Page 4 of 95

Posted: Sun Nov 05, 2006 6:22 pm
by Can Gülcü
http://www.youtube.com/watch?v=TfAnOl_kIrg

Buyrun sayin Tezic, buradan yakin.

Posted: Sun Nov 05, 2006 7:39 pm
by Kenan Atak
Can Gülcü wrote:http://www.youtube.com/watch?v=TfAnOl_kIrg

Buyrun sayin Tezic, buradan yakin.
Beyler Can'in koydugu bu klibe mutlak bakin. Meshur film L'ascenseur pour l'echaffaud'nun muzigi ve Miles Davis dökturuyor adeta. Insanin tuylerini diken diken eden bir muzik. Can bu filmi Amsterdam havalaninda buldum sonunda. Su Jeanne Moreau'nun yuruyusune hastayim belki de sinema tarihinin en muhtesem sahnelerinden birisi benim icin. Hem film icin hem muzigi icin mutlak bulun bu DVD'i derim.

Posted: Mon Nov 06, 2006 6:36 pm
by Ozan Ersoy
Biz de bu gecen hafta The Parson's Dance Company'nin gosterisine gittik. Dans benim ozel ilgi alanima giriyor. O yuzden buyuk keyif aldim. Ama baleden sikilan, dansin yakinindan uzagindan gecmeyen arkadaslarin bile begenecegini dusunuyorum.

PDC NY'da David Parson's adinda bir dansor/koreografci tarafindan 20 sene once kuruluyor. Bir suru odul, onemli yapitlarda calismalar, 70'den fazla koreografi. Hic adlarini duymamis olanlariniz da mutlaka gormusdur bir yerde. Magazinlerde akrobatik insanlarin havada asili duruyormus gibi reklamlari vardir. Bu resmi nasil cekmisler, bu ani nasil bir araya getirip, yakalayabilmisler diye dusunursunuz. Parson's bu isin yaraticisi. Bir kac resim geceyim de, gorunce hatirlarsiniz.

Resim 1

Resim 2

Gecen haftaki gosteride, Mozart'dan, Dave Matthews'e bir suru muzik kullanildi. Oldukca dinamik, akici, enerjik bir hava veriyorlar. Masum bir asktan, bir gecelik asklara turlu duygulari iyi yorumladilar. Ozellikle aklimda kalanlar.. Bir el show vardi. Vucutlar gozukmuyor, karanliktalar, sadece ellere/kollara yandan isik vuruluyor. Uzaktan kollar haricinde hic bir sey gozukmuyor. 1800 lerin piano-salon muzigi esliginde cok guzel goruntuler ortaya cikti. Ikincisi "casual sex" yorumuydu. Grup halinde kimin eli kimin cebinde olayini yorumladilar. Bir saniyede soyunup, mayomsu ic camasirlariyla kaliyorlardi, bir saniyede de giyiniyorlardi. Nasil olur? Valla oluyor, gormeniz lazim.

Asil muhtesem olan "capture" adli show. Su yukarda ikinci resimdeki delikanli elektronik bir muzik esliginde dans etmeye basladi. Bir sure sonra stroboskop kullanmaya basladilar. Ama stroboskobun frekansi en fazla bir saniye, belki daha az. Dusunun kapkaranlik bir sahne, flas patliyor her saniye basi. Ve o isigin vurdugu anda da bizim bu eleman, havada turlu pozisyonlara giriyordu, sahnenin degisik yerlerinde. Yaklasik iki dakika sanki bu cocuk havada yurudu ve biz en on siradaydik, ayak seslerini duymadik bile. O kadar havaya ziplayip yere nasil sessiz iniyor ve isikla bu uyumu nasil kacirmadan sagliyor? Cok calisma eseri. Butun tiyatro ayaga kalktik alkisladik. Inanilmazdi.

Yakinlariniza gelirse kacirmayin derim.

Ozan Ersoy

Posted: Tue Nov 07, 2006 10:15 pm
by Eli Hallufgil
Selamlar,
Once kendimi tanitayim. Adim Eli (Kerem Abi saolsun, anmis beni). Israel'de matematik yuksek lisansi okuyorum. Pek bu siteye ugrayamiyordum da Kerem Abi'nin emri uzerine 'bakalim neler varmis' diye bir geldim :) . Bu baslikta yazanlarin jazz ve blues bilgisi gercekten etkileyici; 'o neymis, bu neymis' diye internette bakmaktan 1 saati tukettim. Hergun siteyi takip etmek farz oldu. Ama rock'siz oksuz kalmis sanki muzik topigi. Ben genelde 67-75 arasi prog rock muziginden hoslanirim. Birkac ornek vermek gerekirse

Jazz rock: Mahavishnu orchestra, Area, Maneige
Symphonic prog: Yes, Focus, Camel, Anglagard, Harmonium, ELP
Art rock: King Crimson, Gentle Giant, Van Der Graaf Generator, Anekdoten
Italian prog: Banco Del Mutuo Soccorso, PFM, Museo Rosenbach
Krautrock: Amon Duul II, Can
Psychedelic Rock: Pink Floyd, Porcupine Tree.

Benim bildigim en derin ve deneysel rock muzigi o donemler yapilmis. Bugun piyasadaki neredeyse butun prog gruplari acik bir sekilde 70'lerdeki progressive gruplarini taklit ettiklerini soylerler. Rock tarihi acisindan cok verimli bir donemdi. Geldi gecti, yazik oldu. O donemin hayrani bizim gibiler de kadere isyan edip, ezik ezik o donemde yasamis, konserlere gitmis insanlara gipta ediyoruz :) .

Sevgiler,
Eli.

Posted: Wed Nov 08, 2006 11:12 am
by Kenan Atak
Eli Hallufgil wrote:
Jazz rock: Mahavishnu orchestra, Area, Maneige
Symphonic prog: Yes, Focus, Camel, Anglagard, Harmonium, ELP
Art rock: King Crimson, Gentle Giant, Van Der Graaf Generator, Anekdoten
Italian prog: Banco Del Mutuo Soccorso, PFM, Museo Rosenbach
Krautrock: Amon Duul II, Can
Psychedelic Rock: Pink Floyd, Porcupine Tree.

