Page 4 of 11

Posted: Fri Oct 13, 2006 4:44 am
by Ismail Gezer
Türk gençliğini Hakan'dan başka bir konuyu, hemde milli bir meseleyi tartışırken görmek Kerem beyi çok ümitlendirmiştir heralde :)

Yanlız, klavyesinin teknik imkanları elveren bir abimiz şu konunun başlığını düzeltirse çok isabetli olur. Konu -en azından başlangıçta- edebiyatla ilgili olunca türkçeye uygun kelimeler yazalım. Ayıp olmasın. Sanırım heyecan ve aceleyle yazdı Hasan abi :D

Posted: Fri Oct 13, 2006 5:14 am
by Murat Kara
Ismail Gezer wrote:Konuşanlar neye dayanarak konuşuyor? Daha doğrusu kim konuşuyor? Televizyona bakıyoruz, memleketin en çetrefilli dış politika meselesi hakkında konuşanların çoğu köşe yazarı. Tek ünvanı köşe yazarı olmak olan insanlar. İlaveten Sinan Aygün ve K.kerinçsiz! Hepsi bu. Fransızlara, bu iş politikacıların değil tarihçilerin işi diyoruz, memlekette tarihçilere mikrofon uzatan yok!

Eminim üniversite öğrencilerinin çoğu son günlerde gördükleri manşetlerle afallamışlardır. İlkokulda, ortaokulda, lisede hatta üniversitede aynı tarih, aynı kalıplar içinde belletiliyor, hepsi o! Hadi ermenileri geçtik. Genelkurmayın açıkladığı belgelere göre 500 binden fazla anadolu insanı şehit olmuş, yani Çanakkeldekinin 2 katı, ama kitaplarda araki bulasın!
Savas Macun wrote: Simdi Orhan Pamuk neye dayanarak soyledi o sozleri?

Selamlar
Savas
Detaylara inmeden once bir perspektif belirlenemez ise iste tartisma boyle dagilir gider, her kafadan bir ses cikar, sonunda kimse kimsenin dedigini hatirlamaz ve is 301.in devreye girmesine kalir durumu duzeltmek icin.

Perspektif olmadan olmaz! Perspektifi secerken de buyuk perspektif mi (mikroskop) yoksa kucuk perspektif mi (teleskop) sececegine karar vermek gerekir. Eger kucuk secmeye karar vermissen, o zaman haddini bilip konu senin mikrospun altina kaymadigi surece, susup oturmayi bilmek gerekir. Buyuk perspektif secmis isen de o zaman gorunen buyuk resimden belirli bir hikaye cikarabilmek gerekir. Bunun icinde en belirgin noktalardan baslayip, derine inerek bu noktalarin niteliklerine bakmak ve bu islemi gerekirse her nokta icin tekrarlamak gerekir.

Yani buyuk perspektif secmek ciddi istir ve emek gerektirir ama bunu yapmadan belli bir hikayeye ulasmak da zordur.

Peki perspektifi secerken onumuzde bir yontem var mi? Elbette var. Insanlik bu konulara yuzyillardir kafa yormus. Olmasa sasirmak gerekir.

Simdi perpektifinizi secmeden ne durumlara dusuldugunu bu tartismadan size ornekleyeyim. Ozan, belki de ABD'de edindigi aliskanliklarin da etkisiyle Orhan Pamuk konusu ile ilgisi oldugunu dusundugu ve icersinde 'nazik' konularin yer aldigi bir yazi asiyor ve neredeyse Orhan Pamuk'un dustugu konumda buluyor kendisini.

Bunun orta cagdaki engizisyon mantigindan farki var mi? Yok. Olamaz da cunku buna karsi cikanlar kendi perspektiflerini gelistirmek yerine, Turk hukumetlerinin zaman icersinde gelistirdikleri topyekun perspektifin pesine takilip gidiyorlar. Aynen engizisyonun o zaman gelistirdigi perspektife milyonlarca insanin korkuyla da olsa destek vermis olmasi gibi.

Bu sekilde tartisanlarin adini vermeyeyim ama ip ucu isteyenlere sunu vereyim: tartismaya 'biz', 'bizler' seklinde baslayip, 'onlar' seklinde bitiriyorlar genelde. Yani kendilerini hukumet ile ozdeslestirip (bu arada kendileri de halkin bir parcasi oldugu icin) hukumetlerin organize ettigi her halti da Turk halkina mal etmis oluyorlar. Yani halk/hukumet ayrimini unutuyorlar. (Bunu da temsili demokrasinin calistigina inandiklari icin yapiyorlar muhtemelen. Eger calissaydi bugun ABD'nin yaptiklarini tum ABD halkini sorumlu tutmak gerekirdi ama Irak halki bile ABD halkinin bu iste pek de sucu olmadigini kabul ediyor (neyse bu da ayri bir konu)).

