Kerem Tezic wrote:Ozan buraya yumruk havaya.
Alem adamsin Kerem'cim vesselam. Senin Miles'ini kim ne yapsin yahu? Millet sevismekle degil savasmakla mesgul, dunya bu halde farkinda degil misin, Isvec'lerde gunes mi basina gecti, cozemedim gitti.
NY maceralarini anlatamadim bir turlu. Bir cok uzun olacak gibi geldi, usendim, iki misafirlerimiz vardi, yeni gittiler anca popomuzu koltuga degdirebildik, zaman olmadi. Uc simdi bana "ohh ohh biz burada bogaza inemezken, milletin yasadigi hayata bak" diyeceksiniz cenemi kapayayim dedim.
NYC beklendigi gibi macerolu, kavgali gurultulu, bol bas agrili, girgirli sonunda keyifli gecti. Acaip kalabalik bir gruptuk boyle bir organizasyon icin, biliyorsunuz nerde cokluk orada bokluk. Ama yine de eglenmesini bilen bildi. Yedigin ictigin senin olsun, gezdigini gordugunu anlat derler ya. Valla bizim oldugumuz yerde yedigimiz ictigimiz olayin bas aktorlerinden oldugu icin, onu cikarinca geriye baska bir nane kalmiyor cok fazla. Gecen gun NPR'da cikti, Turkiye'de bir zeki vatandas yemek turlari duzenlemeye, insanlari meshur sehirlere, oralarin da en unlu lokantalarina goturmeye baslamis, bence nefis bir fikir. Aferin ona. Gourmet turizmi buyuk bir olay, daha da buyuyecek.
Neyse israr uzerine Jazz olayindan baslayayim. Valla Jazz'la mesguliyetimiz cok olamadi malesef. Su sebeblerden... Meshur kuluplerin hepsinde biletler tukenmisti, NYC havalarin da guzel olmasindan cok kalabalikti yilbasi zamaninda. Ayrica programlara baktiydim hic hosuma giden birileri calmiyordu bizim oldugumuz zamanlarda o buyuk kuluplerde. Kenny G, David Sanborn, Chris Botti dinlemek isterseniz buyrun ama beni acmazdi. Hatta iyyk diyebilirim asansor muzigine.
Tiyo istiyorsaniz benden, derim ki Blue Note, Vanguard, Lincoln Jazz Center, Cotton Club'in web sitelerine bakip, rezervasyonunuzu onceden yaptirin. Eger yok yaptiramiyorsaniz soyle bir olay var NY'da. Bu meshur kuluplerin kapisina gidiyorsun ve Cancelation line dedikleri siraya giriyorsun. 20 dakika once falan kapilari acip insanlari almaya basliyorlar, iptal eden olursa ya da gelmeyen olursa, yerlerine o siradan insanlari almaya basliyorlar. Ben sansimi Dizzy's Coca Cola Jazz Club'da denemeye karar verdim. Paquito D'riviera ve orkestrasi vardi. Ama kuyruk cok uzun oldugu icin giremedim. Bu arada bu kulup iyi bir yerde. Columbia Square de Time Warner binasinin en ust katinda, guzel bir manzarasi var. Ayni binada bu 500 dolarlik fix menuleriyle meshur Masa Sushi lokantasi da var. Bu kulupde jazz dinlemek oyle pahali degil, adam basi 30-40 dolara cikarsiniz. E ben ne yaptim?
Sagolsun bizim Cirak iyi bir bar biliyordu. Zinc Bar. SoHo'da bir japon lokantasinin alt katinda kucucuk bir yer. Gittik ikimiz digerlerini ekerekten, Richie Flores ve saz arkadaslari Latin Jazz yapiyordu. Acaip spontene oldu, damdan dustuk ve en on sirada masa bulduk. Sabaha kadar oradaydik valla. Flores'in yazdigi muzigi icra ettiler, arada Mongo Santamaria'nin klasikleriyle jam session yaptilar, sanirim o siralarda sehirde calisan en iyi latin jazz gruplarindan biriydi. Flores gibi vurmali aletlerde usta sanatci az gormussunuzdur. Su siralarda yasayanlar arasinda Poncho Sanchez'den sonra en iyilerden biri oldugunu tahmin ediyorum. Piano, saksofon ve trumpetcisi de cok iyiydi. Hic olmazsa jazz acligimizi biraz gidermis olduk. Iyiydi iyi...
Broadway maceralarini, yedigimiz ictigimizi sonra yazariz....
Ozan Ersoy