Demek Umit iki macta 6 puan kazandirdi. Bu ilginc yorum olmus. Umit penaltiyi kacirmasa sanirim o uc puanin bir kismi penaltiyi yaptiran Hasan Sas'a yazilirdi, mesela 50-50 dagitalim, Umit iki macta 4.5 puan kazandirmis olacakti, Hasan Sas da 1.5.Ozan Ersoy wrote:Murat Gokcigdem wrote: Bugun FB macini izlerken Umit'in Bursa'da attigi golu ve o sahadan nasil 3 puan cikardigiimizi dusundum. Tek vurus, Vega'yi ne guzel avladiydi. 2 macta 6 puan kazandirdi. Ikisi de deplasman... Ikisi de zor maclardi. Devami gelir insallah.
Ozan Ersoy
Buradan devamla Umit'in penaltiyi kacirip 74teki golu atarak 6 puan kazandirdigini dusunursek, Umit penalti kacirarak, ya da baskalarinin puan kazandirmasini engelleyerek takima kendi faydasini arttiriyor.
Yani neredeyse Umit icin rasyonel hareket mesela Nonda gol pozisyonundayken gidip Nonda'ya mani olmasi ve mumkunse macin kalan bolumunde kendi bir gol atmasi olur.
Ozan, bir futbol takiminin puanlarinin insanlara boyle dagitilmayacagini bilmek icin bu orneklere gerek de yoktu, cunku senin hesapla baktik Umit bu sezon hem Lincoln hem de Linderoth'tan daha cok puan kazandirmis bize.
Ikisi de zor macti demissin de, penalti kacirilmasa Kasimpasa maci hic zor olmazdi bence, kim zorlastirmis maci?
Simdi bir-iki konu. Umit'in golu cok guzeldi ancak Avrupa'da haftanin ya da ayin golu secmeden Valladolid'in dun aksam Real Madrid'e attigi golu bir izleyin derim.
Simdi su Umit, Hakan meselesini hem onlar bazinda hem de forumdaki sahislar bazinda daha da kemiklestirmeden forvette ne aradigimiz konusunda bir seyler yazmak istedim. Jardel konusunda Ozan'la hemfikirim, gorup goremeyecegimiz en iyi golcu idi herhalde. Hakan'la karsilastirmaya ben de gerek duymadim, cok farkli oyuncular ama o zamanlarda GS'in ne kadar buyuk bir krize girmis durumda oldugunu bilmeyen bir taraftar olarak hep ikisini yanyana forvet oynarken gormeyi arzu etmistim. Ha, egolarindan tutun da oyun stillerine o maya tutar miydi bilmem, ama bu ikisi forvet olup tutsaydi da belki hayatimizda gorup goremeyecegimiz en etkili forvet ikilisini izlerdik. Ne yerden oyunda, ne hava toplarinda, ne ceza sahasi icinde, didsinda bu iki oyuncuya kolay defansif care bulunamazdi. Ama kismet degilmis, GS da zaten cokmekte olan bir mali yapi icindeymis o sirada, olmasi zaten mumkun degilmis.
Neyse, gelelim forvette ne arandigina.
Ben futbol maclarinda anlik hatalara ya da becerilere bakmaktansa 90 dakikanin icinde iki tarafin neler yaptigina ve bunlarin sonucunda neler olduguna bakmanin daha saglikli analiz oldugunu dusunuyorum.
Burada yuzucu cok, yasi yetenler Vladimir Salnikov'u hatirlayacaklardir, uzun mesafe (1500, 3000 vs.) tum dunya sampiyonalarinda ve olimpiyatlarda rakiplerine tur bindire bindire sampiyon olur, son turlari hep yalniz yuzerdi.
Herhangi bir oyuncunun bir anlik hareketine bakmak ve degerlendirmek, Salnikov'un son 50 metresine bakip 3000 metre yarisini degerlendirmek gibi.
Ayni konu NBA icin de gecerli, sporu pek derin takip etmeyenler hep NBA'de son ceyregi seyretseniz yeter, butun mac orada belli oluyor derler. Tabii oyle oluyor ama dorduncu ceyrege baslayan takimlar dordunce ceyrege sifirdan degil, uc ceyregin yorgunlugu, vucuttaki carpismalarin etkileri, fauller, nefes, rakibe karsi uc ceyregin psikolojik ustunluk ve eziklikleri ile basliyorlar.
Ornekleri arttirmaya gerek yok, su topu da boyledir, buz hokeyi de, boks da, hangi spora bakarsan bak galibi ve maglubu karsilasmanin sureci ve onemli anlardaki becerinin bir bileskesi belirler.
Simdi ben bir forvette ne aradigimiza bakarken tabii ki adamin gol noktalarindaki becerisine bakilmasi gerekir ama bakilacak tek sey bu degildir diyorum.
Bir forvet 90 dakika boyunca rakip defansa yaptigi fiziksel, psikolojik vs. her cesit zararla da degerlendirilmeli. Bu zarar illa fiziksel olarak da degerlendirilmemeli.
Jardel belki rakip defanslarla mac boyunca temasta dahi bulunmuyordu ama sirf ortalikta dolasarak defansin konsantrasyonunu dengesini bozuyordu. Inzaghi de bunu cok yapan bir ornek. Yani fiziksel olmasa da rakibi psikolojik olarak yoran, yipratan oyuncular, her an kacacak bir sey yapacak diye her an full konsantrasyon da olmak zorundasin. Insanlar icin uzun sure ful konsantrasyonu devam ettirmek mumkun degil, hata yapmaya zorlaniyorsun en sonunda.
