Page 16 of 95

Posted: Sun Sep 16, 2007 6:24 pm
by Tolga Girici
Cengiz Akgun wrote:\
Ben bu ikisini kari$tiriyorum. Cem Ozer'de de potansiyel vardi ama o da Emre gibi oldu malasef. Aliye Rona ve Hulya Av$ar'la Almanyada gurbetcilerin hayati ilgili bir filmini begenmi$tim.

Cem Yilmaz. Son filmimin adi Orospu Cocugu olacak demi$. Gecenlerde burada kayidi verilen Genelkurmay Ba$kaninin onundeki gosterisine pek gulememi$tim. Ama filmde yuksek numarali gozluk ve babasi rolundeki adamla yaptigi espiriler bayagi iyi idi. Minibusteki mezarta$i filan.
Cengiz Abi, "acaba bu filmin senaryosu bir yerlerden alinti olmasin" demissin. O konuda bir seyler oldu. Savas Ay adindaki televizyoncu "Cem Yilmaz Hokkabaz'in senaryosunu benden caldi, babamin hayat hikayesi" falan gibi bir seyler dedi. Cem Yilmaz da o yuzden "yeni filmimin adini orospu cocugu koyacagim, bakalim bu sefer kim sahiplenecek" esprisini yapiyor. Adam iyi filmler yaptigi halde cok uzerine gidip elestiriyorlar. Turkiye'de standardlarin disina cikan insanlarin isi zor.

Posted: Sun Sep 16, 2007 6:33 pm
by Cengiz Akgun
Tolga Girici wrote:
Cengiz Akgun wrote:\
Ben bu ikisini kari$tiriyorum. Cem Ozer'de de potansiyel vardi ama o da Emre gibi oldu malasef. Aliye Rona ve Hulya Av$ar'la Almanyada gurbetcilerin hayati ilgili bir filmini begenmi$tim.

Cem Yilmaz. Son filmimin adi Orospu Cocugu olacak demi$. Gecenlerde burada kayidi verilen Genelkurmay Ba$kaninin onundeki gosterisine pek gulememi$tim. Ama filmde yuksek numarali gozluk ve babasi rolundeki adamla yaptigi espiriler bayagi iyi idi. Minibusteki mezarta$i filan.
Cengiz Abi, "acaba bu filmin senaryosu bir yerlerden alinti olmasin" demissin. O konuda bir seyler oldu. Savas Ay adindaki televizyoncu "Cem Yilmaz Hokkabaz'in senaryosunu benden caldi, babamin hayat hikayesi" falan gibi bir seyler dedi. Cem Yilmaz da o yuzden "yeni filmimin adini orospu cocugu koyacagim, bakalim bu sefer kim sahiplenecek" esprisini yapiyor. Adam iyi filmler yaptigi halde cok uzerine gidip elestiriyorlar. Turkiye'de standardlarin disina cikan insanlarin isi zor.
Ya$imiz belli olacak yine. Egendim sinemamiz vardi dedik ya. 70'lerden once bu Sava$ Ay herhalde velet iken babasi (Shirbaz Mandereke mi idi ne idi sahne adi, boyle uydurma bir ad idi) ve anasi ($ukran Ay) bir turne duragi olarak bizim sinemayi secer ortak 15 gun filan bunlar film yerine gosteri yaparlardi. Hatta rahmetli annem Adapazari depremi oldugunda bunlarin bizim kiraladigimiz yazlik sinemada gosterileri olmasi yuzunden ugursuzlar der dururdu.. Deprem perdeyi filan yikti idi.

Posted: Tue Sep 18, 2007 3:20 pm
by Celal Gürcüoglu
Bir arkadastan geldi bugun, haliyle arkadas Fenerli. Noktasina virgulune dokunmadan koyuyorum ki adamlarin fikralarda bile GS kompleksinden kurtulamadigini okusun herkes :)

Adam daha yeni aldigi son model arabasini keyifle kullanmaya
baslamistir.
Arabada müzik dinlemek ister, radyoyu açar ve bir türlü kanal
ayarini beceremez, satici firmayi arar,
Dinlemek istediginiz müzik türünü veya sanatçi ismini yüksek sesle
söyleyin" derler. Adamin çok hosuna gider ve
-"Iglesias" der.
Radyodan mekanik bir ses sorar -"Enrique mi, Julio mu? " .
Mest olur dogrusu bu teknolojiye " Julio" der ve aninda kadife sesli
sarkiciyi dinlemeye baslar.
Bir gün cani caz dinlemek ister -" Jones" der.
Radyo sorar -" Norah mi, Etta mi, Salenami? ". Norah ister ve onu
dinlemeye baslar,
tam o sirada kirmizi isikta durdugunda arkadan bir araç buna çaaat
diye çarpinca çildirir ve "i.ne" diye bagirir.
Radyo sorar, -"Hakem mi, Federasyon mu, GALATASARAY MI ?"!!!!

