kulağımdan girip, bir kulağımdan çıkar benim. Kimsenin lafına kulak asmam ben. Babam mezardan çıkıp gelse, onu dahi dinlemem ben; anladın mı?
* * *
"Dinleme"nin yanında bir de "dinlenmek" var.
Her sözünün dinlendiği, bir dediğinin iki edilmediği biri olmak anlamında da kullanılır; kız kardeşim Dr. Gülderen Alpagut'la, eşi Dr. Ercan Alpagut gibi, tatile çıkıp Ayvalık'ta dinlenmek anlamında da kullanılır.
* * *
Ajans haberlerinde yankılanıp duran bir yığın gürültü patırtıyı dinlemek yerine; sesini insanlığa armağan bırakıp, bilinmez bir galaksiye kayıveren Luciano Pavarotti'yi dinleyerek dinlenmek...
* * *
Pavarotti ayrı bir tılsımın insanıydı.
1991'de İstanbul'da verdiği konseri dinler ve "s"ler sırasında diliyle hafifçe alt dudağını ıslatmasını izlerken; bilmiyorum kaç kişi, 1963 yılında "başarısız" olduğu gerekçesiyle Ankara Devlet Operası'ndan uzaklaştırıldığını düşünüyordu?
* * *
Büyüklerinin sözlerini dinleme uyarılarıyla yetişenlerin ortak bir hastalığı, bir Frankeştayn ürkütücülüğüyle ağır ağır çıkarak yükseliyor beyinsel aynalarda.
Değerden anlamamak, yahut değerden hoşlanmamak!
* * *
İnsanlığın ortak bahçelerine kendince bir karanfil dikmeye kalkmış olanlar da, az çıkmadı bu topraklardan.
Kul Nesimi'den, Nazım Hikmet'e; Sabahattin Ali'den, Orhan Pamuk'a; ressam Halil Paşa'dan, Komet'e; heykelci Şadi Çalık'tan, İlhan Koman'a; piyanist Gülseren Sadak'tan Fazıl Say'a kadar...
Hangisinin yarattığı tatlar, aile ortamlarının vazgeçilmez sevdasıyla bütünleşebildi?
* * *
Tüm yeryüzünde, sırıkları yükseltilmiş bayraklardan çok daha coşkulu dalgalanmıyor mu Pavarotti'nin sesi?
Yine yeryüzündeki 200 devletten, kaç tanesinin başkenti Picasso'nun adı kadar tanınmış?
* * *
Üniversitemizden geçmiş evrensel değer ve ündeki bilimcileri, neden kendi fakülte tepsilerimizin içinde tutamadık?
Almanya'da Hitler "nasyonal sosyalizm"inden Yahudi kökenli 85 bilim adamı kaçmıştı Türkiye'ye.
Kaç tanesiyle hayatlarının sonuna dek sarmaş dolaş olabildik ve onların gerçekleştirdiği katkılar ne kadar canlı tutulabildi?
* * *
Yerel bir hamasetçiliğe gömülüp, onun içinde tepinip durmanın; kimlere neler sağladığıyla, kimleri nasıl ziyan ettiği daha uzun süre şeffaflaşamayacak...
* * *
Önümde Pavarotti'nin bir CD'si duruyor. İlk parça, Donizetti'nin "Aşk İksiri" operasından bir arya...
* * *
Ufuklara doru Pavarotti'ye el sallarcasına kendisini dinleyerek; onun Ankara'yla ilgili gençlik yakınmalarına, dağarcığımızda her zaman bulunan bir iç çekişiyle bir köprü daha kurup şöyle diyebiliriz:
- "Varak-ı mihri vefayı kim okur kim dinler" olsa bile, seni dinlerken hepsini unutuyoruz.

c.altan@prizma.net.tr

Posted: Sat Sep 08, 2007 8:32 pm
by Tolga Girici
Pavarotti'nin pop sanatcilariyla duetleri de unlu, asagida youtube'da rastladiklarim var. Iki gundur arada sirada bakiyorum.

Mariah Carey - http://www.youtube.com/watch?v=NCBXCYwCWKY

James Brown - http://www.youtube.com/watch?v=VCIyzNISw1Q

Brian May(Queen) - http://www.youtube.com/watch?v=C7FGPIRJx6I

Barry White - http://www.youtube.com/watch?v=kL0WFcygdWY

Bono - http://www.youtube.com/watch?v=v2-XIauB37U

Ian Gillan(Deep Purple) - http://www.youtube.com/watch?v=g4alxhP6xVQ

Posted: Sat Sep 08, 2007 8:33 pm
by Ali Gursel
Epey dusundum, buraya Pavarotti ile ilgili bir sey yazsam garip kacar mi diye, Ozan sen yapmissin sagol. Cenazeyi TV'dan naklen izledim bugun, cogu yerinde gozlerim yasararak.

Pavarotti'nin sehri Modena'da yasayan ve arkadasi soprano Raina Kabaivanska Verdi'nin Ave Mariasini soylerken hafifce aglamaya basladi cenazede ama sesi dumduz devam etti. Cok guzel muzikler vardi biri de harika bir flut parcasi, ama belki de en dokunaklisi cenazenin yapildigi katedralde Pavarotti'nin babasi ile 1978de birlikte kaydettikleri bir aryanin cenazenin sonlarinda calinmasiydi. Artik bu dunyada olmayan baba ogulun guzel seslerini dinleyerek elveda dedi dunya Pavarotti'ye. Herhalde artik cenaze bitmistir ve Pavarotti babasinin annesinin yaninda yatiyordur.

