Page 1 of 1

Sabri ve Ümit Karan

Posted: Thu Feb 19, 2009 10:24 am
by Ufuk Sezekkaplan
Önyargılı mıyız diye sormak istiyorum?

Bu çocuklar antipatik, suratları -hele de hakeme itiraz ederken- sevimsiz, nedense taraftar ruhuna girememiş adamlar. Ki ben de her ikisinden hiç haz etmiyorum.

Ama çok sevdiğim bir önerme var "bir şeyi çok istememiz veya ona inanmamız, bilimsel olarak onun doğrulanmasını gerektirmez". Ki ben son zamanlarda Hakan Şükür için de aynı şeyi düşünmeye başladım. Bunu düşündürten de 40 küsur hocanın elinde bu kadro olduğunda mutlaka Sabri'yi takıma koyması ve oynasaydı aynısının Hakan Şükür için geçerli olacağını bilmem.

Sabri herşeyden önce uzun zamandır mevkiinde oynamıyor. Mesela orta önde veya sağ kanatta diyelim ki 20 maç aralıksız oynasa ona bakış açımız nasıl değişirdi? Ki herhalde biz son 7-8 yıldır, Davala'dan sonra şu veya bu sebeple bir sağbek sorununu çözememiş, bunun 3-4 yılını Cihan'la falan yemiş bir takımız.

Ama Sabri sağbekte -mevkiinden şikayet etmeden- oynuyor. ASY'de onun oynadığı yere yakın olarak, özellikle seyrettim:

1. Asla oyundan kopmuyor. Eğer adam kaçırırsa bunun sebebi ileride gücünün bitmesi ve nefesini ayarlayamaması. Bu defo, özel idmanlarla geliştirilebilir.

2. Kötü orta yapıyor ve korner kullanmaması lazım ama (lütfen bu gözle tekrar izleyin) zor bölgede, ceza sahası önünde çok sert ve yerden etkili pas atıyor. Dün mesela 2.yarıda sağdan indi herkes orta beklerken aniden 60 derecelik ters bir açı ile topu arkadan bindiren bir adama yerden attı (Lincoln'du galiba). Bu tip pasları, ceza sahası önünde kesinlikle defans bozucu paslar ve ligde bu tür gollere pas vermişliği var.

3. Arada abuk sabuk konuşsa da yedeklikle ilgili çok sorunu yok. Oyuna sonradan girdiğinde mutlaka bir efor artışı sağlıyor. Yani yedek kaldı diye oynamadığını veya koşmadığını hiç görmedim.

4. Aslında iyi bir Galatasaray'lı olduğunu düşünüyorum. İdmanlarda nasıl çalışıyor gibi bir veri elimizde olmadan onu haksız eleştiriyoruz gibi gelmeye başladı bana. Çalışkan ve diri olduğu, kendine baktığı inkar edilemez.

Sorun bu çocuğun kültürel algılarını değiştirmek ve onu daha olgun, makul ve taraftarla barışık hale getirmek. Ben bugünkü parasal kriz ortamında nasıl maya tutacağı belli olmayan bir yabancıdan çok buna yatırım yapmayı düşünürüm.

Ümit Karan'da ise benzer bir antipatiklik dışında şu meşhur rövaşata tutkusunun getirdiği bir "adamı özel olarak sinir etme" hali var. Ama Lucescu ve Gerets dönemlerinde bu adam çok zor anlarda gol atabilen, her koşulda vurabilen bir golcüydü. Bugün Türk olup da golcülük konusunda ön plana çıkan 4-5 adama bakarsak, Semih istisna ben Karan'ın vuruş özelliklerine sahip birini göremiyorum. Gökhan Ünal, Mehmet Yıldız, Umut Bulut bana göre hikaye.

Tenik kadronun Sabri'yi ortada veya daha iyisi adam olmayacağı belli olan Aydın'ın konumunda sağ kanatta değerlendirmesini isterdim. Tabii bunun için sağbek sorununun çözülmesi lazım.