Posted: Tue Sep 25, 2007 4:16 am
by Tolga Girici
Bundan bir ay once Ahmet Cakar Kalli'nin disiplinine gonderme yaparak"Gestapo Kalli" baslikli bir yazi yazmisti.

http://www.sabah.com.tr/2007/08/27/habe ... FBB5B.html

Niyet kotu olmadigi icin benim acimdan bir sorun yok aslinda, ama Almanlar bu konuda hassaslar, Nazi Almanya'sindan utaniyorlar. O yuzden boyle bir benzetmeyi hos karsilamayabilir diye dusunmustum o gun. Ama Kalli'den bir ses gelmedi. Bugun Oray Egin'in yazisini okudum, meger o Ahmet Cakar'i elestiren bir yazi yazmis o zaman. Gazeteciler Ahmet Cakar'a sormus, o da "Oray Egin'i tanimiyorum, elestirilecek bir sey de gormuyorum" gibi bir laf etmis.

Elestiri baskasindan gelse kabul ederim ,ama Oray Egin Feldkamp ilk geldiginden Zaman gazetesinde calismasindan yola cikarak, "dinlerarasi diyalogun onemli temsilcilerinden" gibi bir ifade kullanmisti. Bu onemli bilgiye de hicbir dayanak gostermemisti. Daha onemlisi "gecmiste Alzheimer tedavisi aldigi ortaya cikti" demisti ki, internette aradigim halde bulamadim boyle bir bilgi. Bildigim kadariyla Alzheimer'in kesin bir tdavisi yok, sadece yavaslatilabiliyor ve Kalli hic Alzheimer tedavisi gormus birine benzemiyor. Gazetecilere gosterdigi hazircevapliliginden belli en azindan. Simdi bir kose yazisinda iki tane buyuk desteksiz atis yapan birisi Cakar'a insanlik dersi vermis.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=929 ... 25.09.2007

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=79727,10,6

Posted: Tue Sep 25, 2007 5:29 pm
by Cengiz Akgun
Birakin Allah A$kina Oray Engin'i. Bu herifin sata$madigi kalmadi. Dedikodu yazip duruyor cunku yazacak bir konusu ve fikri yok. Evet Kalli kati bir insan. Bence de oyle olmali Turk futbolcusunu adam etmek icin. Cakar'in soylediklerinde Kalli'ye hakaret olacak bir $ey goremedim ben. Gestepo, Nazilik, kati disiplin Almanlarin gecmi$inde oldugu gibi kanlarinda da var. Hala Almanyada kapisinda polis goren fenalik geciriyor diye duyuyorum. Kanuna kurala bu kadar sorgusuz sualsiz bagli kalan ba$ka bir nesil var mi $u Dunyada? Bunlar utanilacak degil yeri geldiginde ovunulecek $eyler.

Sen kalk kaburgasi kirik adami iki mac ust uste oynat. Bunun aciklanir tarafi var mi ba$ka? Alman olsa oynardi diye du$undu.

Posted: Wed Sep 26, 2007 3:22 pm
by Mehmet Gurdal Cetin
Almanya'dan dun aksam dondum.12 Eylul sabahi Hannover havalimanina indigimizde 1 ucak dolusu Turk'u tek bir polis kontrol noktasindan coook uzun sure sonunda iskence gibi bir bekleyisten sonra gecirirlerken, soyle okkali bir kufur ettim, A.K. boyle avrupaninda boyle ulkeninde derken yanimda dikilen Alman (sivil polismis sonra ogrendim) "kufretme " dedi.

Herif Turkce ogrenmis :) Almanya'da kimle gorustuysem bana "buralarin tadi kalmadi abi" dedi.

Turklerle beraber yasama fikri artik Almanlari cok kotu irite ediyor.

Bir Turk lokalinda bir gece FB-INTER sonraki aksam SION-Galatasaray macini seyrettik.Arabayi yolun kenarina ancak park yasagi olmayan yere koyduk.Karsi evde oturan bir kadin lokalin onunda biriken arabalari (arabasini park edemedigini one surerek) polisi arayarak cektirtti.

