Omer K. KOCAOGLU wrote:...
Yuzbinlerce dolari cebe indirip, "1 Numara" oldugunu iddia eden bu kanalin yoneticileri, filmin konusunu izleyip veya ogrenip tanitimi hazirlama zahmetine bile girmemisler.
Yazik...
Onu bilmedikleri anlamadiklari icin degil aptali TV basina cekmek icin yapmislardir. Kaza denince daha heyecanlanir cunku hergun sirkte carpisan arabalari oynuyorlar karayollorinda. Icme suyuna tribun sogutma sivisi katilmasina sebeb olan Pacific PSE&G dogal gaz ve elektrik sirketini dize getiren kadin filan dese "hadi yaa bos versene" derler demislerdir. Yani olayda cinlik arayip boyle kelleye boyle tras diyeceksin.
Film guzel filmdi hakikaten. Seyretmeyen varsa Turkiyede seyretsinler.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
Ben bunu yeni göruyorum. Bu ne yahu? Herifler stadi yakiyorlar, mazallah bir yangin ciksa (ki cok kolay bu durumlarda cikmasi) 40 bin kisi helak olur. Stadtaki de hoporlardön dunya rekortmeni Besiktas taraftariiii dunya sizi izliyooorrr diye böguruyor. Tupcu nasil izin vermis bu ise? Hic mi beyin yok bu adamlarda? En az 5-10 bin mesale yaklidi deniyor bir de. Yuh yahu yuh bu kadar beyinsiz olunur. http://www.youtube.com/watch?v=xmbrvV3Y ... re=related
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
Ucuncu sayfa da bunlardan biri. 1999 yapimi imis nasil duymadim bilmem. Pek fazla yerli film seyretmedigimdendir.Senaryo cok iyi, filmin sonuna dogru dumurdan dumra geciyorsunuz.
Benim aldigim mesaj Kadin kismisina guvenme oglum Mehmet oldu
Anadolu'da bu tur olaylar oyle cok yasaniyor ki biz ucuncu sayfa haberlerini genelde cok cabuk geceriz.
Muzik severlere ve ses sistemleri meraklilarini 2 DVD oneriyorum.
1. Jean Michell Jarre; Oxygene : Live in your living room
Buyuk ustanin 1976 daki muazzam, oncu, dunya muzigini degistiren albumu oxygene'i o zamanin muzik aletleriyle tekrar kayit etmisler. Koca koca amfiler ve equlizerlarin hasmetli cevizden yapma govdeleri , "timeless" muzige ayri bir zevk veriyor. Inanilmaz bir sekilde yapilan kayit muhendisligi ise basli basina saheser. Umarim 96daki Oxgene 7-13 ide tekrar yaparlar.
2. The gathering ; Sound of Relief
2006 senesinde odul almis bir konser DVD'si. Herkezin hosuna gitmeye bilir ama hem tek tek muzisyenlerin virtiozlukleri, hemde kayit muhendisligindeki basari ile izlenmeye deger.
Bunlarin disinda Rock severlere
1. Rammstein Live aus berlin
"Izleyenler izlemeyenlere anlatsin" turu bir konser dvd'si. Muhtesem sahne sovu ve tipil rammstein.
2. Iron Maiden Flight 666
Amerikada sinemalarda bile gosterilen bir film. Bana gore gelmis gecmis en iyi Metal grubunun son turundan kesitler, ve cok iyi kaydedilmis sarkilar. Insan milyarder olup nasil "oz" 'unu unutmaz en guzel ornegi.
3. Theatre of Tragedy - Closure (CD)
Velvet Darkness ve Aegis gibi en iyi iki albumunden sarkilar agirlikli, cok iyi bir performans.