Benim bildigim en derin ve deneysel rock muzigi o donemler yapilmis. Bugun piyasadaki neredeyse butun prog gruplari acik bir sekilde 70'lerdeki progressive gruplarini taklit ettiklerini soylerler. Rock tarihi acisindan cok verimli bir donemdi. Geldi gecti, yazik oldu. O donemin hayrani bizim gibiler de kadere isyan edip, ezik ezik o donemde yasamis, konserlere gitmis insanlara gipta ediyoruz :) .

Sevgiler,
Eli.
Eli herseyi söylemissin Sultanili oldugunu söylememissin :D Saka bir yana sayende 70lerin progressive rock'ina buyuk ilgi duymaya basladim. Eskiden bir kiz arkadasim vardi kurdugum en dengeli ve guzel iliskiyi kurmustum. Tum ailesi muzikci idi ve sayesinde fuzyon muzigi ile tanistim. Ustte yazdigin Mahavishnu Orkestra disinda, Weather Report, Jean Luc Ponty, Jan Hammer, George Duke, Stanley Clarke, Joe Zawinful, AL di Meola, Tonny Williams ve daha nicelerini kesfettim (cok ilginctir, cogu Miles Davis'in Bitches Brew'in den sonra ortaya ciktilar). Osman'dan Turk psychedelick rock'u ve simdi senden progressive rock. 70'lerin özellikle Italyan progressive rock'i cok hosuma gitmege basladi (Banco'nun Darwin basta olmak uzere, simdi de Les Porches). Psychedelic Rock icin ise önerecegim Fraternity of Man ve Jefferson Airplane. Easyrider filminin muzigini sevenler ne demek istedigimi anlar. Bu muzikler insani bambaska bir evrene göturuyor, adeta esya ile organik bagini kopariyor dinlerken icim huzurla doluyor. Neyse senin su albumleri firsatin oldugunda bir tanitiver. Dun sayende bu siteyi kesfettim bir bakin hele http://www.vintageprog.com/progrock.htm Özellikle Osman senin cok ilgini cekecektir belki de haberin bile vardir coktan.

Posted: Sat Nov 11, 2006 9:51 am
by Mehmet Gurdal Cetin
Herkese Merhabalar,

Uzuncana bir Almanya seyahatinden dondum.Hannover'de toplam 12 gun kaldim.Bayag bir dolasma ve cevreyi gozlemleme imkanim oldu.Bir ara buraya yazacagim.

Almanya'da kimse mutlu degilmis gibi geldi.Insanlarin yuzunde gulumseme goremedim.Hangi Turk ile konussam sanki agizbirligi yapmislar gibi "burasi artik bitti burada artik yasanmaz" lafini duydum .

Carsamba ESTONYA-LATVIA-LITVANYA turuna cikiyorum.Sonraki hafta da MISIR'a fuara gidiyorum.Doneyim ikisini beraber yazacam.

Bu topic altindaki yazilari zevkle okudum, yazan arkadaslarin ellerine saglik.

Eskilerden Lynyrd Skynyrd'in Free Bird'unu Turkiye'de bulamamistim bu cikisimda almayi dusunuyorum, internette bayag bir sansim vardi ustelik ama elim varmadi.

http://www.cduniverse.com/productinfo.a ... 1279&BAB=Z

Free bird'un canli kaydini dinlemenizi tavsiye ederim.


2 Hafta sonra gorusmek umidi ile..

Posted: Wed Nov 29, 2006 9:11 pm
by Cengiz Akgun
Biraz vakit ayirip yazalim bakalim benim Cancun tatilimi. Herhalde eklemeler yapacagiz. ABD'de Hindi gunu diye bilinen Amerikan Yerlilerine te$ekkur tatilinide birle$tirip bir hafta kadar Guneye inme firsatini kullandik. Meksika hesapli geldi. Zaten seyahatlerden biriktirdigim millerimde vardi. Cancun'a uzandik. Gittigim yer XCARET (I$karet diye okunuyor) Cancun havalanina 1 saat araba ile uzaklikta. 90km. Giderken First Class'ta yer buldum. 4 saat ucu$ta yer icer gideriz dedik. Ma$allah Continental Hava yollari First Class'i da becermi$. Deltaya yaptigim gibi onlarada bir mektup yazarak verdigim milleri geri alacagim. Fist Class'ta topu topu 24 ki$ilik. Sabah Newark'tan 9'da kalkan ucakta millet daha kahvalti yapmadan ickiye ba$liyor. Neyse iyi bir kahvalti beklerken biz 5. siradayiz onden. Yani onumuzde 16 ki$i omlete dayaninca bize arpa/yulaf cereal kalmasin mi. Actim agzimi yumdum gozumu "we have a delicious ball of cereal for you" dediginde hostesin. Arkamdakiler de oyle. Ben 30 bin milimi yaktim bu ne hergelelik deyince nasil olduysa bir tane daha omlet cikarabildiler. Sevgili karim (Hurriyete ki Bekir Co$kun dedigi gibi muhterem e$im de diyebilirim) bu senin hakkin dedi ve kendisi hostesin "delicious ball of cereal" diye utanarak uzattigi tabagi tercih etti. Continental ile gorulecek hesabim var bunu $oylece bir kenera yazalim. Adamlar bu kadar sakar insanlar. Ulan First Class ucan adam cereal yer mi e$ek herifler diyen birisi olacak elbette.