Baskasinin perspektifi ile gerdege girenler dikkatli olsunlar ama. Ozellikle samimi olanlar daha sonra kimin ekmegine yag surduklerini anladiklarinda vicdan azabi cekebilirler.

* * *

Bu soykirim konusunu su tur sorulari yanitlamadan tartismaya baslamak imkansiz:

Bu Ermenilerin kadin, coluk, cocuk surulme isini organize eden Enver Pasa'nin perspektifi neydi?
O doneme damgasini vuran Genc Osmanlilar hukumetlerinin perspektifi neydi?
Ataturk'un devrim oncesi ve sonrasi perspektifi neydi? Can dusmani Enver Pasa'nin yedigi halti neden hasir alti edecek kadar yumusak davrandi bu konuda? Onu buna zorlayan etkenler nelerdi?
Zamanin guc dengeleri neydi ve Ataturk devrimleriyle bu dengeler nasil degisti? Bu dengelerin yurt disindaki baglantilari nasil etkilendi?
1945'den sonra bu konulara ilk muhattap olan Inonu hukumetinin perspektifi neydi?
Turkiye'de su anda hangi kesimler, hangi ajendayi, hangi perspektif ile yurutmekteler?
15 yildir bu tur konusmalar yapan Orhan Pamuk'u bir anda projektor altina koyan kesimin perspektifi nedir? Kimdir bunlar?
Butun bunlarin yurt disinda cereyan etmekte olanlarla baglantisi ve bu baglantilari yonetenlerin perspektifleri nedir?
Daha da ozele inersek Turkiye'nin sozde demokratiklesme surecinin sona ermesine neden olan 2004 yili Aralik ayaindaki CIA ve FBI baskanlarinin ziyaretinde ordu komutanlariyla yaptiklari konusmalarda hangi perspektif belirlendi? Ondan beri sivil yasam icersinde ordunun artan etkisini kim kullanacak?

Bunlar tartisilacaksa, o zaman acip okuyalim bu topigi. Yok, fazla gelir, bunlarda ne yahu diyorsaniz, maclar basliyor gecin TV'niz basina derim o zaman.

Posted: Fri Oct 13, 2006 9:42 am
by Soner Özaltındere
Ermeni meselesini yazarken özellikle diasporada bir mafya haline gelmiş olan Ermenilerde bahsetmekte olduğumuzu belirtmektefayda olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kurtuluş Savaşında doğuda Ruslara karşı savaş verirken tehcir sırasında Rus saflarına sığınan Ermeni köyleri olduğu gibi aynı zamanda Çanakkalede İngilizlere ve Fransızlara karşı bizimle omuz omuza savaşmış Ermeni asıllı hekim subaylarımızda olmuştur. Bu yüzden Ermeni tebaaya Osmanlı "Millet-i Sadıka" demiştir. 1915 Ekiminde İstanbuldaki Hınçak ve Taşnak örgütlerinin Enver paşa tarafından kapatılması olayı ise yine Hınçak ve Taşnaklar tarafından soykırımın başlangıcı olarak görülür. Oysa ki olay sadece devletin birlik ve bütünlüğünün korunması amacıyla devlete ihanet eden dernek ve vakıfların tasfiyesinin bir parçasıdır. Ancak devam eden savaş sırasında çatışma alanı içinde kalan Ermenilerin ve aynı zamanda Türk köylerinin tehcirinde Ermenilerin soykırım dedikleri şey Kürt çetelerinin konvoylarına saldırmasından, insanların ağır kış koşullarına yenilmelerinden ve ihanet ederek Rus ordusunun saflarına katılan Ermenilerin hakettiği cezayı görmesinden başka birşey değildi. Zaten daha sonra yazarı tarafından da yazdıklarının çoğunun hayal mahsülü olduğu itiraf edilen "Mavi Kitap"tan başka hiçbir dokümanı da kaynak gösterememektedirler. Öyleyse neden Orhan PAMUK bu açıklamaları yapmakta fayda görmüştür? Çünkü sahibi ona ne buyurursa o da onları söylemek zorundadır. Fakat Ermenilerin haklarını savunmaya bu kadar merkalı olan bu insan acaba neden aslen Gregoryen olan Ermenilerin Batı emperyalizmi tarafından Katolik yada Protestan olmaya zorlanmasının insan haklarına aykırı olduunu savunamaktadır? Türkiye, üzerinden en çok prim yapılan değer olmaya biz kendimizi ve gerçekleri bilmediğimiz, anlatamadığımız ve savunamadığımız sürece devam edecek ne yazık ki...

Posted: Fri Oct 13, 2006 10:01 am
by Kenan Atak
Ozan Ersoy wrote:Orhan efendi New York'a tatile gelmis. Buralarin en guvenilir radyo kanali NPR Orhan efendiyle telefonda mulakat yapti. Ben de oturdum dinledim, daha once Charlie Rose'un programinda da izlemistim. Robert'li cok samimi arkadaslarim var, onlara da soylerim. Vallahi Robert'te Ingilizce ogretilmiyor. Rezalet bir aksan, rezalet bir telaffuz etme, kelimeleri bir araya getirememe. Yeni ogrenmis sanki Ingilizceyi. Neyse konumuz bu degil.