Kar yagdi yaktigim ateslere
Icimdeki korku bir isyan
Beni anlaticak kadar, yanliz degil sokaklar
yorgun degil yagmurlar
Aranizda benim gibi Columbo hayrani var mi bilmiyorum. Cocuklugumda hicbir dizisini kacirmazdim bu sevimli komiserin. Simdi nerdeyse tum serilerini aldim. En hosuma giden bölum ise katili ve sevgilisini en son olarak yemege davet edip orda acigini yakaladigi bölumdu. Bir de cok sevdigim Kaliforniya'da geciyor olmasi bana surekli izletiyor DVD'leri.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
3-4 sene oncesine kadar gece gec saatlerde kablo kanallarinda Colombo'yu yakalamak mumkundu. Bende pek severim. Butun diziyi gordum. Ilginc bulduklarim icinde sinemacilik mesleginden bildigim olabilme olasiligi olan filme coca cola'nin reklami col sahnesini kare kare ekleyip (cok kisa oldugu icin aslinda ekranda gozukmedigi halde goz gorup beynin islem hizinin altida oldugu icin sadece bilinc altina tesir etme olayi. Bir anlamda haberi olmadan yonlendirme) adami sinema salonundan coca cola icin disari cikartip oldurme olayini cozmesi idi.
Sarapcinin ortagini oldurup mahsendeki klima ile oynamasi ile pahali saraplarin bozulmasi yuzunden enseledigi olayda ilgocti.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
Cengiz abi inan tahmin etmistim benim Columbo yazisina cevap verecegini. Neden deme aciklamak zor. Columbo'nun karakter ve tavirlarini, hic sinirlenmemesini, basit ve durustlugunu, ayrica inanilmaz gözlemciligi ve zekasini begenecegini tahmin ediyordum ama. Sende de mukemmelcilik var sanirim biraz. Pek cok seyi kolay kolay begenmemen de ordan geliyor olmali. Bu Columbo serisi o yillarda cekilmesine ragmen kurgusu ile mukemmel bir dizi bana göre. CSI falan halt etmis yaninda. Bir de senin sevdigin mekanlarda geciyor dizi, zaman zaman cok guzel okyanus göruntuleri oluyor beni bu diziye baglayan.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
Bende mukemmele ozenti var. Mukemmel kolay bir seviye degil. Atar tutarim ama hibir zaman ozendigim seylere kendim de erisip sahip olamadim. O yuzden burada kizdirdiklarim sen ne bok yedin bunca sene bile dediler. Bir cevap bulamadim sunu mukemmel yaparim diyebilecek. En azindan kendimi biliyorum. Bu arada bizim Dr. Mehmet Oz Oprah'a rakip olmus ogleden sonralari ev karilarina saglik konusunda gosteri yapiyormus. Bu herife soylediklerim icin kiskanc olmustum. Goruldugu uzere blim adamligi nasil olurmus bilemedim
Malasef mukemmele erisenlerdeki disiplin ve sabiri gosterip bu seyler icin odenmesi gereken pahayi odeyemedim.. Yarim kaldi istediklerim. Basladim ama bir yerlere gelince olayin zorlulugu gozumu yildirdi. Elestirilerimin dozunu kacirmam yarisi kendime olan ofkemdir. Bunu sevdiklerimin ustunden degil de ne oldum delisi olanlara kanalize etmeye calisiyorum. Boyle yarim yamalak mukemmel oldugunu sanan sarlatan tiplere oldugundan fazla deger verenlere bunlarin aciklarini gostermeye calisiyorum. Bazilari bunu benim kiskancligim saniyor ki olsun varsin.
Colombo serisindeki incelik olayda katili bastan gosterip nasil yakalanacagini konu yapmanin zorlugu idi. Boyle bir sey evvelden denendigini sanmiyorum. Bu seriden sonra tekrar denenmedigini biliyorum.
Seyirciyi konuya baglayan olay olayin sonunu bilmemesindeki gizemdir. Ben genelde yuzde doksanbes kim yapti filmlerinion sonunu cozerim. Kolaydir cunku. Yanlis kisinin ustune olayi odaklarlar birdenbire umulmayan usak katil cikar. Yani konu neredeyse algoritmik hale donusmustur. Ucuz olur o yuzden bu tur filmler, diziler, ve oyunlar.. Olayin sonunu bastan gosterip o olayin bu sonunun nasil aydinlatacagini merak konusu yapmak ve seyircigi ekrana baglamak ise bu isi mukemmelige goturmek oluyor.