Pavarotti'yi sanirim 3 kez canli izledim, ikisi Tosca idi. Ileri yasinda iyice artan kilosuyla ceviklik gerektiren bazi sahnelerde pek cevik olamiyordu. Pek cok opera elestirmeni de sesinin en iyi zamaninin 60lar ve 70ler oldugunu soyluyor, yani ben dinlemeden cok daha once. Yine elestirmen/uzman tipler Domingo'nun daha iyi tenor oldugunu dusunuyor, ben bu karsilastirmalari cok manali bulmuyorum ama Pavarotti'nin sesi, kisiigi ve karizmasi sanirim belki hic bir tenorde olmadi. Pavarotti tanri ses tellerimi opmus, ben de hakkini vermeye calisiyorum demisti, operayi dunyaya sevdirmeden cok once cok cok iyi bir tenordu. Ozan'in da dedigi kayitlarinin bize kalmasi cok guzel.

Inanmasi cok zor geliyor, 2004'te New York Met ile son opera performansina cikti. Gecen sene ise tum dunya sehirlerini kapsayan bir veda turnesinin ortasinda pankreas kanseri oldugunu ogrendi.

Internette biraz okudum, tum kanserler icinde en oldurucusu, teshisten sonra 99% bu kanserden oluyor, cok buyuk cogunluk da 3-6 ay icinde. Pavarotti sanirim imkanlarinin da yardimiyla New York'ta ameliyatlar gecirip bir seneden biraz fazla yasadi. Cenazesinin karanlik olmamasini, aydinlik olmasini istemis ama sanirim insanlarin yuregindeki karanligin caresi olmuyor boyle zamanlarda.

Cok az insan dunyada baska insanlara bu kadar mutluluk ve haz verebiliyor, rahat uyusun Modena'li guzel sesli, yemegi ve hayati buyuk porsiyonlarla seven firinci oglu Luciano.

Bu arada, veliahti kim diye konusuldu, cevabi tabii ki yok oyle biri. Ama sesini ve tarzini sevenlere Rolando Villazon tavsiye ederim. Hemen hemen ayni repertuar ve de yine cok cok guzel bir ses.

Ali

Posted: Sun Sep 16, 2007 12:06 am
by Cengiz Akgun
Bilmem farkina vardiniz mi. Agustos 15 ile Eylul 9'u arasi Turkiyeye iki haftalik bir tatile ciktimdi. Beni sevenler yine geldi aramadan gitti ali$tik diyeceklar ama benim bu Turkiye seyahatlerin hicbiri ipe sapa gelmiyor. Gitmeden once yaptigim hicbir plani uygulayamiyorum. Bu seyahatin amaci aslinda 4.5 ya$ina giren yigenin sunneti icin olacakti. Ama ben bileti filan aldiktan sonra Turkiyede bu i$i bildigini soyleyenler bir suru bok yiyip benim birader ve gelinimizin kafasini kari$tirmi$lar. Efendim sunnet dogumdan sonra iki ya$ina kadar oluyormu$ iki ya$ina gecince 6-7 ya$ina atlaniyormu$. Degilse cocukta psikolojik bir suru aksakliklar oluyormu$. Hayatimda boyle Amerikalilarin tabiri ile BullShit duymadimdi. Asil bence 6-7 ya$indaki cocugu salla sirt edip sunnet etmek psikolojik sorunlar yaratir. Bendeniz karde$im ile aramda 6 ya$ fark olunca boyle 7-8 ya$inda oldum bu i$i ustunuze afiyet. Odum bokuma kari$ti idi. Agabeylik filan demeden iki ya$indaki karde$imi one surup once onun olmasini istedimdi. Zaten onun sunnetciye "hadi be keseceksen kes ulan" demesini duydumda ondan sonra icime su serpildi idi. Hangi e$ek sipasi bunu cikardi bilemiyorum. Ama Turkiyede her konuyu cok bilen bir suru otorite var. Boylece 2 ile 6 ya$ arasi sunnet olunmaz ufurugunde mantik filan yok cunku soyledikleri ipe sapa gelmiyor. Efendim bu ya$ta cocuk cionselligin farkina veriyormu$. Bak sen. Ben neredeyse ilkokulu bitirdigimde bile uyanmami$tim cinsellik konusunda Istanbulun gobeginde. Ortaokulda gozum acildi idi. Eh anasi babasinin icine sinmeyince benim de sesim cikmadi. 6 ya$inda olsun dedik ne yapalim. Icinizde erkek cocugu sahibi olup bu konuda bana mantikli bir aciklama getirebilecek varsa sevirinirim. 4-5 ya$indaki cocugun cinsellikten filan haberi oldugunu sanmiyorum genelevde filan buyumuyorsa. Tovbe tovbe.

Neyse. Istanbula indik ki Istanbul bir firin mubarek. Ali$mi$ik buz gibi eve karde$imin agabey dur $urda bir kebab yiyelim diye durdugu guya icinde A/C cali$an lokantada ter kicimdan akarak yedigim donerin tadini bile alamadim. O ise gayet rahat yedi. Etraftada yahu $u A/C biraz acin filan diyen yoktu. Insan iyi $eye fena ali$iyor. Allah verip sonrada almasin. Cok kotu bir olay. Karde$ime sIkI sikIya tenbih etmi$tim aman evladim bana bulacagin otel de aranan ilk ko$ul A/C olsun diye o da sen hic merak etme demi$ti. Turkiyede her i$ boyle ama. Bizi kalacagimiza yere getirdiginde ogrendigimiz ilk $ey "Ne? A/C mi yok oyle bir $ey" demeleri oldu. Seninkinden lokanta akmayan bir ter orada bo$andi. Yahu bana var dediniz filan dedi ise kim demi$ nasil demi$ olayi surup gitmeye ba$layinca hadi yuru dedik ciktik.