Lokaldeki vatandaslarimiz "takma kafana abi o kadin her mac gunu bunu yapiyor" dedi.Oysa arabalar arabasini park etmesini engellemiyorlardi.Kadin sirf uyuzluk olsun diye yapti.

Polizay geldi karsilarinda almanca konusamayan ancak ingilizceyi cockney aksani ile konusan bir Turk'u gorunce cok sasirdi.Soup money teklifimizi anlamadi :) Bizde kos kos arabalari cektik.

Almanya aci vatan, Allah ordakilere yardim etsin, ben dayanamam 3.gunu girerdim birine...Ne oole trafikte lambada durmalar, korna calmama lar, yol vermeler :)

KAHROLSUN FKK :)

Posted: Fri Sep 28, 2007 9:17 pm
by Cengiz Akgun
Bilmem kac ki$i Amerikada dun Amerikan Public TV'lerinde (bilmeyenler icin soyleyeyim bunlar halktan topladiklari bagi$larla, $irket ve vakiflarin bagi$i ile reklam almadan yayin yapiyorlar) "Charlie Rose" programinda 1 saat kadar Recep Tayyip Erdogan ile yapilan soyle$i izledi. Bizim icin bilmedigimiz yeni bir $ey soylemedi elbette. Turban'dan partisinin ezici ustunlugu ile iktidara gelmesinden Gul'un Cumhurba$kani sectirmesinden, AB, ABD, Fransa ile ili$kiler ekonomi ve Irak sava$i ile bir suru soruya cevap verdi. Hepsi de bildiginiz cevaplardi. Oyle kendisini zorlayan bir soru da yoktu. Turbanin neden bir sembol haline geldigi konusunda kacamak cevaplari ile neden Iran ba$kaninin Yahudilerin Soykirimini inkar etmesine kar$i tavir almakta boyle modern bir musluman ulkenin zorluk cektigi sorusunu sabunlamasini da bi tarafa koymak gerekir. Oyle PKK konusunu filanda acip ABD'ye dostlarimza tessuf ederiz gibi laflar da etmedi. Charlie Rose da bu konuda fazla canak tutmadi. Charlie'nin Orhan Pamuk hakkinda ne du$unuyorsunuz diye yemleme taktigi de suya du$tu. Iftihar ediyoruz elbette dedi. Orhan Pamuk ta gecen hafta konugu idi zaten Charlie'nin. Ba$ima dert acan butun belalardan kurtuldum artik bir problem yokve bu konularda da fazla konu$mak istemiyorum artik sanat konu$alim demi$ti kendisine.

Konu$ma bitti i$aretini alinca Erdogan bir konuya temas etmek istiyorum diyerek Ermeni meselesini hic sorulmadan ortaya getirdi. Bana gore bugune kadar Amerikaya gelen onca Ba$bakan ve Di$ I$leri bakanindan cok daha guzel olarak meramini anlatti.

Soze nedense Ermeniler bu olayi kapali lobilerle kulisler ucuncu ulkelerin parlementolarinda cozmege kalktilar ve i$in en acisi da siyasetciler boyle bir sacmaliga bu konuda hicbir yetkileri ve deneyimleri olmadan alet olmaya devam etmekteler. Halbuki ben her defasinda soyledim Turkiyenin bu konuda saklisi gizlisi yok. Ermeni Cumhurba$kani Koceryana acik mektup yazip butun Ermeni tarihcilerini siyasi bilimcilerini evraklari ile istedikleri yerde bu konu uzerinde bizim evraklarimiz, tarihcilerimiz, siyasi bilimcilerimiz ve hukukcularimizla enine boyuna incelemege hazir oldugumuzu hatta elinde bu konuyu aydinlatacak evraklari olan ucuncu devletlerinde bu ara$tirmaya katilmalarindan memnunluk duyacagimizi belirtim. Bunu buradan yine yineliyorum. Bu konuyu bilimsel bir acidan evraklara dayali gercekleri bilimsel metodlarla ara$tirmalarla konuyu aydinliklatacak herkezle biz bu olayi tarti$ip bir sonuca baglamaya haziriz. Eger sonucta Turklerin tarihleri ile hesapla$malarinda bir insanlik sucu varsa bu ortaya cikacak diye Turkiye bu hesapla$madan asla kacmayacaktir. Bunu ilk defa soylemiyorum ama bir daha soylemekte yarar goruyorum. Biz kendimizden eminiz. Artk yeter diyoruz bu gecmi$i yalan yanli$lar onumuze getirip belgesiz ya da uydurma belgelerle dedikodularla bir ulusu orda burda ce$itli ulkelerin parlementolarinda yargisiz insafsiz bir bicimde kimsenin suclayarak hakkinda hukum verme hakkini kendinde gorenlere yataklik yapanlara dedi cikti kenera. Varsa boyle bir iddialari nerede isterlerse yuzle$meye haziriz diye de ekledi.