Bufun ise hicbir TV dizisi seyretmiyorum. Ilgimi ceken hicbir sey yok.
Cengiz Akgun
"Asrın, yeni bir umdesi var, hak kapanındır
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır.”
N. Tevfik 1940.
Insanin göz yaslarini zor zaptedecegi bir yazi yazmis Bekir Coskun köpekler ve hayvanlar hakkinda. Nedir bu Turkiye ve orta dogu denen icine s.tigimin bolgesindeki cografyadaki hayvan dusmanligi nedir nedir nedir? Edward Said'in ortadogusuymus!!!!! Bu kadar acimasiz insanlarla, bu kadar dansoz ruhlu insanlarla, bu insanlarin evlerindeki zevksizlik arasinda bir bag var mi acaba? Neyi mi kastediyorum? Yemekteyiz diye show tv'de cikan bir program var. Yahu kardesim kimin evini gostersler gudubet, zevksizlik abidesi. Ne kitap var ne plak ne cd ne de bitki. Evler sadece cart diye goze batan pahalli mobilya, bilgisayar oyunu ve TV ile donanmis. Turkiye'de insanlarin evine gittigimde de gözume batar bu zevksizlik bu ciglik. Simdi merak ediyorum bu kadar hayvanlara dusman bir toplum ile bu genel zevksizlik arasinda bir bag var mi diye. Acilim ypacaklarmis. Kendini asamayan dissal seylere ilgisiz, evrensel muzige hicbir meraki olmayan, hayvanlarla ve bagrindan geldigi doga ile kuracagi organik iliskinin verecegi hazdan habersiz CAHIL surusunun yapacagi acilimdan ne olur. Kafa kafaya versinler neyi cözecekler. Kendilerini cözememisler ki dogmalara siginan kafalar!!! http://www.haberturk.com.tr/HTYazi.aspx?ID=4658
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations
Ah be abi… Derinden yaraladın beni şimdi sen. Haksızlık ediyorsun. Kütüphaneleri yok ama senin de dikkatini çekmiş olacağı gibi moda mecmualarının son sayıları ve bestseller aşk romanları gazetelikleri’nde duruyor. Müzik desen belki pikapları yok ama Kral Tv, MTV izliyorlar sürekli. Hem sonra konserlere bile gidiyorlar haberin yok. Ben mesela en son İstinye Park’ta Peter Cincotti konserine gittim Caz Festivali kapsamında. Gelenlerin iddia ediyorum yüzde 80’i tanımıyor kendisini ama bir şekilde İstinye Park denilen ulvi mekânda Stefanel ve Prada mağazaları arasında olmaktan orgazma ulaşmışlar çoktan. Zaten önemli olan da o. (Yanlış anlaşılma olmasın kimse Cincotti’yi tanımak zorunda değil elbette ama konserine gittiğin adamı bir şekilde dinlediğini varsaymak gerekir herhalde insanların). Ondan sonra mesela çakma sarışın diye tabir ettiğimiz hanım kızlarımız ve orta yaş üstü süslü kokonalarımız ellerinde boyunlarına taktıkları papyonlarla terrierlerini her hafta sonu sabahı gezdiriyorlar. Bırak sokak köpeklerine, kedilere bir tas sütü, ıslak ekmeği de başkaları veriversin. İstiklal Caddesi’nde Greenpeace, UNICEF gönüllüsü gençler çevirdiler beni geçen gün. Sosyal sorumluluk projelerinden bahsettiler. Yahu dedim şu lanet olası memlekette cebinden bir şey verirken eli titremeyecek binlerce hatta milyonlarca adam var ne işe yarıyor birader bunlar elbette bizde yardım edeceğiz ama.. 'Onlar genelde yapmıyor, yapanlar da konu komşusuna hava atmak için yapıyor' dedi çocuk. Nişantaşı’nda çok varmış mesela öyle. Dansöz’lere para atarken eli titremeyen adam’ın Beyoğlu Sahaf Festivali’nde işi ne? İstinye Park’a günün herhangi bir vakti gidersen muhakkak bir ünlüye rastlarsın. Reklam’da dediği gibi; Alıyorlar veriyorlar, ekonomiye can veriyorlar işte, daha ne yapsınlar? Ama yok. Burada evindeki pahalı eşya kadar insansın. Gösterişli mobilyan, garajda konu komşuna hava atabileceğin araba sayın kadar. Paranın seni yücelttiği kadar. Ne diyelim? Mavi Jeans’in son reklamına denk geldiyseniz oradan bir aforizma ile bitirelim: Burası İstanbul (Türkiye), Burda böyle !