Boyle ayrani yok icmege olunca Formula 1 mi ne karin agrisi ise butun oteller dolu ayagindalar ama yalan elbette. Maksat enayi avai ve bunu sebeb gostermek. Yahu bir daha bakin filan deyince Aaa bir acigimiz var ama geceligi $225 filan gibi bana Woldorf Astoria fiyatlari cikarinca karde$im agabey zaten Av$aya gidecegiz. Gel benim evde A/C var biraz siki$acagiz zaten icime sinmedi idi seni boyle otel odalarinda agirlamak bize gidelim dedi aslan karde$im. Adam salonuna ve yatak odasina A/C koymu$. Bize yatak odasini verdi. Sadece ben olsam neyse yanimda "ne yavan yemi$ ne de yayan yurumu$" cinsinden hanim da olunca buyuk bir kriz atlatildi.

Plana gore Per$embe gunu ASY maca gidilecekti. Ama sokaga cikinca kavrulup ter icinde kalinca karde$ime hadi evladim Av$a'nin yolunu tutalim dedim. Bir dugun icin bir iki gunu anca bekledik. Ve 29 Agustosta Av$a'nin yolunu tuttuk. Gelinimize gore Dunyanin en guzel adasina gidecegiz diye epey $i$irildikce bizimki aman agabey duyan da Hawaii filan sanacak sen bakma ona. Corak bir ada. Ben pek begeneceginzden $upheliyim zaten dedi. Ada'nin guya en guzel otelinden yer ayirtmi$ cocuk. Adi Cinar otel. Neyse artik kendimi Marmaranin serin sularina atma hayali ile olsun olsun dedim.

Bostancidan son zamanlarda ikiye biri ona buna carpan deniz otobuslerinden biri ile 3 saatlik bir yolculuk sonu bizim oglanin dedigi gibi corak Av$a adasi belirdi onumuzde.
Ya zaten Ege'de bile adalar boyle diye otelin yolunu tuttuk. Otelci bize erken geldiniz diye en ust kattan iki oda ayirtmi$. Ilk sordugum $ey A/C var mi oldu. Var dediler. Iyi dedik kayitlar yapildi. Ilk $ok odanin tuvaletinin ve banyosunun dogru durust temizlenmemi$ olmasindan cikti. Bizimki havlulara bir bakti pas mi kan mi belli olmayan bir leke gorunce ikinci bir kriz ba$ladi. Neyse hemen gelip tuivalet ve banyo temizlendi yeni hic kullanilmami$ havlular verildi. Oh artik deniz bizi bekliyor diye kendimizi plaja attik. Ben pek gune$ banyosu filan yapamam. Cocuklugumda bir iki kere feci $ekilde yanmanin acisini hic unutamadim. O yuzden $oyle saat 3:30 filan bekledim. Bizimki ile 30+ koruyucu ile yaglanip plaja indik. karde$im hanimi ve cocuklar sabahin 10'undan ak$am ezanina kadar yattilar plajda birader. Hakikaten plaji guzeldi. Sonra denize girdik ki harika idi. Ege ve Akdeniz cok tuzlu suyu yerine Av$anin suyu limonata gibi geldi. Ucuncu kriz ise ucuncu katda du$tan iplikten ince akan suyla ba$ladi. Dur her $eyi hal ettik bunu da hal edecegiz dedik hanima. Muduriyete durumu bildirdik. Hic merak etmeyin du$un kafasindan hemen degi$tiriz dediler. Bizde yemege indik. Yemekler bekledigimdende guzeldi. Ama mubarek yemek salonu bir firin. Adamin aklina tavan bari uc dort tane vantilator atmak gelmemi$. Boyle $akir $akir terle yemegimiz yedik. Ak$amda koy dedikleri ada meydanina gittik. Hakikaten du$un kafasini degi$tirmi$lerdi. Herhalde o saatte kimsede du$ yapmadigi icin suyun basinci var gibi geldi. Ikinci gunu denizden benden once cikan e$imin hi$mina ugradim. Hani bunun yaptilardi dedi. Sacimin $ampuanini akitmak icin yere diz ustu gelip kafami muslugun altina tuttum anca oyle yikanabildim. Bu odayi degi$tirmezler ise ben Istanbula donuyorum dedi. Hadi bakalim. Buyrun cenaze namazina. Yine a$agiya gittik. Her yer dolu ama merak etmeyin hidroforu tamir ettik cali$maya ba$ladi dediler. Yukari cikinca hakikaten biraz basinc vardi. Yapmi$lar dedim. Ben girdim yikandim. Ertesi gununu anlatmaya gerek yok. Banyoya girince bizim hanimi diz ustu gorunce nasil ciktim odadan bilemiyorum. Karde$ime durumu anlattim. Ikimiz muduriyete indik ki herif ba$ina gelcegi anlami$ olmali ki bizi gorunce elinde anahtar sizi ikinci kata alacagiz dedi. Boylece bir rezlat onlendi. Ikinci katta su basinci soylenecek laf yoktu. Ama uc gun herifler eziyet ettiler boyle. Av$a da yabanci turist yok. Yerliler de pansiyon gibi yerlerde kaliyorlar. En iyi otel bu ise pansiyonu siz tahmin edin. Evet adam ba$i 65YTL veriyorsun ve buna hergun ayni olan peyaz peynir kati yumurta zeytin bal recel ve caydan olu$an bir kahvalti ve ak$amlari ise corbasi ve etli yemegi degi$ik bir tabuldot yiyorsun. Ama odalar boyle mi olmali. Neyse. Deniz her $eye degdi. Kum ve limonata gibi tertemiz su.