Orhan Efendi'ye iki kere sordu bu meshur Carl Kasell'di sanirim. Birincisinde "size politik dusuncelerinizden ve bunun karsiliginda yargilanmanizdan verdiler odulu" diyorlar. "Valla simdi bu konulari konusmanin zamani degil. Bugun mutluyum." gibilerinden bir cevap verdi. Mulakat devam etti. "Sizce Nobel edebiyat odulunun artik bir politik yani da var diyebilir miyiz?" diye sordu ikinci kez. "Bilmem. Ama zaten beni de ilgilendirmiyor. Bugun kutlama gunudur" diye cevap verdi. Tabii ardindan "dunya barisi icin mucadele" ettigini de eklemeyi ihmal etmedi.
Sayende bu npr'i acilis sayfam yapmistim herkese de öneririm. Sartre ne guzel demis bir yazar kendini asla kurumsallastirmamlidir ben ödulu alirsam kendimi kurumsallastirmis olup butun mucadele ettigim seyleri tepmis olurum diye. Pamuk ise kurumsallasmasini kutlayacak kadar ayaga dusmus sefil bir yazar gözumde. Can ve Savas'in örnek verdigi Ataöv'u bu ulkenin kendisine aydin sifati takan aydinlari(!) (Pamuk'un sadece farkli isimli versiyonlari) kaale alinmaz bile maalesef. Bu konuyu arastirmasi gereken tarihcilerdir. Boyle tarih bilgisi en fazla bizim kadar olan yazarlar kalkip bu konuda ulu orta osururlarsa iste boyle laf kalabiligi cikar ortaya. Bu arada Chirac ve Senato bakalim onaylayacak mi? Resmen rezil olmus ve hukugu bypass etmis durumda Fransiz parlementosu. Evet yaptiklari hukuk teknigini de delmek. En taninmis anayasa profesörleri Pierre Pactet bile kararin rezilligini vurguluyor.

Posted: Fri Oct 13, 2006 10:06 am
by Hasan Tezcan
Ozan Ersoy wrote:Orhan efendi New York'a tatile gelmis. Buralarin en guvenilir radyo kanali NPR Orhan efendiyle telefonda mulakat yapti. Ben de oturdum dinledim, daha once Charlie Rose'un programinda da izlemistim. Robert'li cok samimi arkadaslarim var, onlara da soylerim. Vallahi Robert'te Ingilizce ogretilmiyor. Rezalet bir aksan, rezalet bir telaffuz etme, kelimeleri bir araya getirememe. Yeni ogrenmis sanki Ingilizceyi. Neyse konumuz bu degil.

Orhan Efendi'ye iki kere sordu bu meshur Carl Kasell'di sanirim. Birincisinde "size politik dusuncelerinizden ve bunun karsiliginda yargilanmanizdan verdiler odulu" diyorlar. "Valla simdi bu konulari konusmanin zamani degil. Bugun mutluyum." gibilerinden bir cevap verdi. Mulakat devam etti. "Sizce Nobel edebiyat odulunun artik bir politik yani da var diyebilir miyiz?" diye sordu ikinci kez. "Bilmem. Ama zaten beni de ilgilendirmiyor. Bugun kutlama gunudur" diye cevap verdi. Tabii ardindan "dunya barisi icin mucadele" ettigini de eklemeyi ihmal etmedi.

Iste boyle bir adam bu bizim Orhan Efendi. Kivirtan, laflarinin arkasinda duramayan, kacamak cevap veren, gak guk eden Orhan efendi. Halbuki gecmis eline ne guzel firsat. Dunyanin dami diye bilinen New York'dasin. Cik sozlerinin arkasinda dur ya da en azindan yanlis anlasildi laflarim bu konuda uzuntuluyum" falan de.

Ama gun... Kutlama gunu...
Ana dili degil ki guzel konusabilsin Ozan...amerikada oturanlar icin
siritabilir ama bence derdini guzel anlatabiliyor...

Isvec televizyonunda da asagi yukari ayni seyleri söyledi. Su an kendisini
araba kazasi gecirmis gibi hisseettigini ekledi. Yani sevinemiyor, 'tek basima
kalirsam sevinirim herhalde' dedi. Bu ara sözde onu taniyanlar radyo
programlarina cikti, hepsi kurt asilli sözde humanist, yazar vesayre.
Bana sorarsaniz sahtekar takimi...kurtler buralari iyi ele gecirdiler, artik medya,
meclis, entertainment onlarin elinde. Turkler ise pizzacilik yapiyor.
Universite okuyan Turk parmakla sayilacak kadar az ne yakik ki...kurt lobisi
kuvvetli. Bu ara Orhan Pamuk'u kendi emelleri icin kullandiklari net
göruluyor. 'Telefonunu aradim ama cevap vermedi' diyenler var. Orhan'a
bunu bizzat sormak isterim, bu sahisi taniyormusun diye...zannetmyorum,
alet ediliyor. 'Telefon' edenin adi Dilsa Demirbag-Sten, sözde yazar ve 'statsvetare'
(Kerem bunu tercume et lutfen). Yazilarini okuyanlar ne kadar yazar
oldugunu bilir. Bence yabanci kimligini kullanarak bir yerlere gelen
sahtekardir kendisi...

