Kerem Tezic wrote:Hey yavrum hey, nerdeyse sunu diyecekler : rabbime sordum 'Darwin ateist bir pezeveng' dedi. Artik bu ulke bizim ulkemiz olmaktan cikti, taniyamadigimiz garip tipler mantar gibi tureyip cogunluk oldu. Seyhlerin, sihlarin, hocaefendilerin, tarikatlarin ulkesi hayrili ve ugurlu ossun
http://w9.gazetevatan.com/TUBITAKin_bas ... 9/1/Gundem
Sevgili Kerem, keske bu isler bir iki delinin isi olsa. O durumda sallandirirsin uc bes tanesini Taksim meydaninda olay cozulur.
Bak ben sana soyle buyuk olcekli bir ozet yapayim, bu islerin neden bu hale geldigini ve liberalizmin neden bu sekilde coktugunu aciklayabilmek icin.
Bu Kilise ve din olayina (ruhban sinifina) siyasi olarak ilk ciddi darbeyi vuran Fransiz devrimi olmus. Fransiz devriminin direk olarak feodalizme ve dolayli olarak ruhban sinifina karsi yapildigini ve dolayisiyla ilerici bir devrim oldugunu biliyoruz.
O donemden, yani ruhban sinifina karsi verilen o mucadelenin zirvesinden bu gune kadar olanlar ise aslinda ters yonde, yani gerici yonde gelismekte. Elbette, tarih celiskilerden olusuyor. Ancak o celiskiler sonucu da bir gelisim gosteriyor veya geriye gidiyor. Bazi dallarda gelisiyor, diger dallarda geriye gidiyor. Mesela, teknoloji alaninda gelistigini ve siyaset alanda ise geriye gittigini kesin bir sekilde soyleyebiliriz.
Eger olaylari kendi adiyla adlandirirsak, Fransiz devrimi tuccar sinifinin, lordlardan, krallardan olusan ve artik tarihi verimliligini tuketmis olan feodal duzene karsi kendi cikarlarini savunmasi icin gerekli olan bir devrimdi. Bu devrim icin halki kendi tarafina cekmesi gereken bu sinif, o gunun kosullarinda artik hat safhaya ulasmis olan ve halk icersinde buyuk destek goren insan haklarini kendisine klavuz yapmak zorunda idi. Yani o gunun kosullarinda da ilerici olmadan devrimci olunamiyordu. O nedenle kendi duzenlerini isteyen devrimci tuccar sinifi ayni zamanda ilerici sinif idi. Elbette, devrim yaptiktan sonra mulkiyet iliskilerini degistirdi (yoksa devrim denmezdi, reform denirdi) ve babadan ogla gecen hanedanliklara son vererek bugunku serbest ticaret sistemini yerlestirdi.
Daha sonra, Napolyon karsi devrim yapti ve micarim sizin insan haklariniza diyerek diktatorluk kurdu. Ancak bu durum gerceklestirilmis olan devrimi tersine cevirmedi ve serbest ticaret sistemi yururlukte kaldi. Hatta Napolyon'un ordulari bu sistemi tum Avrupa'ya yaydilar ve bunu yaparken, cok da farkinda olmadan Fransiz devrimini atesleyen insan haklari kavramlarini da yaydilar. Zira gittikleri yerlede destek gorebilmek icin Fransiz devriminin kredibilitesini kullanmak gerekti.
Butun bu donem boyunca ruhban sinifi defansta kaldi.
Sonra bu serbest ticaret sistemi hizla fabrika sistemine donustu ve endustriyel devrim filan oldu. Fakat bu devrimin 'isci sinifi' adinda bir de cocugu oldu. Bu isci sinifi (yani emeginden baska satacak bir seyi olmayanlarin olusturdugu cikar grubu) 1800'lerin ortalarina gelindiginde bilincli bir sinif olmaya basladi ve tuccar sinifini baski altina almaya basladi.
Bu noktada tuccar sinifi devrimci ve ilerici ozelliklerini kaybetmeye ve savunmaya gecerek elindeki sistemi korumaya yoneldi. Isci sinifi buyudukce ve gucunu arttirdikca, tuccar sinifi da kendisine muttefikler aramaya yoneldi. Bu muttefiklerden bir tanesi ise ruhban sinifi idi.
Tarihe bakarsan 1800'lerin ortasindan itibaren, mulkiyet iliskilerini degistiren ulusal devrimlerin (mesela 1870'lerdeki Alman devrimi) bircogu artik Fransiz devriminin ideallerini savunmadilar. Tersine devrimlerini yaparlarken, isci sinifina koz vermemek icin dikkatli davrandilar ve oyle fazla demokrasi filan istemediler. Almanya'nin tarihinde bu durum ozellikle goz kamastirici bir hal aldi. Hitler'in Almanya'dan cikmasi cok da ratlanti degil o nedenle.