Boylece bir haftayi Av$a da gecirip geri donduk Istanbula. Istanbulda ise hava bir limonata olmu$. Serinlemi$. Yagmur yagmi$ Hazan olan cimenler ye$ermeye ba$lami$. Artik bundan sonra Istanbula Eylul ortasinda gitmekten ba$ka bir secenek yok benim icin. Ya Mayis ve Haziran ba$i olacak ki zor. O zaman Eylul sonu. Ramazan kayiyor iki sene sonra fistik gibi olacak Eylul. Ikincisi tatil yerleri bo$aliyor. her $ey ucuzluyor.

YTL ile Dolar arasinda artik bir fark yok. Bunu ba$armi$ Turkiyeyi yonetenler. Peh Peh. I$in en kotu tarafi alim gucu de e$itlenmi$ neredeyse. Eskiden ben $100 verdim mi rakisi mezesi et yemegi ile 7-8 ki$i yiyip icerdik. $imdi nerde. Eli yuzu duzgun bir kababciya dort ki$i 80-100YTL veriyorsun. Millet nasil geciniyor bilemem. Ama lokantalar dolu. Maltepede sevdigimiz bir kababci var adi Niyazi bey. Ramazanda iftar tabagi ve bir kebab ile ustune tatli ve icebildigin kadar cay kahveye adam ba$i 35YTL demi$. Karde$im ve e$i makul buldular bu fiyati. Ben New Jersey'de kicimdan dokulene kadar yiyecegim et ya da balik ya da tavuk gibi bir olaya adam ba$i $20 fazla vermem. Corbasi salatasi icecegi ve tatlisi da dahil. Hatta ana yamegin bir kisminida eve getirip oglen i$e goturup yerim. Et cok pahali Turkiyede. Hollanda gibi yerde yeti$en hayvanlar ile Avrupa doyuruluyor. Halbuki Turkiyede sigirdan bol ne var du$unsenize? Ama oyle i$te.

Son gun agabey dedi bizimki icimde ukte kalir gel bir balikcaya bakalim Sana kalkan yedirtmeden yollamam dedi canim karde$im. Bostancida arka sokakalarda tanidigi bir balikcidan 3.5 kg gelen kalkani almi$. Yaninda bir tanede lufer vermi$. Ayrica hamsi almi$ sana hamsili pilav yapacagim dedi. Oglum aklini mi kacirdin nasil yenir onca $ey dedim. Hamsili plavdan vaz gecirdim. Lufer'i kizartma yemeyen icin ayrica firinda yapti. Ne verdin bu kalkana dedim. Hik mik etti. 75YTL vermi$. Ben bu paraya New Jersey'de tanesi 1.5kg'luk iki tane lobster aliyorum. Bu gidi$le benim Turkiyede emeklilik hayalimde bitecek gibi. Evet her yer Istanbul degil ama ayip birader. Uc tarafin denizle cevrili. Evet daha mevsimi degil ama olsun. Her $eyi bu sefer ate$ pahasi gordum. Cok uzuldum.

Sonuc. Sicakta Istanbul cekilmiyor. Ama guneye filan gitsen daha da falaket. Otel odasinda oturacak halin yok ya.

Yazdiklarim negatif $eyler olabilir ama bu da positif. Turk hava Yollari ile uctuk. Mukemmel servis veriyorlar adamlar. Bu kadar olur. Son iki gidi$imde Delta ile ucmak zorunda kalmi$tik. Tam bir rezalet. Verdikleri yemekleri kopek yemez. Ne oldugu belli degil cunku. Hatta son gidi$imizde ucak kalkinca menu dagildi. Sanki bir bok yiyecekler. Icinde kahvalti filanda var. Ak$am yemegi diye gelen $eyi ben yigitlige bok surmeden yedim. Ama bizim hanim catalini bile surmedi. Tavuklu bir $eydi ama tanimaniza imkan yok. Birde icki servisi o da bir tane sadece yemekle var. Gerisini $5 bayiliyorunuz kici kirik bira bile olsa. Menude kahvaldi olmasina ragmen kahvalti filan verilmedi. Kurasant denen bayatken istilmi$ bir $eyi onumuze attilardi. Alman oldugu belli ya$li bir ba$ hostes vardi. $ikayet etseniz arkada zindana atacak cinsten nemrut biri. Servis bitince ya$ ortalamasi 50'ye yakin haminneleri arada bul. Arkada perdeyi cekip oturuyorlardi.

Turk Hava Yollari ise tam tersi idi. Yemekler tatlisindann tuzlusuna adabi ve tadi ile ve icecek zebil olarak gak deyince su guk deyince sandovich verdiler. Hostesler $oyle bir yarim saat filan dinlendikten sonra ellerinde tepsi dola$ip durduar 9-10 saatlik ucu$ esnasinda. Sabah omletli kahvalti. 10 uzerinden 10 verdim. Donu$umuzde boyle idi. Ucaklar dolu. E$im bizi Coach'da boyleyiz acaba Business Class ile First Class da ne yiyip iciyorlar diye hayiflandi durdu. Tavsiye ederim. Delta sucks! Aferin i$te servis dedigin boyle olacak.

