Ali, Canaydin'in ilk geldigi gunden beri futboldan anlamadigini yanlis atlara oynadigini soyluyorum. Kendi de itiraf ediyor. "Yaptigim en buyuk hata Lucescu'yu yollamakti ve Ribery olayidir" diyor.
Ozancıgım, bunları söylediğini duymadım ama adamın genel görüşünün "ben başarılıyım e arada hatalar olmuştur" olduğunu biliyorum, duydum. GS'ın son bu beş senesinde başında olan kişi ben başarılıyım diyemez, çarpılır, son derece kötü bir dönemin mimarıdır, hem de öenmli sözlerle iş başına gelip.
Ben bunlari savunmam veya benzer sekilde Suren'in Emre ve Okan'i nasil bedavaya kacirdigina falan da girmem. Buyuk vizyon sahibi Suren'in.
Haklısın, tartışmam, katılırım sadece.
Ama suna girerim. Sadece bunlara bakip elestiren sizler GS'in sahadaki durumuna bakip buyuk tabloyu kaciranlarsiniz. Hemen kadro kurmaya baslamissiniz iki duzgun hareket yapilip heyecanlaninca. Lincoln de gelince "fit" olacaksin yani. Hele Juninho gelseydi belki de en kral Canaydin'ci olacaktin burada.
Buna gülümsedim. Senin tercihin nedir, bir yönetim ne yaparsa yapsın eleştirmek ya da övmek mi? Beğendiğim ya da doğru bulduğuma doğru diyorum, beğenmediğimi de yazıyorum. Bana aksi tavır çok garip geliyor.
Juninho gelse Canaydıncı olmazdım ama Hagi ayarı bir transfer olurdu ve bu yüzden Canaydın'ı son derece takdir ederdim. Ribery'nin kaçırılışı da korkunçtur, onu da yazıyorum. Lincoln gelirse de heyecanlanırım, o da iyi iştir, dediğim gibi GS nadasa yatmaz, Altay değil bu, sana kalsa PAF takımını çıkaracaktık.
Kadro kurarım tabii, heyecanlanırım da, bunda ne gariplik var? Sen Süren devrinde UEFA kupası alınırken kadro yapmıyor muydun?
GS korkunc bir sekilde satildi, iki gunluk zafer icin, "benden sonrasi tufan mantigiyla". Bu is bilmezlik degil, kotu niyet. Ve o gunlerde yapilan hatalar yuzunden belki de GS hic bir zaman bir daha Avrupa kupasi alamayacak.
Bu dogru olabilir, ama çok uzun hikaye. Cengiz yazmış, tekrarlamayım, GS satılırken Canaydın ne konumdaymış?
Simdi sen avukatsin, bir muhendis kadar matematik okumadigini biliyorum. Ama bir kac rakami ekleyebilecek kadar hesap yapabildigini de eminim.
bir gün masada karşılıklı mühendislik yıllarımı anlatırım içki ile ama çok geride kaldı.
GS'in gelirlerinin %40'i satildi 40 milyon dolar ugruna. GS o zamandan beri 90 milyon dolar temettu odemek zorunda kaldi. Bu sirkete mesela Ribery yuzunden gelen zarar islenemiyor. Cunku bu sirkette gider diye bir sey yok. Sadece gelir var. Belki 10 sene sonra odenmis toplam temettu 500 milyon dolar olacak. Bir de daha o zamanlar dolar uzerinden %20-30 faizlerle alinan borclar dag gibi birikti. Kulup dolar uzerinden borclanmaya Suren zamaninda basladi. Jardel'ler, Bulent Akin'lar, maketler, Manoca deplasmanlarinda otel kapamalar. Bu kulup nasil buyur, nasil takim gelistirilir, eldeki oyuncu nasil tutulur?
Bunun matematigini nasil yapamiyorsun, bunun neresini anlamakta zorluk cekiyorsun, hangi rakami alt alta getirip toplayamiyorsun?
Bu dediklerinin detaylarını kenara bırakırsak haklısın ama bunun Canaydın'ın icraatlerini nasıl akladığını sorgulamıştım ben. Sürekli Süren ve Cansun klübü kötü idare etmişler ama geçmişe dönüp bakınca bari sportif başarı var dedim. Şimdi hem kötü idare hem sportif başarısızlık ardından da ben başarılıyım demeçlerini duymaya dayanamıyorum yazıyorum, bunu anlamak için cidden mühendislik eğitimi mi lazım?
Ayrica bu Canaydin oyle gozukuyor ki 2-3 sene icinde seni essek gibi anirtacak. Bugun ihale yapiliyor. Ama insallah yanlis anlamazsin "ben anirdim" diyerek kurtulamayacaksin benden. O stadin onune gecip o halde videonu cekip, youtube'a koymani rica edecegim.
Ozancığım, bana geçenlerde doğmamiş çocuğu öldürdün diyordun ama bakıyorum sen de dereyi görmeden paça sıvamaya epey hazırsın, bari ben Juninho'ya sattım ruhumu, sen neredeyse bir ihale haberinden Canaydıncı olmuşsun. Önce, bir gazetede ihale haberi çıkmasıyla GS'a stad yapılmasının arasında çoook uzun yol var.
GS'ın önceliği Ali Sami Yen'de kalmak olmalıydı diye düşünüyorum, hele hele FB'nin Kızıltoprak'ta, Beşiktaş'ın Inönü'de kaldığı bir İstanbul'da. Seyrantepe, o da eğer gerçekleşirse (and mark my words daha çok uzun bir yol var), GS'ın stad sorunu ASY'de aşılmalı iken AOS, rüzgar panelleri gibi bir sürü garip maceranın ardından ve de ikinci en iyi alternatif olarak ortaya çıkacak.
Ama ortada daha ciddi, önemli bir fark var. Hayatta hep haklı olmak şart değil, herkes arada haksız oluyor, ben zevkle çıkar stad önünde anırır, videosunu da buraya dahi yüklerim
hatta girer ardından bir de maç izlerim, stad güzelse daha da keyifle anırırım. Canaydın beni stadı yapabilme becerisi konusunda yanıltmış olur ama saydığım diğer hatalarını değiştirmez, stad cok da güzel olsa kalbim de Ali Sami Yen'de kalır 12-13 yaşında maça gitmeye başladım orada, gözümün önüne bazen GS bana gol atamaz diyen Koncilia'ya Sejdiç'in yarım saatte iki tane atışı gelir ya da Küçük Mehmet'in GS'a kısa süren geri dönüşünün ilk maçında sanırım Bolu'ya attığı gol. Şimdi Seyrantepe'ye gidelim, yaparlarsa gideriz elbet, ama gölümüz ASY'de kalarak.
Yani konu sonuçta forumda tartışma kazanmak değil, en azından benim için. Yapılanların nasıl bir süreçle yapıldığını, maliyetlerinin ne olduğunu da yazmak. Süren'i de Canaydın'ı da alden geldiğince sağlıklı değerlendirmek. Süren'i eleştiren herkes UEFA alınıp GS üstüste 4 kez şampiyon olduğunda aldığı keyfi de hatırlaması gerekir, tıpkı Canaydın Juninho'yu getirirse ondan alınacak keyfin de Canaydın'ın hanesine yazılacağı gibi. Hakkaniyet bunu gerektirmez mi?
Ali