Bunu bu kadar acik sacik kimse bu $ekilde soyledigini ben $ahsen duymadim. Charlie Rose demek boyle bir acik ara$trimya hazirsiniz cok memnun oldum bunlari duymaktan dedi.

Posted: Mon Oct 22, 2007 3:51 pm
by Celal Gürcüoglu
Pavarotti, 12 milyon sterlin borç bırakmış. Sasirtici...

http://www.ntvmsnbc.com/news/423816.asp

Posted: Thu Oct 25, 2007 11:04 pm
by Ufuk Sezekkaplan
Gorkem, ben de Ozzy'den "Crazy Train" sanmistim :? Randy Rhoads yorumu ile...

Posted: Mon Nov 05, 2007 5:47 am
by Cengiz Akgun
Karqiblere Barboros Hayreddin'in 45. gobek torunu olarak Akdenizini disina cikip selam sarkitip geldim. Dedem Barbaros Royal Caribbean hatlarinin "Adventure of the Seas" gemsini gorse dudagi ucuklardi herhalde. Benim ucukladi acikcasi. Kaptan Tommy sefasini suruyor.

http://en.wikipedia.org/wiki/Adventure_of_the_Seas
http://www.ship-technology.com/projects/adventure/
http://www.skyscrapertours.com/Adventur ... photos.htm

Bu arada Aruba'yi gorunce Avsa'dan ve Avsalilardan ozur dilemeyi boynuma borc kabul ettim. Borcumu eda ediyorum.

Geminin gecen hafta rotasinda Aruba, Curacau, St. Marteen, ve St. Thomas vardi. Aruba tecrubesinden sonra Curacau'ya ayak bastim sadece. St. Marteen de bana gore cop sayilir. Iclerinde bir seye benzer St. Thomas idi. O da Amerikan Virgin adalarindan biri oldugundan herhalde.

Vakit bulunca etraflica yazarim. Uc tarafi denizlerle cevrili Allahin guzellikten yana (milletin bir bok sandigi kaya parcalari birkac Karaib adalarini gordukten sonra bunu demiyorum) hicbir seyi esirgemedigi bir ulkede Avrupa toplulugu bilmem ne birligi diye birbiri ile didisirken iki gemi satin alip Karadeniz ve Akdeniz seferi yaptiramayalara insanin icinden sadece yuh degil acima hissi de geliyor. Kolay degil ucuncu Dunya devleti olmak.

Posted: Mon Nov 05, 2007 4:31 pm
by Mehmet Marsan
Cengiz Akgun wrote:Geminin gecen hafta rotasinda Aruba, Curacau, St. Marteen, ve St. Thomas vardi. Aruba tecrubesinden sonra Curacau'ya ayak bastim sadece. St. Marteen de bana gore cop sayilir. Iclerinde bir seye benzer St. Thomas idi. O da Amerikan Virgin adalarindan biri oldugundan herhalde.
Uzun seneler once U.S. Virgin adalarina gitmistim. Liman sehri olan St. Thomas'a cok yakin olan St. John tam bir cennet. Oyle kalabilmesinin tek sebebi adanin cogu milli park gerisi zengin malikaneleri ve luks oteller. Diger Karaib adalari gibi garibanlarin yasadigi yerler yok. Gemiyle gelen turistler St. Thomas'da biraz dolanip biraz alis veris yapiyorlar pek komsu adaya gecen olmuyor demislerdi.

Posted: Thu Nov 08, 2007 8:06 pm
by Cengiz Akgun
Evet nerde kalmistik benim karaib adalarina yaptigim sefer konusunda. Once gemi yolculugu konusunda bu konuda pek fazla deyemi olmayanlar icin bir aciklama getireyim. Ilk gemi yolcukuguma rahmetli enistem'in fikri ile 1975 Karadeniz turu ile cikmistik ailece. O zamanlar Denizcilik bankasinin Ege gemisi vardi Karakoy rihtimindan kalkan. Hem yolcu hem de yde yuk tasirdi. Bir haftalik yolculuk Istanbuldan baslar Zonguldak Sinop Ordu Trabzon Rize ve Hopa da sona ererdi. Birinci sinif bilet almis olsakta kamaralar ranza usulu idi. Tuvalet kamaranin disinda ortak idi. Yemekler ise harika idi. Yemek saati tepsi gibi bir sey calinir hoperlorden ve gider yemegi yerdiniz. Yuzme havuzuda havuzdan cok su tankina benzerdi. Ikinci sinif guvertede idi havuz. Ayni sene Karadeniz turundan sonra Akdeniz gemisini Antalyada yakalayip Istanbula tam bir yarim Turkiye turu atarak gelmistik. Akdeniz gemisi Ege den daha buyuktu. Ama birinci sinif degil ikinci sinif bilet bulmustuk. Yuzme havuzu bizim tarafta idi ve cok daha turist olmasina ragmen sinif farkini gormustuk.