Havaalaninda Meksikada uzunca bir kuyrukta bekleyip pasaport damgalarindan sonra gumrukte bavul actirma piyangosu bize carpti. Bundan 5 sene once i$ icin Meksika City'i yol yaptigimdan biliyordum. Gumrukte ayni sokaktaki trafik lambasi gibi ye$il ve kirmizi yanan bir lambanin dugmesine basiyorsunuz. Rastgale kirmizi yaninca sizi $oyle alalim diye kenera alip bavulunuzu aciyorlar. Boylece kimse benim tipimi begenmedi o yuzden bavulumu acti diyemiyor. Eh o lambanin hakikaten random yandigini varsayiyoruz elbette. Belki 10 kere girdigimde ye$il yanan lamba bu sefer kirmizi yaninca benim bavulu $oyle acip baktilar. E$ime ise luzum yok dendi. Ondan sonra ayni Turkiyede olabilecek olaylar ba$ladi. Kapidan cikinca kar$imiza bizi otele goturecek olan limo $irketi cikacak sanirken orada yari resmi biri otele mi deyince ha dedik. Bizi orada bir suru yine yari resmi turizim $irketlerinin oldugu bir alana havale etti. Orada masadaki genc bir kiza gidecegimiz otelin adini gosterince $imdi gittiler yarim saat sonra gelecekler biz size bu arada Cancun'u tanitalim diyerek onunde resmili bir katolugu acip bir suru turlari ve ba$ka otellerde tatil yapma imkanlarini filan anlatmaya ba$ladi. Icersi hamam gibi ustumuzde pardusu filan var. kanter icinde dinliyoruz. Derken olayin time-share denilen olay oldugunu anlatan deliller ortaya cikmaya ba$ladi. Sizi yarin otelinizden aliriz yarim gun villalari gosteririz eger begenmezseniz size uc tane tur bileti veririz filan demeye ba$ladi. Sonra bu servis icin 30 dolar deposit gerekiyor diyince $oyle bir baktim korkmu$ olmali ki biz burada sertifikali gorevliyiz filan demeye ba$ladi. Muhterem e$imin kolundan tuturak ciki$ kapisina yururken yanimizda biri belirdi. Bana nereye ve hangi turla geldigimi sorunca ismini verdim hemen di$arda bekliyorlar diye elimizdeki bavullari yuklendi. Hakikaten bizi otele goturecekler orada bekliyorlarmi$. Apar topar bir A/C'li minibuse bindik. Derin bir oh cektik. Bizi oraya goturen adama bah$i$ini verdik. Icerde bizim gidecegimiz otele gidecek bir aile daha vardi. $ofor yola koyuldu ve havalanindaki kapazeligi anlatti. In$allah bunlara para filan kaptirmadiniz dedi. Ben de ona ben de o goz var mi dedim. Malasef turisim adina hukumet bu tip $eylere izin veriyor bizler iceri giremiyoruz biliyorsunuz belki gecen sene Hurricane Vilma buyuk zarar verdi buraya. Anca toparlaniyoruz onlar adina ozur dilerim dedi adam.

Kerem Meksika da ya$amayi du$unuyorum demi$. Malasef ucuncu dunya ulkesi olma bi tur sorunlari da pe$inden getiriyor. Bu i$ler kolay degil. Yol duzgun olmasina ragmen Vilma'nin zararlarini gormemek mumkun degildi tamir icin kopru ba$larinda hala yol tamirat vardi. Yer olarak bana Antalya Belek arasi sahil yolunu hatirlatti. Bazi yerleri tek yon olmasina ragmen cogu cift yon. Bir noktayi begendim. Yerle$me bolgelerinde kav$aklara gelirken adamlar "speed bump" denilen surucuyu yava$latip durdurmaya yonelten engeller yapmi$lar. Bu Turkiyede de i$ler. Yapsinlar aynisini. Arabasina dikkat eden mecburen bu kav$akta yava$lamak zorunda degilse arabada ne makas ne de helozon yayi ne de $ok kalir. Kav$aklarda i$ikta var zaten. Yine de yol kenarinda hurda olmu$ kaza yapmi$ arabalar gorduk. Yol boyunca in$atlarda var. Ayni Turkiyedeki gibi pejmurde insanlar yol kenarlarinda kar$idan kar$iya gecmeye cali$iyorlar. Ege ve Antalya civarinda bu kadar sefillik pek yoktu 10 sene oncesine kadar. Biz Cancun'dan uzakla$tigimiz icin buralar artik bo$ araziler. Pek sebze meyve bahcesi gormedim yol boyunca. Zaten de yokmu$. Ama XCARET varana kadar bir kac kasabamsi yerlerden gectik. Buralarda benzinci ve yeni araba galerileri in$aatlari vardi. Birkac cimento ve yapi malzemesi satan ya da ureten kucuk yerlerde var yol boyunca. $ofor cana yakin bir insan biraz anlatmaya ba$ladi. Vilma'dan sonra epey buyuk in$aat i$i cikmi$. MEksikanin diger yerlerinden cali$mak icin gelenler olmu$. Neyse bir saate yakin bir zamanda otelimizin oldugu yere geldik.

Buyuk bir resort yeri. Yaninda da Wild Life parki var otelinmi$ o da. Ucer katli binalar halinde uc dort donumluk araziye serpilmi$ bir yer. Adi Occidental Grand Xcaret. GE Capital yatirimi imi$. Web sitesini de vereyim:

http://www.occidentalhotels.com/grandxcaret/index.asp

Otele varmamiz oranin saati ile (Amerikanin Central Time Zonu oluyor) 2:30 buldu. Odaniz hazir degil cok doluyduk yarim saat filan daha alir dediler. Hava guzel lobi her tarafi acik esiyor. Oraya oturup beklemeye ba$ladik. 3 oldu yok 4 oldu yok. Siz a$agida gidip bir $eyler icin biz haber verecegiz dediler. Sadece biz degil millet bekle$iyor. Ortalik bavul dolu. Neyse a$agida Papagan seslerine bizimki fit oldu. Gittik. Kocaman bir $adirvanin etrafinda margaritalar geldi. Bizim oda 5'e dogru hazirlandi iyi mi? Boylece Meksika Vakti ile tani$tik. Lobi'de cali$anlarin cogu Avrupali. Bizimle ilgilenen kizin Alman oldugunu tahmin etmem aksanindan zor olmadi. Dogu'dan imi$. Nasil anladin dedi. Anla$ilmayacak gibi degil ki. Papatya gibi sari mavi gozlu beyaz mi beyaz. Muhterem e$im neden bilmem $u sari$inlari gorunce mayi$iyorsun demek zorunda kaldi. Ama yok canim merak ettim
ne var sordum filan diye geci$tirdim. Odamiz gayet guzeldi ama ciplak ayak yere basinca karimin tabanlari simsiyah oldu. Yahu bunlar yeri hic mi silmemi$ler dedi. Telefona sarildik hal ederiz kusura bakmayin denildi. O sadece bir kase cereal ile durdugu icin ak$am 6 ba$layacak yemek icin bavullari hizla actik. O du$a girip ayagini yikamak isteyince du$un hortumlu marpucunun yalama oldugunu fark etti bana gosterdi. Bir daha telefona sarildik onu da hal ederiz dediler. Otel 5 senelilk imi$ i$te oluyor boyle $eyler diyecegim ama Amrikada 20 kusur senedir i$ seyahati yaparim du$u bozuk ya da yeri tozlu oda ile kar$ila$tigimi hatirlamiyorum.

Bundan sonrasi yarin.

Posted: Thu Nov 30, 2006 3:02 am
by Cengiz Akgun
Otel diyorduk. Ak$am yemeginde guya gourme diye iddia ettikleri ozel lokantalarda yerimiz ayrilmadigi icin ilk ak$ami genel bufeden yedik. Meksika seyahati yapacaklara soyleyeyim. "All Inclusive" dedikleri yemek ve icki dahil olarak paket almaz iseniz yandiniz. Luks resortlarda her $ey ate$ pahasi. Biz bu paketi aldigimiz icin kolumuzda takili kagit bilezik ile ne yersen ye ne icersen ice katildik. Amerikalilarin e$ek gibi yediklerini bildikleri icin yemek zebil. Ama oyle gourme dedikleri kalite pek yok. Ickilerde hepsi sulandirilmi$ vaziyette. Eee durum boyle. Bufe oldukca zengin gorulmesine ragmen "bulk" dedikleri yiyeceklerle dolu oldugu icin ilk gece ne olur ne olmaz diye ac gozluluk yapmamaya gayret ettik. Kirmiz $arap icelim dedik. Zaten tek turu var. Ben pek $araptan anlamam ama pek bir kalitesi olmadigi ortada idi. Olayin sonunda yemek ve icmek konusunda biraz daha bilgi verecegim ama Turkiyede turistik bir yerdeki bufeler cok daha zengin bana gore yiyecek acisindan. Turkiyeyi bilen karimda bana bu konuda katildi. Hemen o ak$am reservasyon yapilan 6 lokantada reservazyon yaptirdik. Web site 11 diyor ama inanmayin. Adamlar pizza ve burger yerlerinide sayiyorlar. Yalniz $u var. Sabahin 7'sinde ak$amin 11'ne kadar yemek yemek mumkun. Ac kalinacak yer degil. Icki i$ine gelince. Bira Crona dedikleri Amerikada reklami cok yapilan tur. Icine limona benzer lime atilarak iciliyor. Cereviza (Serviza diyorlar biraya ne hikmetse). Sari ve gazli bir su gibi. Icine de lime atiyorsun. Kafa bulmak isteyen varille icmesi lazim. O zaman da tuvalete ta$in dur. Benim icki ile ba$im pek ho$ degil. Oglen bir bardak (mug dedikleri cinsten) icip birakiyordum. Bunlardan ilerde bahsederim. Biraz yore hakkinda bilgi vereyim.


Cancun Maya medeniyetinin kuruldugu yer. Icinizde benden ba$ka gorenler vardir belki. Maya'lilar asli Orta Asyadan. Kendilerinin Mogol'larla genetik olarak ili$kili olduklarini soyluyorlar. Cancun adi Can (Kan olrak soyleniyor) yilan demekmi$. Cun ise (kun) yuva anlaminda, Acaba Kundaktaki kundan mi geliyor dedim bir ara. Cancun Yilan yuvasi demek. Buradaki yerli insanlar boyle bizim cuce dediklerimizden biraz daha iriceler. kadinlarin boyu 4 ile 4.5 foot arasinda. Yani 1.40 filan. erkekler ise 5.0-5.2 foot civarinda. Tam bir Bebe Ruhi memleketi. Dogduklarinda hala kuyruk sokumlarinda kara bir leke oldugunu bunu cocukluk yillarinin sonuna kadar ta$idiklarini soyluyorlar. Ben bunu bizim Dogu ve Guneydogu Anadoluda doganlarda da duydum. Bu dogum i$areti biz de var. Benim gibi soyu Rumeliden gelenlerde boyle bir i$aret yok elbette. Ayni bu adamlarla akrabaligimiz var. Nedense bizi Sumerlere Hititlere bagliyanlar Mayalari es gecmi$ler.

Ispanyollarin sillesini fena halde yemi$ler. Yigitlige bok surmuyorlar ama. 1990'larda Meksika hukumeti bunlara ayricalik tanimi$. Meksikada 52 tane boyle yerli ve minority siniflandirilma yapilmi$. Ayni Amerikanin kendi yerlilerine yaptiklari gibi $imdiki oturduklari koyler ve kasabalarda vergi vermeden devletin verdigi burslar ve bedava saglik hizmetleri ile eski gunahlar odenme yoluna gidilmi$. Meksikada da universite egitimi bedava. Yani devlet universitesinde bedava okuyorsunuz. Turkiye de doktorlara uygulanmaya cali$ildigi gibi mezun olunduktan sonra 2 sene mecburi hizmet var. Sadece doktorlara degil ogretmenlere ve hukukcularada bu mecburi hizmet uygulaniyormu$. Bunlarda boyle bu yorelere gelip hizmetlerini veriyorlar.
Cancun'un cevresinde iki buyuk tarihi yer var. Biri Chicinitza oburude Tulum. Biz Chicinitzadaki Piramiti gormeye gittik. Bir gun bir tur aliyorsunuz. Xcaret'den otobusle uc saat de gidiliyor. Adam ba$i 85 dolar verdik. Cok konforlu ayni bizdeki $ehirler arasi otobusler gibi birine kurulup goturduler. Ha bu arada soyleyeyim. Hava olagan di$i serindi. New York'tan 3000 mil guneye indiginiz halde sicaklik gunduzleri 25 dereceyi anca buluyor ve geceleri 15'e filan dustu ilk uc gun. Benim icin oldukca ideal idi ama adamlarin boku donuyordu. Nerdeyse eldiven filan giyeceklerdi. Geldigimiz bu tarihsel yer malasef oldukca bakimsizdi. Onunde mosturalik bir muze ve arkasinda bir piramit ve uc dort ta$ yigini olarak burayi mihmandar araciligi ile gezdik. 5-6 sene oncesine kadar piramitin icine girmeye ve ustune cikilmaya izin veriyorlarmi$. Ama ta$lara isim yazmaya filan kalkanlarla ba$a cikamayinca bu olayi durdurmu$lar. Biz orada iken soyle bir 5 bin kadar ki$i gundelik olarak otobuslerle gelenler burayi goruyorlardi.