Ucaklar yepyeni. Giderken koltuklarin arkasindan TV/Oyun servisi filan vardi. Ilginc olani kalkar ve inerken pilotlarin goru$unu veren di$ kameradan olayi seyrediyorsunuz. Cok ilginc idi ini$. Pilotlarda cok profesyonel. Igralamadan ucurdular ve tik diye sarsmadan savurmadan indiler adamlar. Demek ki ustune du$ulurse oluyor. $eytan Delta'nin CEO'suna bir mektup yazip ulan vaktin varsa Istanbula THY ile uc da biraz ogren bu i$leri demek geliyor. Iki kere uctuk ya bunlarla. Her ay bir mektup geliyor yok $oyle olduk boyle yaptik diye. Iki haftada bir de spam derecesine varan e-mailller. THY iyide kar yapiyormu$.

Posted: Sun Sep 16, 2007 12:42 am
by Ercan Arslan
Cengiz abi, cok guzel anlatmissin.. agzina saglik... bazi yerlerde icinden defalarca saydirdigini sanki hissettim.. :) esasen tek basina olsan belki de pek cok aksakligi problem etmeyebilirsin ama bayanlarla seyahat hakikaten sorun olabiliyor... biz bu sene yaz tatilini erken hallettik o yonden rahatim da eşim Polonyali ve onumuzdeki ay kuzeninin dugunu var mecburen gidecegiz gibi duruyor... ayni seylerin bizde de yasanmasi muhtemel.. zaten Krakow'da butun binalar tarihi eser.. ve dogal olarak eski..kaldiginiz yerlerde de tesisat sorunu geneş bir durum.. fakat gordugum en guzel sehirlerden biri Krakow eger yolunuz duserse mutlaka gorun, Warsova filan hikaye orasi Ankara gibi bir yer..

Posted: Sun Sep 16, 2007 1:13 am
by Cengiz Akgun
Ercan Arslan wrote:Cengiz abi, cok guzel anlatmissin.. agzina saglik... bazi yerlerde icinden defalarca saydirdigini sanki hissettim.. :) esasen tek basina olsan belki de pek cok aksakligi problem etmeyebilirsin ama bayanlarla seyahat hakikaten sorun olabiliyor... biz bu sene yaz tatilini erken hallettik o yonden rahatim da eşim Polonyali ve onumuzdeki ay kuzeninin dugunu var mecburen gidecegiz gibi duruyor... ayni seylerin bizde de yasanmasi muhtemel.. zaten Krakow'da butun binalar tarihi eser.. ve dogal olarak eski..kaldiginiz yerlerde de tesisat sorunu geneş bir durum.. fakat gordugum en guzel sehirlerden biri Krakow eger yolunuz duserse mutlaka gorun, Warsova filan hikaye orasi Ankara gibi bir yer..
Sen nerde ya$iyorsun peki?

Polanyali Alman Rus genelde Avrupali vakti ile sikinti gormu$ insanlar. Gerci Amerikanin da yokluk ceken yerleri var ama genelde Amerikaliya hele boyle para alip servis vermeyince olay cirkinle$iyor. O yuzden de Amerikalilarin Dunyadaki imaji "$imarik" ya da "Cirkin Amerikali" oluyor. Gerci bu huy bana da bula$madi degil. Rahata ali$tin mi boyle tatil diye cikinca olmamasi gereken rahatsizliklari kabul etmek zor oluyor. Ulan alt tarafi uc katli otel. Adam gibi hidroforu koy her tarafta su $akir $ukur aksin. Ama vaktiyle nerede oldugumuzu bildigim icin hadi diyorsun. Cok degil bundan 25 sene once Antalyada en iyi oteli de Av$anin Cinar oteli gibi idi. $imdi 5 yildizliyi gec 7 yildizli oteller var oralarda. Oralarda da kaldik biliyoruz.

Otel sahibi ilginc bir adamdi. Onunla olan konu$malarimi da vakit bulursam yazarim.

Posted: Sun Sep 16, 2007 1:51 am
by Murat Gökcigdem
Cengiz agabey, ellerine saglik. Brezilya seyahat notlarinizin ustune ekledim yukardaki yazinizi :lol:

Avsa adasina her yaz esimin ailesinin yazligi var diye giderim. Yanlizca biz galiba adanin obur tarafinda Yigitler koyunun disarsinda oluyoruz. Tabi ev olunca degisik oluyor...

Yillar once esimin dayisi oraya elektrik goturdugu icin yerlileri bizleri her zaman cok iyi agirlarlar. Zeytinlikler, seftali aglari, uzumlerin en iyi yetistigi yer...

Avsa deniz otobusunu biraz hizli gecmissiniz. O kadar gemi liman derken bizim insanimiz o gemiden birbirini ezerek niye cikar hic anlamis degilim. Ilk once yaslilar kucuk cocuklu insanlar ciksin diye beklemek yok...

Benim ilk goz agrim Akcay'dir. 1969'dan beri her yaz ailemle gitmisimdir o cennet yere...yanlizca 1980 en son gitiim, ondan sonrada imkan omadi. Arkadaslarim bir iki gunlugune gelme senin hayalindeki o guzel Akcay kalsin derler dururlar :?