Boyle bir deneyimim oldugu icin artik orta yasin sonlarina geldigimiz icin bir de Amerikada deneyelim bu gemi isini dedik. Cok iyi de yapmisim. "Adventure of the Seas" gemisi ile bizim Ege ve Akdenizi karsilastirmak Fil ile keciyi karsilastirmak gibi bir sey. Kirkta yilda bir sey yapiyoruz aman dehliz gibi gun gormez kamaralar olmasin diyerek balkonlu bir kamara ayarladik. Adam basi 1000 dolar civarinda boyle bir kamarada 7 gece yolculuk etmek. Elbette kamaranin icinde banyo ve tuvalet var. Japon otellerinde kalanlariniz oldu ise (japonlarin bati ulkelerindeki yaptiklari otellerden bahsetmiyorum) oda benim Tokyoda kaldigim is seyahatimdeki otel odasindan buyuk idi. King size yatak buzdolabi etejeri sofasi ve yeterince giysi alacak dolaplari vardi. Gemiye girdigimizde sanki shoping-mall'a girmis gibi olduk. San Juandaki iskeleden geminin dorduncu katindan iceri giriliyor. Bunun bir ust katinda ise New Yorktaki 5. Avenue'den esinlenmisler herhalde koca bir cadde gemiyi boylamasina kesiyor. Geminin icinde caddeden bahsediyorum. Ve caddenin her iki tarafinda sagli sollu "duty-free" dukkanlar siralanmis. bunlarin arasinda kafeler filanda var. Her taraf piril piril. Ve cok luks bir manzara. O anda 30 seneden daha fazla olan Ege/Akdeniz gemileri anilarim goz onune geliverdi. Bu gemilerde bir oturma salonu ve bir yemek salanu vardi. Caddeyi birakin alisveris edilecek kantin bile yoktu. $oyle bir iki tur atip bizim odayi zar zor bulduk.

Bu arada 3200 kisiyi iceri aliyorsunuz. Boru degil bu. Bunun guvenligi var kargasasi var. Adamlar bu isi uzerinde bayagi calismislar. Gemiye girmeden once hangar gibi yerde giris islemleri yapiliyor. 10 dakika icinde elinize bir kredi kardi veriyorlar. Bu sizin herseyiniz oluyor. Kredi kartiniz bu kart ile iliskilendiriliyor. Artik bu andan itibaren cuzdan ve para ile alakanizi kesiyorlar. Tam gemiye girilecek yerde bu karda sizin resminiz cekip bilgiyi ilistiryorlar. Resim kardin ustunde degil ve kartin ustunde oda numarasi filan da yok. Resim database isleniyor herhalde. Boylece bu karti kullanacak kisi butun berrakligi ile belli oluyor. Gemiye girerken turnike gibi yerde bu karti sokup cikariyorsunuz. Guvenlik gorevlisi ekraninda sizin resminizi goruyor ve yuzunuze bakip gemiye buyur ediyor. Yani bu karti dusurseniz baskasi bulsa o gemiye giremez bir estetik ameliyati gecrirmeden. Havaalaninda transfer icin bilet almistim. Bunlar hep ektra para ama. Ucaktan iner inmez bagajlarimizi aldik. Hemen Royal Caribbean (RC) sireketinin adamlari etrafimizda bitti. Bagajlarimiza bize onceden yolladiklari oda numarasini yazan etiketleri yapistirdilar. Artik bagaj ile iliskiniz bitti biz bagajlariniz odaniza teslim edecegiz siz lutfen otobuse buyurun dediler. Boylece gemiye elimizde ufak bir canta ile girdik. Onuda makineden gecirdiler emniyet icin. Havalanina indigimizde saat 1'e geliyordu. Saat ikide gemideki kamaramizda idik. Bir saat icinde havalani ile iskele arasinda 15-20 mil mesafeyide hesaba katin odanizdasiniz. Boyle bir etkin operasyon nerede olabilir acaba? Pek tahmin edemiyorum. RC bir sapka cikariyorum buradan.

