Page 3 of 3
Posted: Sat Apr 28, 2007 1:43 am
by Levent Guntay
Iste uzerinde tartisma olan 102. madde. Ilk cumle oylamaya girecek ve Cumhurbaskanini sececek minimum milletvekili sayisini mi tarif ediyor, yoksa cumhurbaskani adayinin secilmesi icin almasi gereken toplam oy sayisini mi. Bence belli degil, iki tarafa da cekilebilir. Yorum sizin.
MADDE 102. – Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağrılır.
Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından otuz gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından on gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine başlanır ve seçime başlama tarihinden itibaren otuz gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk on günü içinde adayların Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi ve kalan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanması gerekir.
En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tamsayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır, bu oylamada da üye tamsayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir.
Seçilen yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Posted: Sat Apr 28, 2007 1:49 am
by Cengiz Akgun
Ali Gursel wrote:
...
Amerikalilarin cok iyi yaptigi bizim ise pek beceremedigimiz bir sey var, compromise/uzlasma isi. Keske buraya gelmeden dusunulseydi bu is. RTE'nin hala bu isi hafta sonunda yumusatarak Pazartesi borsalarin acilisina ve normal hayata donuse dek etkisini azaltma sansi var, cok iyi liderlik vasfi ve donus yapabilme yetenegi olmasi lazim, gorecegiz.
Neyse, kisilerin hayatlari kisa, toplumlarin hayatlari uzun.
Ali
Amerikanin tarihi cok isa olmasina kar$i Amerikayi Amerika yapan insanlarin ordan burdan toplanip sonunda birlik ve beraberlik icinde ya$masi icin yaptiklari bir anla$ma var. Evet zencilere yapilan irkciligi kizilderilerin ba$ina gelenleri filan saymiyorum. Ama Avrupanin dort bir yerinden toplanip bir $eylerden rahatsiz olup kacanlar ortak bir yerde birl$emi$ler. Bugunde oyle. Bireysel gorulen kendi cikarlari cin her $eyi yapacak sanilan insanlar devlet ve Amerika icin olunca ayni Ali'nin dedigi yerde birle$iyorlar. Degilse sandiktan cikan oylarin fazlasini almi4 biri ya kurallar boyle diye Cumhura$kanligi secimi kaybettiginde ve olay Amerikanin birlik ve butunlugune dokundugunda siyaset arenasindan cekilebiliyor. Adamlar bunu 200 kusur senelik hemde vah$i bati adi verilen ic sava$ filan gecirip geldikten sonra yapabildiler. Ortak payda cok onemli. Bu da bir kultur ve birikim meselesi. Sokatan gelen insanlarin anlayacagi olay degil. Eskiden fark etmezmi$im herhalde. Adamlar Turkide "sayin" dedikten sonra neredeyse anasina avaradina kufur edermi$ gibi hakaret edip parti ba$kanligi ba$bakanlik ve bakanlik yapiyorlar. Bu hicbir sikinti ve uzuntu yaratmiyor halkta. demekki boyle arada bir ordu araya girip birilerinin haddini bildirmek zorunda. Bir gun onlar da ele gecirilecekler. O zaman ne olacak? Artik AB'yi FB'yi BA'yi filan unutun. Gayet guzel Avrupalilar bu sorunlarini da cozduler.
Posted: Sat Apr 28, 2007 1:57 am
by Eren Aykın
Ali Gursel wrote:Amerikalilarin cok iyi yaptigi bizim ise pek beceremedigimiz bir sey var, compromise/uzlasma isi. Keske buraya gelmeden dusunulseydi bu is.
Tabi ortak hedefleri Amerikan milletinin çıkarı olduğu için sonuçta uzlaşmaya varabiliyorlar.