Piramitin 91 basamagi vardi. Mayan'lar gokyuzu ile oldukca iyi ugra$mi$lar. Bugun kullanilan Gune$ takvimi onlardan kalma. 20'ser gunlu 18 ay varmi$ takvimde. 5 gunde seremoni icin kullaniyorlarmi$. 52 yillik bir de donemleri var. Bu donemde cocuk kurban ediyorlarmi$. Gordugumuz resimlerde Mart'in 21'de yani Ekinox dedikleri gunle gece e$itlendiginde ohgleden sonra saat 3 civarinda Gune$ tapinaga vurdugunda tapinagn sag ko$esinden tam usten alta bir yilan ba$i topraga dogru akarak ilk bahari mujdeliyormu$. Adamlarin bir ozelligide asiller ve kral olacak veliaht dogdugunda ba$i mengene ile iki tahta arasina siki$tiriliyor ve kafataslari konik bir $ekle giriyormu$. Bu onlar icin guzellik tanimi oluyormu$. Bir de on di$lerini delerek icine jade, altin, ve diger mucevherler ile doduruyorlarmi$. Kortez gelip bunlari bu halde bulunca bir de yilana filan taptiklarini saninca yola getirmek icin epey kan dokmu$. Hiristiyan olmalarina ragmen halen $aman denilen orta asya adetlerini surduruyorlarmi$. Fala filan inaniyorlar yildizlarin hareketinden mana cikartiyorlarmi$. Hala daha kazilar yapiliyor. Ayni bizim Canakkaleyi talan ettikleri gibi buralarida once Ispanyollar sonra Avrupalilar talan etmi$ler. Yukte hafif pahada agir her$ey saga sola kacirilmi$. Meksika hukumeti Fransadan, Ingiltereden, Ispanyadan, Almanyadan ve Amerikadan bu degerli eserleri geri alma pe$inde imi$. Ispanyollar adamlarin 5 bine yakin papurus ustune yazdiklari hiyeroglif kitaplarin cogunu yakmi$lar. Dort tane kitap kalmi$ geriye kala kala. Ucu Avrupada biri de Amerikada imi$. Burada adamlarin gezegenler uzerinde yaptiklari cali$malar varmi$. NASA bu adamlarin Venus gezegenin yorungesini cok yakin bir $ekilde hesapladiklarini kendi gozlemleri ile ispat etmi$. Aritmetikte sayi sistemleri 20 dayanakli (yani Araplarin buldugu 10'lu degil). O yuzden de aylar 20 gun cekiyor. Adamlarin ortalama omru 35-40 ya$ arasi oldugu icin bu cali$malari jenerasyonlar almi$. Falan filan. Adamlarin piramitleri ile Misirdakiler arasinda ili$ki olduklari soyleniyormu$. Kala kala elde kalan ta$ yiginlari. $imdi bunlari teker teker toparlayip eski medeniyeti canlandirmaya cali$iyorlar.

$imdi gelelim olayin spor yanina. Her sene bag bozumunda boyle iki kalin duvarin arasindaki arenada kaucuk topla oynanan bir oyunlari var. Futbola cok benziyor. Ama ayakla vurma yerine diz uzerinden baldir ve kalca darbeleri ile oynaniyor. Her iki duvarda da yuvarlak ta$in icinden $oyle eski top gullesi buyuklugunde yuvarlak topu geciren sayi yapiyorlarmi$. Basket ve futbol kari$imi bir$ey yani. Ilginc olani kazanan takimin kaptani kurban ediliyor olmasi. Bu oyunu ba$ka bir gosteride oynanirken gordum. Onu orada anlatayim.

Posted: Thu Nov 30, 2006 3:13 am
by Ismail Gezer
Cengiz Akgun wrote: Ilginc olani kazanan atkimin kaptani kurban ediliyor olmasi.
Nasıl yani? :)

Posted: Thu Nov 30, 2006 2:29 pm
by Kenan Atak
Ellerine saglik Cengiz abi. Benim diyen gezi anilarinda bu kadar guzel keyifli yazi zor olur. Cengiz abinin insani gene gulduren hatta kafaya cekic cakan tatli sert ifadeleriyle dolu bu enfes yazisini bir solukta okudum. Cengiz abinin cekicini daha kafaya yemeyen yoktur bu alemde. Yalniz linkteki resimler cok guzel su ikinci resimdeki plajin onundeki nedir böyle? (Photo Gallery'de resmin bir benzeri de Beach View 1 olan resim). Arkadaki doga da cok guzel alabildigine yesillik burda her tur hayvan vardir ama. Aklima gene su Shawshank Redemption filminin sonu geldi. Bu tur bir yere kacis duygusu. Bizim gibi kuzeyde yagmur ustune ruzgar yiyip zihnen sag kalmayi becerebilenler icin gercek cennet tanimi bu olsa gerek. Bu arada abi sizin bu ABD'de bayanlar sarisin degil mi yani? :D