Diger bir uca da Jan Koller'i koyun, neredeyse iki metre, vucudu cok guclu, birinci dakikadan itibaren yanyana kosuyorsunuz, carpisiyorsunuz, kafaya cikiyorsunuz ve gittikce yoruluyorsunuz. Bu adam da sizi yipratir.
Bu yipranmalarin sonucu sadece son 20 dakika icin de degildir. 10 dakikalik bir donemde cok baski yiyerek de hata yapabilirsiniz, macin daha 20. dakikasi bile olsa.
Simdi ben her forvete butun bu etkilerin toplami olarak abkmak lazim diye dusunuyorum.
Ama maalesef bu forumda ve futbol kamuoyunda Hakan konusu insanlari siyahci beyazci gibi ayirdigindan futbol analizi olara bakmak (analizi begenirsiniz begenmezsini baska mesele) gittikce zorlasiyor. Hakan gol noktarinda en iyi zamaninda vasat bir adam oldu. Ama fizik gucunun ust oldugu zamanlarda simdi sehir efsanesi dedigimiz kosulari, baskisi, kafaya cikisi vesaire ile rakip defansi hep yipratti.
Buna Hakan baglaminda sehir efsanesi diyenler tabii bu arada Kenneth Anderson'un, PvH'un, Nobre'nin (FB doneminde) neden Turkiye'de basarili olup, Hakan'in neden Turkiye ligi gol krali oldugunu tesaduflere falan baglayip, Drogba karsisinda cani cikan defanslarin sonunda hata yapisini da inkar ediyorlar.
Yani futbol golculerin boslukta, hic mac yokmus gibi bir anda saniyelik hareketleriyle sonucu belirlenen bir oyun oluyor. Bence oyle olmadigi cok bariz. Yukarida saydiklarim kolay ornekler gibi, Umit de, Jardel de belli sekillerde mac boyunca kendi son vuruslari ile sonucu belirledikleri gibi, ayni madalyonun bir diger yuzu olan rakibe baskilari ile de sonucu belirliyorlar. Bu sahadaki 11 kisi icin de dogru aslinda.
Zaten gunun sonunda bir macin sonucunu bu faktorlerin toplami belirliyor. Yani biz sadece kacan bir penalti atisina ya da atilan rovesata golunu yazarken burada, dunku maci Hakan Balta'nin rakiplerle yanyana yaptigi kosular,carpismalar, Hasan Sas'in deparlari gibi bir suru sonsuz faktorun karsilikli tartilmasi belirliyor.
Tabii gol alanlarinda bu faktorler sivriliyor ama bu faktorlerin sivrilmesi bir sey, digerlerini inkar edip, Hakan cok tartsimali, Drogba diyelim, Drogba'nin maca etkisi 90 dakika boyunca son vurus alanlarinda yaptigi 3-5 vurustan ibarettir demek baska bir sey. Kusura bakilmamasini rica ederek, ben ikinciyi absurd buluyorum.
Hakan iyiyken bu ikinci boyutu cok ust seviyede idi, o kadar ki son vuruslarda o kadar iyi olmamasina ragmen rahatlikla Turkiye'nin en iyi golcusu oldu. 15 senedir tiyatro falan oynamiyor: Turkiye tarihinde esini gormedigimizbir beceri birlesimi ile rekor alt ust ediyor.
Ama yaslandikca oyununun bu ikinci boyutunun etkisi azaliyor, gol vuruslarindaki zayifligi da iyice ayyuka cikiyor. Ama hala nedense her hoca adamdan bir sekilde faydalanma derdinde, cunku diger alternatiflerin toplamda verdiklerinin Hakan kadar olmadigini goruyorlar. Yani bir suru TD'un Hakan'dan neden vazgecemedigi sorusunun cevabi da orada zaten (Kalli Fetullah hocadan baski yiyor demek arzusunda olanlara kolay gelsin diyorum bu arada).
Hakan sezonun ilerleyen zamanlarinda formdan dusecektir muhtemelen ve o noktada Umit eger kendini hazir tutmus ve profesyonel ise formayi alir, isini yapar. Ama Umit'in de iki boyutunu toplayip baktigimda benim sahsi dusuncem oyle aman aman bir sonuc olmadigi, ozellikle de cok daha iyi bir nokada olacakken kafasindaki sebeplerden o noktaya gelemedigidir.
Ben yine de bu analizi yapip Umit'i daha ustun bulanlarla bu konuyu konusmak cok kolay diyorum. Ama Hakan tiyatro oynuyor, Umit'in pozisyonlari cevirme yuzdesi fazla denince olay sanki futbol analizi degil tartisma kazanmaya donmus gibi dusunuyorum. Umit etrafinda kimse yokken surekli yere dusuyor yahu.
Umit Hakan'dan daha yetenekli olabilir, ama gunun sonunda yetenek ya da girilen pozisyonu gole cevirme yuzdesiyle puan alinmiyor. Hakan 20 taneye girip iki tane atiyorsa, Umit 3 taneye girip bir atiyorsa esit surelerde ben iki gol atmis olmaya bakarim, futbolda nihai sonuca puan veriliyor.
Ali