Biz de ise sorun, bir kesimin millet olma bilincinden yoksun olması veya bu bilinçten yoksunluğu oya çevirme düşüncesi. "Türkiye de Çerkez de, Laz da, Zaza da, Türk de vardır, ortak şemsiyemiz İslamdır" diyen "Sen ne mutlu Türk'üm dersen o da ne mutlu Kürdüm der" diyen, Terörist cenazesinin belediye otobüsüyle saatlerce "Dişe diş, kana kan, liderimiz Öcalan" sloganlarıyla dolaştırılmasına gıkı çıkmayan, "Üç beş oy da burdan kapayım" kurnazlığıyla basılan "Kurban olam ayına yıldızına!" afişlerini Güney Doğu'da astırmayan (Oradaki oyları Said-i Kürdi'nin görüşleri vasıtasıyla almaya çalışacak çünkü), İsrail dışındaki tüm Orta Doğu ülkelerinin etnisiteye göre bölünüp güçsüzleştirilmesi projesi olan BOP'un eş başkanlığıyla övünen, Dünyanın dört bir yanında açtığı okullarda CIA şubesi gibi çalışan, Utah'tan toplum mühendisliği yapan bir tarikatin üyelerini devletin tüm kurumlarına yerleştirmeyi büyük ölçüde başarmış, küresel sermayenin emrindeki aşiretler ve tarikatler federasyonuna dönüşmüş bir meclisi milletin iradesi diye yutturan... (Bu liste sayfalarca uzatılabilir) Bir zihniyetle "Demohraaaasilerde bireysel tercihlere saygı, düşünce özgürlüğü" vs. gibi bahanelerle uzlaşılamayacağı açık.
Posted: Sat Apr 28, 2007 2:10 am
by Ali Gursel
Cengiz,
Ben de biraz once isin AB kismini dusunuyordum. Simdi ne guluyordur biyik altindan Turkiye'yi istemeyenler, onlarin islerini de hallettik (hos gercekten bir problem yoktu ya ortada, neyse, zaten girecegimiz falan yoktu, ama simdi ellerinde harika malzeme de var).
Mac oluyor, toplumun seckin olmasi gereken yonetici kesiminden insanlar serefsiz, hirsiz diye basliyor. Diger tarafta hakli veya haksiz toplumun bir kurumu surekli bir konuda rahatsizlik belli ediyor, bu kurumla konusmayi bile beceremiyorlar (konusmalari gerekip gerekmedigi ayri tartisma, ayri forum konusu olur).
Biz tasvip edelim, etmeyelim, adamlar Cankaya'ya bas ortulu bir kadin cikarmayacaklar, ben goruyorum bunu, bunlar gormuyor mu? Senin de dedigin gibi, Amerikalilar bu isi iki gunde halleder, cok erdemli falan olduklarindan degil ekonomik ve finansal sistemin bu tip kavgalara tahammulsuz olmasi bence. Bizde ise herkes ya hep ya hicci olup cikiyor.
Neyse, biz gideriz, bizde ordu hala sistemi coban gibi guduyor olur.
Ali
Posted: Sat Apr 28, 2007 2:16 am
by Can Baysan
Batı'nın (Avrupa'nın) Türkiye gibi bir sömürü pazarını silip atacağını mı sanıyorsunuz sahiden?..
Yanağımıza bir tokat vururlar, herşey kaldığı yerden devam eder. Ayrıca, ilişkilerin halihazırda AKP döneminde "askıya alınma" noktasına geldiği unutulmamalı.
Daha detaylı yorum için önümüzdeki birkaç günü izlemek gerekecek...
Posted: Sat Apr 28, 2007 11:37 am
by Ismail Gezer
Ali Gursel wrote:Senin de dedigin gibi, Amerikalilar bu isi iki gunde halleder, cok erdemli falan olduklarindan degil ekonomik ve finansal sistemin bu tip kavgalara tahammulsuz olmasi bence. Bizde ise herkes ya hep ya hicci olup cikiyor.
Neyse, biz gideriz, bizde ordu hala sistemi coban gibi guduyor olur.
Ali
Bizimkilerde yol yordam öğreniyor, haksızlık etmeyelim. Bakın genelkurmay açıklama yapmak için cuma gecesini bekliyor. Dikkatinizi çekerim
Posted: Sat Apr 28, 2007 12:43 pm
by Alpay Dedeoglu
Yok mu bu memlekette herkesin uzerinde uzlasacagi birisi?
Bu kadar mi ayristik? Uzlasin artik uzlasin.
Ordunun muhturasida sadece AKP'ye degil, diger butun siyasi partilere.
Aptal egolari yuzunden sistemi kilitleyip, demokratik Cumhuriyeti tehlikeye soktuklari icin.
AKP farkina varmadi ama en buyuk sanslari Ahmet Necdet Sezer'di.
Ataturkten sonra o makama gelmis en uygun insandi.
Hep onlarin asiriliklarini kontrol edip diger
butun kurumlara ve dunyaya
guvence veriyordu. AKP de ekonomide ve diger konularda
kendi isini yapiyordu. Basarili da oldular.
Birbirinizi dinleyin ve uzlasin artik.
Posted: Sat Apr 28, 2007 12:48 pm
by Can Baysan
Alpay Dedeoglu wrote:Yok mu bu memlekette herkesin uzerinde uzlasacagi birisi?