1900'lere gelindiginde ve emperyalizm cagi basladiginda, yani buyuk savaslarin ulus-devlet kurmak icin degil, dunya piyasasindan pay kapmak icin yapilmaya baslandigi doneme girildiginde, ruhban sinifina verilmekte olan odunler hizlandi.
Cag disi ve karanlik caglarin temsilcisi bu ruhban sinifi bakti ki hayatta kalmasi, sadece tuccar sinifinin koynuna girmesi ile mumkun, o da bunu seve seve yaparak, butun fasist diktatorlerin vazgecilmez destekcisi haline geldi.
Bu arada isci sinifi hem gucunu hem de kendi cikarlari konusundaki bilincini arttirarak Rusya'da iktidara gelecek kadar isi azitti. Artik bu kadar da olmazdi.
Bu noktadan sonra ruhban sinifi ile tucar sinifi arasindaki yakinlasmada, abartma haddine varan bir sicrama goruyoruz. Artik muttefiklik o asamaya geliyor ki Hristiyan Demokrat filan gibi partiler kurulmaya baslaniyor.
Bunun anlami su: demokratik prensiplerin ve insan haklari filan gibi fani seylerin artik uzerine ciddi bir sekilde gidilip, bu tur farazalara kafasini takanlara ders vermenin zamani gelmisti. Zaten, hem tuccar sinifi hem de ruhban sinifi icin olum kalim savasi anlamina geliyordu bu.
Iste bu sekilde fasizme ve ikinci dunya savasina varan yolda kilometre taslari dosenmeye baslandi. Bunlari engelleyebilecek tek guc olan isci sinifinin davranis sekli dunyanin tarihini belirleyecekti.
Bu arada iki onemli sey oluyordu. Birincisi SSCB'nin varligi baslangicta tuccar sinifina tehdit gibi gorunse de, yillar ilerledikce ve milliyetciler SSCB'de iktidarini pekistirdikce, ortaya cikacakti ki isci sinifinin hem kafasini karistirmak hem de basinda polislik yapmak icin SSCB'den daha iyi bir sistem zor bulunurdu.
Ikincisi ABD'nin tuccar sinifi o kadar dinamik ve ABD'nin dogal kaynaklari o kadar zengindi ki, ikinci dunya savasindan galip cikan ABD dunya ekonomisini tek basina adam etmeyi becerecekti.
Bu iki faktor, yani dunya isci sinifinin ideolojik olarak SSCB cercevesi icersinde ezilmesi (ve aldaltilmasi), ayni zamanda ABD'nin muazzam ekonomik gucu, tuccar siniflari uzerindeki baskiyi bir nebze hafifletti.
Ve ikinci dunya savasi sonrasina denk gelen bu donemde ruhban sinifi biraz koseye atildi.
Fakat SSCB kendi kendini ittigi kosede yalitik kalip, bir cikis yolu bulamayinca iflas etti. Bu durumda her ne kadar bayram yapiyor gibi gorunduyse de ABD ve diger ulkelerdeki tuccar sinifi bunun ne anlama geldigini biliyordu. Onemli bir polisi kaybetmislerdi.
Basindaki polisiden kurtulan isci sinifi, SSCB tecrubesinden sinif bilincini hemen hemen tamamen yitirerek cikti. Bu bir devin, beyninin yikanmasi gibi bir seydi. O nedenle eski isci sinifi polisleri (sosyal demokratlar ve sendikalar, radikal sol, vs) belli bir etkinlik sagladilar son 20 senedir.
Fakat yine ayni donemde bu milliyetci orgutler tamamen lackalastilar ve kuresellesmenin de etkisi ile inanilir olmaktan uzaklastilar. Isciler artik o orgutlerin kendi cikarlarin savunmaktan uzak olduklarini gorduler ve akin akin o orgutlerden uzaklastilar.
O nedenle bugun her ulkede tuccar sinifini bir panik sarmis durumda. Isci sinifi hemen her yerde o orgutlerin denetiminden kopma isaretleri veriyor. Tuccar sinifi zaten son on yildir islerin iyi gitmedigini goruyor ve isci sinifinin tekrar sinif bilincini arttirmasindan korkuyor. (Irak savasi gibi rakiplerini zayiflatmak icin giristikleri emperyalist projeler ise bu durumu daha da zorlastiriyor, tuccar sinifi icin. Cunku ucuz kaynaklara, ucuz is gucune kolayca ulasmak ve siyasi etki alani yaratmak serbest piyasanin olmazsa olmaz bir kurali.)
Boyle bir donemde yuzlerini tekrar ruhban sinifina donmeleri cok normal.
Not: Doguda bu surecler daha yavas, daha gec ve emperyalizmin kontrolu altinda gelisiyor. Fakat temel egilimler hep ayni.