Cok karmasik bu durum, uzuntu verici.

Posted: Fri Oct 13, 2006 10:22 am
by Murat Biricik
Orhan Efendi'ye iki kere sordu bu meshur Carl Kasell'di sanirim. Birincisinde "size politik dusuncelerinizden ve bunun karsiliginda yargilanmanizdan verdiler odulu" diyorlar. "Valla simdi bu konulari konusmanin zamani degil. Bugun mutluyum." gibilerinden bir cevap verdi. Mulakat devam etti. "Sizce Nobel edebiyat odulunun artik bir politik yani da var diyebilir miyiz?" diye sordu ikinci kez. "Bilmem. Ama zaten beni de ilgilendirmiyor. Bugun kutlama gunudur" diye cevap verdi. Tabii ardindan "dunya barisi icin mucadele" ettigini de eklemeyi ihmal etmedi.

Iste boyle bir adam bu bizim Orhan Efendi. Kivirtan, laflarinin arkasinda duramayan, kacamak cevap veren, gak guk eden Orhan efendi. Halbuki gecmis eline ne guzel firsat. Dunyanin dami diye bilinen New York'dasin. Cik sozlerinin arkasinda dur ya da en azindan yanlis anlasildi laflarim bu konuda uzuntuluyum" falan de.

Ama gun... Kutlama gunu...
Simdi Orhan Pamuk neye dayanarak soyledi o sozleri?

Kalkip da Anadolu'da 2 milyon kaybimiz oldu diyebildi mi? Demez cunku kimsenin umurunda olmaz.

Omru boyunca acaba bu odulu eserlerimden dolayi mi yoksa sacmaladigim ermeni konusunda dolayi mi aldim diye ikilemde olacaktir.Bu ceza da ona yeter.

Selamlar
Savas
Savas; hic ikilemde olmayacaktır, dusmeyecektir. Isvec TV sinin karsısına gecip kendi yasadıgı donemdeki olayları dahi kendi cıkarına yontmasıyla herkese nasıl bir kisi olduguna dair fikir verdi. Bence bundan sonraki gundem Nobel odulu almıs Pamuk un, kesenin agzının acılmasından tutun bu karaktardeki kisilere verilecek diger tesvikler ile, “Turklere de buyuk katliamlar yapılmıstır. 1915 olayları Osmanlı ve Ermeni toplumları icin bir trajedir” soylemine ve otesine cekilmesi.

Benim dusuncem, bu tip insanlar sayesinde bir dizi cıkar grupları nemalanıyor. Sahıs bazında bu nemalananlara bende dahilim. ABD deki tanıdıgım arkadaslara, Orhan Pamuk uzerinden TC goz boyası cekiyorum. Neden? Cunku bu kisiler bu yolun yolcusu. Ozan nın paylastıgı radyo konusmasının icerigi ne guzel ve devamlı kıvırttıgını gosteriyor. Devlet devlet olursa bu durumdan gerektigi gibi yararlanır.

Insanlıga ve barısa hizmeti dokunan Nobel odulu almıs saygıdeger bilimadamları ve yazarlar, kendi ozguven ve samimiyetleri yanında, karakterleri, durusları, soylemleri ve hizmetleriyle bırakın boyle bir tartısma ortamına dusmeyi bunun acılmasına dahi olanak tanımıyorlar. Yaptıkları ulvi hizmet karsısında takdir ediliyorlar, saygı ve sevgi besleniliyor.

Posted: Fri Oct 13, 2006 2:32 pm
by Hasan Tezcan
Oray Egin, bir zamanlar cimbom.org'a katkisi olmus bir yazar. Benim
dusuncelerimi yansitan bir yazi.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=55408,10,6

Posted: Fri Oct 13, 2006 3:21 pm
by Kenan Atak
Hasan statsvetare bu anglosaksonlarin political scientist dedikleri politika bilimcisi.