Bu kadar mi ayristik? Uzlasin artik uzlasin.
Ordunun muhturasida sadece AKP'ye degil, diger butun siyasi partilere.
Aptal egolari yuzunden sistemi kilitleyip, demokratik Cumhuriyeti tehlikeye soktuklari icin.
AKP farkina varmadi ama en buyuk sanslari Ahmet Necdet Sezer'di.
Ataturkten sonra o makama gelmis en uygun insandi.
Hep onlarin asiriliklarini kontrol edip diger
butun kurumlara ve dunyaya
guvence veriyordu. AKP de ekonomide ve diger konularda
kendi isini yapiyordu. Basarili da oldular.
Birbirinizi dinleyin ve uzlasin artik.
Uzlaşma köprüsünü patlatan, AKP önderlerinin tavır ve tutumudur, başta.
Arınç'ın "türbansıza Çankaya'yı yar etmem" taktiği, Erdoğan'ın muhalefet partileriyle ortak aday belirleme ihtimalini silen süreç kontrolü, iktidarın muhalefete el uzatmayı 367 bulutları başının üstünde dönmeye başladığında hatırlaması...
Dediler ki... Dindar cumhurbaşkanı seçeceğiz... AKP'li bir milletvekilini seçeceğiz... Son gün seçeceğiz...
Ve vazo kırıldı.
Posted: Sat Apr 28, 2007 12:58 pm
by Can Baysan
(Musa Kart - Cumhuriyet - 27 Nisan 2007)
Posted: Sat Apr 28, 2007 1:12 pm
by Ali Gursel
Sevgili Can, ilk once bir onceki yazina ithafen: ben Turkiye'de kullanilan Bati kavraminin yaniltici ve yanlis olduguna inaniyorum. Amerika ve Avrupa'nin dis politikalari, dunyaya bakislari her zaman ayni yonde islemez, hatta bazen taban tabana zittir (hatta bu bile tam dogru degil, Avrupa'nin tek sesle konusmais bile yeni yeni ortaya cikmaya baslayan ve henuz yerine oturmamis bir olay).
Yani Amerika ve Avrupa'nin tepki ve cikarlarini tek bir cati altina sokmaya calismak bence ciddi bir yanlislik. Zaten Ollie Rehn ve Amerikan Disisleri Bakanligi tepkilerindeki fark da bunu gosteriyor.
Bu olaydan AKP'yi sorumlu tutmak konusunda da ayni goruste degilim. Demokrasilerde iktidarlar kadar muhalefetlere de cok ciddi gorevler duser, bu acidan Turkiye'nin en buyuk talihsizliklerinden biri su andaki muhalefet ve liderleri.
Vazo hala tam kirilmadi. Ilk tepkiler umit verici degil, RTE'nin Kizilay konusmasi catismaci idi, keza CHP'nin tepkileri. Ama onlerinde 48 saatten fazla bir sure var(di). Oturup lider olsunlar lutfen, bu is az zararla kurtarilir, bu insanlar gercekten lider olursa.
Posted: Sat Apr 28, 2007 1:39 pm
by Ismail Gezer
Ali Gursel wrote:
Vazo hala tam kirilmadi. Ilk tepkiler umit verici degil, RTE'nin Kizilay konusmasi catismaci idi, keza CHP'nin tepkileri. Ama onlerinde 48 saatten fazla bir sure var(di). Oturup lider olsunlar lutfen, bu is az zararla kurtarilir, bu insanlar gercekten lider olursa.
Sevgili Ali abi, genel itibariyle fikirlerinize katılıyorum ama bu son paragraf bana pek muhtemel görünmüyor. Genelkurmay dün gece yarısı yaptığı açıklamayı 2 hafta önce yapmalıydı. Mesele'nin özü cumhurbaşkanlığı seçimi, gerisi hikaye! Anayasal süreç başlamadan herkes eteğindeki taşları açıkça ortaya dökseydi, 'şimdi ne olacak diye?' kara kara düşünülmezdi. Yeni bir aday belirleme imkanı kalmamış, ilk turu mahkemeye gitmiş bir seçim sürecinin ortasında bu açıklamayı yapmak memlekete zarar vermekten başka birşeye yaramayacak.
AKP, ya böyle bir açıklama olmamış gibi davranacak, yada -bir rövanş havası içinde- cumhurbaşkanını seçmeden hemen seçime gidecektir. İkiside memleket için hayırlı olmayacaktır.