Posted: Sun Sep 16, 2007 3:52 am
by Cengiz Akgun
Murat Gokcigdem wrote:Avsa adasina her yaz esimin ailesinin yazligi var diye giderim. Yanlizca biz galiba adanin onur tarafinda Yigitler koyunun disarsinda katiliyorz. Tabi ev olunca degisik oluyor...
..
Madem seninde bildigin bir yer o halde biraz daha yazayim sevgili Murat. Av$a'nin elektiriginden bahsedeyim birazda. Evet Ada'nin civcivli pyasa yerinde de kalabaligin azaldigi yerlerde de guzel birkac ev gordum. Aslinda Karde$imin e$i ailecek Av$a'da yazlarini gecirmi$ler. Orali gibi olmu$ kendisi yerlisi olmasa bile. Car$idan pazarda lokantada tanimadigi bilmedigi yoktu. Eski arkada$lari taniyanlar e$ dost. Ona o ada cok $irin geliyor. Belki benimde ada ile boyle bir ili$kim olsa ayni $ekilde $irin gelebilirdi. Ama bizler Amerikada boyle kalabaliga filan girmemege ali$tirildik. Boyle adim ba$i bar ve kahvenede her eline bir enstruman alip kafa $i$irince sayfiye ozelligi kayboluyor. Denizi cok guzel. O Yurukler koyunu soylediler. Orada boyle eski bir lokanta gibi bir yer varmi$ cok da sakin oluyor hafta ici dediler ama benim ve e$imin sicakla ba$i ho$ olmayinca gidip orada golgede oturup kalmak istemedigimiz icin gitmedik. Taksi ile gidip donme zamanini soyluyormu$sun gelip aliyormu$, Bu kadar krizden sonra boyle bir mecarayi gozum yemedi. Karde$im ise e$inin kizkarde$i (orada yazlik tutuyorlar ve erkek karde$i de bir apartman dairesi almi$ ayni binada) onlarla gitmek istedi ama o gun hava pek iyi degildi. Onlar da gitmedi. $araphaneyi filan gezecektik aslinda.

Bir ak$am $u basket maclari vardi ya onu seyretmek istedim. O gunde midesi agriyan e$im erken yatmak isteyince bana Otelin lobisinin yolu gorundu. Ama mubarek lobide cam acilmiyor. Bende ustumdeki gomlegi filan cikardim. Gece vardayasinda olan otel katibi ile Turkiye Almanya macini seyretmege ba$ladik. Tam o sirada pat diye elektrikler gitti. Genc cocuk gitti bir fener buldu. Derken otelin sahibi olan bey tingir mingir a$agiya geldi. Hadi gidelim jeneratoru acalim dedi. Biri agabey biraz bekleyeleim gelir $imdi dediler. Adam biraz bekledi. Yok dedi bu ciddi kesinti ben bilirim hadi cali$tiralim jeneratoru dedi. Otelin $oyle ilersinde bir kucuk garaj gibi binaya koymu$lar herhalde. Derken gargargar diye Jeneratorun dizeli duyuldu. O ak$am car$iya inerken karde$im yahu bu direklerden zirt zirt diye bir ses geliyor diyordu. Ben de duydum. Hava ruzgarli idi telefon kablolari birbirine vuruyor sandim. Neyse jenerator cali$inca lobi kismi aydinlandi. Eee odalar dedim. Jenerator o kadar buyuk degil gelecek sene daha buyugunu taktiracagim bu sadece lobi ve yemek salunu icin dedi otelin sahibi Cetin bey. Derken biri daha geldi. Biz otelin onunde taras gibi serin bir yere oturduk. Adam o sirada oraya gelen otelin teknik adami ve bir iki garsona da hadi oglum bize cay kahve bir $eyler getirin dedi. Turkiyedeki insanlarin guzelligi de burada. O sirada adam anlatmaya ba$ladi. Yahu bu elektirk sistemi Allahlik. $imdi herkes A/C taktirmaya kalkti yetmiyor. Elektrik direklerinde fincanlar toz tutuyor. Yagmur yagmadigi icin oradan atlama yapiyor deyince ben uynadim. Ne kadar eletronik ve haberle$me muhemdisi isek bize ITU'de yuksek ferilim ve transmisyon hatlarini da okuttulardi. Buna Crona effect deniyor. Bu fincan i$i oldukca onemli. Ingiltere gibi nemli yerlerde filan cok ozenle yapiyorlarmi$. Yani iyi yalitimli seramik fincanlar olsa boyle sorunlar olmaz. Zaten onlar tozda tutmaz. Derken biz bunlari konu$urken elektrik geri geldi. Adam gitti jeneratoru kapatti. Derken yasli bir kari koca car$indan geldiler. Adam Asansore binmeyin elektrik gidebilir dese de bunlar dinlemeyip bindiler. Adam olayi biliyor. Bunlar daha herhalde yeni kalkinca elektrik gitti. Kaldilar asansorde. Adam ko$ dedi teknikere. yukardan kolla cevirip asansuru a$agi indirdiler. Bu arada adam gitti tekrar jeneratoru cali$tirdi. Derken bizim kahveler geldi. Beyefendi sormasi ayip ama bu devirde otomatik devreye giren jeneratorler var bu biraz zor olmuyor mu boyle dedim. Olmasina oluyor ama sizin o dediginiz otomatik olay neredeyse jenerator kadar pahali ve ustelikte cok cabuk bozulan bir alet o yuzden almadik dedi. Sonra bize boyle bir zorunluluk yok hasthabe posthane bankalarda var dedi. Icimden birisi merdivenden du$se karanlikta sende bize boyle bir zorunluluk yok desen Amerikada o oteli elinden alirlar sende odalari temizlersin hala tazminati odemek icin dedim ama burasi Turkiye. Gelecek sene 200-250 KVA'lik bir jenerator alacagiz o zaman odalarida baglayacagiz. Odalarda A/C var bu kucuk geliyor dedi. Derken elektirk yine geldi. Seninki yine ben jeneratoru kapayim derken elektrik gitti. Bizde kahveleri ictik. Gecenin biri oluyor. Seninki yine kufure benzer bir $ey savurup jeneratoru cali$tirdi.