Elbette bagajlarimiz odaya daha gelmedi. Simdi ne yapalim diye odadan ciktigimizda oradaki bir gorevli eger karniniz ac ise 11. katta kafeteryada ogle yemegi var lutfen oraya buyrun dediler. Hemen ciktik. Geminin onunde ve arkasinda dortlu halde isleyen arkasi camli asansorler var. Bence programlarini yapanlar iyi bir sistem muhendisligi yapmamislar. Bu asansorler cok daha etkin calisabilir. Boyle kalabalk saatlerde bekleme zamani uzuyor cunku Porto Rikolular (ki geminin yarisi onlardandi) ayni Turkler gibi olayi cozmusler. Yukari gidecek kisi asagi giden asansoru binip birkac kat asagi gitmeyi goze aliyor ama son yolcu indiginde asansorun yonunu degistirebiliyor. Boyle olunca asagi geldigini numaralardan gordugunuz asansor size ulasmadan birden yon degistiriyor. Boyle sacmalik olmaz. Tamamen muhendislik hatasi. Asagida bekleyen varken asagi inen asansor yukari dondurulmez boyle. Gerci altan gelen vardir diyeniniz olacak. Ama onuda atlamislar. Cunku asansorlerde agirlik sensoru yok. Yukunu alan asansor bosu bosuna inecek yoksa binecek var diye katta durmamali. Asansor duruyor labalep dolu. Inen de yok. Bu arada bir ikisi yahu sikisin filan diye binmege kalkti mi al sana bir hangeme. Bu da buyuk hata. 2001 yilinda yapilan bir gemiye yakismayacak cinsten. Boyle olunca dolu asansor durdugu icin bos asansor zaten o katta duran asansor var yolcuyu o aliyor diye sanip zirt diye o kati atliyor. Senelerdir sistem muhendisligi yaptigim icin bu isler beni uzer. Bunu dusunememek icin aptal olmak lazim. Muhendisler boyle hatalar yapmamali. Dogdugundan beri asansore binen biri icin bu olasiliklari gorup asansurun programlamasini yapamamak yurumesini ogrenip ayagina ayakkabi almasini becerememek gibi bir sey.

Aaa ogle olmus. Ben hala asansorde takili kaldim. Sonra devam edelim.

Posted: Fri Nov 09, 2007 12:27 am
by Cengiz Akgun
Gemi gece 8:30 kalkacagindan aksam yemegini ilk sirasinda olanlar 6'da yemege alinacaklari icin (aslinda aksam yemegi 6:30 alindi) kaptan saat 6 da herkesi can yeleklerini takip gosterilen yerlerde toplanmasini istedi. Aklima Titanik geldi. Boyle gemi batmaz ayagina laf olsundan can yeleklerini takip yemekhaneler de toplanildi. Guvertede yagmur yagiyordu cunku. Can yeleklerinin foksiyonlarini anlatan ucaklarda guvenlik aciklamalari gibi seyler 15 dakika once Ingilizce arkadan Ispanyolca olarak anlatildi. Sonra ilk parti yemege girdi. Ben ikinci partiyi istiyordum. Onun baslangici 8:30 idi. Ama ilk gun sef garson degistiremiyecegini ertesi gunu yapacagini soyledi. Zar zor ikinci gunu yapti. Adamlar Ingilizce konusanlari ayri Ispanyolca konusanlari ayri masalarda topluyorlar. Ilk gun soylediklerine gore 48 milletten insan varmis. Turklerden de vardi. Ben gemiye girerken uc Turku gordum. Geminin yarisi Porte Rikolu idi. Ondan sonra buyuk bir toplulugu Amerikalilar kanadalilar ve Ingilizler kapsiyordu. 30-40 Alman. 100 kadar Belcikali, Hollandali ve Fransiz. 50-60 tanede iskandinavli vardi. 10-15 Italyanda varmis. Turkler yaslica idiler. Biri erkek iki kadin. karisi ve kiz kardesleri olabilir. Cok kisa konustuk. Connecticut'daniz dediler.