Posted: Thu Nov 30, 2006 2:40 pm
by Kenan Atak
Cengiz Akgun wrote: $imdi gelelim olayin spor yanina. Her sene bag bozumunda boyle iki kalin duvarin arasindaki arenada kaucuk topla oynanan bir oyunlari var. Futbola cok benziyor. Ama ayakla vurma yerine diz uzerinden baldir ve kalca darbeleri ile oynaniyor. Her iki duvarda da yuvarlak ta$in icinden 4oyle eski top gullesi buyuklugunde yuvarlak topu geciren sayi yapiyor. Basket ve futbol kari$imi bir$ey yani. Ilginc olani kazanan atkimin kaptani kurban ediliyor olmasi. Bu oyunu ba$ka bir gosteride oynanirken gordum. Onu orada anlatayim.
Bu bahsettigin spor dalini ben bir yerlerden hatirliyorum bu senin baska gosteri dedigin de o olmasin. Hani su mothers league dedikleri. Bizdeki de futbola benziyor ama gugu$ oyunu adi daha iyi gider. Ceza alanindan kaleye sut cekip topu taca yollayan mi dersin, topu kapip bir calim, iki calim, uc calim, dort calim derken cizgileri unutup topla beraber taca cikan mi dersin, bos kaleye topu yuvarlamak yerine stadin disina topu yollayan at kuyruklu ya da 10 metre geriye geri pasi atip kral olan mi dersin, uc metre otedeki adama pas atmaya calisirken kaval kemigi ile topu yedek klubesine mi yollayan dersin hepsi var. Kurban ve kurbanlik ise bolca. Klup baskanlari bile Teksas'taki Spagetti Westernlerinin Lee Van Cleef'i gibi mubarek adami topugundan mihlatip kendi islerini görduruyorlar. Koyunlarimiz da eksik degil. Baskaninin arkasindan kayitsiz sartsiz gidenler, hep destekciler...vs vs.

Posted: Fri Dec 01, 2006 12:57 am
by Mert Tokman
ABD'de bana Turkiye-Avrupa iliskisini soranlara hep soyledigim birsey vardir... ABD icin Meksika ve Meksikalilar ne ise, Avrupa icinde Turkiye hemen hemen aynidir derim...

Avrupa'lilar Turk yemegine bayilir... genelde orta halliler tatilini TR'de gecirir - dogal guzelliklerinden, gunesinden, denizinden yararlanir, tarihi beldelerini gezerler... onun haricinde TR'ye ve Turk'lere kucumseyerek bakarlar ve genelde Turkleri kendi memleketlerinde gordukleri egitimsiz, gittigi yere ayak uyduramayan, yasadigi yerin lisanini ogrenmeden ve Turk mahallelerinin disina fazla cikmayan bir grup olarak gorurler... Turk deyince bircok Avrupalinin ilk aklina gelen "ucuz isci" sifati olur... gerci simdi Dogu blokunun batiya acilmasiyla Turkler bu vasiflarini kaybetmeye ve potansiyel terrorist vasifni kazanmaya basladilar...

ABD'de de Meksikalilar ayni sekilde - en egitimsiz, Meksika'da hicbir gelecegi olmayan Meksika'lilar ABD'ye goc edenler genelde ve cogunlugu Ingilizce ogrenmeden hayatini Meksika mahallerinde devam ettiriyorlar - ABD'lilar genelde ust tabaka, egitimli Meksikalilari hic tanimadigi icin Meksikalilara kucumseyerek bakiyorlar, yemeklerine bayiliyorlar, sahillerinde tatil yapip, Maya kalintilarini geziyorlar... Arada o kadar cok paralel var ki :oops:

Posted: Fri Dec 01, 2006 2:11 am
by Cengiz Akgun
Mert Tokman wrote:ABD'de bana Turkiye-Avrupa iliskisini soranlara hep soyledigim birsey vardir... ABD icin Meksika ve Meksikalilar ne ise, Avrupa icinde Turkiye hemen hemen aynidir derim...

Avrupa'lilar Turk yemegine bayilir... genelde orta halliler tatilini TR'de gecirir - dogal guzelliklerinden, gunesinden, denizinden yararlanir, tarihi beldelerini gezerler... onun haricinde TR'ye ve Turk'lere kucumseyerek bakarlar ve genelde Turkleri kendi memleketlerinde gordukleri egitimsiz, gittigi yere ayak uyduramayan, yasadigi yerin lisanini ogrenmeden ve Turk mahallelerinin disina fazla cikmayan bir grup olarak gorurler... Turk deyince bircok Avrupalinin ilk aklina gelen "ucuz isci" sifati olur... gerci simdi Dogu blokunun batiya acilmasiyla Turkler bu vasiflarini kaybetmeye ve potansiyel terrorist vasifni kazanmaya basladilar...

ABD'de de Meksikalilar ayni sekilde - en egitimsiz, Meksika'da hicbir gelecegi olmayan Meksika'lilar ABD'ye goc edenler genelde ve cogunlugu Ingilizce ogrenmeden hayatini Meksika mahallerinde devam ettiriyorlar - ABD'lilar genelde ust tabaka, egitimli Meksikalilari hic tanimadigi icin Meksikalilara kucumseyerek bakiyorlar, yemeklerine bayiliyorlar, sahillerinde tatil yapip, Maya kalintilarini geziyorlar... Arada o kadar cok paralel var ki :oops:
Iyi ama benim $u gunlerde vaktim azligindan yararlanip yazacagim sonucu sen yazmi$sin. Oldu mu $imdi ya. Aferin sana tam ustune bastin kaldir ayagini.