Posted: Fri Oct 13, 2006 3:58 pm
by Murat Biricik
Guneri Cıvaoglu nun 13 Ekim Milliyet teki yazısından alıntı
"..Orhan Pamuk, hangi fikir yapısında olursa olsun tüm Türkiye insanlarının gururudur artık.
Onun bazı söylemleri ve tavırları, bu büyük olayın arkasında kalacaktır.
Dünya da Pamuk'u, tüm vitrinleri kaplayacak kitaplarıyla tanıyacaktır... Tarihin birkaç tartışmasıyla değil.
Ama... Madalyonun öbür yüzü de var...
"Ermeni diasporası", dar çerçeveli panelleri, yayınları, siyaset girişimleri için Nobel ödüllü bir Türk yazarı referans gösterirken, ellerini kuvvetlendirmiş oluyorlar.
"Sıradan bir aydın ya da roman yazarı değil, Nobel ödüllü Türk yazarına da kulak verin" diyebileceklerdir.
Orhan Pamuk'un, bu nedenle, söylemlerinde eskisine oranla çok daha özenli olması gerekir. Fikirleri üzerine kamuoyu baskısı anlamı çıkmasın bu satırlarımdan... Sadece tarihin gerçeklerinin bir sanatçı gözlemi ve yaklaşımıyla gün ışığına çıkarılamayacak kadar zorlu uğraşı gerektirdiğini vurguluyorum.
Orhan Pamuk, dünyanın her köşesinden yoğun davetler alacaktır. Televizyonlarda, gazetelerde onunla röportajlar yayımlanacak, panellerde, saygın edebiyat kulüplerinde konuşmalar yapacaktır. Her kelimesi Türkiye açısından nasıl da önemli...
......................
Ayrıca...
Şimdiden bazılarının söyleyeceklerini ve yazacaklarını sezer gibiyim.
"Ermeni soykırımı iddialarını Nobel ödülüne uzanmak için basamak olarak kullandı. Dünyaca ünlü olmak için Ermeni diasporasına yaklaşıyorlar..."
Bu ödül, öyle ucuz, sığ ve şaibeli olamaz.
Yoksa yerkürenin en saygın ödülü olmayı sürdüremezdi.
Bir yazarın kitaplarının Avrupa'da, Amerika'da basılması, iyi eleştiriler alması gibi etkileri olabilir diasporanın ama iş Nobel ödülüne geldi mi "O kadar uzun boylu değil" söylemi geçerlidir."
Aksam gazetesinde Oray Egin in yazısındaki bir bolum
" .....Artık Orhan Pamuk'un yazarlığı üzerine ahkam kesmenin bizim işimiz olmadığını düşünüyorum. Türkiye'deki lüzumsuz ve yeteneksiz eleştirmenlerin onun cümlelerinin uzunluğundan, kitaplarının anlaşılmamasından dem vurma dönemleri sona erdi. Bunu bilseler iyi olur. Orhan Pamuk'un yazarlığı tartışılacaksa da bu artık dünyanın işi. Çiçek Pasajı alkoliklerinin veya Radikal Kitap entellerinin değil."
Forumda dile getirilen, elestirilen Orhan Pamuk un yetenegi/yazarlıgından ziyade tavırları, soylemleri. 16 Ekim gunu Uni. of Minnesota da katılımı planlanan ama bugun ileri bir tarihe ertelendigi acıklanan soylesi konusuna ve kursuye bak, hizzaya gel.

Sponsored By: Institute for Advanced Study
Additional Sponsors: Center for German and European Studies
Center for Holocaust and Genocide Studies
Department of History
Ohanessian Chair in CLA
University of Minnesota Bookstores

"On Making the Other Talk" - Orhan Pamuk delivers the Ohanessian Lecture

Orhan Pamuk, this year's recipient of the Nobel Prize in Literature, has won numerous awards for his fiction while sparking controversy in Turkey for speaking out about the Armenian genocide"

Yetenegi/yazarlıgı bir yana; politik olmadıgını, oynamadıgını nasıl inandırabilir?

Posted: Fri Oct 13, 2006 4:37 pm
by Ozan Ersoy
Murat Biricik wrote:
Sponsored By: Institute for Advanced Study
Additional Sponsors: Center for German and European Studies
Center for Holocaust and Genocide Studies
Department of History
Ohanessian Chair in CLA
University of Minnesota Bookstores

"On Making the Other Talk" - Orhan Pamuk delivers the Ohanessian Lecture

Orhan Pamuk, this year's recipient of the Nobel Prize in Literature, has won numerous awards for his fiction while sparking controversy in Turkey for speaking out about the Armenian genocide"

Yetenegi/yazarlıgı bir yana; politik olmadıgını, oynamadıgını nasıl inandırabilir?
Hahaaahaa... Sponsor .. Center for Holocaust and Genocide Studies... Politikayla ilgilenmeyen Mr. Pamuk'un konusma yaptigi yerlere bakin hele bir.

Filmsever arkadaslarima bir benzetme yapayim. Bilmeyenleriniz icin bu film karakter benzetmelerim epey meshurdur. Seneler once internet forum dunyasinin kara kisikliklerinden birini Apocalypse Now filminin unutulmaz karakteri Colonel Kurtz'a (Marlon babanin topragi bol olsun) benzetmistim. Aylar gectiydi o kisi hala bana email atiyordu, sinirini atamamis, nasil bir cuk oturmussa artik...

