Maydonoz ve Marka Degeri...
Posted: Mon Feb 16, 2009 4:11 am
Eski tartismalari alevlendirmek niyetinde degilim, 2 gunluk yaziymis aslinda, ben yeni farketmis oldum. Tek derdim, biz burda birtarafimizi yirtiyorken, yazinin altindaki yorumlardan soylendigi gibi, bu konuda medyada da yazilar cikmis olduguna sevincimi paylasmis olayim dedim:
NTVSpor'dan Cem Durak wrote:Futbolumuzun 'zemin' değeri!
Siz hiç Nou Camp'ta top kontrolünün zorlaştığı bölümler hatırlıyor musunuz, ya da Calderon'da? Old Trafford'un balçık haline geldiğini hiç görmedim mesela.
NTVSPOR
Güncelleme: 14:11 TSİ 13 Şubat 2009 Cuma
l Cem DURAK
Son günlerde futbol jargonunun en popüler sözleri arasına girdi; 'ligimizin marka değeri'...
Federasyon yöneticileri, kulüp yöneticileri, spor yazarları ve yorumcuları, futbolumuza dair ufuk açan tartışmaların giriş cümlesine koyuyorlar bu sözü. 'Peki gerçekten bir ülkenin futbolunun marka değerini neler belirler sorusu' sanırım bu cümleleri bir şekilde okuyan ya da duyanların aklının bir köşesinde beliriyordur. Bu sorunun en kapsamlı yanıtı; 'o ülkede oynanan futbolun kalitesi' olsa da, kaliteyi belirleyen unsurlar ve unsurların standartları esas belirleyici olandır. O kadar çok etken var ki fubolun marka değeri sözcüğüyle yan yana getirilmesi gereken; ligin ekonomik ederi, takımların futbolcu kalitesi, kulüplerin yönetim biçimi, o ülkedeki futbol kültürüne katkıda bulunan medya mensubundan, kulüpteki güvenlik görevlisine kadar....
Burada bir çırpıda saydıklarım ve sayamadıklarımın hepsi ayrı bir yazının konusu, hem de çok uzun bir yazının... Özellikle adı 'süper' olan ligimizde oynanan futbola, istisnasız hemen her kulübün yönetimsel fiyaskolarına, seviyesiz futbol tartışmalarına baktığımızda, bırakın uluslarlararası standartları yakalamayı, ülke sınırları içinde dahi belirgin oranda kabul görmediği aşikar.
Yalnız şurası bir gerçek ki; bir futbol seyircisi için en masum istek, stada gidip koltuğuna oturduğunda ya da televizyonunun karşısına geçtiğinde kaliteli bir oyun izlemektir. Ve bunun için de en temel gereksinimdir 'futbol oynamaya elverişli bir zemin'...
Evet doğru, futbolumuzun kalitesinin tartışıldığı şu günlerde, hemen hemen izediğim bütün maçlarda kafama takılan sorulardan biri olmaya başladı; 'böyle zemin olur mu', 'bu sahada top oynanır mı' sorusu...
Konyaspor-Beşiktaş maçını izlerken -belki de maçın sıkıcılığından olsa gerek- oynanılmaya çalışılan futboldan daha çok gözüme çarptı yeşile benzeyen sahanın içler acısı hali... Ama ilk defa görmüyordum o sahayı, hatırlamıştım bir yerlerden. Sivas'tan belki de, belki Bursa'dan, Kayseri'den, hatta ve hatta Türkiye'nin en modern stadı diye tabir edilen Şükrü Saracoğlu'ndan...
Bursa gibi bir futbol şehrinin sahası neden bu haldedir? Sivasspor yöneticileri takımları şampiyonluk yolundayken, en büyük rakiplerinden birine neden saha şartlarından dolayı fikstür değişimi önerir? Konya neden en zor deplasmanlardan biridir, sadece hava ve zemin şartları nedeniyle mi? Ve neden bu ülkenin en modern stadında yeşilliklerin arasında toprak zemin, çukurlar görünür, hem de UEFA finaline hazırlandığı şu günlerde?
Ve belki de en önemlisi, bu neden sadece bizim ülkeye, kendi futbolumuza ait sorunlardan biridir? Siz hiç Nou Camp'ta top kontrolünün zorlaştığı bölümler hatırlıyor musunuz, ya da Calderon'da? Old Trafford'un balçık haline geldiğini hiç görmedim mesela. Villarreal'in, 'hava ve saha şartları kötü, sezonun ilk maçını Bernabeu'da oynayalım, havalar düzelince siz El Madrigal'e gelirsiniz' diye bir teklifini hatırlamıyorum. Anfield Road'da sahanın azizliğine uğrayan bir futbolcu hayal bile edemeyiz. Bu topraklarda ise Galatasaray'ın genç yıldız adayı Uğur Uçar'ı, Denizlispor'lu İzzet Akgül'ü, Sivasspor-Galatasaray maçında futbolcuların adeta 'parçalanan' dizlerini hatırlıyoruz. Sonra da 'bu ligin marka değeri' lafının taşıdığı anlamı çözmekte zorlanıyoruz?
Uzun lafın kısası, bir an önce sahalarımızın elverişlilik hali gözden geçirilmelidir. Hem futbolcu sağlığı, hem o sahalarda oynanacak futbolun kalitesi, güzel bir zeminle doğrudan bağlantılıdır. O kadar az ki, güzel bir zeminde, keyifli bir atmosferde izlediğimiz maç sayısı. Süper Lig'de durum böyleyken, alt ligleri, amatör kümeleri düşünmek dahi istemiyorum.
Bu ligi izlemek için bu ülkenin insanları ceplerindeki paradan feragat ederken, bir tarlayı andıran zeminde 'top tepiştirmek için' çok fazla sabırlı olmak gerektiğini düşünüyorum. Ligin marka değerinin en etkili kalemlerinden biri, ekonomik boyutu ise, zaten statlarda azalan seyirci sayısının yanında, televizyon izleyicisinde de yaşanacak düşüş, vahim bir tablo yaratabilir.
Futbolumuza ve onun mensuplarına sirayet eden bu 'çekilmezlik' hali içinde, biraz daha fazla 'yeşillik', 'marka değerimizi' ne derece olumlu etkiler bilmiyorum. Ancak bir futbolsever olarak, en azından 'belki daha göze hoş gelen bir maç olur' beklentisi içinde olmak istiyorum. Bu ülke futbolunun söz sahiplerinin, 'ne gidilesi, ne izlenesi' sahalara daha fazla el atmalarını istiyorum. 2016 Avrupa Şampiyonası adaylığımızın daha samimi görünmesi adına biraz da...