Cengiz Akgun wrote:
Colombo serisindeki incelik olayda katili bastan gosterip nasil yakalanacagini konu yapmanin zorlugu idi. Boyle bir sey evvelden denendigini sanmiyorum. Bu seriden sonra tekrar denenmedigini biliyorum.
Yukarda ki paragrafi okuyunca seneler once bizim komsu hanimin dedigi aklima geldi. Kadincagiz biraz safdi. Bir gun Colombo'dan katilin kim oldugunu hemen kolayca cozdugunu soylemisti. Dizinin formatini kavriyamamis kendinin cok akili oldugunu zannediyordu.
Unutulmaz uc film soundtrack'i koyuyorum buaraya. Ilkinde mizika var ve enfes bir mizika dinlerken tuylerim diken diken oluyor. Enio Moricone'den Once upon a time in west http://www.youtube.com/watch?v=LIgNCD3nzOg
Ikincisi Henri Mencini'den benim icin dunyanin tartismasiz en buyuleyici sehri San Francisco sokaklarinda gecen dizinin muzigi the streets of San Francisco. Ah bu sehir be, hic bir yerde kendimi bu kadar evimde hissetmedim bu kadar cekici, liberal, bu kadar buyuleyici, bu kadar gizemli, bu kadar guzel doga ve mimarinin oldugu tek sehir yoktur yeryuzunde. Klipte bu essiz sehri gosteriyor biraz. http://www.youtube.com/watch?v=yrEBqheA9s8 Buraya birgun mutlak yerlesecegim. Bu sehirde ne banal kucuk burjuva var ne siradan insanlar. Bambaska bir yer bu sehir dogasi ve insani ile.
Ucuncusu ise en sevdigim ilk 10 film arasinda yer alan ve nedense kendime yakin hissettigim ve hic bir filmini iskalamadigim (ozellikle Cincinnati kid'i tavsiye ederim) Steve McQueen'in oynadigi Papillon filminin soundtrack'i
Bir grup ve bir de albüm önereceğim herkese. Beğenen mutlaka çıkacaktır diye düşünüyorum. Grubumuz Fransa menşeli: Paris Combo. Yaptıkları müziği belirli bir kalıba sığdırmak zor. Latin, Jazz, Chanson, Etnik öğelerin harmanlanmış hali. Değişik esintilerin bir araya geldiği oldukça Eğlenceli bir müzik yapıyorlar. Kafayı ütülemeden hoş bir müzik dinlemek isteyenler için. Belki ön şart olarak Fransızcayı da sevmek gerekebilir. Burada açık bir uç bırakıyorum Kendi adlarını taşıyan albümlerinde İstanbul diye bir şarkıları da var, çok güzel. Daha iyi betimleyebilmek adına, kullanmış oldukları enstrümanlar arasında şunlar var; Piyano, Akordeon, trompet, kontrbas, banço, perküsyon…
İstiklal Caddesinde Mephisto’da indirimli CD’lerin olduğu bir bölüm var. Ben Webster’in For Lovers CD’sini de orada buldum. Gariptir, insanların çoğu böyle bölümlere ilgisiz. Kalite ve fiyat arasında bir korelasyon olduğuna inanmayanlardanım. Tercih ve beğeni meselesi çok daha önemli bence. Bu noktada bilinç endüstri’sinin ruhlar üzerine ne kadar çöreklendiğini de daha net idrak edebiliyoruz. Sürekli olarak yerli-yersiz her tartışmanın içinde Bağımsızlıktan ve özgürlükten söz edenler kendilerine giydirilmeye çalışan elbiselerin içinde kaybolmuş durumdalar. Kişisel seçimleri