Yemekten cikinca hafif bir sallanti oldugunu hissettik. megerse yola cikmisiz bile. Evvelki pazar Karaiblerde Tropik bir firtina vardi. Onun etkisi ile San Juan da yagmur yagiyordu. denizde dalgali idi. Ama bizim ejderha gemiye banamisin demiyor soyle hafif yalpalayarak gidiyorduk. Gece besikte gibi hafif hafif salladi iyice bir uyumusum cok guzel oldu. Ilk gece tiyotro solununda New York'daki Radio City'nin 2/3 gibi bir $ey ilk gosteriyi yalniz syrettim. hanim ben yorgunum diye odaya gitti. Ben de gosteriden sonra ki bir komedyendi yattim. Tiyotro soalunu en az 1000 alabilecek sekilde hazirlanmis. Gunde iki gosteri var. Her yemektan sonrakilere ayri oluyor. Bunun haricinde bir suru klup filan gibi yerler var. En onemlisi kumarhane var. RC buradan vurgunu vuruyor.

Yemege para vermiyorsunuz ama ickiye var. Kokteyler 8-10 arasi. Bira 4 dolar. Buzlu cay ve limonata bedeva. Ama kolali mesrupat para ile. Ilk gun bir demir bardak almaya zorladilar. 48 dolar istiyorlardi 7 gunluk kolali ickiler icin. baktim hicte ekonomik degil. ben zaten o kadar icmeme. Gunduzleri de cogunda gemi disinda olacagiz. Bosverdik kolaya. Kahve cay zebil. Sabah kahvaltida her turlu meyva suyuda oyle. Cok iyi bir karar verdigim ortada idi,

Ertesi gunu butun gun gittik. Hava kah acik kah kapali kah yagmurlu gecmesine ragmen geminin on tarafinda olan iki havuzda ve jakuzi denen sicak sulu banyolarda insanlar vardi. Bizde bunlarin arasina katildik. Geminin burnundaki havuza 16 yasindan kucuk almadiklari icin orasini sectik. Ilk gun kapida aman gelin jimnastikhane ve spa'yi gorun dediler. Bir de tombala cekip bedava spa masaj filan koymuslar. Vaktimiz vardi gittik. Bir suru Avustralyali ya da Iskandinav aksanli kizlar ve erkekler yolacak hindi ariyorlar. Dis beyazlatilmasindan akapuktura kadar her turlu olay mevcut. Ama fiyatlar 200 dolar civarinda. Es gectik. Jimnastik yapacak halimizde yok oldugu icin sadece adimiz tombala kutusuna atmakla olayi gecistirdik.