Yalniz sana $unu soyleyeyim. Nedense Meksikalilar bizimkilerden daha da tembel. Vur a$agi tut yukari aynidir bakma sen diyebilirsin hala ama oyle degil. Ben 1990'larda ust uste Turkiyenin Turistik yerlerini gezdim. Turkiye'ye en cok Alman gelir. Bu turistik yerlerde cali$anlar su gibi Almanca bilirler. Ingilizceleride yerindedir. Yahu hayret ettim birader senin ulkene gelen turistin yuzde 80'ni ana dili Ingilizce. Geri kalan cogu Avrupali ve onlarda Ingilizceyi iyi bilir. Evet anladik Ispanyolca Dunyada konu$ulan populer bir dil ve Orta/Guney Amerikalilar icin tek dil. Ama birader senin hizmet versin diye cali$tirdigin adam Ingilizceyi tam konu$amaz ve anlayamaz ise yaptigin i$in verimi du$er.

Karde$im karim buzlu cay icer. Kadin $ekersiz istiyor. Bu kadar basit ve adamlarda bu da var. yani icinden $ekeri cikaracak degiller. Tatli ve tatsiz buzlu cay var. Ama bunu 10 kere de ancak 2 kere dogru durust anlayip $ekersiz getirebiliyorsan koca bir yuh sana derim ben. Bir de kadin Lime'i sevmedi Limon istiyor. Limon diyor habire Lime geliyor. Sonun da manager gelip Limon'un olmadigini malasef Lime ile icmesi gerektigini anlatabildi. Senin garsonun kominin bu kadar Ingilizcesi yoksa bu i$i biraz du$un yaparken egitme konusunda. Ulan Hindistanlilar Hindistanda aksanlarini kaybettirip telefona cikiyorlar Amerikada Jerry, Mary gibi adlarla. Atla deve degil. Adam lime'dan ba$kasi yok diyemiyor Ingilizce. Al sana bir ornek daha. Turk kahvesine en benzer kahve Espresso denen Italyan kahvesi. Meksikalilar alasini yapiyorlar. Guzel. Ben Italyanlardan ogrendim. Espresso'yu Anizett denen bizim rakinin tatlisi anasonlu likorle iciyorum $eker yerine. Cok da guzel oluyor. italyanlar kahvenin icine limon kabuguda koyarlar. meksikali bilmiyor. Anizett dedik anlamadilar ondan sonra onlarin ayni halta Aniz dedikleri ortaya cikti. Bu da iyi. Yine ayni problem ama "espresso with aniz por favor" dememe ragmen 10 kerede ucunde Aniz yok ortada. Bazen icine koydum diyor tadiyorum yok diyorum. Ondan sonra getiriyor kahve buz oluyor. Ama bah$i$ icin dilleri di$arda bekliyorlar. Alman zirnik vermez bah$i$ diye bir $ey bilmez. Ama Turkiyede bizimkiler pervane gibi birasini ta$irlar onune. Ben bu i$i anlamadim karde$im bu kadar danalik olmaz kusura bakmasin Meksikali karde$ler. Amerikalidan bah$i$ beklersen pire gibi olacan. Turkiye'ye Amerikali da goturdum ben. Lokantada servis degi$imine bayildilar. Amerikada yok boyle her yeni yemekte tabagini bicagini degi$tirmek. Anca luks lokanta da analarinin nikahini verecen ki her yemekten sonra sana yeni catal bicak versinler. Meksikada boyle. Ulan bufe servisi i$te. Yemi$im tabak kirli gidip yeni bir $eyler aliyorum. Herif goruyor ama ben soylemesem eski kirli tabagi yerinden kaldirmiyor birader. Elimde yeni yemek eski tabaga masada yer ariyorum. Cok nadir geri geldigimde tabagimin alindigini gormek. Sonra meyva yiyecem. Tabagin icine catali bicagi koyuyorum. Kalkip balikli etli soslu catal bicakla kavun karpuz yiyecek halim yok herhalde. Alip gitmi$ ama yerine yenisi yok. Ogretemedim heriflere yeni bicak catal getirme i$ini. Gidip ben ariyorum arkasindan temiz catal bicak ver diye, Adama boyle yarim yamalak hizmet edersen o da ona gore davraniyor. Turkiyede bu i$ler cozulmu$ coktan.

Daha anlatmadim anlatacgim. Sen bana time-share filan gibi bir $ey satmak istiyorsun ama kar$imda kem kum eden biri olursa bu i$ olur mu? Bu da olmaz. Yani Meksikalilar ben pek i$lerini bilen adamlar olarak goremedim malasef $u bir haftalik tecrubemle.

Posted: Fri Dec 01, 2006 2:41 am
by Ali Gursel
Cengizcigim,

Biraz Meksika asigi olarak bir-iki noktaya dikkatini cekeyim. Gittigin bolge (Yucatan yarim adasi diyelim) Meksika'nin yerli (indigenous anlaminda yerli) halkinin en yogun yasadigi, Maya kulturunun en canli kaldigi bolge.

Yani Ingilizce bilmeyen Meksikalilar diye baktigin insanlarin cogu aslinda Ispanyolca'yi ikinci lisan olarak konusan, evlerinde Maya dillerini ogrenen insanlar. Aslinda hikayeleri de yuzyillardir suregelen bir somuru hikayesi ve epey acikli, kenevir, ciklet icin yuzyillarca bogazlanip, simdi kendi topraklarinda turizm icin kole olmuslar.

Kole olmuslar diyorum, cunku Cancun'dan Tulum'a kadar uzanan kiyi seridinde, senin Xcaret de dahil bir suru tatil koyu (all inclusive) yerler gormussundur, Barcelo vs. Bunlar ya Meksikali kodamanlar ya da Amerikali/Avrupali sirketler tarafindan isletilen tatil koyleri. Hersey dahil usulu calistiklari icin Yucatan yarimadasina gelen binlerce turist butun paralarini bu yerlerde birakiyor, yerli halkin islettigi dukkanlara vesaireye gitmeyip, parasini tatil koyune birakip donuyor. Tatil koyleri de yorede yasayan, (kenevir, ciklet gibi seylerin ticareti kalmamis) insanlari bogaz tokluguna calistiriyor. Adamlar kendi kiyilarindan faydalanma hakkini kaybetmis ama hayatlari turizm yuzunden pahallanmis, fakirlesmis, kendi topraklarinda otel hizmetlisi olmaya mahkum olmus insanlar.