dedikleri şeyi bile piyasa belirliyor.Herhangi bir arkadaşıma ne zaman Türkiye’de pek bilinmeyen hoş bir müzik parçası yollasam aldığım tepkiler genelde olumlu oluyor. Ne harika bir müzikmiş diyorlar… Ama arayıp yeni şeyler keşfetme zahmetine de pek katlanan yok. Kurbağa gökyüzünü kuyunun ağzı kadar zannedermiş. Last.fm bu anlamda yasal ve harika bir sosyal müzik ağı. İnsanlar çıkar gözetmeksizin ve son derece içten tavsiyede bulunuyorlar birbirlerine, böylece daha önce hiç duymadığınız ama tarzı hoşunuza giden bir şeyle karşılaşabiliyorsunuz hiç ummadığınız anda. Ben Webster’den nerelere geldim. ((: Gerry Mulligan, bu albümde Webster’a saksafon’da eşlik eden isim. Piyano’da Hank Jones ve Oscar Peterson gibi iki dev var. Sessiz gece karanlığında dinlemek için ideal. Kendinizi bir jazz Club’ta hissedebilirsiniz.
Kaan Önem wrote:Bağımsızlıktan ve özgürlükten söz edenler kendilerine giydirilmeye çalışan elbiselerin içinde kaybolmuş durumdalar. Kişisel seçimleri dedikleri şeyi bile piyasa belirliyor.Herhangi bir arkadaşıma ne zaman Türkiye’de pek bilinmeyen hoş bir müzik parçası yollasam aldığım tepkiler genelde olumlu oluyor. Ne harika bir müzikmiş diyorlar… Ama arayıp yeni şeyler keşfetme zahmetine de pek katlanan yok. Kurbağa gökyüzünü kuyunun ağzı kadar zannedermiş. Last.fm bu anlamda yasal ve harika bir sosyal müzik ağı. İnsanlar çıkar gözetmeksizin ve son derece içten tavsiyede bulunuyorlar birbirlerine, böylece daha önce hiç duymadığınız ama tarzı hoşunuza giden bir şeyle karşılaşabiliyorsunuz hiç ummadığınız anda. Ben Webster’den nerelere geldim. ((: Gerry Mulligan, bu albümde Webster’a saksafon’da eşlik eden isim. Piyano’da Hank Jones ve Oscar Peterson gibi iki dev var. Sessiz gece karanlığında dinlemek için ideal. Kendinizi bir jazz Club’ta hissedebilirsiniz.
Cok guzel demissin. Sanirim Adorno ve Horkheimer da okuyorsun bol bol. Elime cok yuklu bir para gecse bir bölumu ile Turkiye'de radyo istasyonu kurardim. Benim blues, caz, flamenco, tango albumlerini kendim sunardim. Piyasa ekonomisinin bazi unsurlarla da birlestiginde tum insani degeleri yerle bir ettigine inaniyorum. Maalesef sanat da bundan muzdarip. Bravo Kaan seni cok takdir ediyorum.
Ben de cok sevdigim caz gitaristi Kenny Burrell'den Midnight Blue'yu koyayim burayi. Bunu en buyuk zevkle dinledigim an disarda kar yagarken, gece 12 civari, camlari hafif de aciyorum, karsida ve balkonun yaninda cam agaclari tum heybetleri ile yukselmisler, hele bir de kisin cikan dolunaysa tam cuk oturuyor. http://www.youtube.com/watch?v=_wAmxuHt5nw
*Son attigin linki dinleyemedim. U.S. only diyor. Sanirim sadece ABD'de olanlar dinleyebiliyor.
“You have power over your mind - not outside events. Realize this, and you will find strength.”
― Marcus Aurelius, Meditations