Bakalim, bu benzetmeyi begenecek misiniz?

Ingiltere'de profesyonel bir tenisci emekli olur. Spor yasaminda cok basarili olamamis ve de iyi para kazanamamistir. Ama bu kaderini degistirmeye kararlidir. Cok zenginlerin uye oldugu bir kulupte tenis hocaligi yapmaya baslar. Orada cok meshur bir ailenin ogluna ozel dersler verir ve cocukla iyi arkadaslik kurar. En sonunda oglanin pek bir seye yaramayan saftirik kiz kardesi de bizim tenisciye asik olur. Boylece aileye girer, senelerce ugrasip kazanamadigi varligin ustune lop diye oturmus olur. Super bir is sahibi olur, tenis hocaligi artik geride kalmistir. Ama ask yoktur, yine mutlu olamaz. Zengin oglanin Amerika'li aktres bir nisanlisi vardir. Kiz tam onun istedigi gibidir. Seksi, cekici, ihtirasli, akilli, gizemli. Onunla iliskiye girer. Simdi hem para vardir, hem ask vardir. Kiz oteki oglandan ayrilir. Ama bizimki evliligini bozamaz cunku o kadar ugrasip geldigi sosyal seviyeyi "bir kiz icin" elinin tersiyle itmek istemez. Ve isler sarpa sarar. Bizim eleman ruhunu seytana satar ve karanlik tarafa gitmek zorunda kalir. Filmin sonunu anlatmayayim izlemeyenler icin. Buyuk usta Woody Allen'in en son saheseri "Matchpoint". Super senaryo, karakterler cok iyi tanimlanmis, super yonetim, cok iyi acting, tavsiye ederim.

Bizim Orhan Pamuk da biraz bu bizim tenisciye benziyor. Potansiyel var yazar olarak ama o bu yazarlik dunyasinda sansinin az oldugunu biliyor, cok daha fazlasini istiyor. Tehlikeli kisiliklerle, enstitulerle dans etmeye basliyor. Onlar da ellerinden tutuyorlar, kitaplar bilmem kac dilde basiliyor, iyi pazarlaniyor bizim eleman. Her istedigi var artik, taninmislik, para. Ama ask yok o da Nobel. En sonunda tehlikeli karakterlerin de tavsiyesi uzerine Nobel'le yasak bir iliskiye giriyor. Nobel onun oluyor ama bedeli agir oluyor. Ruhunu onu o yapan herseyi satmak zorunda kaliyor.

Filmi izlerseniz, Scarlett Johansson'la ask yasamaya basladiktan bir zaman sonra bizim teniscinin hayati alt ust oluyor, dagiliyor.

Dun Orhan Pamuk'un NPR daki mulakatinda gak guk etmesini, kivirmasini, terlemesini Matchpoint'deki karakterin son hallerine cok benzettim.

Ozan Ersoy

Posted: Fri Oct 13, 2006 5:03 pm
by Savas Macun
1) Eger Orhan Pamuk hic bir sekilde politize etmeseydi kendini o zaman kendisi yaptigi eserler cercevesinde tartisilirdi.Aydin kesiminin politize olmasi gerekli midir degil midir ayri bir tartismadir.

2) Cikip TR'de fikir ozgurlugu yoktur, 12 Eylul'de gencler ortadan kaybolmustur, askerin demokrasi uzerinde golgesi vardir gibi seyleri soylese kac kisi kalkip da bu kadar tepki gosterirdi??Bu soylemler zaten yillardir herkes tarafindan dile getiriliyordu orjinal olmak lazimdi.

3) Boyle farkli ve pervasizca bir cikis gosterererk hem politize etti kendini hemde ajandalari bizden farkli olan cevrelere goz kirpti.Bunu yaparken amaci neydi onu irdelemek lazim.

4) Artik bundan sonra her platformda soylediklerini savunmak zorundadir.Kivirttigi ilk gun tarihe Nobel odulu almak icin takiye yapan sahis olarak gececektir resmi olarak.

5) Turkiye'de kac kusak nesil Nazim Hikmet, Aziz Nesin, Yasar Kemal gibi yazarlarla buyudu acaba Orhan Pamuk boyle bir mertebeye ulasacak edebi yazilara sahipmidir degilmidir?

Ben kisisel olarak dogru olsun yanlis olsun fakat tutarli insanlardan yanayim cunku tutarli olmak lazimdir.Bu herseye at gozlugu ile bakmak anlamina gelmemeli yeri geldiginde hatayi kabul edip ona gore durus alinmalidir.

Hic kimse kalkip da Orhan Pamuk tutarlidir diyebilir mi? O zaman kendisi aydin midir degil midir?Bu sorunun cevabini durustce verebiliyorsa herkes bu Orhan Pamuk'un gercek degerini ortaya cikartir.