Ba$ladik sohbeti koyula$tirmaya. Ben suymu$tum otelin sahibi Bulgaristanda ya$iyor diye. Merak bu ya. Sizi Bulgaristandan filan gocemen misiniz dedim. Adam yok canim ben Bandirmaliyi dedi. Annesi babasi 1974'de bu oteli yapmi$lar. Galiba sadece annesi sag. Zaetn ben sormadan o Bulgaristani anlatmaya ba$lami$ti. Agabeyi anadolu Ajansinin Sofyada Balakan $efi imi$. Ben de kendi terimi ile "oraya buraya baglanmasini sevmeyen" biriyim. Bir ziyaretimde orada boyle Bulgaristanda i$ yapmak isteyen birileri ile tani$mi$. Uc ortak Sofya da $imdi cok me$hr olan bir Turk lokantasi acmi$lar. Bulgar Cuhurba4kani Ba$bakani bakanlar ve diplomatlar gelip yiyorlarmi$. Orada bir ak$am sattigimiz 4arap buradaki otelin nerdeyse bir haftalik cirosuna bedel dedi Sonra ki$ sporlarina olan merakindan ve Bulgaristanin ucuzlugundan bahsetti. Ki4lari orada geciriyormu$. Yazinda Haziranda gelip otei acip Eylul ortasinda kapatiyormu$. Bu arada adada olan $arapciliktan bahsetti. Dort sene kadar once bir arkada$i Fransadan uzum kutukleri getirmi$ ve bu sene ficilami$. Gordunuz mu bilmeme gecen gun 30-40 ki$i yabancilara benim otelde yemek veriyordu dedi. Ben farkina varmami$im. $arap icitim ama ben $araptan anlamam. Size getirteyim dedi ama biz de iki gun sonra donuyorduk. Olmadi. Derken elektrikler gelince ben hemen artik firsat bu firsat odaya cikayim dedim. saat iki bucuk olmu$tu. Odaya geldim ki bizimkinin dunyadan haberi yok. Horul horul uyuyor. Tam tuvalete girdim di$imi fircalarken elektrik yine gitti. Ertesi sabah kalktigimizda elektrik daha yoktu. 9 civari geldi.

Adama yahu niye bu daglarda bir tek bile agac yok dedim. Granit burasi dedi. Guya adanin obur tarafinda baglar ve bahceler varmi$. Bir de belediye gelecek sene deniz suyundan kullanma suyu yapacak bir aritici sistemi ihalesini yapmi$. Ona da cok seviniyordu. Bizim artezyenlerden tuzlu su cikiyor. Oyle olunca su sorunumuz kalamayacak dedi. Belediye pek cali$mami$. Yollar filan bakimsizdi. Toz toprak. Yani ta$ ma$ do4emi$ler ama onune bakmak zorundasin degilse bir anda cukara ayagin girip bilegini filan kirmak an meselesi. Yine yarim yarim ba$lanmi$ binalar vardi ortada. kimisinde para birmi$ kimisi uhsatsiz ba$lami$ falan filan. Amerikada dedim buraya her gelen arabadan vergi keserler burayi adama cevirirler diye. Evet dort be$ sene oncesine kadar boyle bir uygulama vardi ama kaldirdilar dedi. Aslinda iyi bir fikir dedi. Ha bir de kara sinek olayi varki oldukca kotu. Adadaki coplukte oluyormu$. Arada bir coplugu yakinca adayi istila ediyorlarmi$. Garson Berk diye genc bir cocuk vardi. Pire gibi oglan. Uc ki4i koca otelin garsonluk i$ini yapiyorlardi. Agabey yine coplugu yaktilar dedi ben oglum Berk $u sinek i$ine bir care bul dedigimde. Yemeklerin ustu ortulu mortulu ama yine sinekler ekmege mekmege konuyorlardi. Istanbulda gormedim kara sinek olayini ilacliyorlar filan ama dedim ya Av4a belediyesi pek iyi cali$miyordu. Bu arada bir emlakcida $ou=yle satilik evlere gozume ili$ti. 300bin YTL istenen evler var. Kusura bakmasinlar ama Av$ada 300bin YTL ev alinmaz. Ama dedim ya karde$imin hanimi ah bir loto dan ciksa filan dedi durdu. Ona o ada epey tad dokmu$.

Ada da bir Tahsin beyden bahsediyorlardi. Adam parklar ce$me filan yaptirmi$. Adaya elektrik etiridigini duymadim. Sakin merhum Tahsin bey senin kayinpeder olmasin Murat.

Deniz otobusune gelince. Bayagi konforlu idi. Evet ini$ bini$ rezalaet. Hele adadan bini$. Bir iti$ kaki$ gidiyor. Ama bunlar ufak olaylar artik bakmiyoruz kusura. Terim gibi biri hala bu hamhalatligi ile idare ediyorsa halkimizin bu sira duzen bilmiyen olay kendi cikari olunca gozune hicbir $ey gozukmemesinin silinmesi icin daha bir kac asir daha gececek. Kolay degil muhasir medeniyet seviyesine cikmak. Bu i$ler tajsille filan da olmuyor. Gorgu meselesi.

Ha bir de biletler numarali ama iskeleye geliyorsunuz bakiyorsunuz bir anons. Kalkacak gemimiz ile elinizdeki bilet numaralari ortu$medigi icin istediginiz yere oturabilirsiniz $eklinde. Boyle olunca milletin gozu donuyor. Halbuki numarali bilet satiyorsun yerin belli olsa boyle hucuma ne luzum var. Gidip yerine oturacaksin pa$a pa$a.