Benim gozlemim boyle gunlerce ayni seyi anlamamalari Ingilizce yoklugundan ziyade icine dustukleri duruma karsi pasif direnistir.

Cancun dedigin yer 1970lere kadar tek bir oteli olmayan, Meksika hukumetinin bir gun bakip buraya kocaman bir turizm cenneti kuralim da gringolar (yani Amerikalilar) para biraksin dedigi, ondan sonra 30-40 katli, igrenc gorunumlu oteller ile insa ettigi bir sehir. Biraz asagiya dogru Puerto Morelos, Playa del Carmen, Tulum gibi kasabalarda cok daha eski, son derece tatli yerler iken gun be gun turizm endustrisinin baskisiyla karakterlerini yitiren, tatil koyleri arasina sikisan kasabalar.

Neyse, uzattim, ama Meksika'nin, Yucatan'in hikayesi karisik. Meksika cok cok guzel, kulturu cok zengin, ama tarihi acilarla dolu bir ulke.

Umarim Chicen Itza, Tulum ve Coba arkeolojik alanlarini gormussundur, ve de bir sabah altida Cozumel'in arkasindan gunesin dogusunu izlemisindir. Yapamdiysan bir dahaki sefere mutlaka yap, bir de Playa del Carmen'de ufak bir otelde kal. Ben cok yaklastim oralara yerlesmeye, sonra baktim turist isi kotu, Pacific kiyisina gectim daha turisti az, hatta sifir yerler buldum, ama is, guc derken baska yerlerde dolanmaya basladim. Hayatta hicbir mani olmasa Meksika'da yasardim, her yeri ayri guzeldir. Biraz Amerika'nin dibinde olmak talihsizligi vardir.

Simdi 1920lerde Meksika'yi yoneten diktator Porfirio Diaz'dan bir laf ile kapatayim, sunun gibi bir sey: Zavalli ulkem, tanriya bu kadar uzak, Amerika'ya bu kadar yakin demis. tanri kismini bilmem ama Amerika'ya gereginden fazla yakin olduklari muhakkak.

Edit: Cengizcigim, senin ikinci posta yaziyi gecmisim, Chicen Itza ve Tulum'u haklamissiniz, Coba kalmis galiba, neyse, tekrar ettigim yerler icin affet.

Posted: Fri Dec 01, 2006 3:50 am
by Cengiz Akgun
Ali Gursel wrote:Cengizcigim,
...
Biraz Meksika asigi olarak bir-iki noktaya dikkatini cekeyim. Gittigin bolge (Yucatan yarim adasi diyelim) Meksika'nin yerli (indigenous anlaminda yerli) halkinin en yogun yasadigi, Maya kulturunun en canli kaldigi bolge.
Edit: Cengizcigim, senin ikinci posta yaziyi gecmisim, Chicen Itza ve Tulum'u haklamissiniz, Coba kalmis galiba, neyse, tekrar ettigim yerler icin affet.
Cancun'da o adim ba$i 20-30 hatta 50 katli ta$ yigini oteller silsilesinde gitmedigim icin ben de cok mutlu oldum. Nasil bizde Side'yi mahvettilerse bunlarda Cancun $ehrini mahvetmi$ler. Cancuna bir ak$am ustu inip bir Korsan gosterisinde ak$am yemegi yemek icin gittik. Las Vegas ya Miami Beach yaratmaya cali$mi$lar ama olmami$. Side sahilinde 1970'lerinde billur gibi suda yuzerken 1990'larda lagim kokusu insani nasil uzdu ise ayni soruyu bunlara sordum. Elbette otobus soforu bunca otelin lagiminin nasil denize dokmeden temizlendigini pek aciklayamadi. Hic aklina bile gelmemi$ zaten sorgulamak halinden belli idi. Gerci keskin bir lagim kokusu duymadim o korfezde ama 100-150 tane yan yana olan otelin lagimlarini son modern teknikle temizlediklerini bana soylemesinler. muhakkka uzaklara bir yere dokuyorlar ve canim Koral denizi bitiriyorlardir.

Evet dedigin gibi Mayan'lar cubugun kucugunu 13. yuzyilda cektikten sonra iflah olmami$lar. Bize Kurt Murt diye irkcilik soranlar nedense Meksikalilara ulen bu herifleri hem de boyle bir tabiat guzelligi icinde nasil bu kadar geri biraktiniz diye sormuyor herhalde. Gerci Yukatan bolgesinde tarimin zorlugundan bahsettiler. Ama Jungle dedikleri Orman da var. Kozumel'e gitmedim. Cunku herifler turlari cok pahali yapiyorlar. Tam Turist kapani dedikleri olay. Xel-Ha diye bir yer var orayida ovduler. Gelecek sefere.

Yalniz Mayan'lar belki ana dillerini evde konu$uyor olabilirler ama Ispanyolcayi bulbul gibi konu$uyorlar. $u konuda da haklisin. Chicen Itza'da yol ustunde Mayan koyunde hediyelik e$ya icin durduk. Iyi $eyler cok pahali idi. Diger incik boncuk hasir $apka mapka canta manta gibi cok kalitesiz $eyleride degerinden fazla para istiyorlardi. Zaten al bedava dese alinacak $eyler degil. Yani cin olmadan carpma olayi dedikleri cinsten yapmaya cali$tiklari. Ama adamlar yokluk icinde ustlerinden zavallik akiyor. Cikarip be$ alti dolari Allah rizasi icin verdim. Bunun kar$iligi bana sonradan atacagim $eyleri vermek istediler. Yok kalsin dedim. Bunlara birileride yol gostermeli. Bu kadar da ham halatlik olmaz. Evet Amerikali para babasi ama adam cakil ta$i degil para kazaniyor. Kalkipta samandan yaptigin korkulugun ba$ina bile takmayacagin $apkaya 30-40 dolar istersen gulerler adama. Nitekim de oyle oluyor. Her $eyin bir yolu yordami var.