Ikinci gunun sonunda Arubaya geldik. Sabah 8 de iskeleye yanasti. Gemiye girmeden online bir suru gezi ayarlamasi oluyor. Gemide de ayni 4ey TV'deki online dan yapilabiliniryor. Bir suru scuba diving ve sailing olayini bir yana atip otobusle ada gezisi yapmayi tercih ettik. Gemiden cikarken kartlarimiz vasitasi ile geminin database bizim gemi disnda oldugumuzu ogrendi. Ama ogrendik ki kaptan oyle gec kalani filan beklemeden basip gidiyormus. Aruba tam anlami ile bizim esek adasi denen columsu bir yer. Birkac tane buyuk resort ile 5-6 buyuk otel adanin en iyi yerlerini tutmuslar. Kumarhaneler var. Bir zamanlar rafineri de varmis. Venuzuella 20 mil otede. Venuzuelladan gelen petrolu burada aritiyorlarmis. ABD ile Venizuellanin durumu ortada. Bu is 1990 sonlarinda bitmis. Adanin tek geliri turisme kalmis. Sefillik kol geziyor. Uc dort sene once gelen bir firtina adayi berabat etmis. Bir turlu bellerini duzeltememisler. Nufus 125-140 bin dedi sofor. Bir 40-50 binde kacaklar varmis. 1987 kadar Hollandaya bagli imisler. O tarihte biri cikip bagimsizliklarini ilan ettirmis. Simdi gostermelik bir Hollandali vali var ama politik olarak hicbir sorumlulugu yok. Adada 9 parti var dedi sofor gulerek. Herkez pastadan pay almak icin birbiri ile tepisiyor ve ortada pasta filan kalmiyor dedi. Iste bunlar geri kalmisligin simgeleri. Yolsuzluk diz boyu imis. Gordugunuz hersey ithal ediliyor dedi. Yani adada yetisen meyve sebzede pek yok. Adanin arkasina goturdu. Esek cenneti. Vakti ile gelen Ispanyollar esegi getirmisler sonrada birakip gitmisler. Esekler cogalmis. Simdi insanlar ile yiyecek kavgasinda olduklarinda iane ile geciniyorlarmis. Eseklere bakan gonulluler var. Yagmur sezonu bizim sonbohar donemi oluyor. Ondan sonra zerre kadar yagmur dusmedigi cin yiyecek yesillikte pek ortada kalmiyor. Esekleri ve kecileri gorduk. Ispanyollar gidince Ingilizler gelmis. Esekleri gorunce onlarda bu adada bir bok olmaz diye cekip gitmisler. Sonra Hollandalilar tesrif etmisler. Amaclari Guney Amerika yolunda bir us kurmak imis. 1800'lerin sonunda bir cocuk bir magrada altin bulmus. Hollandaliar hickimseye caktirmadan adadan 1930'lara kadar 3000 bin ton altin cikarmislar. Simdi altin maltin da kalmamis. Nursuz ve ugursuz bir yer yani. Size ruzgarin yaptigi kayalardan heykelelri gosterecem diye bizi birkac kayaliga goturdu. Bu Yunusa benziyor bu King Kong'a benziyor bu yumurta yutan yilana benziyor diye dolastik. Derken bir yerde durdu. bu kayalirin ustune cikabilirsiniz dedi. Muhterem karim akilli. Kac yahu na yapacan kayalarin ustunde dedi kadin. Ben de icimden ulan suraya kadar geldim. Adam basi 40 dolar bu nalet tura da utulmusum bari kayanin ustunden etrafi bir goreyim dedim. Kayanin tepsinde ruzgar adami goturecek gibi oldugunu kaaynin ustunde birki olmayinca anlayamadim. Basimda Meksikadan aldigim guzel bir hasir sapkam vardi. Enayi gibi onuda cikarmadan ciktik kayalarin tepesine. Dusmemek icin ona buna tutunayim derken elimle basimda ruzgardan korudugum sapka uctu gitti. Kayalarin arasinda bir yerde kayboldu. Asagi suklum puklim sapkasiz indim. Muhterem karim (Boyle demeyi da Bekir Coskundan ogrendim) uzulme bir kus ailesine guzel bir yuva oacaktir hayir isledin diye gonlumu aldi. Derken sofor sizi dogal kopruye goturecem diye eseklerin gezdigi toprak yoldan sallaya salaya bir yere getirdi. Ortada kopru mopru yok. Megerse iki koyu ucunu birlestiren bir tas yigini varmis kopru gibi o da gecen sene yikilmis. Az daha herifi dovecektim esek sipasi dalga mi geciyorsun bizimle diye. Neyse orada bir hediyelik dukkandan bir hasir sapka daha aldim. 22.75 dedi yirmiye ver dedim domuz kadin (Hollandali oldugu belli) nuh dedi peygamber demedi ve 20 dolara vermedi. Boylece 22.75 aldik.

Sira Aloe vera fabrikasinda dediginde ben coktan gemiye donmege fit olmustum. Guya dunyanin en iyi Aloe Vera (kaktusten cikan deri yumsatici) imis. 30 kadar ksinin calistigi temizce bir fabrikaya geldik. Ben artik bitsin su is diye bakiyordum. Bir yarim saat de orada harcadik. Bizimki bir iki losyon filan aldi. Cek artik gemiye diyordum ki sizi plaja goturecem dedi. Turun tanitiminda plaj filan yazmiyordu. yanimizada mayo filan yoktu. Bir ikisi bizi gotur dediler onlari bir otelin onunde indirdi bizi de gemiye getirdi. Ben de guzel bir aksam usti keyfi yaptim geminin havuzunda kafteryada bir seyler atistirdiktan sonra Aksam yemegine kadar

yarin Curasou.

Posted: Tue Nov 20, 2007 1:02 am
by Cengiz Akgun
Benim Karaib adalari isi yarim kaldi. Yahu Turkiyedeki posta kodlarini adam gibi bulabilecegimiz bir yer var mi? bnen bir ara ptt.gov.tr'den bulduydum. Simdi bu site calismiyor. Bir suru "bizde var" diye ilan eden babasi belli olmayanlarin actigi muzur web sitelerine de girip bir virus ya da adware kapmamak icin size sorayim dedim.

Posted: Tue Nov 20, 2007 2:14 am
by Ozgur Huseyinoglu
Cengiz Akgun wrote:Yahu Turkiyedeki posta kodlarini adam gibi bulabilecegimiz bir yer var mi? bnen bir ara ptt.gov.tr'den bulduydum. Simdi bu site calismiyor.
Gecici olarak servis disiymis herhalde. O site su an bende calisiyor, menuden "e-ptt" -> "Posta Kodu" sectiniz mi cikiyor:

http://www.ptt.gov.tr/tr/interaktif/postakodu4.php