Posted: Sun Sep 16, 2007 4:19 am
by Cengiz Akgun
Turkiyede iken bu arda Cem Ozer'in Hokkabaz filmini gordum. TV'de verdiler. Bu sene ABD de izlediklerimden daha guzel bir film idi. Karde$ime sakin bu konuyu araklami$ ya da uyarlami$ olmasin dedim. Sen de Turklere hic kredi vermiyorsun ne bicim adamsin dedi adam bana. Demek ki oluyormu$. Guzel bir konu yakalami$. Esprilerde gayet guzeldi.

Posted: Sun Sep 16, 2007 4:33 am
by Mehmet Marsan
15 yasina kadar Avsa'ya cok gitmisligim vardir. O zamanlar deniz otobusunu birakin iskele bile yoktu. Karakoy'den kalkan Ayvalik vapuru haftada bir kere Marmara ve Avsa adalarina ugrardi. Iskele yeterli kadar uzun olmadigi icin gemi aciga demirlerdi. Bir suru balikci teknesi bir ucret karsiligi yolculari kiyiya tasirdi. Kupkuru bir yerdir. Bir kere yagmur yagdigini hatirliyorum. Ilk alkol duvarini kendi siseni goturup doldurturdugun saraphanelerin igrenc sarabiyla asmistim. Sonradan universiteydeyken okul kapanmasiyla hemen arkadaslarla Avsaya gitmistik. Iki gun tahamul edebildik motorla Erdege gecip kara yolluyla Istanbul'a donmustuk.

Istanbul'a yakin olmasi tek avantaji, yoksa Edremit korfezi, Ayvalik civari daha hayat dolu yerler. Elektirik sorunu bile halledilememis.

Posted: Sun Sep 16, 2007 4:55 am
by Cengiz Akgun
Mehmet Marsan wrote: ..
Istanbul'a yakin olmasi tek avantaji, yoksa Edremit korfezi, Ayvalik civari daha hayat dolu yerler. Elektirik sorunu bile halledilememis.
Bende 70'lerde bildigim Erdegi buraya tercih ederim ama Erdek ne oldu bugun bilmiyorum. Hatta 1975'de yeni acilan cok guzel bir otelde bir hafta gecirmi$tim. O zaman o otel gozume cok iyi gelmi$ti. Bahcesi bir harika idi. Ve guzelde bir kadin i4letiyordu.

Av$ada Elektrik sorunu dedigim gibi bir haftalik ziyaret sirasinda bir ak$am o da gece yarsindan sonra ya$andi. Halbuki bu saatlerde elektrigin sarfiyatinin en az olmasi gerekn saatler. Halbuki gunduzleri cok sicak oluyordu. Karde$im bizim odaya her geldiginde agabey burasini buzhane yapmi$sin yakinda kasap etleri getirip asacak banyoya ya da balikcilar bir kasa cinekop atacaklar ona gore diye hakir hakir guluyor yahu sizinki de vallahi biraz ifrat yahu hasta olacaksiniz dedi cocuk. Yani benim sarfiyata dayandi idi $ebeke. Diger zamanlarda durum nedir bilmiyorum ama otel jenerator aldigina ve ustelik daha buyugunu alacagina gore sorun var.

Posted: Sun Sep 16, 2007 5:12 am
by Mehmet Gorgen
Cengiz Akgun wrote:Turkiyede iken bu arda Cem Ozer'in Hokkabaz filmini gordum. TV'de verdiler. Bu sene ABD de izlediklerimden daha guzel bir film idi. Karde$ime sakin bu konuyu araklami$ ya da uyarlami$ olmasin dedim. Sen de Turklere hic kredi vermiyorsun ne bicim adamsin dedi adam bana. Demek ki oluyormu$. Guzel bir konu yakalami$. Esprilerde gayet guzeldi.
Cengiz abi
filmi yapan adamın ismini Cem Yılmaz olarak biliriz.Cem Özer 5-6 senedir biraz yavan kalıyor. :lol:

Bu arada avşa'yı da çok güzel anlatmışsın.Eline sağlık.

Posted: Sun Sep 16, 2007 5:21 am
by Cengiz Akgun
Mehmet Gorgen wrote:
Cengiz Akgun wrote:Turkiyede iken bu arda Cem Ozer'in Hokkabaz filmini gordum. TV'de verdiler. Bu sene ABD de izlediklerimden daha guzel bir film idi. Karde$ime sakin bu konuyu araklami$ ya da uyarlami$ olmasin dedim. Sen de Turklere hic kredi vermiyorsun ne bicim adamsin dedi adam bana. Demek ki oluyormu$. Guzel bir konu yakalami$. Esprilerde gayet guzeldi.
Cengiz abi
filmi yapan adamın ismini Cem Yılmaz olarak biliriz.Cem Özer 5-6 senedir biraz yavan kalıyor. :lol:

Bu arada avşa'yı da çok güzel anlatmışsın.Eline sağlık.
Ben bu ikisini kari$tiriyorum. Cem Ozer'de de potansiyel vardi ama o da Emre gibi oldu malasef. Aliye Rona ve Hulya Av$ar'la Almanyada gurbetcilerin hayati ilgili bir filmini begenmi$tim.

Cem Yilmaz. Son filmimin adi Orospu Cocugu olacak demi$. Gecenlerde burada kayidi verilen Genelkurmay Ba$kaninin onundeki gosterisine pek gulememi$tim. Ama filmde yuksek numarali gozluk ve babasi rolundeki adamla yaptigi espiriler bayagi iyi idi. Minibusteki mezarta$i filan.