Karan'ın da en basitinden dünkü maçta denenmesi lazımdı. Nonda gidecekse ve yerine gelecek sene etkili bir forvet alınacaksa aradaki Antalya, Kocaeli gibi maçlarda Karan'ın üzerine yatırım yapılması daha doğru olur.

Posted: Thu Feb 19, 2009 10:42 am
by Celal Gürcüoglu
Ben on yargili oldugumu dusunmuyorum.

Ben Sabri'yi bilumum el kol hareketleri, mimikler, bagirma, vs. gibi yaptiklarindan dolayi itici bulurum. Ama Sabri bu sene basinda iyi top oynarken ben oyununu begendigimi, duzelme icine girdigini yazmistim. Gel gor ki adam yine eski "Daglara taslara Sabri" olma ozelligine burundu. Bunu gordukten sonra bu adamdan umidimi tamamen kesmis durumdayim. Bence gitmesi takimin hayrina olacaktir.

Karan'i ne olursa olsun sever(d)im. O da Sabri gibi cikislar yapiyor belki ama o kadar abartili degil. Ama Karan Baros'un altinda eziliyor bu sene. Birisi forumda Hakan Sukur kalsa idi boyle olmazdi gibisinden birsey demisti galiba. Dogru olabilir cunku Sukur'den daha iyi bir golcu oldugu icin onu kesme sansi veya Hakan'in stiline gore ikisinin oynama durumu vardi. Bunu bildigi icin moralli idi hep. Simdi oyle degil. Baros Karan'dan bir gomlek ustun olunca, morali sifir ve takima zararli olmaya basladi. Onun icin Karan'in da gitmesi takimin yararina olacaktir.

Iyi oynacaklarsa ikiside kalsin. Tek istegim onlardan bagirma cagirmalarini azaltmalari olur. Ama iyi oynamayacaklarsa isterlerse agzilarini gram acmasinlar, kalmalari icin bir sebep kalmiyor.

Posted: Thu Feb 19, 2009 11:18 am
by Ufuk Sezekkaplan
Celal Gürcüoglu wrote: Ben Sabri'yi bilumum el kol hareketleri, mimikler, bagirma, vs. gibi yaptiklarindan dolayi itici bulurum. Ama Sabri bu sene basinda iyi top oynarken ben oyununu begendigimi, duzelme icine girdigini yazmistim. Gel gor ki adam yine eski "Daglara taslara Sabri" olma ozelligine burundu. Bunu gordukten sonra bu adamdan umidimi tamamen kesmis durumdayim. Bence gitmesi takimin hayrina olacaktir.
Celal,

El kol hareketleri Bülent Korkmaz'da da vardı, hatta Hagi'de de. Beşiktaş'lı Rıza'da, bizim Arif Erdem'de... Bu oyuncular gibi itici olan ama takımlarına uzun yıllar büyük fayda sağlayan adamlarla doludur Türk futbol tarihi.

Ben de diyorum ki mesela adamın antipatikliği ise bence çözümü basittir, belli psikolojik teknikler var, adamı hem mutlu hem sevimli hale getirirsin. Ama adamın o mimiklerinin ve itiş kakışlarının gerisindeki içgüdü, oyuna ve takıma bağlılık da olabilir ve bence bu var. Bunu verime dönüştürmek neden olmasın. İyi işlenmiş bir orta saha Sabri'si milli takımın da bizim de geleceğimizde yer edinebilir.

Yoksa antipatik adam ararsan, asıl bana bu aralar, o kadar yatırım yapılmasına ve şans verilmesine rağmen uzun saçlarını havalandırmakta başka hiçbir aksiyonu olmayan Aydın çok itici geliyor.

İş bu antipatiklik sorununa gelirse (profesyonel takımda bunun çözümleri olmalı) Ali'nin dediği gibi sahaya De Santcis, Hakan Balta ve Kewell ilk 3'ü ile falan çıkmamız gerekir.