Ozan'in israrla yazdigi noktalar aslinda cok onemli.Turk devletinin ve hukumetlerinin ozellikle 1945-1950 yilindan bu yana uyguladiklarinin sonuclaridir bunlar.Bu da ne yazik ki Ataturk'un erken olmesinden ve ne yazik ki yaninda iyi bir takim yetirmemesinden kaynaklaniyor, buna vakti ve zamanida yetmedi ne yazik ki.Bugun acip kitaplarda kurtulus savasi sirasinda meclis tutanaklarina bir goz atin, nasil bagnaz ve yobaz insanlarin mebus oldugunu gorursunuz bu Ataturk'un cephelerde karsilastigi sorunlardan daha buyuktu.Bu insanlarda azinlik degildi, haliyle bu goruste ve kulturde olan insanlar devletin kademelerinde varoldular.

Sorun son 10-20 yilda ortaya cikmis bir sorun degil ne yazik ki, degisimi gerceklestirmek icinde ulkenin aydin kesimine ihtiyac vardir toplumlari dogru yonlendirme acisindan.Bu mumkun mu Orhan Pamuk gibileri ile?

Posted: Fri Oct 13, 2006 6:12 pm
by Alpay Dedeoglu
Bazi seyleri hatirlatmak istiyorum.

1-) Orhan Pamuk'un yalniz Turkce yazmasi degil, konusmasida sorunludur. Agzini yuvarlayarak, kelimeleri yanlis uzatarak,
sonu er ve r bitenleri yutarak konusuyor. Ben daha ziyade Turkceyi dogru konusan yazarlari takdir ederim.

2-)Disarida basarisinin bir anahtari arkasindaki yayin grubunun (Berthelmans'ti galiba. O da Dogan Grubunun Turkiyedeki ortagi) buldugu iyi cevirmenler. Tamami demiyorum tabiiki, ama faydasida var. Hatta cok iyi bir Ingilizceden cevrilirse baska dillere , sonucta ona gore oluyor.

3-)Orhan Pamuk o meshur lafi etmeden evvelde cok matah degildi benim gozumde. Merhum Ahmet Taner Kıslali'nin bir makalesini hatirliyorum. Bir romaninda, konuya edebi hicbir etkisi veya katkisi olmayan Ataturk'u asagilayan 8-10 ifadesini anlatiyordu. Hicbir edebi katkisi ve olmayan ifadeler. Tamam peygamber degil, aziz degil, insani hatalari olmustur Ataturk'un , ama bu ülkede onun getirdigi modernlikten ve uygarliktan en cok nasibini almakta olan zumreden olan Orhan Pamugun, zevk icin yaptigi hakaret masturbasyonlarina hic gerek yoktu . Cagdas yasam ve uygarliktan en az nasibini alan koy cocuklari ulkenin birligi ve uniter birligi icin yok yere Doguda oldurulurken, ailesinin kendinden onceki kusaklarin agirligini yuksek buraokratik gorevlerle elde ettigi ve Nisantasinda, Cihangirde Modern Turkiyenin imkanlarindan sonuna kadar yararlanirken yaptigi Ataturk dusmanligi ve Turkiye Cumhuriyeti butunlugu karsiti mantigini anlamiyorum ve Orhan Pamugu lanetliyorum.


Iste Kislalinin makalesi:

balo maskesiz olsun!
kimileri "ortaoyunu"nu maskeli balo ile karistiriyor.
ortaoyunu guldur guldur, bu guldurmuyor... maskeli balonun bir gizemi vardir, bu ise sadece cirkinlikleri gizliyor.
kimileri maskelerin ardindaki gercegi bilmiyor. kimileri ise bildigi halde susuyor.
ya cikar geregi... ya da korkudan!
balo maskesiz olmali ki, kimin kiminle dans ettigi bilinsin...
maskeler inmeli ki, o maskelerin ardindaki suratlari begenmeyenler, aldatilmaktan kurtulsun!
once, bir romancimizin son kitabinin 50 bin adet basildigi yazildi. arkasindan kisa surede 100 binlik bir satisin gerceklestigi aciklandi.
derken, ciktigi gunden beri ikinci cumhuriyetci cizgisini korumaya ozen gosteren aktuel dergisi, o romanciyi turkiye'nin "bir numarali aydini" ilan etti.
bu romancimizin adi orhan pamuk'tu!
ben bu "buyuk" (!) yazarimizin bir romanini okumayi denemistim. basladigim seyi bitirme konusundaki tum inatciligima karsin, bitirememistim.
ama "kara kitap" basinda oylesine ovuldu ki, ikinci bir deneye girismekten kendimi alamadim. ve o cabamda da, daha yariya gelmeden havlu atmak durumunda kaldim.
tahsin yucel ve emin ozdemir gibi, cok saydigim isimlerin bu yazarla ilgili oldukca agir elestirilerini animsadim. ama begenenlerin de "begenme hakki"na saygi duydum.
ta ki... bir okurum "kara kitap"ta gizlenmis bir bolume dikkatimi cekinceye kadar... "cocuklugunda kiz kardesi ile tarlada karga kovalayan sapik bir padisah" gibi bir anlatim vardi bu bolumde!
prof. cetin yetkin yonetiminde, "mudafaa-i hukuk" adli cok degerli aylik bir dergi cikiyor. ilginc bir rastlanti olarak, derginin aralik 1998 sayisinda, prof. fahir iz'in bir incelemesi yayimlandi:
"o. pamuk'taki ataturk anlayisi..."
meger benim artik okumayi denemedigim kitaplarinda daha neler varmis!
iste birkac ornek:
"sonra kasaba alanina dolanir. ataturk heykellerine sican guvercinleri ayiplar..."
"ataturk kendini ickiye vermis meyhane kalabaligina, cumhuriyeti emanet etmis olmanin guveniyle gulumsuyordu..."
"ataturk'un leblebi zevkinin ulkemiz icin ne buyuk felaket oldugunu..."
"sonra bir cumhuriyet, ataturk, damga pulu havasina girdigimizi hatirliyoruz..."
sayin iz, 275 sayfalik bir kitapta, tam sekiz yerde ve "hic gerekmedigi halde" ataturk'e satasildigini saptamis. soyle diyor:
"bunlar kitaptan cikarilsa hicbir sey degismez. yalniz yazarin kimi ruhsal gereksinimleri tahmin edilmemis olur!"
kim bilir, belki de orhan pamuk'un "en birinci aydin" ilan edilmesinde, bu incelemenin de buyuk katkisi olmustur!
ben, inandiklarini acikca savunanlara hep saygi duymusumdur...
o dusuncelere karsi olsam bile!
ama o yurekliligi gosteremeyip de bunu sinsice yapmaya calisanlara... oraya buraya "bityenigi" sokusturanlara... hep tiksinerek bakmisimdir.
bunu hep zayif bir kisiligin, zavalli bir ruh halinin yansimasi olarak gormusumdur.
oyun maskesiz oynanmalidir!
cirkinlikleri gizleyen maskelerin indirilmesini de tum "gercek aydinlar" gorev saymalidir!
ve de pamuk adli yazari, isteyen okumali, isteyen sevmelidir...
ama ne oldugunu, kim oldugunu bilerek!.. maskenin arkasindaki gercek yuzu gorerek!...

Posted: Fri Oct 13, 2006 7:07 pm
by Cengiz Akgun
Hasan Tezcan wrote:Oray Egin, bir zamanlar cimbom.org'a katkisi olmus bir yazar. Benim
dusuncelerimi yansitan bir yazi.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=55408,10,6
Hasan hakikaten bu adam nasil oldu da bizim burada yazdi. Yazdiklarina bakiyorum uctum kactim. Buraksan bir Pamuk' da bu olur yani.

Posted: Fri Oct 13, 2006 7:11 pm
by Tolga Girici
Cengiz Akgun wrote:
Hasan Tezcan wrote:Oray Egin, bir zamanlar cimbom.org'a katkisi olmus bir yazar. Benim
dusuncelerimi yansitan bir yazi.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=55408,10,6
Hasan hakikaten bu adam nasil oldu da bizim burada yazdi. Yazdiklarina bakiyorum uctum kactim. Buraksan bir Pamuk' da bu olur yani.
Hic sorma Cengiz Abi, Hasan Abi darilma ama bu adamin isi gucu kosesinden birilerine laf sokup, o sekilde popularitesini artirmak. Yasar Kemal'e ettigi laf ayip degil mi simdi? Guya Turkiye'de sevinmeyen tek kisiymis. Bir kere Turkiye'nin tamaminin sevindigi tahminiyle ulkenin nabzini pek tutamadigi belli oluyor. Ayrica Zulfu Livaneli, ve Ertugrul Ozkok yazilarinda Yasar Kemal'in hemen Pamuk'a kutlama mesaji gonderdigini yazmislar. Yine de her gun okurum Oray Egin ne yazmis bugun diye. Kizdigim yazarlari merak edip okuma huyum var nedense.

Posted: Fri Oct 13, 2006 7:14 pm
by Cengiz Akgun
Goruldugu gibi tamamen politik bir sonucla adamin aldigi Nobel ortada. Ya$ar Kemal guzel demi$ alcak dedi ise. Iyi gormu$. Bence "satilmi$" dese cok daha yerine oturacakti.

Murat Biricik. Senin de gordugun gibi ortada Turkiye ve Turk vatanda4lari adina sevinilecek bir durum yok. Herifin her gittigi yerde Turkiyede ya4adigi sIkIntIlari ve baskilari soracaklar. Kendisi de demi4 ben bir 4ey cekmedim diye. Aziz Nesin Ya4ar Kemal ne yapsin. cetin Altan hidayeti gorup sonunda dondu idi. Az buz i4kence cekmedi Ziverbey ko$kunde.

Pamuk'u tebrik eder 1.5M dolari afiyetle yemesini dileriz.