Ha bir de daha dokunmadı ama ekonomik buhran bir süre sonra kaynakları değerlendirmemizi mecburi kılacak. Bu açıdan da bakmak lazım.

Posted: Thu Feb 19, 2009 12:05 pm
by Celal Gürcüoglu
Dogru diyorsun ama Hagi bir cakardi 30 metreden, o el kol hareketleri insanin gozunun onunden kaybolup giderdi. Bulent'i de ayni sekilde hareketlerinden dolayi itici bulurdum ama o da takima faydali idi. Ama Sabri gibi hem kotu veya orta sekerli oynayinca hemde o hareketleri yapinca, cok kotu goze batiyor. Sabri ciksin catir catir oyununu oynasin, o antipatik halleri cogumuzun gozunde azalir veya tamamen yok olur.

Sabri'nin kulupte hocaligini yapmis biriyle konusmustum. Cok iyi insan. Ailesini seven, bakan, duzgun bir adammis. Yani bunu bildigim halde (en azindan bana soylenilen) ona ragmen daglara taslara vurunca toplari, beynim donuyor.

Posted: Thu Feb 19, 2009 2:53 pm
by Ali Gursel
Sevgili Ufuk,

İnsanlar ön yargılı dahi olsalar bu ön yargıların nasıl oluştuğunu anlamak lazım (ön yargıyı haklı kılmaz ama sebeplerin hala devam edip etmediğini gösterir).

Sabri ile ilgili problem aslında senin sorunları için önerdiğin çözümlerde saklı ve Kalli tarafından diplomatikçe sayılabilecek bir şekilde ifade edildi.

"Ben Sabri'ye bir şey öğretemiyorum, ben ondan çok şey öğrendim, hala da öğreniyorum ama ben ona bir şey öğretemiyorum" mealinde bir şeylerdi.

(Gerçekten ince ve iyi söylenmiş sözler bunlar). Sabri şampiyonluğun ardından "bakın şimdi o nerede ben neredeyim diyerek sözlerin içeriğini tasdik etti, yani bir şey öğrenmiyor.

Sabri'nin bu sorununun diplomatik olmayan ifadesini tahmin edersin. Ama üst düzey futbol oynayacak bir oyuncunun hocalarından bir takım taktikler alıp sahada bunu bir derece uygulaması ya da en azından uygulamaya çalışması lazım.

Maç maç üstüne sen adama şunu bunu yap dersen, adam da çıkıp hep kendi yaptığı şeyleri yapmaya devam ederse, elinde de alternatif yoksa sonun 3-5-2 olur.

Sabri'nin sorunu el kol hareketleri değil, bağırması çağırması da değil, hatta bir yere kadar kötü şut ve ortaları da değil. Bunların hepsi hocaların tolere edebileceği sorunlar.

Sabri'nin sorunu teknik direktörüne sahaya istediği oyun planını sürme izni vermemesi. Ben hoca olsam, Sabri sahada olan her an rakibin 11 oyuncusuna ve Sabri'ye karşı nasıl önlem alabileceğimi düşünürdüm, mutlaka ve mutlaka sağ kanat önde oynayan oyunculara, ön liberolara ve stoperlere Sabri'yi anlatır, ona karşı uyanık olmalarını isterdim, en az rakip forvet kadar Sabri'den doğacak tehlikelere odaklanırdım.

Sabri nefesini ayarlayamayı, yerini kaybetmemeyi öğrenemez (sanırım bunun birilerinin epey denediğinin farkındasındır, birkaç senedir), başka herhangi bir şey öğrenemez, bu sene izlediğin hep izleyeceğindir. Çok arzu eden enerjisinden GSlılığından belli maçlarda ya da 90 dakikadan kısa sürelerle istifade edebilir ama ben olsam en az iki farklı önde olmadığımız anlarda düşünmezdim.

Kara için ayrı yazım var. :lol:

Ali